| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/935) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .04.2018 |
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Peki.
Değerli Başkanım, değerli bürokratlarımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu masa etrafındaki herkes görüşünü söyledi. Hakikaten çocuklarımız bizim değerlerimiz, varlıklarımız, en değerli varlıklarımız. Geleceğimizi onlara emanet edeceğimiz için bütün kaygılarımız da bu yüzden gerçekten ve bu konunun bu kadar tartışılması da belki bu yüzden. Katkılarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Tabii, ben notlar almaya çalıştım yani söylenen şeyler var, o konularda cevap vermeyi arzu ederim çünkü bunlar yazılı kayıtlarda da olduğu için "Ya, bu konular havada kalmış, acaba hiç kimse cevap vermemiş mi?" diye de bir kaygı oluşmasın istiyorum.
Şimdi, beden bütünlüğüne zarar vereceği konusunda arkadaşlarımız kaygılarını ilettiler özellikle kimyasal kastrasyonla alakalı. Peki, bu cinsel istismara uğrayan yavruların beden bütünlüğünü hiç düşünmüyor muyuz acaba bu noktada? Bence beden bütünlüğü... Eğer bir suç varsa bunun mutlaka bir cezası olmalı. Bu cezayı da verenler tabii ki hukukçular, tabii ki bu alanda "auteur" olan insanlar, bilim adamları ve bu insanlar oturmuşlar, tartışmışlar -yurt dışında da bu böyle ve bizim ülkemizde de bu böyle olmuş- ve karar verilmiş kimyasal kastrasyonla alakalı. Tabii, onlar tıbbi olarak karar vermişler, hukuki olarak da karar vermek ve bunu yasalaştırmak da bizim elimizde. Ben bu konunun hani özellikle HDP ve CHP tarafından dile getirilmesini -burada hanım kardeşlerimiz var, bir beyefendi vardı konuşan- özellikle muhalefet açısından çok yadırgıyorum, özellikle de hanımlar tarafından dile getirilmesini. Ben de bunun olması gerektiğine inanıyorum ki bu zaten geçici bir çözüm yani ilacı vermeye başlıyorsunuz salıverileceğinden üç ay önce, sonrasında yılda bir bunu tetkik ediyorsunuz ve başlamadan önce de buna bir kurul karar veriyor, efendim, endokrin uzmanı karar veriyor hormonal yönden, dahiliyeci, artı...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama kesim çözüm değil, sonrasında devam edecek yok.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Artı, üroloji uzmanı karar veriyor. İşte, hâkim tutup demiyor ki: "Sana uygulayalım, sana uygulayalım, sana uygulayalım." Ortada uygulanması gereken bir fail oluyor ve o fail üzerinde de inceleme yapılıyor, ondan sonra. Artı, yapılırken o insan bir taramadan geçiriliyor bu yapıldığı zaman vücuduna bir zarar olacak mı, olmayacak mı diye ve belli aralıklarla da belli "interval"lerle de bunun zararının olup olmadığı ortaya konulmaya çalışılıyor.
Şurada bir eleştiri yapsaydınız size hak verirdim: "Efendim, bu "interval"ler, belirli aralıklarla kontroller yılda bir değil de altı ayda bir olsun, üç ayda bir olsun. Öbür tarafa da bir yumuşaklık gösterelim, onun hakkını da düşünelim. Belki üç ayda zarar verir, altı ayda zarar verir." diye bir eleştiri getirseydiniz başımızın üstüne alır koyardık.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Geçici olduğu söylendi ama geçici olduğu söylendi.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ama siz bunun tamamen olmayacağı yönünde kanaat getirince doğrusu ben çok da katılmadığımı ifade etmek istiyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Geçici bir çözüm olduğu söylendi. Tekrarında devam edebiliyor bu kişi.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bakın, baskılanmaya çalışıldığı ve ilaç verildiği andan itibaren baskılanıyor ve bırakıldığı anda tekrar yerine geliyor. Bu "irrevelsible" yani dönüşümü olmayan bir baskılama değil. O kişinin bütün cinsel haklarını elinden almış olmuyorsunuz Değerli Vekilim.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam işte, sorun da o zaten.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Değerli Vekilim, bakın...
BAŞKAN - Arkadaşlar, hadım mı yapalım adamı, onu mu diyorsunuz?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Başkanım, Sibel Hanım hadımdan yana.
BAŞKAN - Çıktığı zamanki yaşa da bir bakın.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Şimdi, bu konuyu bu şekilde ben kapatmak istiyorum. Söyleyeceğimi söyledim, meramımı anlattığımı düşünüyorum.
Şimdi, kadınların ifadelerinin alınmasının çok uygun olmayacağı... Arkadaşlar, çocuk olan mağdur da kadın olan mağdur değil mi? Yapmayın, gözünüzü seveyim. Yani burada...
BURCU KÖKSAL (A
fyonkarahisar) - Ayrı değerlendirilmesi lazım, her ikisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi lazım, ikisi bir arada olmaz, uzmanlar söylüyor.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bakın, orada bir ortam oluşturulmuş ve orada alınmasında ne sakınca var, ne sakınca var? Aynı anda almıyoruz ki çocuğu oturtup, kadını oturtup ikisini aynı anda almıyoruz, ikisini farklı zamanlarda alıyoruz. Bu konuyu da böyle aktarmak istiyorum.
Arkadaşımızın biri, Sibel Hanım ahlaki yozlaşmayla alakalı bağlantılandırdı. Şimdi, bakın, yaş aralığı olunca ahlaki yozlaşma, yaş aralığı 3 yaşa, 5 yaşa inince ahlaki yozlaşma değil.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama bunu aktarırken yanlış söylüyorsunuz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Lütfen, bakın, eğer bizim ahlaki değerlerimizi, millî ve manevi değerlerimizi konuşacak olursak, bunları böyle gündeme taşıyıp bunun üzerinde çözüm üretmeye başlayacak olursak...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Efendim, burası söylüyor bunu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - ...biz zaten bu sorunu kökten çözümleriz ama siz yaş farkını...
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Sayın Başkan, üç dakika doldu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - ...hiç düşünmeden, parklarda yatsınlar kalksınlar, onlara sıkıntı yok; yaş farkı olduğu zaman suç. Arkadaşlar, ahlaki yozlaşma varsa bunun yaşı da yoktur başı da yoktur, tamam mı? Bu, böyledir.
"Tartışılması bile farkındalığı artırdı." diyen arkadaşlarımız vardı, "Tartışılması bile farkındalığı artırdı." diyen yine sizden biriydi arkadaşlar. Doğrusu, farkındalığı artırmak tartışmayla bile oluyorsa cezayla haydi haydi olur diyorum.
Ben hepinize saygılar sunuyorum. Arkadaşlarıma, sayın bakanlarıma, Hükûmetimize böyle bir tasarıyı gündeme taşıdıkları için teşekkür ediyorum. İnşallah, vicdani olarak da memleketimizde milletimizin yarasına merhem olacak bir çalışma olur ve kanunlaşır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Biz teşekkür ederiz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sataşma var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sibel Hanım, lütfen, bir daha, bir daha vermiyorum. Şenal Hanım istediği için, sonra Tülay Hanım...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - "Sibel Hanım" diye ismim geçti, o yüzden cevap hakkı doğdu.
BAŞKAN - Sataşmadan Genel Kurulda söz verilir.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - "Sayın Erdoğan" dediniz ama siz de, ben de iki kere konuşmadım "Sayın Erdoğan" dediniz diye.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Korsan açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Arkadaşlar, yani, böyle...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Yani şöyle: Burada hepimizin -konuştuk zaten- amacı ortak ama Sayın Erdoğan gerçekten kendi kafasının içindeki ve kendi bilinçaltındaki şeyler üzerinden konuşuyor.
BAŞKAN - E yani...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hayır, buradaki konuşmalara cevap verirken "Siz bunu söylediniz, siz bunu söylediniz." derken...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ben not aldım tek tek, kimin ne söylediğini de tek tek sayabilirim...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Buradaki konuşmalar ona değil de geçici çözümler olduğunu, temel sıkıntının orada olduğunu...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - ...onu da yapabilirim ama vakit nakittir deyip Başkanıma uymayı tercih ediyorum yani.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Akran konusunda da burada söylenenlerin dışında siz başka şeyler söylüyorsunuz, burada onlar konuşulmadı.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Arkadaşlar, akran olunca suç olmayacak, efendim, yaş farkı olunca suç olacak; böyle bir şey olamaz, böyle bir şey olamaz. Ahlaki yozlaşma budur işte.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Yozlaşma ve...
BAŞKAN - Sibel Hanım, ben toparlayabilir miyim bu konuyla ilgili?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Aslında ahlaki yozlaşma budur işte. Çocuklarımıza şöyle yapsın, böyle hoş görelim; yok öyle bir şey.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan şunu söylemek istiyor, şöyle bir kaygıyla konuşuyor: Buradaki bir düzenlemede böyle bir bakış açısı ileride bunu getirebilir düşüncesi çünkü toplumsal yansımaları, getireceği şeyleri öngörerek söylüyor, bunun altını çizmeye çalışıyor.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Kendisi başka bir şey söylüyor da.
BAŞKAN - Toparlayalım Sibel Hanım.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ben sadece şu raporda...
Bu raporu incelediniz mi Sayın Erdoğan, okudunuz mu?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - İncelemeye çalıştım. Önümde, aynen sizin elinizde olduğu gibi benim elimde de var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Çalıştınız, incelemediniz. Buradaki veriler ve tespitler bizim burada bugün konuştuklarımızı zaten söylüyor. Biz diyoruz ki: Bunlar, bu 7 maddeye yansımamış.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Arkadaşlar, 12-14 yaş aralığını söyleyen siz değil misiniz? Sizsiniz değil mi? "Bunlar falan fiili yaptığı zaman suç olmasın." diyen sizsiniz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bunlar suç olmasın diyen yok burada. Bizim önergelerimiz var ve hepsi de cezayı artırıyor bu önergeler.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bu yaşta onu yapan 20 yaşında ne yapar, Allah bilir.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama bakın, siz bizim söylediklerimizi değil, kendinizin söylemek istediğinizi söylüyorsunuz. Bu yanlış bir şey.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Arkadaşlar, sizin ifade ettiğinize ben cevap veriyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tutanakları getirirsiniz, kim o ithamı yapmışsa çıkartırsınız, bize de cevap hakkı doğar. Ben bu rapordan alıntıyla konuştum.
BAŞKAN - Tamam, teşekkür ederim.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Tamam getirin tutanakları bakalım. Ben burada not aldım, not.
BAŞKAN - O zaman şimdi, Sayın Sarıhan'a söz veriyorum.
Bu anlamda da suç olarak konulsun mu, görüşülsün mü, suç olarak ele alınsın mı bu durum diye ona da bir cevap verirseniz eğer grubunuz adına.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Evet, ben merak ediyorum bu yaş küçüklüğünde fiilleri yapanların ne anlama geleceğini, nasıl karşılanacağını duymak istiyorum.
BAŞKAN - Yani evet, "Geniş olarak ele alınsın ama suç olarak görülmesin..."
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - ... kayıtlara da geçsin istiyorum.
BAŞKAN - Tamam, güzel oldu şimdi.
Bakın, Sayın Erdoğan bu konuyu açmakla birlikte siz burada yanlış anlaşmanın altını açmış oldunuz, iyi oldu, güzel oldu, aydınlaşmış olduk.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kayıtlara geçsin de istiyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Siz olaya halt yemek bakımından bakıyorsunuz, gerisine bakmamız lazım.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Tamam işte, şu yaş küçüklüğüyle ilgili ifadelerinizi ben duymak istiyorum. 18 yaş altı hangi fiilleri yaparsa bunların suç olup olmadığıyla alakalı, ben duymak istiyorum.