KOMİSYON KONUŞMASI

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Çok teşekkür ediyorum.

Ben de tüm Komisyon üyelerini ve Bakan Yardımcısını saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle, Bakan Yardımcısının sunumunda çıkmak zorunda kaldım, biraz rahatsızım, o yüzden biraz tedavi alıp geldim, kusuruma bakmayın lütfen.

Tabii, çok önemli bir konu konuşuyoruz, belki hepimizin hassasiyeti, duyarlılığı, serzenişi bu yüzden. Çocuk ve istismar, çocuk ve tecavüz, işte, kadın ve şiddet, kadın ve tecavüz, bunlar yan yana geldiğinde ve sonuçlarını düşündüğümüzde gerçekten hani "İnsanım." diyen herkesin vicdanı sızlıyor. Sızladığı kadar, tabii ki bizim siyasetçi olmanın ötesinde vicdanlarımız da sızlıyor elbette ama siyaseten de bazı alanlarda -ki çoğu yerde bizi ilgilendiren alanlar bunlar- sorumluluk duyuyoruz ve bu sorumluluğun getirdiği hissiyatla da tabii ki istiyoruz ki en doğrusunu yapalım, en iyisini yapalım ki bu alanın, bu alandaki düzenlemelerin çok zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Gerek cinsel istismar alanı, Ceza Kanunu zaten başlı başına gerçekten büyük zorlayıcı bir alan ama söz konusu çocuk olunca, söz konusu cinsel istismar olunca gerçekten bu işin içinden çıkabilmek daha da zor oluyor.

Şimdi Komisyonumuza bugünkü görüşmeler için bizim de bazı önerilerimiz oldu. Ben dönemiyorum, kusura bakmayın Sayın Başkan, size de bu önerilerimizi bu alanda çalışan gerek uygulayıcı hâkimlerimizin, savcılarımızın, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin, hocalarımızın, psikiyatristlerin, sosyal çalışmacıların isimlerini sizlere verdik ve şöyle bir talebimiz oldu: Komisyon görüşmelerinde bu arkadaşları dinleyelim ki biz de burada en doğru kararları verebilelim, en doğru cümlelerle bunu ifade edelim ki bir tek çocuğumuz bile bu alanda mağduriyet yaşamasın. Ama maalesef görüyorum ki yine bu taleplerimiz gerek HDP'nin verdiği talepler gerek bizimkisi göz ardı edildi. Burada tabii ki bizim dinlememiz çok kıymetli çünkü biz ayrı, müstakil bir Komisyonuz, bizim de bu konu hakkındaki duyarlılığımızın ve farkındalığımızın bizatihi bu uzmanlar tarafından artırılmasının çok kıymetli olduğunu tekrar ifade etmek ve belirtmek istiyorum. Ki bugün için de bazı çekincelerimiz vardı, bizim birçok arkadaşımız burada olmayı daha çok istiyordu ancak bugün -biliyorsunuz- 16 Nisan hem referandumun yıl dönümü hem de... OHAL artık kalkmalı diyoruz Türkiye'nin her yerinde, Türkiye acilen demokrasiye, normal günlerine, normal iklimine dönmek zorunda çünkü biz bunu sağlayamadığımız sürece de aslında ne çocuk istismarını ne diğer alanlardaki hak ihlallerini ne de mağduriyetleri giderebiliriz diyorum.

Tabii, cezalarla başladı herkes haklı olarak çünkü cinsel istismar söz konusu olduğunda ne gariptir ki hep cezaların artırılmasına dair konuşuyoruz. Tabii ki ceza suç için çok önemli bir müeyyide, olmazsa olmaz ama tek başına cezaların artırımının bu suçu önlemekte fayda sağlayamadığı da -ben hukukçu değilim ama- tüm hukukçuların, tüm uygulayıcıların, bu alandaki tüm çalışmacıların ortak ifadesi. Şimdi hâl böyleyken ve Türkiye'de gerçekler varken... Biraz önce Bakanın dinlediğim kadar sunumunda ifadeleri şöyleydi: "İşte görünür oldu, öyle oldu, böyle oldu..." Elbette ki, muhakkak toplumsal ve siyasi farkındalık ve bu konudaki duyarlılık artmıştır, insanlar bu konuda âdeta kendini bu işin takipçisi, denetmeni olarak görmektedir haklı olarak çünkü burada hepimiz empati yapıyoruz, hepimiz anayız, hepimiz babayız, hepimiz insanız yani burada başka bir şey beklemek de mümkün değil ve ben mutluyum toplumumuzun ve siyasetin bu toplumsal mutabakata erişmiş olmasından, bu farkındalığın artmış olmasından da gerçekten çok mutluyum; onu da ifade etmek isterim ama işte, bizim burada yapacağımız çalışmalar bu toplumsal farkındalığın ve duyarlılığın üstünü örtmemeli, tam tersi onların yüreğine su serpecek ve de bunu yapabilecek bir tek şey var, bir tek çocuğun bile mağdur olmamasını sağlamaktır bu. Bugüne kadar yapılan ceza artırımları, birçok defa oldu, sizler de ifade ettiniz Sayın Başkan, Sayın Bakan Yardımcısı, bizler de ifade ediyoruz. Cezalar artırıldı 2014'te, arkasından tekrar düzenlemeler oldu gerek 103'üncü maddede, diğer cezai maddelerde ama baktığımızda o günden bugüne maalesef bu alandaki suçun azalmadığını görüyoruz. O zaman... Şöyle bir ifade var -ben tıp doktoruyum, iş yeri hekimliği de yaptım- bizim işletmelerimizde şöyle bir cümle yazardı: "İş kazalarını önlemek ödemekten daha insancıldır." der. İşte, bizim burada da yaklaşımımız başlangıç olarak böyle olmalı. Olay olduktan sonra tabii ki failin cezalandırılması o fail için tabii ki önemli, tabii ki kıymetli ancak bundan daha önemli olan o mağduriyetin olmadan önlenmesi. İşte, bizim de eleştirdiğimiz noktalar bu noktada; cezaları artırmanın bir diğer çekincesi de -bunlar benim ifadelerim değil, bu işin uygulayıcılarının, o cezayı veren kişilerin ifadeleri, hukukçuların ifadeleri, hâkimlerin, savcıların ifadesi- cezalar ne kadar artarsa cezasızlık kültürü bir o kadar maalesef egemen oluyor ve bu da takdirinizdir ki bu döneme kadar cezaların artırılmasından sonraki süreçte yaşadığımız, bizatihi biraz önce örnekler verildi, tekrar tekrar vermeyeceğim, işte, bir N.Ç. davası, tamam, daha önce oluştu, işte diğer olaylarda çıkan sonuçlar...

Bakın, önemli olan demek ki tek başına cezaların artırılması değil, bu noktada hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum ama biz sadece olaylara cezaları artırmak, işte o kişileri hadım etmek üzerinden yaklaşırsak sonuca gidemeyiz çünkü sorunun kaynağı sadece bunlar değil, hatta hiç değil çünkü çocuk istismarı, cinsel istismar multidisipliner bir konu, birçok alanın çalışmasını gerektiren, bir aradakoordinasyonunu gerektiren bir alan. Ha, bu, hepimizin malumu; bu alanda kolluk da var, yargı da var, sağlık da var, psikiyatri de var, Adli Tıp da var; öğretmenlerimiz, rehber öğretmenlerimiz de var, hepsi var. Şimdi bu alandaki koordinasyonu sağlamazsak, biz bir çocuk koruma sistemi oluşturamazsak, biz önlemek için gerekli tedbirleri, korumak için gerekli tedbirleri almazsak, bizler suçluya hasta gözüyle bakarsak, bizler cezaya tedbir gözüyle bakarsak maalesef sonuç alamayız. Ki yapılan araştırmalar, yapılan çalışmalar cinsel istismar suçlarının faillerinin gayet ortada, gayet sıradan insanlar; her kesimden, her eğitimden, her çalışma mensubundan olabildiğini gösteriyor. Yani olay sadece hastalık değil, pedofili değil, ki pedofili hastaları için bile kastrasyonun etkinliği, sonucu tartışılır. Biz ne yapıyoruz? Cezaları artırıyoruz, cezaları artırıp onun sonucunda işte, kastrasyon onayıyla beraber koşullu salıverilmeye terk ediyoruz. Kim bunu uygulayacak, kim onu takip edecek, kim bu koşulları sorgulayacak belli değil. Bakın, beş yıl... Ee, bu ilaçlar kullanıldığı sürece etkili yani tedavi edilmiyor pedofili hastalığı, böyle bir şey yok, artı kişiler pedofili mi değil mi, ona da bakmıyoruz, böyle bir ayrımımız da yok. Bu ayrımı yapmadığımız gibi, cezayı işte beş yıl, infaz işleminden sonra beş yıl daha sürdürüyoruz. Ee, sonra ne olacak? Biliyoruz ki biz her ilacın özellikle bu anlamda kullandığımız ilaçların geri çekilme etkileri var; daha çok saldırgan olur, daha çok tehdit oluşturur.

Bakın, cinsel istismar suçlarının altında yatan şey, sadece kuru kuruya bir cinsel tatmin değildir -bu yalnızca benim ifadem değildir; bu işte deneyim sahibi, bilgi sahibi, bilim sahibi bütün insanların ifadesidir- altta yatan bir saldırganlık vardır, alttayatan bir şiddet vardır ve bu kişiye özel, bireysel bir şey de değildir, toplumsaldır. Şimdi bunları biz görmezden geleceğiz, ondan sonra o kişiyi beş yıl kastrasyonatabi tutacağız, cezaları da artıracağız ve "Sorunu çözdük." diyeceğiz. Şimdi bizim bu ceza artırımlarına olan eleştirilerimize olsun, kastrasyon konusundaki eleştirilerimize olsun hemen tepkiler geliyor ama biz bunları yeni söylemiyoruz; bu alan için değil cinsel istismarda yapılması gerekenleri biz geçmişten bugüne her alanda ifade ettik, "9 yaşındaki çocuk evlenebilir." denildiğinde de ifade ettik. Eğer sizler "9 yaşındaki çocuk evlenebilir." denildiğinde bu alanda buna dair bir şey yapmıyorsanız, işte İstanbul'daki hastanede ortaya çıkan 115 hamile çocuğun üzerini örtüyorsanız -hâlâ ne oldu bilmiyoruz- "Biz cezaları artıracağız." dediğinizde ortaya bir samimiyetsizlik çıkıyor. Biz diyoruz ki biz samimi olalım, sorunu çözmeye çalışalım ve bunun parametreleri de sadece cezaları artırıp sonucu belli olmayan, maalesef etkinliği olmayan, tedavisi belli kesimlerde -o da yüzde 0,5;-yüzde 1,5 arası, o da ispatlı değil- olan bir gruba kastrasyon uygulayarak bunu yapamayız.

Tasarının geneline baktığımızda da -zaten özellikle gerekçelerde çok güzel söyleniyor- çocuk adalet sisteminin yetişkin adalet sisteminden farkına atfediliyor; doğrudur, çocuk adalet sisteminde fail de korunur çocuksa eğer. Fail çocuğu ve mağdur çocuğu korumak devletin sorumluluğundadır. Ama bu gerekçeyi tasarının içeriğinde bizler göremiyoruz, fail çocuğu koruyucu tek bir cümle yok, tek bir madde yok. Bununla beraber ne akranlar arasında akran tanımı yapıyoruz ne sabiyi korumaya yönelik bir çalışma yapıyoruz ama bunun sonucunda biz maalesef o çocukları koruyamıyoruz.

Bir diğeri, cinsel dokunulmazlığa karşı olan suçlarda özellikle müstehcenlik, genel ahlaka karşı işlenen suçlar kapsamında işte bir çocukla porno izlemek, izlettirmek, bunların kullanımında çocukları kullanmak ya da çocukları fuhşuna aracılık etmek ve bu yönde mağduriyetini sağlamak çocuk istismarıdır, cinsel istismardır ve bunun genel ahlaka karşı işlenen suçlar değil, bizatihi cinsel dokunulmazlıklara karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi lazım. Biraz önce Şenal Hanım bunu ifade etti, burada çocuklar tekrar tekrar istismar edilmektedir. Ama biz bunu maalesef orada tanımlamıyoruz, hatta 103'üncü maddede bile tanımlama gereği duymuyoruz.

Bir diğeri, tasarının geneline baktığımızda gerçekten zaten zor olan bir alanı iyice dağıttığını görüyoruz yani hem bütüncül yaklaşmayan o tanımlamalar, işte Çocuk Koruma Kanunu'na konulacak, aslında Ceza Muhakemesi Kanunu'nda olacak ya da Türk Ceza Kanunu'nda olacak maddelerin birçoğunu biz diğer alanlarda tanımlandığını görüyoruz, bu alanda da gerçekten ciddi sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum ben uygulamacıların. Artı bir 12 yaş kademelendirilmesi var. Bizler biliyorsunuz ki 18 yaş altını çocuk olarak kabul ediyoruz. Bizler maalesef yaşadık yani 12 yaşın üzerindeki çocuğun, işte 12 yaş altındaki çocuğun rızası, ailenin onayı diyerek maalesef bir düzenleme yapılmak istendi. Bu konuda da özellikle çocuğun çocuk olarak yani 18 yaş altı çocuğun çocuk olarak tanımlanması ve cezalandırılması 12, 13, 14 ya da diğer çocukların evlendirilebilecek çocuklar olarak ifade edilebilmesi bile gerçekten buna karşı yaptırımların olması gerekiyor.

Bir diğer madde de ÇİM'ler üzerine, ÇİM'ler konusundaki uygulamadaki gerçekten tüm eksikliklerine, yoksunluklarına rağmen hâlâ oturmadı, yönetmeliği hâlâ yok biliyorsunuz. Yasal anlamda tam oturmuş bir sistem değil ama amacı çok iyi olan, gerçekten çok sonuç alabilecek bir sistem. Baktığımızda tasarıda çocuk mağdurların erişkin mağdurlarla bir araya geleceği ve maalesef suç niteliğinde hiçbir ayrım yapmadan ÇİM'lerin zaten şu an zar zor yürüyen sistemini tamamen tıkayacak şekilde sayıların ve çalışmaların artacağı çok önemli; bunun da tekrar bir düzenlemeye tabi olması lazım.

Yayın yasaklarıyla ilgili çekincelerimizi Sayın Recep Akdağ'ın grubumuzu en son ziyaretinde dile getirdik. Tabii ki amacımız burada önemli, mağduru korumak ama burada bizler mağduru korumak isterken, mahremiyetini korumak isterken istismarcının mahremiyetini korumamalıyız; çok önemli olduğunu düşünüyoruz ve özellikle bu kısıtlamanın içeriğinin ve niteliğinin tasarıda yer almasının çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu biraz önce ifade ettiğim toplumsal farkındalığın ve duyarlılığın artırılmasında bu alandaki bilgilenmelerin, takibin, şeffaflığın çok kıymetli olduğunu da düşünüyorum.

Bir diğer alan, özellikle bu ÇİM merkezlerinde adli tıp uzmanlarının, çocuk psikiyatristlerinin olmaması, adli tıp uzmanlarının gerçekten bu alanda sıkıntı yaşaması. Biz biliyoruz ki işte tabii ki gerçekten çok kusurluydu, zordu çocuğun ruhsal sağlığının bozulduğuna dair raporun isteminin ama uygulamacılarla konuştuğumuzda bunun delil niteliğinde olduğu ve gerçekten bu alanda artık çok zorlanıldığı ifade ediliyor. Çünkü eğer nitelikli bir istismar varsa adli olarak bu kayda geçiyor ama nitelikli bir istismar olmazsa -ki biraz önce de ifade etti arkadaşlarımız- bu alanda çok ciddi soruşturma, kovuşturma aşamasında delillendirme konusunda çok ciddi eksiklikler var, bu alandaki eksikliklerin de giderilmesi lazım. Bu anlamda da bunun çok iyi bir şekilde hem çocuk izlem merkezlerinde hem de bu alandaki çalışan çocuk koruma merkezlerinde değerlendirilmesi ve raporlandırılmasının uygulayıcıların elini rahatlatıcı ve daha doğru karar verici olduğunu ifade etmem lazım.

Ben de biraz sonra tabii, maddelerde de ifade edeceğim, eksik şeyler kaldı, konuşacak çok şey var, şimdilik çok teşekkür ediyorum.