KOMİSYON KONUŞMASI

ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli bürokrat arkadaşlara da açıklamalarından dolayı teşekkür ediyoruz.

Okudum, şöyle bir şey var: Türkiye Cumhuriyeti olarak başta Anayasa'mız olmak üzere, imzalamış olduğumuz uluslararası sözleşmelerin -CEDAW gibi, İstanbul Sözleşmesi- tamamı kadın-erkek eşitliği üzerine kurulmuştur. Keza, Medeni Kanun'umuzda ve diğer ilgili kanunlarda da kadın ve erkeğin eşitliği üzerine inşa edilmiş bir yasal yapımız var. Bu nedenle, burada bazı söylemler gördüm. Örneğin "Kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi, eğitimi, öğretimi ve durumlarını..."

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ona çekince koyduk zaten.

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, salonda biraz uğultu var, uyarmanızı rica ediyoruz.

ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - İzninizle yeniden okuyayım: "Kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi, eğitimi, öğretimi ve durumlarının iyileştirilmesinin rolünün önemini teyit ederek..." diye devam ediyor. Şimdi, tabii, diğer İslam ülkelerinin bir kısmında kadının durumu gerçekten istenilen düzeyde olmayabilir. Elbette ki tüm Müslüman kadınların erkeklerle eşit bir düzeyde yaşaması, özellikle laik Türkiye Cumhuriyeti'ne mensup bir kadın milletvekili olarak hepimizin özlemidir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa'sıyla, kanunlarıyla ve imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerle kadın konusunda 1923'ten bu yana çok çok gelişmeler katetmiştir. Tabii ki dünya çapında diğer bazı ülkelerle istediğimiz düzeyde olmasa da -onun için KEFEK var zaten, kadın ve erkeğin fırsat eşitliğini yaratmak adına var- yine de bu üye İslam ülkeler dikkate alındığında gerçekten kadınların erkeklerle birlikte birçok hak kazandığını görüyoruz. Bu anlamda, böyle bir tüzüğü imzalayarak böyle bir yapının içerisinde yer aldığımızda mevcut durumumuza göre buradaki çalışmalar içerisinde nasıl yer alacağız, Türkiye Cumhuriyeti'nin başta Anayasası olmak üzere, diğer kanunlarıyla bu nasıl bağdaşacak? Çünkü bu tür uluslararası sözleşmeler imzaladığımızda, bunlara dayanarak çalışmalara katılıp imzaladığımızda bunlar iç hukuku da bağlayacak sözleşmeler olacak. Bu konuda bir açıklama bekliyoruz sizden.

Teşekkür ediyorum.

Bir şey daha belirtmek istiyorum: Çekince var ama çekincenin gerekçesi ve içeriği yok. Yani, çekincenin gerekçesi ve içeriği var mı, bize gelen de yok ama aslında var mı, varsa nedir? Yoksa, böyle bir çekincenin çok bir şey ifade edeceğini düşünmüyoruz açıkçası.

Teşekkür ederim.