KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım; ben de sizlerin öncülüğünde kurulan bu Komisyonun başarılı çalışmalara imza atmasını gönülden temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Bu vesileyle çok değerli basın mensuplarını, değerli mesai arkadaşlarımı, çok değerli bürokratları ve buradaki tüm hazırunu da sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten çok önemli bir konunun Meclis araştırması suretiyle enine boyuna tartışılması, ilgililerle müzakere edilmesi ve çözüm yollarının tespiti anlamında bu çaba, gerçekten çok önemli neticelere vesile olacaktır. Uyuşturucu madde bağımlılığı ve yeni bağımlılık türlerinin araştırılarak bağımlılık nedenlerinin ve alınacak tedbirlerin tespit edilmesi maksadıyla kurulan bu Meclis Araştırması Komisyonu gençlerimizi, nesillerimizi uyuşturucu müptelasına bulaşmadan kurtarmak adına inşallah çok önemli işler yapacaktır, güzel sonuçlara vesile olacaktır temennisini hep beraber paylaşıyorum.

Değerli arkadaşlarım, günümüz dünyasında uyuşturucu bağımlılığı terör kadar önemli bir sorun hâline gelmiştir. Uyuşturucuyla mücadele demek, sadece bu alanda faaliyet gösteren suç örgütleriyle mücadele demek olduğu kadar, aynı zamanda bağımlılıkla da mücadeledir. Bu bakımdan, uyuşturucuyla mücadele bütüncül bir yapı ve anlam taşımaktadır. Her mesele gibi bu konunun da bütüncül bir çerçevede ele alınması önem taşımaktadır. Bu bütünün her bir parçası birbirini etkilemekte ve birbirini tahkim etmektedir. Önleyici güvenlik tedbirleri kadar aile, eğitim, medya gibi alanlardaki duyarlılığın da en üst seviyede olması önem taşımaktadır. Cezaların caydırıcılığı önemlidir ama onun kadar bağımlılığın tedavisi ve rehabilitasyonu da oldukça önemlidir. Suç teşkil eden bir fiilin önlenmesi için, öncelikle bu suçu oluşturacak zeminin ortadan kaldırılması elzemdir.

Uyuşturucu suçlarıyla ilgili olarak da uyuşturucuya yönelim nedenlerinin net bir şekilde ortaya konulması yoluyla, önleme kapsamında bataklık işlevi gören zemin yok edilebilir. Esasın, zaten bataklığın yok edilmesi olduğu da açıktır.

Uyuşturucuyla ilgili olarak sosyal ortam konusunun da değerlendirilmesi gerektiği hususunda ortak bir kanaat bulunmaktadır. Arkadaş ortamı, aile krizleri, manevi boşluk, özenti, kendini ispat, medyadaki kimi sorumsuz yayınlar, rol modellerin etkisi, bir kimlik ve statü kazanma çabası gibi pek çok psikososyal neden sosyal ortamı belirlemekte ve etkilemektedir. Aslolan, bir insanda bu tür maddelerle doldurulmaya çalışılacak bir boşluğun oluşmamasıdır ve bu sosyal yaşam ortamlarından en önemlisi de esasen ailedir, okuldur, arkadaş ortamıdır, bunlara benzer toplum ilişkilerinin bulunduğu her katmandır. Buna, son yıllarda sosyal medya kategorisinin de eklendiği bir gerçektir. Dolayısıyla kişiliğin, davranışların, ahlaki değerlerin oluşması aileden başlayarak eğitim ortamı, medya ve toplum ilişkileri çerçevesinde şekillenmektedir.

Değerli arkadaşlar, ceza politikasında ve asayiş çalışmalarında temel önleyici tedbir, suç araç ve maddelerine erişimin engellenmesidir. Sosyal çevre bağlamında, uyuşturucu madde satışının önlenmesi kadar, bu maddelere erişimin de engellenmesi önem taşımaktadır. Bu bakımdan, özellikle emniyet güçlerimizin yapmış olduğu özverili çalışmalar çok büyük önem taşımaktadır. Suça giden yolların kapatılması, suç ortamının yok edilmesi ve bataklığın kurutulması cezaların caydırıcılığından elbette daha önemlidir; aslolan, suçun oluşmadan önlenmesidir. Tabiri caizse uyuşturucu suçunun tüm unsurlarının yaşam bulacağı ortamı kurutmak, havasız ve susuz bırakmak gerekmektedir.

Çok Değerli Başkanım, değerli Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarım, değerli hazırun; uyuşturucu ticareti ve terör uluslararası bir meseledir ve tüm insanlığı tehdit etmektedir. Uluslararası terör örgütlerinin finansmanında uyuşturucu ticareti önemli bir yer tutmaktadır. Bu durum herkesin malumudur. Birçok ülke bu tür terör finansman araçlarına maalesef göz yummaktadır; bazı terör örgütlerinin faaliyetine göz yumup örtülü destek verdikleri gibi, uyuşturucu ticaretine de aynı muameleyi yapmaktadırlar. Bu nedenle, terör örgütleri ile uyuşturucu ticareti yapan suç örgütleri yan yana yürümüşler, çoğu zaman özdeş olmuşlardır.

Uluslararası terörle mücadelede gerektiği gibi, uyuşturucu suçlarıyla mücadelede de uluslararası alanda sıkı bir iş birliği zorunludur. Ülkemizde de PKK'nın ana finans kaynaklarının en önemlisinin kaçakçılık ve uyuşturucu ticareti olduğu malumdur. Gerek terör örgütünün oluşturduğu asayiş boşluğu gerekse de bizzat terör örgütünün yürüttüğü uyuşturucu faaliyeti dikkat çekici boyuttadır. Bugüne kadar terör örgütleriyle yapılan mücadele, aynı zamanda bir yönüyle de uyuşturucu suçlarıyla mücadele sayılabilir. Bu mücadeleden netice aldığımızı, PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadelemizin bu alanda da olumlu sonuçlarını görüyoruz. Bunlardan en önemlilerinden biri de uyuşturucu suçlarında rakamlara yansıyan olumlu verilerdir. Bütün devlet kurumlarıyla milletimizin her ferdinin de bu konularda aynı hassasiyet, bilinç ve sorumluluk duygusuyla hareket ettiğine inancımız tamdır. Bu konudaki hassasiyeti asla ihmal etmememiz ve her zaman diri tutmamız hepimizin ve toplumun tüm kesimlerinin üzerindeki bir borçtur.

Çok değerli arkadaşlar, uyuşturucuyla mücadelede yargısal takip kadar cezaların caydırıcılığının artırılması konusu da kesintisiz çalışmalarımız arasındadır. Ceza politikalarının vazgeçilmez iki esası, suça caydırıcı cezaların verilmesi ve bunların etkin uygulanması ve takibidir yani caydırıcı cezalar olacak ve bunların etkin uygulanması da izlenecek. Bu bağlamda, bildiğiniz gibi cezai müeyyideler çok ciddi oranda artırılmıştır. Bunları kısaca hatırlamak gerekirse 2014'teki değişiklikle, esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi suçunun cezası bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyken dört yıldan on iki yıla kadar çıkarılmıştır. Özellikle kamuoyunda, toplumumuzda da sanki uyuşturucu suçlarına yeterince ceza verilmediği gibi algı veyahut da bu algıyı oluşturmak isteyen bir düşünce var ama söylediğimiz bu cezalar bir kez daha gösteriyor ki gerçekten oldukça artırılmış cezalar yani alt sınır bir yıldan dört yıla; üst sınır yedi yıldan on iki yıla çıkmış durumda.

Yine uyuşturucu veya uyarıcı madde imal, ihraç ve ithal suçunun cezası on yıldan yirmi yıla kadar hapisken yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına çıkarılmıştır. Yine uyuşturucu veya uyarıcı madde satma suçunun cezası beş yıldan on beş yıla kadar hapis cezasıyken on yıldan yirmi yıla kadar hapse çıkarılmıştır. Uyuşturucu ve uyarıcı maddenin çocuğa verilmesi ya da satılması durumunda, hapis cezası on beş yıldan az olamayacaktır. Değerli arkadaşlar, daha önce çocuklara yönelik, çocuklar bakımından böyle bir alt sınır düzenlemesi bulunmuyordu, bu da yeni yapılan düzenlemedir. Dolayısıyla uyuşturucu maddenin, uyarıcı maddenin çocuğa verilmesi ya da satılması hâlinde verilecek ceza on beş yıldan az olamayacak, bu da yeni yapılan düzenlemedir. Uyuşturucuyla mücadele anlamında son zamanlardaki etkin mücadele araçlarından biri de cezalardaki bu artışlardır.

Yine uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun 3 ya da daha fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda ceza yarı oranında, örgüt tarafından işlenmesi durumunda ceza 1 kat oranında artırılmış ve bu suçlardan mahkûm olanların koşullu salıverilme süreleri üçte 2 oranından dörtte 3 oranına çıkarılmıştır. Yani diyelim ki dört yıllık bir ceza aldıysa üç yıl yatmadan, infaz yapılmadan çıkmayacak. Daha önce üçte 2 iken bu da dörtte 3 oranına çıkarılmıştır yapılan düzenlemeyle. Özellikle cezaevlerinde -birazdan rakamları da vereceğim- artışın sebeplerinden birisi de bu infazın, cezaevinde kalış süresinin artırılmasından dolayıdır. Elbette biz de cezaevinde kimsenin olmasını istemeyiz ama cezaevlerindeki bu artış, cezaevinde daha fazla ıslah edilerek topluma ondan sonra gelmesi. Bu düzenlemeler olmasaydı belki hemen topluma bu suçlu kişilerin bir an evvel karışması gündeme gelirdi ama bu konuda Hükûmetimizin, Meclisimizin kabulüyle yapmış olduğu düzenlemede salıverme süreleri uzatılmıştır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma, özendirme suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapisken beş yıldan on yıla kadar hapse çıkartılmıştır. Önceden üst sınır beş yıldı, şimdi alt sınır beş yıl oldu ve bu da şu an uygulanan maddelerden.

Yine, Türk Ceza Kanunu'nun 191'inci maddesi yeniden düzenlenmiş, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma suçunun cezası bir yıldan iki yıla kadar hapisken iki yıldan beş yıla kadar hapse çıkartılmıştır.

Yapılan düzenlemelerin getirdiği en büyük yenilik, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişiler hakkında defalarca denetimli serbestlik kararı verilmesinin önüne geçilmesi olmuştur. Bu düzenlemeler sonrasında uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişiler hakkında denetimli serbestlik kararı, soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı tarafından verilmektedir. Bu kişiler hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilerek takip edilmeleri sağlanmıştır. Bu süre içerisinde madde kullanılmaması durumunda ancak takipsizlik kararı verilmektedir. Beş yıl içinde kişinin yeniden uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanması durumunda kamu davası açılmaktadır. Uyuşturucu kullanan kişiler, bu imkândan bir kez yararlanabilmekte, yeniden uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılması hâlinde doğrudan kamu davası açılmaktadır. Sürecin hızlanması ve tedavinin gecikmeksizin yerine getirilmesi böylece sağlanmıştır.

Yine 2015'teki değişiklikler İle Türk Ceza Kanunu'nun 188 ve 191'inci maddesindeki değişikliklerle sentetik ve türevleri de cezada artırım konusu olan maddeler arasına alınmıştır. Buna ilave olarak, bu maddelerin okul, yurt, hastane, kışla ya da ibadethane gibi yerlerde ticareti de bir artırım nedeni olarak düzenlenmiştir.

Yine 2016'daki düzenlemelerle 671 sayılı KHK'nin 32'nci maddesiyle hükümlüler lehine denetimli serbestlik ve koşullu salıverme sürelerinde yapılan değişiklikten uyuşturucu madde suçlarından hüküm giymiş olanlar faydalandırılmamıştır.

Yine uyuşturucu bağımlılarını tedaviye sevk etmek ve hasta-hekim ilişkisini muhafaza etmek amacıyla kanunda yapılan bir düzenlemeyle sağlık mesleği mensuplarının tedavi amacıyla kendilerine başvuran kullanıcıları ihbar yükümlülüğü kaldırılmıştır. Böylece, bağımlıların tedavi için bir sağlık kuruluşuna başvurduğu takdirde haklarında bir ihbarla adli işlem başlatılacağı korkusu yaşamadan tedavi sürecinin kendi isteğiyle de başlamasına ve bunun özendirilmesine yönelik bir çaba amaçlanmıştır ve bu düzenlemeyle hasta-hekim arasındaki güven ilişkisi de korunmuştur.

Yine bireysel uyuşturucu tacirlerine gizli soruşturmacı atanabilmesine yönelik de düzenleme yapılmıştır.

2017 yılında yine caydırıcılığı artırmak amacıyla esrar elde etmek suçundan hapis cezası yaptırımına ilaveten, adli para cezası yaptırımı da getirilmiştir.

Yine uyuşturucu suçlarıyla daha etkin mücadele edebilmek amacıyla esrar elde etmek için kenevir ekme eyleminde CMK'deki iletişimin denetlenmesi ve 140'ıncı maddesinde yer alan teknik araçlarla izleme koruma tedbirlerine de başvurma imkânı getirilmiştir.

Yine uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlarında kullanılan ve el konulan araçların soruşturma devam ederken aynı suçtan tekraren kullanılması, Türkiye'de sicile kayıtlı olmaması, önemli miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmesi, suçun işlenmesini kolaylaştıracak özel tertibatın bulunması hâllerinde yine sahibine iade edilmeyeceği de düzenleme altına alınmıştır.

Keza, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda para cezalarının alt sınırı yükseltilmiş, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasının kolaylaştırılması suçunda da hapis cezasına ilaveten adli para cezası getirilmiştir.

Yine CMK'de yapılan değişiklikle gizli soruşturmacının tanık olarak dinlenmesinin zorunlu olması hâlinde kimliğinin saklı tutulması ve özel ortamda dinlenerek deşifre olmamasına yönelik bir usul düzenlemesi getirilmiş. Bu da suçla etkin mücadele anlamında, usul hükümleri bağlamında önemli bir düzenleme olmuştur.

Yine bu teknik araçlarla izleme sürelerinin 1 kat daha artırılmasına ilişkin yasada düzenleme yapılmış, böylece uyuşturucu ticaretine yönelik istihbari önleme anlamında birtakım tedbirler kanun çerçevesinde güvence altına alınmıştır.

Bunların dışında, uyuşturucu madde çeşitlerinin artışını da göz önüne alarak bunların mevzuata taşınması ve bu anlamda mevzuat güncellenmesinin sağlanmasını da hedefliyoruz.

Yargılama hukukundaki bu suçlara ilişkin ispat külfeti ve bu suçluların mali yönüne ilişkin müsadere gibi farklı müeyyidelerin de yeniden gözden geçirilmesi Bakanlığımız çalışmaları arasındadır.

Her gün uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin işleniş biçimleri çok çeşitlenmektedir. Buna karşılık cezai müeyyidelerin de, yargılama hukukunun da yeniden güncellenmesi önem taşımaktadır.

Çok değerli arkadaşlarım, 2009 ile 2017 arasında uyuşturucuyla ilgili suçlardan cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklu rakamlarını sizlerle paylaşmak isterim. 2009 yılında uyuşturucuyla ilgili suçlardan hükümlü tutuklu sayısı 23.082 kişidir. Bu rakam yıl yıl... Çok ifade edip vaktinizi almak istemem, 2017'de 48.311 kişi olmuştur. Bugün itibarıyla, bugün 6 Nisan itibarıyla elimizdeki verilere göre, 55.266 uyuşturucudan cezaevinde bulunan hükümlü ve tutuklu vardır. Bunlardan sadece 520'si suça sürüklenen çocuklardır. Amacımız, suça sürüklenmiş ve bulaştırılmış bir çocuğumuzun dahi olmamasıdır. Bu konuda Hükûmetimizin ve toplumun en büyük duyarlılıklarından birisinin de bu olması gerekir, bu gerçekten hepimiz için önemli bir mesuliyettir.

Özellikle son üç yılda cezaevlerindeki artış, suçun işlenme oranındaki artıştan kaynaklanmış bir sonuç değildir. Gerek cezaların artışı gerekse de bu suçlara dönük infaz rejimindeki değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Az önce de kısmı söylediğim gibi, daha önce üçte 2'yi yattıktan sonra çıkan tutuklu hükümlü, şimdi artık dörtte 3 yattıktan sonra çıkmaktadır. Dolayısıyla, bundan kaynaklı infaz sistemindeki bir değişiklikten dolayı, cezaevinde bu rakamlar fazla ama bunlar cezaevinde olmasaydı bugün sokakta, çarşıda, pazarda, şehrin, mahallenin içerisinde olacaktı.

Elbette amacımız, cezaevlerinde bu kişilerin ıslah edilerek topluma kazandırılması ama bir, yeni suçlar -az önce söylediğimiz gibi- cezalar ihdas edilmiş; iki, infaz sistemindeki değişiklikler. Bir de cezalar artırılmış, daha önce beş yıl ceza verilirken şimdi on beş yıl veriliyor. Dolayısıyla cezaevinde kalma süresi de artıyor ama bu, suçla mücadele anlamında önemli bir araçsa biz bunu elbette yapacağız, gerekirse diğer tedbirleri alacağız ama bir çocuğumuz dahi uyuşturucuya bulaşmasın diye bu tedbirleri almak hepimizin görevi elbette.

Diğer yandan, 2015 yılından itibaren yıl içerisinde açılan uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçlarının, 191'inci madde kapsamındaki suçların oranında da önemli bir azalma net bir şekilde görülmektedir değerli arkadaşlar. 191'inci madde kapsamındaki suç sayıları 2010 yılında 128 bin, 2011 yılında 117 bin, 2012 yılında 138 bin, 2013 yılında 171 bin, 2014 yılında 155 bin, 2015 yılında -dikkatinizi çekerim- 60 bin, 2016 yılında 69 bin, 2017 yılında ise 72 bin olarak tespit edilmiştir. Yani 191'inci madde kapsamında uyuşturucu, uyarıcı madde satın almak, bulundurmak suçu 2010 yılında 128 bin iken 2017 yılında 72 bin olarak gerçekleşmiştir. Bunlar da göstermektedir ki uyuşturucu suçlarına getirilen cezaların ağırlaştırılması, PKK ve diğer terör örgütleriyle etkin mücadelenin bu oransal düşüşü sağladığı kanaatindeyiz.

Çok değerli arkadaşlar, ceza infaz kurumlarında ve denetimli serbestlik çalışmalarında madde bağımlılığının tedavisi ve topluma kazandırma yönündeki rehabilitasyon çalışmaları da sürmektedir. Bu konuda da elbette Komisyonumuzun önerileri bizlere ışık tutacaktır. Esas olan, suça bulaşmış bir kişinin tekrar suça itilmemesidir. Buna yönelik tedbirler: Suça itildikten sonra cezasını çekmek üzere ıslahevine, cezaevine gittiğinde burada ıslah edilmesine yönelik bu Komisyondan çıkacak çok değerli öneriler, fikirler Bakanlığımızın kanun yapma sürecine de gerçekten ışık tutacaktır, çok istifade edeceğiz. Dolayısıyla bu hususta yapılan çalışmaları ana hatlarıyla ifade etmek isterim. Burada sizlerin önerilerini, değerli Meclisimizin Komisyon üyelerinin önerilerini elbette dikkate alacağız.

Tedavi süreci, Sağlık Bakanlığı Denetimli Serbestlik Tedavi Hizmetleri Genelgesi kapsamında sağlık kuruluşlarında sürdürülmektedir. Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığına da süreçle ilgili bilgi verilmektedir. Belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda Bakanlığımızın Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı bünyesinde yürütülen faaliyetler ilgili kurum ve kuruluşlarla Sağlık Bakanlığı tedavi kuruluşlarıyla birlikte yapılmaktadır. Değerlendirme görüşmeleri, yoğun bireysel görüşme, denetimli serbestlik uygulamalarında öfke kontrolü programı, bireysel müdahale görüşmeleri çalışmaları sürdürülmektedir. Grup çalışmaları kapsamında Sigara, Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Programı, Hayat İçin Değişim Müdahale Programı, Öfke Kontrolü Programı, çocuklar için Alkol ve Madde Müdahale Programı, gençler için Sigara, Alkol, Madde Bağımlılığı Tedavi Programı yükümlülere uygulanmaktadır. Bunların yanı sıra ihtiyaca göre farklı konularda da yine konferanslar, seminerler, ailelerle görüşmeler, boş zaman yapılandırılması ve diğer kurumlarla ortak iş birliği çalışmaları da devam etmektedir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik Daire Başkanına bağlı 139 denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından sürdürülen bağımlılıkla mücadele çalışmalarını da geliştirmeye devam ediyoruz. Keza Başbakanlık genelgesi dâhilindeki çalışmalarımız da devam etmektedir.

Çok değerli arkadaşlar, ilgili mevzuat kapsamında ceza infaz kurumunda bulunan sağlık ve psikososyal yardım servisleri bağımlılık tedavi hizmetlerini de kesintisiz sürdürmektedir. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumuna kabulüyle değerlendirme aşaması başlamaktadır. Araştırma ve değerlendirme formunun doldurulması ile her hükümlü ve tutuklu için risk ve ihtiyaç raporu ortaya çıkmaktadır yani bir cezaevine hükümlü ve tutuklu geldiğinde bir form doldurmakta ve buna göre o hükümlü ve tutuklu için risk analizi çıkmaktadır. Suç tipi belirlenmekte, madde bağımlılığı ve bunlara uygulanacak yol ve yöntem konusunda bir yol haritası belirlemek için tespit ve analizler yapılmaktadır. Ortaya çıkan risk ve ihtiyaç raporunda ekonomik, sosyal, hukuki, psikososyal ve ruhsal ihtiyaçlarına uygun olarak bireysel ve grup müdahale programları belirlenmektedir. Ayrıca hükümlü ve tutuklular ceza infaz kurumuna ilk girişte görevli aile hekimi tarafından muayene edilmekte, gerekli görülmesi hâlinde hastanelerin ilgili servislerine de yönlendirilerek gerekli tedavi süreçleri başlatılmaktadır. Yine ceza infaz kurumlarındaki ruh sağlığı problemi olan hükümlü ve tutukluların personel tarafından erken dönemde tanınması ve psikososyal yardım servisi personelinin eğitimi amacıyla ceza infaz kurumlarında Ruh Sağlığı ve Bağımlılık Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi geliştirilmiştir. Bu proje kapsamında, yine tarama, değerlendirme ve yapılandırılmış ruhsal değerlendirme ve müdahale programı oluşturulmuştur. Bu programın amacı ruhsal sorunları olan hükümlülerin hızlı, standart ve doğru şekilde değerlendirilmesini ve tanı almasını sağlamaktır. Etkin müdahale programlarının oluşturulmasını ve uygulanmasını sağlamak, ceza infaz kurumlarında ruh sağlığını destekleyici ortam geliştirmek için gerekli düzenlemeler yapılmaktadır. Ruhsal sorunların ve bağımlılıkla ilgili sorunların önlenmesi, rehabilite edilmesi veya tedavisi için müdahale programları uzmanlarımız tarafından yürütülmektedir. Yine, madde bağımlıları cezaevine girdiğinde maddeye ulaşımı olmadığı için bazı yoksunluk semptomları yaşamaktadır. Uykusuzluk, agresyon, vücut ağrıları, istek kaybı gibi durumlar bu semptomlara örnek olarak verilebilir. Hükümlülerin madde bağımlılığı konusunda bilgilenmesi, yoksunluk ve madde ihtiyacıyla başa çıkma becerilerinin kazandırılması bu alanda yaşanan problemlerin en aza indirgenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yine ailelerin de madde bağımlılığı konusunda bilgilendirilme ihtiyacı olduğu açıktır. Bu şekilde cezaevinde karşılaşılan madde kullanımına bağlı sorunların sıklığının azaltılması bireysel müdahale programı içerisinde yine sağlanmaktadır. Bireysel müdahale programlarından biri de alkol ve madde bağımlılığı bireysel müdahale programıdır. Ceza infaz kurumlarındaki vatandaşlarımızın infaz sonrasına hem sağlık hem de suçtan arınmış vaziyette topluma kazandırılması bizim için birincil derecede önceliktir.

Çok değerli arkadaşlar, sözlerime son verirken Yargıtayın da bu süreçte içtihatlarını günümüz koşullarına güncellediğini ifade etmek isterim. Yargıtay 10. Ceza Dairesiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulu eski kararlarında bir yıllık kişisel kullanım için gerekli miktarı azami miktar olarak kabul etmekteydi ancak günümüz koşullarında yeni içtihatlarda bu ölçüt yerine somut olayın özelliklerine göre belirlenen zaman dilimi içinde sanığın kullanması için gerekli miktar olarak artık kabul etmektedir, esas almaktadır. Bu ölçütle yargı kararları yoluyla da uyuşturucuyla mücadelenin daha etkin olmasına katkı imkânı sunulmuştur.

Değerli arkadaşlar, cezaların caydırıcı olabilmesi için suçun cezasının muhakkak çekileceği inancının toplumda yerleşik olması gerekmektedir yani ben bir suç işlersem bunun cezasını görürüm inancı toplumun her kesiminde yerleşmesi gereken bir algı olması gerekir. Bu bağlamda suçların özellikle de uyuşturucuyla ilgili suçların cezasız kaldığı yönündeki kara propagandanın, bir algının toplumumuza zarar verdiği aşikârdır. Oysa tam tersine, tıpkı cinsel saldırı suçlarında olduğu gibi uyuşturucuyla ilgili suçlarda da geçmiş dönemlerden bugüne cezalar ciddi oranda artırılmış, ağırlaştırılmıştır. Sosyal devlet olmanın gereği olarak suça neden olan ekonomik ve toplumsal ihtiyaçların karşılanmasının da öncelikli bir görev olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı, temiz, suç oranı düşük bir toplum hedefimiz doğrultusunda madde bağımlılığının bir an önce çözüme kavuşturulması gereken önemli bir sorun olduğu hususunda toplum olarak bir mutabakat hâlindeyiz, işte bugün de Türkiye Büyük Millet Meclisinde teşekkül ettirilen bu Komisyon bu amaca matuf kurulmuştur. Çok önemsediğimiz bu Komisyonun sonuçlarını, değerlendirmelerini ve önerilerini Adalet Bakanlığı olarak bizler de takip edeceğiz, istifade edeceğiz ve politikalarımızda da bizler için ışık tutacaktır.

Ben bu vesileyle çok değerli Komisyonumuzun üyelerini, çok değerli milletvekillerini, değerli basın mensuplarımızı ve çok değerli hazırunu sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, herkese saygılar sunuyorum.