KOMİSYON KONUŞMASI

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyelerimiz ve değerli katılımcılar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konu çok önemli bir konu. Çocuk konusu çok hassas bir konu. Çocukların korunması konusu toplumda en hassas olduğumuz konulardan bir tanesi. Aslında genel itibarıyla baktığımız zaman çocuk haklarıyla ilgili bir konuyu konuşuyoruz. Çocuk hakları dediğimiz zaman da çok geniş bir alanı ilgilendiriyor. Çocuk hakları dediğimiz zaman, Anayasa hukuku, çocuğun velayeti düşünüldüğünde medeni hukuk, suça sürüklenen çocuklar açısından baktığımız zaman ceza hukuku, çocuğun vatandaşlığını konu edindiğimizde devletler özel hukuku, çocuklarla ilgili sözleşmelere baktığımız zaman uluslararası hukuk, çocuk işçiliğine baktığımız zaman çalışma alanıyla ilgili, konunun tıbbi boyutu, eğitim boyutu, psikolojik boyutu çok geniş bir alanla ilgili şu anda toplantı yapıyoruz. Tabii ki bu tartışmaların olması, farklı görüşlerin olması da normaldir.

Çocukların istismarı sadece cinsel istismar değil, diğer istismar türleri de var; fiziksel istismar, duygusal istismar ve çocukların ihmali. Tabii, konumuz çocukların cinsel istismarı konusu ama diğer alanlar da tabii ki çocukların korunması açısından önemli. çocuklarımız geleceğimiz diyoruz. O zaman, geleceğimizi eğer garanti altına almak istiyorsak onları her türlü kötülükten korumak hepimizin, bizlerin, devletin, ailelerin görevi. Bu görevi en iyi şekilde yapıp çocuklarımızı geleceğe hazırlamamız gerekiyor. Toplumun en savunmasız kesimi çocuklar. Çevresindeki kötülüklere karşı koyabilecek güçte ve dirayette değil çocuklarımız. O nedenle, çocukların korunmasını kendilerinden beklemek mümkün değil. O zaman, çocukları koruyucu tedbirleri almak başta anne babalar, aileler ve devletin asli görevlerinden bir tanesi.

Çocuk haklarıyla ilgili Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Türkiye'de 90 yılında imzalandı. Dünyada da Amerika Birleşik Devletleri hariç tüm ülkeler bu sözleşmeyi imzaladı. 2007 yılında da Türkiye olarak Çocukların Cinsel İstismar ve Sömürüye Karşı Korunması Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi'ni imzalayan ve diğer çocuk haklarıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelere imza koyan bir ülkeyiz. Tabii, çocuğun üstün yararına yönelik iç hukuk düzenlemelerine baktığımız zaman, özellikle son on beş yılda hayata geçirildiğini -tabii, önceki yıllarda da farklı düzenlemeler olabilir- ama çocuk konusunda, çocuğun üstün yararını öne alan çok sayıda yasal düzenlemenin son on beş-on altı yılda gerçekleşmiş olduğunu da görüyoruz, başta 2005 yılındaki Çocuk Koruma Kanunu olmak üzere. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'muz da -yeni Türk Ceza Kanunu'muz- çocuğun cinsel istismarını ayrı bir başlık altında düzenledi. Önceki Ceza Kanunu'muzda böyle bir ayrı başlık yoktu. Ve bu da yeni ceza hukuku, yeni sistemimizin çocuk cinsel istismarının önlenmesi konusunda cezai yaptırımların daha etkili olması hususunda ceza hukuk açısından önemli bir gelişmeydi. Tabii, 2005'ten itibaren uygulanmaya başlayan bu madde zaman içerisinde birtakım eleştirilere neden oldu. Uygulamada özellikle toplumda meydana gelen birçok olay yasamayı yeniden harekete geçmeye sebebiyet verdi. Özellikle 2014 yılında 6545 sayılı Yasa'yla cezalarda yüksek bir artış sağlandı. Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımız zaman cezaların Türkiye'de çok daha yüksek olduğunu görüyoruz.

2016'da da yine 6763 sayılı Yasa'yla yeniden artışlar sağlandı bazı fıkralarında ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 103'üncü maddenin ikinci fıkrasını, tekrar yeniden bir düzenleme gereği doğdu. Anayasa Mahkemesinin gerekçeleri ışığında yeniden Mecliste 2017 yılında da kademeli bir yaş sistemi getirilerek 12 yaşın altındakilere karşı işlenmişse bu suç cezaların daha da artırılmasına yönelik bir düzenleme yapıldı.

Çocuk hakları Anayasa'mıza 2010 yılında, özellikle 2010 Anayasa değişikliğiyle girdi. 41'inci maddede de "Devlet her türlü istismara karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." görevi metin olarak Anayasamızda yerini aldı.

Çocuk izlem merkezlerinden bahsedildi biraz önce. Bunlar 2011 yılında Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakanken Başbakanlık genelgesiyle uygulamaya konuldu ve Avrupa'da da örnek uygulamalardan bir tanesi olarak çocuk izlem merkezleri faaliyetlerini tüm ülke genelinde yaygın olmasa da büyük merkezlerde devam ettiriyor.

Meclisimiz çocuklarla ilgili birçok araştırma komisyonu kurdu, çocukların internetin zararlı yayınlarından korunması, uyuşturucudan korunması gibi, geçmişte çocuklara yönelik birçok araştırma komisyonları da kuruldu. Tabii, çocuklarla ilgili en son kurulan ilgili komisyon, 2016 yılında burada birçok arkadaşımızın birlikte çalıştığı, başta cinsel istismar olmak üzere, çocuklara yönelik her türlü istismar olayının araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan komisyondu. Bu komisyonda önemli çalışmalar gerçekleştirdik, iktidarıyla muhalefetiyle herkesin burada katkısı oldu. Bu alanda çalışan 22 daimi uzmanımız sürekli komisyonumuza katkı sağladı. Üniversitelerimizden ve bu alanda çalışan, çocuk hakları merkezleriyle ilgili birimleri olan tüm üniversiteler, barolar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri komisyonumuza davet edilerek öncelikle bunlar dinlendi, sonra kamu kurumlarını dinledik. Önce sorunları sivil alandan, üniversitelerden, akademik camiadan topladıktan sonra kamu kurumlarının temsilcilerinin görüşlerini almıştık ve çocuk istismarı, özellikle cinsel istismarla ilgili tüm üniversitelerimizle yazışmalarımız oldu, barolarımızla ve 52 adet rapor da ayrıntılı bir şekilde Meclisimize ulaştırıldı ve tüm bunlardan faydalanarak bir rapor hazırladık. Bu raporumuz da milletvekillerimize dağıtıldı ve Meclis Genel Kurulunda da geçen ay görüşülerek milletvekillerimiz bilgilendirildi. Tabii, Komisyon çalışma ziyaretleri de yapmıştık ÇİM'lerde, o dönem gündemde olan Karaman'a gittik, orada ilgilileri dinlemiştik, çocuk cezaevinde suça sürüklenen çocuklarla görüştük, çocuk eğitim evindeki şartları inceledik ve komisyon raporumuzda da ayrıntılı tedbirler var ancak duyarlılık oluşması ve kamunun, özellikle hem idarenin hem yasamanın bir an önce bu sorunun tüm boyutlarıyla ele alıp gerekli düzenlemeleri, gerek yasal gerek idari tedbirleri alması açısından da 88 somut öneriyi ayrıca ek olarak komisyon raporunun sonuna "88 somut öneri" şeklinde belirttik. Bunlarda yasama ve ulusal çocuk politikasıyla ilgili tedbirler var, hukuki ve adli tedbirler var, eğitimle ilgili tedbirler var, aile ve sosyal politikalarla ilgili, sağlıkla ilgili, medya ve iletişimle ilgili, çalışma alanıyla ilgili, emniyet ve güvenlikle ilgili 88 somut öneri var. Tabii, bu 88'le sınırlı değil, raporun "Diğer öneriler" kısmında da o 88'in arasında yer almayan birçok öneri de var. Tabii, bu rapordan faydalanıldığını görüyoruz tasarıyı açıp baktığımız zaman. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Adana'daki olaydan sonra yapmış olduğu açıklamalar ve ardından 6 bakandan oluşan komisyonun kurularak bir çalışma başlatması ve bu çalışmaya da Meclisin komisyon raporunun bir ışık tuttuğunu söyleyebiliriz çünkü önerilerimizden çok büyük bir kısmının hem bu tasarıda yer aldığını hem de yasal düzenleme gerektirmeyen birçok hususun da ilgili bakanlıklarca idari tedbirler, idari düzenlemelerle ele almaya başladıklarını -zaten bir kısmı komisyon raporundan sonra da gerçekleşmişti- ve bunları görmenin de mutluluğu içerisinde olduğumuzuz belirtmek istiyorum.

Şimdi, tasarıya baktığımız zaman, tasarının tabii, sadece ceza hukuku anlamında, cezaları artırarak olayı çözme noktasında olmadığını görüyoruz. Evet, TCK 103'ü mutlaka bu tasarının ele alması gerekiyordu. Bu anlamda gerek Anayasa Mahkemesinin kararı gerekse cezalardaki yaptırımların yeterli olup olmadığı, kamuoyundaki duyarlılık, tepkiler, tüm bunlar tabii ki tasarıya yansıyan hususlar. Sadece cezalara artırılmıyor bu tasarıda. Baktığımız zaman, infaz kanununda yapılan değişikliklerle de önemli düzenlemeler ve raporumuzda da yer alan tavsiyelerin büyük bir kısmının infaz kanununda yapılan değişiklikle infaz hâkiminin alabileceği tedbirler arasında olduğunu görüyoruz. Bunlar önemli. Özellikle cinsel isteğin baskılanmasıyla ilgili bazı tereddütler var "Acaba vücut bütünlüğünün dokunulmazlığına aykırı bir husus mu yapılıyor, Anayasa'ya aykırı bir durum mu söz konusu?" gibi tereddütler var ama burada düzenlemeye baktığımız zaman, bunun kişinin sağlığını bozacak düzeyde olmaması, hekim kararı, bunun sürekli olmaması, gerektiğinde kesilebileceği ve bu yönde de bu tereddütleri giderecek önemli düzenlemeler olduğunu da görüyoruz. Bu kastrasyon meselesi birçok ülkede uygulanıyor; Amerika Birleşik Devletleri'nin birçok eyaletinde uygulanıyor, Avrupa ülkelerinde isteğe bağlı olarak uygulananlar var ama tabii ki bu yasa koyucunun tercihi, bunlardan hangisini örnek alır ya da kendine has bir sistem mi kurar. Burada kendimize has bir sistemin oluşturulmaya çalışıldığını da görmek mümkün.

Rehabilitasyon konusu en önemli konulardan bir tanesi hem tanığın hem sanığın. Mağdurla aynı yerleşim bölgesinde ikamet etmeme hususu önemli bir önleyici tedbir. Mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmama tedbiri çok önemli bir tedbir çünkü komisyonumuzda bunlar hep dile getirilmişti. Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmama tedbiri önemli. Çocuklarla ilgili bakım, gözetim yükümlülüğü gerektiren işlerde çalışmanın yasaklanması önemli. Yeni adres bildirme önemli. Adresinden yedi günden fazla süreyle ayrıldığında bile bunu kolluğa bildirmesi zorunluluğu... Bu tedbirleri önleyici tedbirler olarak önemli tedbirler olarak görüyoruz. Özellikle fuhşa teşvik suçu hem çocuklar bakımından cezaların az olması nedeniyle eleştiri konusuydu. Bunun da tasarıda düzenlendiğini görüyoruz. Çocukların mağdur edilmemesi, hem masumiyet ilkesi açısından sanık tarafından hem de çocuk mağdurun deşifre olmaması açısından yayın yasakları ve bu yasaklara aykırılık durumunda alınacak müeyyidelerle ilgili de düzenlemelerin içerilmesi tasarıda olumlu düzenlemeler. Devlet memuru olamamasıyla ilgili, orada diğer suçlar Devlet Memurları Kanunu'nda zaten düzenlenmişti. Bu da eklenerek bunun altının çizilmesinden ibaret bir husus olarak görüyoruz.

Çocuk izlem merkezlerinin sayısının artırılacağına yönelik düzenleme çok önemli. Bu özellikle Şenay Hanım'ın bahsettiği delil sistemi... Evet, sadece bir iddia var ortada, bu iddianın gerçek olup olmadığını araştırmak, maddi gerçeği ortaya çıkarmak yargının görevi ama bu çoğu zaman çıkarılamayabiliyor. O nedenle çocuk izlem merkezleri sadece mağdur çocuğun örselenmemesi, bir kere ifade alınıp bir daha alınmaması, evet, bu çok önemli. Mağdur çocuk örselenmesin, adliyeye gitmesin, sanıkla yüz yüze gelmesin, sivil bir ortamda, sivil polislerin evinden alıp yine hiç görünmeyen, tabelası bile olmayan bir merkezde psikologlar eşliğinde ifadesi direkt savcı tarafından değil de arka planda savcı, gerekirse hâkim, çocuk ifadesinin alındığını bile fark etmeden sohbet ortamında belki de oyuncağıyla oynarken alınan ifadeler mağdurun örselenmemesi açısından önemli. Bu, örnek bir uygulama Türkiye'de, 2011'den bu yana uygulanıyor ve özellikle Avrupa ülkelerinin de gelip incelediği "Nasıl yapıyorsunuz?" dediği bir uygulama. Bunun fikir babası olan akademisyenleri dinledik. Özellikle yurt dışında, Amerika'da öğretim görevlisi olan bir akademisyenimizi görüntülü olarak dinledik çocuk izlem merkezlerinin geliştirilmesi noktasında. Ancak çocuk izlem merkezleri sanık açısından da bu önemli çünkü ifadenin doğru alınması yani bu ifade öğrenilmiş bir ifade mi, yoksa çocuğun gerçekten söylediği bir ifade mi. Çocuk izlem merkezlerinde alınacak ifade psikolog, işte diğer sosyal çalışmacılar eşliğinde alındığı için burada çocuğun gerçekten şikâyetçi olup olmadığı ve o konunun öğrenilmiş bir ifadeyle dile getirilip getirilmediği çocuk izlem merkezindeki alınacak ifadede ortaya çıkabilecektir. O nedenle, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından önemli, sanık açısından da önemli.

Şimdi, suç sayısındaki artışın tartışılması artık geride kaldı. Eskiden tartışılıyordu "Yok yüzde 700 kat arttı, yok artmadı..." Bir çocuğumuzun bile istismara uğramasın hepimizi derinden yaralar. Onun için, hiçbir çocuğumuzun istismara uğramamasıdır aslolan. Tabii, Adalet Bakan Yardımcımızın açıkladığı verilere baktığımız zaman, suç sayılarında, özellikle açılan dava sayısında bir artış gözükmüyor baktığımız zaman ama tabii, bunun görünmeyen kısmı da olabilir, adliyeye intikal etmeyen saklı kalınan kısımlar da olabilir. Tabii, burada, bu saklı kalmayı ortadan kaldırabilecek tedbirlerle ilgili de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yeni bir çalışması var, riskli ailelerin ziyaretiyle ilgili bir çalışma var. Bu çalışma da gizli kalmış bölümünü ortaya çıkarılabilecek bir çalışmadır. Üniversitelerin bu alanda anket çalışmaları yapması gerekiyor.

Tabii, artış, 2008 ile 2010 arasında bir 4 kat artış var gibi gözüküyor istatistiklerde. Bu da UYAP sisteminden kaynaklanan... UYAP'ta dosya bazlı sistemden suç bazı sisteme geçirilmiş olması nedeniyle 4 binden sanki 16 bine çıkmış gibi bir şey var. O nedenle 2002'deki 4.900 rakamı 2008'deki 4.061. 2010'daki 16.135, 2017'deki 16.348. Yani bu şekilde kıyaslama yapmak gerekiyor. Tabii, gönül ister bunların hiç olmaması ama toplumda maalesef oluyor.

Failin çocuk olması durumunda İnfaz Kanunu'ndaki tedbirleri uygulanmayacağı tasarıda yer almış. Yani bu tedbirler, biraz önce bahsettiğimiz genel olarak, çocuksa fail, o tedbirler çocuk açısından uygulanmayacak suça sürüklenen çocuksa eğer. Genel ceza hükümleri açısından da zaten çocuklara yönelik bir indirim sebebi var, orada da bir tereddüt olmaması gerekiyor.

Önleyici tedbirlerin önemli bir kısmının tasarıda olduğunu görüyoruz. Tabii, yasal düzenleme gerektiren hususlar burada var. Biraz önce bahsedilen, işte asıl önleyici tedbirler belki idari yoldan yapılacak, idari düzenlemelerle gerçekleştirilecek, uygulamada gerçekleştirilecek hususlar, işte eğitimle ilgili rehberlik ve diğer konularla ilgili hususlar zaten 6 bakandan oluşan komisyonun gündeminde olan ve devam eden çalışmalar.

Çocuk koruma sistemi önemli. Komisyonun en önemli önerilerden bir tanesi bu. Bir koordinasyon merkezi çocukla ilgili olsun diye önerimiz vardı. Tabii, bu tasarıda olması gerekmiyor, bu ayrı bir konu. Bunun aile ve sosyal politikalar merkezli olmasına yönelik bir görüşün de ortaya çıktığını söylemek mümkün.

Çocuk hakları komisyonunun Mecliste kurulmasında çok büyük yarar var. Çocuklar nüfusun yüzde 30'u. Dolayısıyla toplumun üçte 1'i ama en çok koruması gereken, haklarının büyükler tarafından korunması gereken bir kesim. O nedenle, Mecliste çocuk hakları komisyonu kurulmasına yönelik, daimî bir komisyon kurulmasına yönelik bizim de AK PARTİ olarak teklifimiz Anayasa Komisyonunda, bu konuda diğer partilerin de var. İnşallah bu anlamda da bir ilerleme sağlanır ve Mecliste sürekli çocuk haklarını gündeme alacak ve bu tür konularda şikâyetleri değerlendirecek, yasamada çıkacak olan kanunların çocuk gözüyle sürekli incelenmesini sağlayacak bir mekanizmanın oluşması hepimizin isteği. Bu da inşallah ileriki zamanlarda gerçekleşir ümidindeyiz.

Genel anlamıyla baktığımız zaman, tasarının gerek önleyici tedbirler gerek 103'teki çocuk cinsel istismarıyla ilgili endişelerin ortadan kaldırılmasına yönelik önemli düzenlemeler içeriyor. 12 yaş farklılığı burada yanlış aslında aktarılıyor, yanlış anlamalara neden oluyor bazı açıklamalar, özellikle sosyal medyada bazı açıklamalar var. "12 yaş sınırı getirildi, 12 yaşın altındaki mağdursa eğer cezalandırılacak sanık, 12 yaştan büyükse e bunlar çocuk değil mi?" şeklinde eleştiriler var. Yani sizin söylediğinizi söylemiyorum, dışarıda yapılan eleştiriler.

Burada da Anayasa Mahkemesine kararı ve tüm mukayeseli hukuka baktığımız zaman, bu kademelendirmenin hep olduğunu görüyoruz 12 yaş altı, 12-15, 15-18 arası. Hepsi cezalandırılacak mağdur 18'den küçükse de cezalandırılıyor ama 12 yaşından küçükse bu daha vahim bir durum diyoruz. Yani bu kademelendirme, Anayasa Mahkemesinin kararı da bu yönde, diğer ülkelerin uygulamalar da bu yönde. İngiltere'de 13 yaş altına baktığımız zaman, cezanın müebbet olduğunu görüyoruz yani bir Avrupa ülkesi diyoruz. Diğer ülkelerde de hem evlilik yaşlarının hem reşit olma yaşının hem de bu tür suçlardaki kademeli yaşın ülkelerin kendi durumuna göre düzenlendiğini ve birbirine yakın olduğunu da görüyoruz şu andaki düzenlemeye de yakın.

Uluslararası sözleşmelerde de şu yok: Evet, 18 yaşın altındaki herkes çocuktur ama gerek evlilik yaşı gerek bu tür suçlardaki kademelendirme ülkelerin kendi durumuna bırakılan hususlar.

Burada 103'le ilgili baktığımız zaman, önceki hâliyle sonraki hâli arasında birinci fıkrada herhangi bir fark olmadığını görüyoruz. 2017'de 12 yaş altı istismar ve sarkıntılık durumunda da cezalar artırılmıştı, 103/2'de değişiklikler var. Burada da özellikle 12 yaş altındaki çocuklarla ilgili olarak cezada artırım var ama diğer çocukların cezalarıyla ilgili olarak zaten daha önce artırım sağlanmıştı.

Ceza verilirken, tabii ki, cebir, tehdit unsurunun dikkate alınması gerekir, diğer bahsedilen ağırlaştırıcı sebepler, nüfuz kullanma, bakıcısı olma, öğretmeni olma, tüm bunların zaten göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bir de üstüne üstlük silah kullanılmışsa cezanın daha ağır olması gerekiyor, öldürmüşse zaten ağırlaştırılmış müebbet.

18 yaş altı tüm çocukları koruyan bir yasal düzenleme söz konusu şu anda tasarıda. Bunun daha mükemmeli olabilir mi? Tartışarak elbette ki olabilir ancak hem Adalet Komisyonunda, esas komisyonda yeniden bunlar tartışılacak. Bu tasarıda tali komisyon olarak KEFEK ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu da tali olarak çalışma yapacak ve tali komisyon olarak buradan çıkacak görüşler de mutlaka esas komisyona fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Bu önemli konuyu gündeminize aldınız için, çocuklara önem verdiğiniz için Sayın Başkanım, KEFEK Başkanı olarak, bütün üyelerimize, katılımcılara çok çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.