KOMİSYON KONUŞMASI

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine, konuşmama başlarken, bu akşamüzeri RTÜK üyesi arkadaşımız Ali Öztunç'un orada uğramış olduğu saldırıyı da kınıyorum. Gerçekten, Türkiye bir akıl tutulmasıyla karşı karşıya. Saldıran RTÜK üyesi...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne olmuş?

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Bir şey olmamış, ucuz atlatılmış.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Nerede olmuş?

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - RTÜK'te. Saldırılan RTÜK üyesi ama saldıran RTÜK'te çalışan, söylediği laf da şu: "Atatürk'e sahip çıktığın kadar dine de sahip çık." Gerçekten bu bir akıl tutulması, böyle bir şey olamaz.

Sayın Başkan, OVP ve bütçeler aslında hem Meclisten harcama yetkisi almak için hazırlanır hem de ekonomide karar alıcılara bir ufuk sunma görevi vardır. Tabii, ufuk sunabilmesi için hedeflerin tutması lazım, bu çerçevede de güvenilir olması lazım ve bu şu bakımdan da önemlidir: Bu bilgiyi doğru sunduğunuz zaman özel kesime, yatırımlar daha ucuza mal olur, üretim çok daha ucuza mal olur. Geçen sene de burada söylemiştim, "Bu getirdiğiniz bütçe de, OVP de tutmaz." demiştim. Yine bütçeye dönüp bakıyoruz, "2014'te getirilen bütçeyle Türkiye yüzde 4 büyüyecek." demiştik, şimdi bu oldu yüzde 3,3; aşağı doğru revize ettik. "Kişi başına gelir 11.277 dolar olacak." demiş idik, şimdi 10.537 dolar. Bu arada, sizin söylemiş olduğunuz kişi başına gelir de 2013 yılındaki kişi başına gelir, o da bir 200 dolar bu yıl düşmüş vaziyette. "Enflasyon yüzde 5,3 olacak." denildi, şimdi yüzde 9,4 olacak. Yani, enflasyon hedefindeki sapma yüzde 77. Bugün ekim ayı enflasyonu geldi, aylık enflasyon yüzde 1,9; on iki aylık enflasyon yüzde 9. Bundan sonra her ay eğer enflasyon yüzde 0,87 ortalama gelirse yüzde 9,4'lük tahmin aşılmış olacak. Buna karşılık Merkez Bankası hâlâ daha yüzde 8 küsurluk bir tahmin veriyor yıl sonu için. Eğer bundan önceki yılların ortalaması gibi yüzde 1,3 gelirse enflasyon yüzde 10 olacak.

Şimdi, bu bütçeye dönüp baktığımız zaman -2015-2017 bütçesine ve OVP'ye- aslında, geçen sene gelen bütçeden hiç farklı değil. Oysa 2013 yılının Mayıs ayında dünya değişti ama hâlâ daha "Bu OVP'yle Türkiye'ye para gelecek, dolar ucuzlayacak, bununla enflasyonu düşüreceğim, biraz da kişi başına geliri makyajlayacağım." diyorsunuz. Tıpkı geçtiğimiz yıl olduğu gibi, bu yıl da aynı hata yapılıyor, dış konjonktür ve ülkenin potansiyeli doğru okunamıyor. Küresel sermayenin risk iştahının yüksek olduğu dönem artık bitmiş vaziyette. Artık tüm gelişmekte olan ülkeler, ekonomiler güzellik yarışına çıkmış vaziyette parayı çekebilmek için. Ekonomilerin çekici yönlerinin giderek öneminin arttığı bir dönem başlıyor. Türkiye ise bu yarışta giderek çekiciliğini kaybediyor, dışarıdan gelen para azaldıkça azalıyor. Bu yılın ilk sekiz ayında cari açık 29,6 milyar Amerikan doları, geçen yılın ilk sekiz ayında da 45,8. Yani, ciddi şekilde cari açık aşağı doğru düşmüş ama cari açığı finanse etmek için gelen para bu yıl 23,9 milyar dolar yani 6 milyar dolar cari açığın altında. Oysa geçen sene 45 milyar dolarlık cari açığı finanse etmek için ülkeye 55 milyar Amerikan doları para gelmiş.

En son, Uluslararası Finans Enstitüsü ekim ayında bir rapor yayınladı ve Türkiye'yi yine en kırılgan 5 ekonomi arasına soktu. Aslında bunun nedeni var. 2001 krizinin ardından yapılan ve dünyada güven uyandıran reformlardan bu Hükûmet geçtiğimiz on iki yıl içinde geri döndü, tüm çıpaları gevşetti. Örnek: Son on iki yılda Kamu İhale Kanunu 32 kez değişti. Yönetmelik ve tebliğleriyle ihale mevzuatındaki toplam değişiklik 113'ü buluyor. Bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumlar üzerinde siyasi baskı arttı. Dün, yine Başbakan Merkez Bankasına "Faiz indir." baskısı uyguluyordu. Brezilya ve Rusya faizleri artırmaya başlarken biz faizler düşsün istiyoruz ama bunun belli bir nedene dayanarak yapılması lazım, bir şeyler iyi gidiyor olması lazım ki faizler düşsün. Oysa Brezilya ve Rusya dahi faizleri artırırken Türkiye faizleri nasıl indirecek, bu nasıl dışarıda güven uyandıracak; gerçekten merak ediyorum.

2007'den bu yana Türk ekonomisi Hükûmetin elinde yavaş yavaş eriyor. 58 ve 59'uncu Hükûmetler döneminde, yani 2003-2007 arasında Türkiye'nin ortalama büyüme hızı yüzde 6,9; bize benzeyen, gelişen ve yükselen ekonomilerin büyüme hızı yüzde 7,7. Biz kendimizi bunlarla karşılaştıracağız, bunlar bizim ligimizdeki ülkeler. 60'ıncı Hükûmet döneminde (2008-2011) Türkiye'nin ortalama büyüme hızı yüzde 3,3; benzer ekonomilerin yüzde 5,6. 61 ve 62'nci Hükûmetlerin döneminde (2012-2014) Türkiye'nin ortalama büyüme hızı yüzde 3,2; bize benzeyen ekonomilerin büyüme hızı yüzde 4,7. Büyüme hızı giderek yavaşlıyor. Türkiye'nin o beğenmediğiniz 1980 ile 2002 arasında ortalama büyüme hızı yüzde 3,8'di; benzer ekonomilerin büyüme hızı da yüzde 3,8'di. 2003-2014 arasında Türkiye'nin ortalama büyüme hızı yüzde 4,7; 2003-2014 arasında -yani tüm AKP iktidarlarında- benzer ekonomilerde yüzde 6,3; bayağı gerisinde kalmışız.

Şimdi, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı "Yüzde 4 büyüme hedefini buraya koyduk ama bazı reformları yapmaz isek, bazı önlemleri almazsak bu büyüme yüzde 3'te kalır." diyor. Yani, Türkiye'nin büyüme potansiyeli devriiktidarınızda yüzde 3'lere çekilmiş vaziyette. İşin kötüsü, ekonomide daha düşük büyüme oranları, daha yüksek cari açıklarla verilir hâle geldi. Yüzde 6,9'luk büyümeyi gayrisafi millî hasılaya oran olarak yüzde 4,5'luk cari açıkla yapmıştık. 2008-2011'de yüzde 3,3'lük büyümeyi yüzde 5,8'lik cari açıkla yaptık gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak. 2012-2014 arasında yüzde 3,2'lik büyümeyi ise yüzde 6,6'lık cari açıkla yaptık. Yani bu, ülkenin rekabet gücünün giderek zayıfladığını gösteriyor.

E, şimdi, çıkıyoruz, tasarrufları artırmaktan bahsediyoruz. Bunu neyle yapacağız? Soruyorum, özel bireysel emeklilik sistemiyle. Böyle bir şey olmaz, yani özel bireysel emekliliğin tabii ki katkısı olur ama şurada siz yüzde 13'lerde olan özel tasarruf oranını dünyadaki normlara, yüzde 20'lere falan çekmek için özel tasarruf oranıyla falan bunu yapamazsınız. Çok daha hızlı büyümeniz lazım, geliri çok daha hızlı artırmanız lazım, tasarrufların da bu çerçevede artması lazım. Şimdi, Türkiye'de ne ailelerin geliri artıyor ne de şirketlerin kârı artıyor, sürekli düşüyor. Son 10 çeyreğin 8'inde özel sektör yatırımlarının büyümeye katkısı negatifken, beklentiler de bozulurken, etrafımızdaki riskler de artarken, özel sektör üzerinde Hükûmetin dört koldan baskısı artarken 2015'te büyümenin yüzde 29'unun, 2016'da yüzde 36'sının, 2017'de yüzde 44'ünün özel sektör yatırımlarından geleceğini varsayıyorsunuz. Bu nasıl olacak? Sayın Bakan, gerçekten çok merak ediyorum.

Şimdi, hep şunu söylüyorsunuz: "Onuncu Plan... Onuncu Plan'da 1.200 maddelik bir eylem planımız var." Sayın Bakan, şunu açıkça söyleyeyim: Bugün ekonominin içinde bulunduğu hâle baktığım zaman gördüğüm manzara şudur: Artık, planı falan bir yana bırakmak lazım, eyleme bakmak lazım ama ben mevcut Hükûmette bu takatin kalmadığını görüyorum. Bakın, şimdi, biraz önce İzzet Bey okudu, Orta Vadeli Program, 165-172'nci paragraflarında deniyor ki: "KİT'ler sosyal amaçlı ve kamu yararına kullanılmayacak." Peki, torba yasada getirdiğiniz, KİT'lere ilave üçer tane yönetim kurulu üyesi hangi yarar için geliyor? Yani bir samimiyet olması lazım. Hangi yarar için geliyor ilave, KİT'lerde 2 veya 3 yönetim kurulu üyesi?

Bakın, şunu söyleyeyim: Şimdi, bir başbakan yardımcınız çıkmış, diyor ki vatandaşa: "Biz iktidar olmak zorundayız. Biz gidersek Türkiye'de her şey kötüleşir. Bunların eline kalsak beş ay maaş ödeyemezler. Bütün yatırımlar kalır, vazgeçerler." falan diye giden bir şey. Bir kere şunu söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti'nde -savaş yılı hariç- hiçbir dönemde bu memleket memuruna maaş ödemezlik etmedi. Osmanlıda etmiş olabilir ama bu dönemde memuruna maaş ödememek gibi bir dönemi Cumhuriyet Dönemi'nde yaşamadık, böyle bir şey yok.

Yani, şimdi, bakın, ben 2001 krizinde Hazine Müsteşarıydım, hem de en hararetli yerinde. Yine maaş ödedik, gününde maaş ödedik hem de, takır takır gününde maaş ödedik. O dönemdeki tek bir memur çıksın, desin ki: "Ben maaşımı almadım." Ha, şimdi, o dönemde... Yani şunu diyorsunuz: "Büyümeyi sağlayamazlar, yatırımı yapamazlar." Şimdi, Sayın Başbakan da çıkıyor, diyor ki: "Kısa, orta hatta uzun vadede alternatifimiz yok." Allah Allah! Ben açık söyleyeyim, bu Hükûmetin miadı dolmuştur, kullanım süresi bitmiştir, bu reformları yapabilecek takati kalmamıştır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ona halk karar verir.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Bu açıkça ortada. Plandan bahsediyorsunuz, eylem yok. Bir eylem planıdır gidiyor.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Size göre öyle.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Şimdi, bakın, ben açık söyleyeyim, bir dönem benim de içinde yer aldığım ekip size yüzde 6,2 büyüyen, enflasyonu yüzde 68,5'tan yüzde 29'a düşüren bir ekonomik programı bırakmıştı. Türkiye'nin o dönem büyüme potansiyeli yüzde 5'ti, Türkiye'nin her 100 dolarlık kısa vadeli dış borcu için 172 dolarlık rezervi vardı. Şimdi potansiyel büyümemiz yüzde 3'e düştü, bundan bir türlü çıkamıyoruz, şimdi aynı borç için, kısa vadeli borç için sadece 101 dolar rezervimiz var, tekrarlıyorum.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan bana verdiğiniz süre için ama çok açık söyleyeyim, bu Hükûmetin artık, bundan sonra reformları gerçekleştirebilecek gücü kalmamıştır. Türkiye'nin ise gerçekten birinci jenerasyon, ikinci jenerasyon, üçüncü...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz bunları millete anlatamıyor musunuz ya?

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Hiç merak etmeyin, gayet rahat anlatacağız.

Ben yalnız şunu söyleyeyim: İlk defa, bu kadar uzun süreli düşük büyümeyle seçime gidiyorsunuz. Herkes kriz mriz beklediğimizi... Hayır, burada açıkçası çok ciddi bir problem var. Ekonomiyi artık büyütemiyorsunuz, yüzde 3'lere takıldık kaldık. Buradan çıkabilmek için gerekli önlemleri de alamıyorsunuz, yatırımları arttırmayla ilgili gerekli güveni veremiyorsunuz. Yatırımcının üstüne gidiyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dünya ülkeleri yüzde 10'larda, biz 3'te kaldık.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Dünya ülkelerini söyledim. Şu anda bize benzeyen ekonomiler sizden en az 2 puan daha hızlı büyüyor.

Çok teşekkür ediyorum Başkan, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.