| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .03.2018 |
ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokratlar, basınımızın çok kıymetli temsilcileri ve çok değerli misafirlerimiz; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Bakan "Muhalefet, muhalefet olarak her şeye muhalefet yapıyor, doğru değil." derken Sayın Bakan, deminden beri konuşan arkadaşlarımızın konuşmalarından siz de anlamışsınızdır ki muhalefetin itiraz ettiği çok farklı noktalar var, bunlar ortak noktalar. Onun dışında birçok maddede muhalefet yapmıyoruz, bizim de doğru bulduğumuz birçok madde var. O anlamda onu belirterek sözlerime başlıyorum.
Şimdi, öncelikle bu, işletme ve bakım gideri borcu olan çiftçilerin tarımsal destek ödemeleri hususuna birkaç arkadaşımız değindi, yine ben de değinmek istiyorum. Bu, doğru değil. Zaten çiftçilerimiz çok sıkıntılı, çok zorlu bir süreçte ekmek mücadelesi verirken devletin ödediği desteklemenin kalkıp da burada DSİ'nin borcuna karşılık çiftçinin alacağından tahsil edilmesinin doğru bir uygulama olmadığını düşünüyorum. Burada gerekli düzenlemeyi yaparak bunu çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
Yine ikinci bir nokta, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün ilk defa açıktan atanacak mühendislerdeki sözlü ve/veya uygulamalı sınavla atanması doğru bir uygulama değildir. Bugüne kadar bunun örneklerini gördük. Maalesef, bunu söylerken belki kızacaksınız ama yine yandaşlara bir kadro istihdamı söz konusu olabilir, koruma ve ayrımcılık söz konusu olabilir. Bunun yerine KPSS sınavıyla hak eden insanları buraya almak lazım. Ayrımcılık yapmak doğru bir uygulama değildir diye düşünüyorum. Ha belki siz kişisel olarak yapmayabilirsiniz ama bunun önü açıldığında belki sizden sonraki insanlar bunu yapacaklardır. Onun için bunun da burada olması doğru değildir.
Arazi toplulaştırma işi... Bakın, bu doğru bir uygulama. Yani çok dağınıktı, hakikaten yıllardır çok da sıkıntılı bir uygulamaydı ve uzadı, çok da uzuyor. Bunun tek elde toplanmış olması... Diyorsun ya, muhalefet yapmıyoruz, bakın burada doğru olduğunu söylüyoruz.
Yine geçmişte darbecilerin yaptığı gasp olayının bugün düzeltilmeye çalışılıyor olması tabii ki çok önemli, çok güzel bir uygulamadır. Ama burada da yine şeytanın avukatlığını da yapmak lazım. Yani bunu yaparken de yine birilerine rant kapısının açılmamasının, birilerine bir yerlerin talan edilmemesinin mutlaka önlemini almak zorundayız, peşkeşin önünü almak zorundayız bunu yaparken de.
Sayın Tarım Bakanımız yok, arkasından konuşmuş olacağız ama tutanaklara geçsin. Sayın Tarım Bakanının söylediği bir cümle var: "Her şeyin bedava olduğu bir dünya yok." diyor. Doğru söylüyor. Tabii ki her şeyin bedava olduğu bir dünya yok ama biz hem tarımın çok stratejik bir alan olduğunu söylüyoruz hem de Türkiye'de tarımı tamamen ithalata bağımlı hâle getiriyoruz, bizim çiftçimizi desteklemek yerine başka ülkelerin çiftçisini destekliyoruz. Kaldı ki bugün yapılan köprülerde, araç garantili köprülerde çok ciddi zararlarımız var. Yine şehir hastanelerinde, müşteri garantili şehir hastanelerinde çok ciddi zararlarımız var. Yani, buralara yapılan desteğin çok büyük bir kısmını değil, yarısını bile benim çiftçime destek olarak verdiğimiz zaman o zaman çiftçimiz de gerçekten ayağa kalkacaktır ve ithalat yerine belki de tekrar -hani o çok özlediğimiz, çok hayalini kurduğumuz- kendi kendine yeten ülkelerden biri hâline geleceğiz diye düşünüyorum. Tarım Bakanımız olsaydı başka şeyleri de konuşacaktık.
BAŞKAN - Ekibi burada efendim, notlarını alıyorlar.
ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Hakkım saklı kalsın diye düşünüyorum.
Ormanın tapusuyla ilgili yapılan uygulama... Gerçekten bu konu da önemli. Sayın Bakan, bu konuda da teşekkür ediyoruz; yüzde 85'inin tapusunun çıkarılmış olması, bunlar da önemli, güzel şeyler. Bakın, güzel şeyler de söylüyoruz Sayın Bakan.
Yine bu getirilen tasarıda Orman Kanunu'yla ilgili bizim eleştirdiğimiz hususlar var, bunları da buradan belirtelim. Biliyorsunuz, en eski kurumlardan birisidir Orman Genel Müdürlüğü ve yüz yetmiş dokuz yıldır Türkiye'de bu işleri çok da güzel yürüten bir kurumdur. Ormanların korunması ve orman köylüsünün istihdamı konuları asıl olmak üzere, bu işi yapan güzel bir kurumumuz.
Şimdi burada vurgulamak istediğim nokta şu: Sayın Bakan, nüfusumuz 1980'li yıllarda 44 milyon iken yüzde 25 orman köylümüz vardı, bugün nüfusumuz 81 milyon ama orman köylümüz 7 milyonlar civarına düşmüş durumda. Şimdi burada nereye varacağım, ormancılığın namusu sayılan iki husustan bahsedeceğim. Ormancılığın namusu sayılan iki husustan birisi damga, diğeri nakliye tezkeresi. Şimdi bu ikisi de giderek özelleştirme nedeniyle tüccarın eline verilmiş oluyor. Bu doğru bir şey değil.
Yine 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 34'üncü maddesi var. Orman köylülerinin örgütü olan ormancılık kooperatiflerini destekleme maddesi bu madde. Şimdi buradaki orman kooperatiflerine verilen yüzde 25 satış hakkı bu tasarıda ellerinden alınıyor. Buna ilaveten gerçekleştirdiği iş üzerinden yüzde 7 prim verilmesi öngörülüyor. Tabii, koşul olarak da kişinin isteğe bağlı sigortalı olması zorunluluğu getiriliyor. Burada bir sigortalının aylık ödemesi gereken prim tutarının yaklaşık 550 TL civarında olduğunu düşünürsek bu primi zaten çok zor geçinen insanlarımızın ödemesi mümkün gözükmemektedir. Bunu ödeyemeyeceği için de bu yüzde 25'ten de faydalanma şansı hemen hemen yok gibidir. Bu doğru bir uygulama değildir Sayın Bakanım. Burada yüzde 25 hakkının korunması, orman köylüsünün yerinde desteklenmesi, tekrar orman köylüsünün haklarını koruyan ORKÖY gibi kuruluşların faaliyetlerinin sadece güneş enerjisi sisteminin dağıtılmasından da öteye geçmesinin sağlanması...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Vekilim, yüzde 25 kâr değil, bu yüzde 7 net kâr. Yüzde 25 kâr değil o. Çok cüzi miktarı kârdı ama burada orman köylüsü daha kârlı. O yüzde 7'yi az görüyorsanız...
ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Yok yüzde 25'in korunmasını dedim. Yani onu az gördüğümüzü söyledik zaten Sayın Bakanım, onu artıralım.
Peki, teşekkür ederim.
Orman köylüsü Türkiye'de orman yangınlarıyla mücadelede en etkili birimdi eskiden çünkü ormanda yaşıyordu ve ilk müdahaleyi yapıyor, ormanda, yangının büyümesini engelliyordu. Şimdi 1980'li yıllarda çıkan Orman Yangını Yasası'yla çiftçinin yani orman köylüsünün bugünkü durumu ile geçmişteki durumu arasında çok ciddi farklar oluştu. Ne oluştu? Bugün yanan alan bakın 1980'li yıllara göre yüzde 50'ye yakın daha fazlalaştı. Sebep de ilk müdahaleyi yapacak olan orman köylüsü artık ormanda yaşamıyor, köyünde yaşamıyor hâle getirildi. Bu durum devam ederse daha da vahim sonuçlar doğuracaktır ülkemiz adına.
Orman yangınları konusunda getirilen tasarıda bir de gönüllü uygulaması var. Sayın Bakanım, bu da doğru bir uygulama değildir, bunun da burada düzeltilmesi gerekiyor. Bu bir uzmanlık gerektiriyor, orman yangın olayı. Kaldı ki bakın -sizler çok daha iyi bileceksiniz- Çanakkale'de Orman Bölge Müdürümüz ve onunla birlikte yüzlerce orman emekçisi kardeşlerimiz yangınlara müdahale ederken yanarak yaşamlarını yitirmişlerdir. O nedenle buradaki "gönüllü" uygulaması doğru bir uygulama değildir. Bu uygulamanın da burada düzeltilmesi gerekiyor çünkü bu bir profesyonellik gerekiyor, bu bir uzmanlık gerektiriyor.
Yine başka bir husus, sadece yangın mevsiminde verilen yangın tazminatının bana göre bir yıla yayılması gerekiyor. Kaldı ki orman yangını artık ülkemizde maalesef -çıkmasını istemiyoruz ama- her mevsim çıkıyor. Bu insanlar aynı zamanda orman korumasını da yapıyorlar ve kaçakçılığı da önlüyorlar.
Yine Sayın Bakan, başka bir uygulama, rotasyon uygulaması. Doğru uygulama değil. Neden değil? Şimdi, ormancılık süreklilik isteyen bir iştir. İşte örnek olarak yapraklı ormanlardaki ormancılık farklı, ibreli ormanlardaki ormancılık farklı. Şimdi, bu yangın da en çok ibreli ormanlarda risk taşıyor. O nedenle bu rotasyon uygulamasının yerine bu işin uzmanı olan insanların kendi uzmanlık alanı olarak çalıştığı yerlerde bu işlerine devam etmeleri gerekecektir diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım, maddeler geldiğinde tekrar detaylı bir şekilde görüşeceğiz ama arkadaşlarım da vurguladı, ben de bir kez daha vurguluyorum. Su sorunu önemli bir sorun. Doğru söylüyorsunuz, su hayattır, su yaşamdır, su fakiri bir ülkeyiz. Ama burada -az önce Orhan Bey de söyledi- asıl sıkıntı, su çekilen kuyulardaki suyun denetlenememesi ve yer altı zenginliklerimizin, yer altı suyumuzun ciddi anlamda kaybolması. Tabii ki salma sulama, vahşi sulama doğru değildir; bunun yerine damla sulama ya da daha modern örnekler vardır, bunlar uygulanabilir. Ama bu denetim yapılmadığı zaman bu kadar emek, bu kadar çaba da boşa gidecektir diyorum.
Ben tekrar teşekkür ediyorum. Maddelere geçildiğinde daha detaylı şekilde maddeleri konuşacağız.
Sayın Komisyon Başkanımıza da bir önergemiz var, alt komisyon teklifimiz var, onu da değerlendirileceğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.