| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Tasarısı (1/934) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .04.2018 |
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli katılımcılar; bugün önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Ben de Komisyon çalışmalarımızın hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkanım, bu tasarı, esasen Sayın Bakanın ve sizin de sunuşunuzda bahsettiğiniz gibi 57'nci Hükûmet döneminde 29 Haziran 2001 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülüp kabul edilen bir yasanın yani 4703 sayılı Yasa'nın yeniden güncellenmiş hâli olarak Komisyonumuza getirilmiş durumda. 11
Temmuz 2001 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan bu yasada, ürün güvenliğiyle ilgili olarak teknik mevzuatın hazırlanması ve uygulanmasına dair düzenlemeler vardı ve o günün şartları içerisinde gerçekten reform tarzında hazırlanmış bir yasaydı. Zaten bugüne kadar da bu yasanın uygulamalarıyla ekonomimiz belirli bir seviyeye geldi ve güncellenen yeni şartlar gereği bu tasarıyla da karşı karşıya bulunuyoruz. Gerek ürün güvenliği gerekse tüketici haklarının korunmasıyla ilgili olarak da o dönemde çok ciddi birtakım adımlar atılmıştı. Şimdi bu 4703 sayılı Kanun tabii ki çıkarken özellikle Avrupa Birliğiyle aramızdaki gümrük birliğini teşkil eden 6 Mart 1995 tarihli 1/95 sayılı Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi Kararları da tabii malların serbest dolaşımıyla ilgili olarak birtakım mevzuatları iç mevzuatımıza, bu ülke mevzuatına dâhil edilmesini öngörmüştü Sayın Başkanım.
Şimdi, bu alanda atılan bir başka adım da, yine, özellikle belirtmek gerekirse, Türkiye'de faaliyet gösteren laboratuvarlar, muayene ve belgelendirmeyle ilgili kuruluşların birtakım yeterlilikleri onaylanmak üzere bir sistem oluşturulmasını teminen, yine, 27 Ekim 1999 tarihinde 4457 sayılı Türk Akreditasyon Kurumunu hazırlayan bir kanun daha çıkarıldı ve bu da daha sonra 4 Kasım 1999 tarihli Resmî Gazete'mizde yayımlandı.
Şimdi, bununla birlikte ülkemiz ürünlerinin Avrupa Birliği normlarına uygun olarak piyasaya arz edilmesi, hem temin edilmiş oldu, bugün, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin pazarlarında serbestçe dolaşabilecek yapı ve ihracatta rekabet gücümüzü artıracak olan uygulamalar da böylece hayata geçirilmiş oldu.
Değerli Komisyon üyeleri, bugüne kadar bu 4703 sayılı Yasa'yla ilgili 6 tane de yönetmelik, Sayın Bakanım, uygulamaya geçirilmiş ve bunların bir kısmı Bakanlar Kurulu kararıyla bir kısmı da iç mevzuat olarak, daha alt mevzuat olarak hâlen de yürürlükte devam ediyor.
Şimdi, bu tasarıyla Avrupa Birliği'nin yeni yaklaşım direktiflerinin çıkarılmaya başlanmasıyla birlikte de ülkemizde de bir mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Bu, zaten Sayın Bakanlığın sunuşlarında ve bugünkü Sayın Bakanın yine sunuşunda da giriş konuşmasında da bize anlatıldığı gibi bir mevzuat değişikliğiyle karşı karşıya olduğumuz ortada. Büyük ölçüde bu tasarının, Avrupa Birliğinin Ocak 2004'te yürürlüğe giren yine 2001/95 EC sayılı Genel Ürün Güvenliği Direktifi'yle ilgili 2014'te açıklanan bu Yeni Yaklaşım Rehberi'nden de faydalanıldığı anlaşılıyor bu tasarı hazırlanırken.
Şimdi söz buraya gelmişken şundan da bahsedeyim: Avrupa Birliğinin Yeni Yaklaşım Rehberi'ne ne kadar uyum sağlandığı konusunda eğer Komisyonumuza da ileride bir bilgilendirme olursa, Sayın Başkanım, çok memnun oluruz çünkü bu konuların Sanayi Komisyonunu da çok yakından ilgilendirdiğini düşünüyorum, sadece Ab Uyum Komisyonunda değil, bizim Komisyonumuza da bu konuda bilgiler getirilirse çok memnun oluruz.
BAŞKAN - Tabii, memnuniyetle.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Tasarımız bir önceki 4703, 17 maddeden oluşuyordu, bu tasarı 27 maddeye çıkarılmış ve o dönemde dış ticaret müsteşarlığı varken şu anda Ekonomi Bakanlığının yetkili olduğunu da görüyoruz.
Genel olarak baktığımız zaman, bu tasarının ülkemiz ekonomisi için çok önemli değişikliklere yol açacağı ve ürün güvenliği anlamında da bizi bir üst basamağa çıkaracağını noktasında ben de Sayın Bakanla hemfikirim. Ancak bu bazı ufak noktalarda belki bir katkı yapabilmek açısından, Sayın Bakanım, ileriki dönemlerde hukuki çelişkileri de önlemek açısından birkaç tane katkı yapmak anlamında da eleştiri getirmek istiyorum.
Şimdi, gelişen teknolojilerle beraber bu yeni sorunlar da geliyor ve mevcut hukuk kuralları içerisinde bu sorunlara çözüm bulmamız güçleşiyor, bazen de hatta imkânsız hâle geliyor. Güvenli olmayan ürünlerden doğan zararlar bizim için sadece Borçlar Kanunu hükümleri yeterli olmadığı için, tüketicinin korunmasıyla ilgili de birtakım hukuki düzenlemeler bu anlamda maalesef yine yeterli kalmıyor. Bir üreticinin piyasaya teknik düzenlemesine uygun olmayan veya güvensiz ürün arz etmesi hâlinde aynı fiili birden çok hukuk kuralını ihlal etmesi neticesinde bu çerçevede birtakım sorumluluk türleriyle, çok farklı sorumluluk türleriyle de karşı karşıya kalma ihtimalimiz çok fazla.
Örneğin ben size birkaç hatırlatma yapmak isterim. Mesela Kabahatler Kanunu'muzun 15'inci maddesinde uygulama yapılması, idari para cezası kararı veren idareler ve bu kararların yargısal denetimini yapan mahkemelerde farklı uygulamalara ve sorunlara da yol açıyor. Şimdi, bu durumda üretici sorumluluğunun niteliği, kapsamı aynı fiilden dolayı farklı hukuk kurallarına farklı yaptırımların birlikte uygulanıp uygulanmayacağı konusu da hukuki anlamda, içtihat konusu anlamında da tartışmalara yol açabiliyor. Birden fazla önlemenin uygulanacağı durumlar olabileceği gibi, hiçbirinin uygulanamayacağı birtakım uyuşmazlıklarında çıkabilmesi her an için mümkün. Baktığımız zaman, teknik düzenlemesine uygun olmayan yani aykırı olan ürünün piyasaya sunulması veya piyasada bulundurulması, hem şu anki uygulamayı söylüyorum 4703 sayılı Kanun'da hem 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu'nda bir "kabahat" olarak tanımlanmış ve idari para cezası yaptırımına bağlanmış. Kabahatler Kanunu'nun -biraz önce söyledim- bu 15'inci maddesi de bu anlamda işte farklı uygulamalara yol açabiliyor.
İşte bu yüzden, tasarıdaki uygulamaları Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Kabahatler Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunlarda çelişkiyi yaratmayacak şekilde incelenmesi de bence ciddi bir önem arz ediyor. Bu yönüyle tasarı büyük bir kitleye hitap ediyor. Örneğin ben yine sizin dikkatinize sunmak için, Tüketicinin Korunması Hakkındaki 6502 sayılı Kanun'da madde 3'te ithalatçı tanımı var, üretici tanımı var, mal tanımı var; madde 76'da "Tüketici ürünleriyle tüketiciye sunulan hizmetlerin can ve mal güvenliğine, çevreye zarar vermemesi uygulamasından sorumlu her türlü idari ve teknik düzenleme uygun olmalıdır." diyor. Burada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkili, şimdi görüştüğümüz tasarıda da Ekonomi Bakanlığı yetkili yani iki bakanlık arasında farklı uygulamalar olabilir. Yine, aynı madde 76'nın dördüncü fıkrası, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına atıf yapılarak piyasa gözetim ve denetimiyle ilgili olarak birtakım görevleri yüklüyor ve onları yerine getirmesini istiyor.
Bir diğer kanun, Sayın Bakanım, mesela 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu. Bunda da madde 55'in 9'uncu bendinde "Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak." diye -o maddenin başlığı da "Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar"- bir düzenleme var.
Yine, Türk Ticaret Kanunu'nun -devam ediyorum- "Cezayı gerektiren fiiller" bölümünde -yani madde 62'de de- yine benzer birtakım düzenlemeler var.
Yani demek istediğim şu, Sayın Bakanım: Birtakım farklı kanunlarla çelişki yaratmayacak tarzda bir düzenlemenin olması gerekir ileride hukuki uyuşmazlıklar olmasın noktasında.
Bir diğer konu... Ben şimdi tasarıyı incelediğimde şunu da gördüm: İnsan sağlığı -sizin de sunuşunuzda var zaten- çok önem gösteren konulardan biri fakat çevre güvenliğiyle ilgili olarak düzenlemeler, maalesef, yapılmamış ve düzenlenmemiş. Mesela bu konu gerçekten önem gösteren bir konu. Yani 5 bakanlık koordinasyon hâlinde değişik branşlar, sektörler, alt sektörler itibarıyla Bilim, Sanayi, Teknoloji Bakanlığından tutun da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına kadar. Fakat bu anlamda tasarımızda çevre güvenliğini, doğrudan çevre güvenliğini ilgilendiren bir hüküm yok.
Şimdi, toparlarsam, Sayın Bakanım, bu tasarı, ürün güvenliği konusunda yenilik ve ek güvenceler getirmesi bakımından cidden desteklenmesi gereken bir tasarı. Bu bakımdan biraz önce söylediğim, dile getirdiğim konuları da eğer bir sakınca diye kabul edebilirsek, bu sorunların önüne geçilmesi noktasında eğer düzenlemeler yapılırsa, bu alt mevzuatla olabilir -o kadarını açıkçası bilemiyorum- ancak hukuki noktada bazı sıkıntılar da ortadan kalkar düşünüyorum.
Bir de son olarak, sizin Bakanlığınızın web sitesine ürün güvenliğiyle ilgili olarak girmiştim. 3 Mayıs 2010 tarihinde başlayan Türkiye'de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi kapsamında, tüketici ve üreticileri ürün güvenliği kavramları, mevzuatı ve uygulama altyapısı konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan ve şikâyetleri bir site vasıtasıyla doğrudan piyasa gözetim ve denetiminden sorumlu kurul, kuruluşlara iletmeyi amaçlayan Ekonomi Bakanlığı ürünün güvenliği web sitemiz çalışmıyor Sayın Bakanım. Ben giremedim, bilmiyorum belki teknik anlamda başka bir sıkıntı var mı? Buna da hazır bu yasa görüşülürken bir el atarsanız Sayın Bakanım, faydası olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.