| Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
| Konu | : | Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Selim Yenel'in, Türkiye-AB ilişkilerinde mevcut durum hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .04.2018 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Teşekkür ediyorum sunumunuz için Sayın Müsteşarım.
Evet, aslında sizin söylediğiniz son cümleden başlamak gerekiyor gibi. Basın toplantısında... Bir ilk adım oldu Varna Zirvesi uzun bir aradan sonra ilişkilerin dondurulduğu süreçten sonra. "Basın toplantısı sonrası iyi bir görüntü oldu." dediniz. Açıkçası, gerçekten bir görüntüyle kaldı gibi sanki, zaten siz de bizim basından öğrendiğimiz içerik dışında burada farklı bir şey söylemediniz yani görüşmelerin içeriğine dair.
Vize konusunu Sayın Başkan sordu. Vize konusunda bir ilerleme kaydedilemediği, işte bir kâğıttan bahsediyorsunuz ısrarla ismini de "kâğıt" olarak telaffuz ettiniz, ki böyle de kullanılıyor genelde. Onun içeriğine ilişkin özellikle orada vize konusunda bizim için ilerleme kaydedilecek terör tanımıyla ilgili konuda ne söyledik biz bunu paylaşmanız mümkün mü acaba? Konuşmanın yine o Varna Zirvesi içerisinde Sayın Juncker'in de, Sayın Tusk'ın da söylediği bir "stratejik ortaklık" kavram vardı, özellikle çok kullandıkları ve dikkat ettiğimiz stratejik ortaklık süreciyle ilgili. Bizim de doğal olarak aklımıza gelen imtiyazlı ortaklık konusunda nasıl bir görüşme oldu acaba ya da öyle bir durum oldu mu? Gerçekten baktığımız zaman görüşme sonrasında sizinle bugün açıkladığınız bilgiler dâhilinde somut, bir ilerleme kaydedilecek ya da kısa vadede katılım müzakerelerinde yeni bir chapter, yeni bir başlığın açılmasına dönük bir ilerleme kaydedilemediği görülüyor ve daha çok yine her zaman ve son yaklaşık üç dört yıldır kilit konu olan göç sorunu, Suriyeliler konusu, Suriyeli göçmenler konusu ve bizim de en çok üzerinde durduğumuz kaynak. Yani ne olacak bu 3 milyar? İşte, 1,8'i geldi geri kalan kısmı ne olacak? Avrupa Birliğindeki mali yardımlar genellikle STK'lar üzerinden ve projeler üzerinden olmaktadır ve biz ise doğrudan bize bir kaynak aktarılması yönünde bir baskı yapıyoruz sizin söylediğiniz kadarıyla, doğrudan bir kaynak gelmesi. Ama Avrupa Birliğinin mali yardım konusunda -dediğim gibi- STK üzerinden bir yardım var. Açıkçası bu 1,8 de tam olarak nasıl harcandı? Çünkü kamplar dışında yaşayan büyük bir Suriyeli nüfusumuz var, eğitim sorunu var, barınma sorunu var ve gerçekten ülkemiz açısından toplumsal bir maliyeti var. Yani bu üç ya da bir miktarla telaffuz edilemeyecek bir maliyeti var bize bu göçmen konusunun. Gerçekten 18 Mart mutabakatında biz sorumluluklarımızı yaptık ve Avrupa Birliği bir kazanım sağladı, göç durdu Avrupa Birliği ülkelerine ama bütün maliyeti bizim ülkemize oldu. Avrupa Birliği gönüllü göçmen alımını dahi yapmadı. Biz de vize konusunda bir ilerleme kaydedeceğimiz belki koşuluyla, belki ümidiyle taviz verdik yani o mutabakatı imzaladık, Geri Kabul Anlaşması'nı imzaladık ve ama neticede ne müzakerelerde bir ilerleme kaydedebildik ne de somut bir ilerleme, üyelik müzakere noktasında ilerleme kaydedebildik. Sadece -dediğim gibi- belli spesifik konulara indirgenmiş, bir aşama kaydedemediğimiz, işte Avrupa Birliğinin ve bizim de sürekli kaygılı olduğumuz işte hukukun üstünlüğü, adil yargılama süreci yani Avrupa Birliği dışında bizim içsel olarak da temel sorun alanlarımızın yine görüşmede bizim karşımıza gündem olarak geldiğini görüyoruz.
Bir de tabii ki Gümrük Birliği süreci var. Yine, Gümrük Birliği konusunda, güncellenmesi konusunda da bir ilerleme kaydedilemedi ve Varna Zirvesi sonucunda edilemeyeceği... Çünkü Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenebilmesi için bizim bazı sorumluluklarımız var. Biliyorsunuz Güney Kıbrıs 8 başlıkta bloke etti, katılım müzakerelerini 8 başlıkta bir blokajı var Güney Kıbrıs'ın çünkü biz Gümrük Birliği Anlaşması'nı Avrupa Birliğinin içinde Güney Kıbrıs'ın olduğu yeni üyelere karşı bir güncellemesini ya da bir genişlemesini yapmıyoruz; o nedenle Güney Kıbrıs'ın blokajı var. Bu blokaj kalkmadan biz nasıl bir güncelleme, nasıl bir ilerleme kaydedeceğiz? Yani, çok kritik ve çok stratejik alanlarda bir kilitlenme varken umutvarı olamıyoruz doğal olarak. Doğal olarak Kopenhag Siyasi Kriterlerinde Sayın Müsteşar bir kilit var, işte oradaki en temel, Avrupa Birliğinin de vurgu yaptığı hukukun üstünlüğü, demokrasi, temel ifade ve düşünce özgürlüklerinde de maalesef sıkıntılı bir süreçteyiz; bu ilerleme raporlarında da böyle kaydediliyor. Yani tekrar cümlenin sonunda geldiğimiz zaman, Varna Zirvesi, stratejik ortaklığı ağırlıklı kılan -sizin de söylediğiniz aslında- enerji, ekonomi gibi ya da ticari alanlarda biraz daha ilişkilerin yoğunlaşacağı, tam üyelik perspektifinden uzak bir süreci devam ettireceğimiz var. Ama bizim burada temel kaygımız, ilişkilerimizin son yedi sekiz yıl olduğu gibi siyasi iktidarın popülist, seçime dönük -seçim yılına girdik artık, bir seçim sathımailindeyiz- ilişkilerimizin yönlendirilmemesi, söylemlerimizin tam üyelik perspektifinden uzaklaşmaması ve ulusal stratejik AB hedefimizin siyasi ve popülist söylemlere heba edilmemesini tekrar vurgulamak istiyoruz. Görüşmelerin de bir görüntüden ibaret olmaması, gerçekten somut sonuçlar alabildiğimiz, kazanım sağladığımız görüşmeler bağlamında olmasını tabii ki temenni ediyoruz.
Benim görüşlerim bu kadar.
Sayın Başkanla birlikte yurt dışı programına katılacağım için, eğer görüşme devam ederse erken ayrılmak zorunda kalacağım.
Teşekkür ediyorum sunumunuz için.