KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - İki arkadaşımız daha gelecek ama biz başlayalım, zamandan kazanmak adına.

Öncelikle Dünya Sağlık Örgütünün değerli yöneticilerini burada görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Türkiye, Asya'nın en batısı Avrupa'nın en doğusunda, bir yandan Kafkaslar bir yandan Orta Doğu ve üç önemli deniz Karadeniz, Ege ve Akdeniz'in tam stratejik noktasında bulunan bir ülke sıfatıyla Dünya Sağlık Örgütünün de çok değerli ve çok köklü bir üyesi. Dünya Sağlık Örgütüyle de çok iyi ilişkilerimiz var. Her alanda çok yakın bir iş birliği içerisindeyiz. Türkiye hem Avrupa bölge ofisinde çok etkin hem de Türkiye ofisiyle çok yakın bir iş birliği içerisinde. Tabii, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün takip ettiği ve ülkelerden de o konuda rol alması istediği her konuyu çok büyük bir başarıyla yerine getiriyor. Öz geçmişimi mutlaka biliyorsunuz ben 2002-2007 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptım. 2006 yılında kuş gribiyle mücadelede gerçekten Türkiye sadece bölgenin değil dünyanın yüzünü ağartan bir çalışma yapmıştı. Hatta o yıllara ait küçük bir anekdotu paylaşmak isterim. 2005 Aralık'ta, o gece yarısı Sağlık Bakanlığıyla ilgili Mecliste çok önemli bir problem yaşanmıştı; yaklaşık 3 katrilyonluk bir alacağıyla ilgili yaşanan bir sorun. Ertesi sabah Sayın Bakanla beraber kriz merkezi anlamında bir toplantı yapıyoruz. Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığının değişik kurumlardan yaklaşık 3 katrilyonluk yani o dönemdeki rakamlarla 2 milyar dolar civarında bir alacağını terkin etmişti yani silmişti. Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığının farklı kurumlardan alacağı vardı, onu silmişti. Tabii, bunlar aslında kâğıt üzerindeki alacaklardı yani bir kurumdan bir kurumun alacağı ama sonuçta bir problemdi. Ertesi sabah o krizi yönetmeye başladık. Temel sağlık hizmetleri genel müdürümüz geldi ve özel kalemde benimle görüşmek istediğini içeriye haber gönderdi, sonra ben görüşemeyeceğimi ifade ettim, bir dakika sonra Bakan Beyin özel kalem müdiresi tekrar geldi "Efendim, çok önemli konu." dedi. Ben de ona dedim ki: "Ya, bu 3 katrilyondan yani 2 milyar dolardan daha önemli bir problemse ben hemen çıkacağım, değilse beni rahatsız etmesin." Bir dakika sonra tekrar geldi, dedi ki: "Efendim, şu anda o kadar değilmiş ama tedbir almazsak o kadar sorun oluşturacak bir konuymuş." Öyle deyince ben tekrar dışarı çıktım. "Efendim, Dünya Sağlık Örgütüne göre kuş gribinin insandan insana bulaştığı ülke evre 6 ve o evre 6 olduğu zaman Dünya Sağlık Örgütü o ülkeyi karantinaya alıyor, uçaklar inmez kalkmaz, ihracat ithalat her şey durur, siz artık hesap edin; 2 milyar dolardan fazla mı değil mi?" deyince ben hemen kolundan tuttum, içeri aldım. Iğdır'da bir kuş gribi vakası yaşanmıştı, Van'a gitmişti ve sonra biz diğer krizi öteledik, Maliyeyle yaşadığımız krizi, kuş gribine odaklandık. Sonra üç ay, neredeyse, Bakanlıkta sürekli kuş gribi gündemiyle toplantılar yaptık. Dönemin Avrupa Bölge Direktörü Mark Danson birkaç defa Türkiye'ye geldi, Lee Türkiye'ye geldi. Beraber hatta o kuş gribi vakasının yaşandığı Beypazarı ilçesinde gittik, birlikte sobanın üzerinde kestane pişirdik, rahmetli oldu tabii Lee, rahmet diliyorum. Ve sonra o yıl mayıs ayındaki asamblede dünyada kuş gribiyle en iyi mücadele eden ülke sıfatını verdiler Türkiye için. Maliyeyle ilgili problemleri de çok iyi yürüttük. O sene hem mali açıdan hem de kuş gribi yönetimi açısından gerçekten dünyanın en iyi ülkelerinden birisi olduğumuzu Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri bize ifade ettiler.

Tabii, Türkiye'nin başarı hikâyesi sadece kuş gribinden ibaret değil; tütünle mücadelede, yine Dünya Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi'ni 2004'te imzaladı. 2013 yılında bizzat Dünya Sağlık Örgütü Direktörü Türkiye'ye gelerek "M-POWER" kriterlerin altıda 6'sını sağlayan tek ülke sıfatıyla Cumhurbaşkanımıza -o zaman Başbakandı- ödül takdim etti.

Son olarak da uyuşturucuyla ve bağımlılıkla mücadelede gerçekten Türkiye'de şu anda çok önemli bir çalışma yürütülüyor. Burada da Dünya Sağlık Örgütüyle yakın bir iş birliği içerisindeyiz, Pavel ve Toker'le birlikte çalışıyoruz. 2014'te Acil Eylem Planı yapmıştık. Sonra raporumuzu Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi'ne gönderince onlar da bize "İzniniz olursa, bunu bir önemli ve örnek bir 'case' olarak basıp Avrupa bölgesine dağıtmak istiyoruz." dediler. Böyle bir kitap çıktı, 30 sayfalık bir kitap ve arkadaki bütün Bölge Ofisi'ne tabi ülkelere, üye ülkelere gönderildi. Şu anda bu çalışma uyuşturucuyla mücadeleden bağımlılıkla mücadeleye; yani tütün, alkol, uyuşturucu, teknoloji ve davranışsal bağımlılıklar şeklinde, bir başbakan yardımcısı başkanlığında 11 bakanın bizzat içinde olduğu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın yakından

takip ettiği bir çalışma hâlinde, inşallah, onu da böyle bir kitap hâline dönüştürme fırsatı olur. Ben Pavel ve Toker'e bütün bu çalışmalarımızdaki yakın iş birliğinden dolayı ve ülke ofisindeki arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Ben Mahmut Kaçar Beyefendiyi de takdim etmek istiyorum. Şanlıurfa Milletvekilimiz, Türkiye'nin güney doğusundaki illerimizden birisinin milletvekili, sendikacıdır, uzun yıllar Türkiye'nin en büyük -ki hâlâ da şu anda da en büyük- sağlık sendikasının genel başkanlığını yaptı Sayın Mahmut Kaçar. Hakkı Gürsöz Bey'i herhâlde tanıtmama gerek yok. Yani bizim Dünya Sağlık Örgütü ile Türkiye arasındaki önemli köprülerimizden birisi Hakkı Bey. Fazlı Bey de bizim Sağlık Komisyonumuzun uzmanı.

Çok teşekkür ediyorum. Biraz uzun konuştum ama bağışlayın.