| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Sümer Holding AŞ'nin 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .04.2018 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bildiğimiz gibi bu kurum bir stok kurum, yaklaşık 14 tane işletme var, farklı farklı iş kollarında iş yapan 14 tane işletme. İşte, madencilik var, limancılık var, arazi, gayrimenkul var, bunun dışında da işler var ama özellikle madencilik alanına baktığımız zaman, yine önce tartıştığımız bir konu vardı, ADÜAŞ tarafından arsanın satımı vardı. Burada son öneride, madenciliğin de ADÜAŞ'a devredilerek işlem yapılacağı konusunda bir bilgi var, o da doğru değil. Eğer bir kurum var, bu kurumun da genel müdürü ve yönetim kurulu varsa ve bu kurum kendine ait mülkse -öyle devrettiniz, böyle devrettiniz- bir defa o sorumluluğu o kuruma vermeniz gerekiyor, başka bir kurum üzerinden bunu yürütmek doğru değil, bu tespiti yapmak lazım.
İki: Özelleştirme İdaresinin özelleştirme kapsamına aldığı bütün kurumlar çökmüş yani bakım anlamında işletmeler çökmüş, maliyetleri artmış, istihdam azalmış yani kurumlar neredeyse şey hâline dönüştürülmüş, hurda mezat satılacak hâle dönüştürülmüş. Tamam, madenler belki işliyor ama diğerlerine baktığınızda, Özelleştirme İdaresi tarafından el konulan veya kapsama alınan bütün kuruluşlar bu şekilde değerlendirilebilir; en bariz örneği de şeker fabrikaları aslında. 14 tane şeker fabrikasını satıyorlar, satma gerekçesi zarar ediyor diye çünkü... Aslında zarar etmiyor, onu da açıklarım ama şöyle bir durum da var: 25 tane şeker fabrikası var, 4 tanesi duruyor. 4 tanesini çıktığınız zaman şeker fabrikaları kâr ediyor. 4 tanesinin personel maliyetleri, bakım maliyetleri içine girdiği zaman şeker fabrikaları zarar ediyor. Tamam, 4 taneyi çalıştırmıyorsan 4 taneyi satabilirsin belki; o da doğru değil ama satabilirsin, diğerleri zaten kâr ediyor. Ama bu arada başka bir şey daha var: 1 liralık yatırım yapılmıyor şeker fabrikalarına çünkü şeker üretimi yapılırken korozyonlanma var ve sürekli bakım yapılması gereken nitelikte, buna rağmen yapılmıyor. Şimdi, böyle olunca fabrikalar hem istihdam sağlar böyle. Teknik personel ihtiyacı olan işçi için izin verilmiyor Özelleştirme İdaresi tarafından. Biraz evvel Genel Müdürün dediği gibi, her adımı, attığı adımı Özelleştirmeye sormak zorunda. Arsayı kiraya verecek soracak, satacak, devretmiş ona, yetki vermiş ona, Özelleştirme İdaresine soracak. Özelleştirme İdaresi onay verecek, Özelleştirme İdaresi onu yapacak, bunu yapacak. Bütün ne kadar kangren olmuş konu varsa başında Özelleştirme İdaresi var. Bu kuruma bu amaçla devredilmişse bırakın, yetkiyi verin. Özelleştirme İdaresi artık devretmiştir ve satacaktır, bu kurum o amaçla aşağı verilmiştir. Bırakın, kurum işini yapsın. Onun yapmasına da izin vermiyorlar kurumun işini. Özelleştirmeye soruyoruz. Bazen farklı kurumlarda da çıkıyor, belki burada örneği yok. Bir soru soruyor, Özelleştirme iki sene cevap vermiyor. "İstihdamda problemim var." diyor, Özelleştirme cevap vermiyor. İşte "Satalım." diyor, Özelleştirme cevap vermiyor. Böyle garip bir durumla karşı karşıyayız. Onun için de bu kurumların böyle haraç mezat satılmaması için... Bunların hepsi devletin malı mülkü, vergilerle yapılmış, insanların emekleri var üzerinde; tarihsel gerçekler, gerekçeler var üzerinde, birçok şey var, sosyal şeyler var illerde. Yani şeker fabrikası dediğin zaman, 1937'de Burdur'da bir şeker fabrikası yapılmış, ondan sonra fabrika yapılmamış orada hiç. Ereğli Demir Çelik yapılmış, Karabük Demir Çelik -KARDEMİR o değil mi?- 1937 yılında yapılmış, ondan sonra Karabük'e bir tane fabrika yapılmamış, bir tane devlet de yapmamış, özel sektör de yapmamış, o boyutta. Yani onların sosyal statüleri de var, orada istihdamı artırıyor, ticaret hacmini artırıyor, insanların ekmek yemesini sağlıyor, ticaret genişliyor; birçok neden sayılabilir ama bu Özelleştirme İdaresi ne hikmetse bu devlete düşman ya, bu devlete düşman. Onun için de bir an evvel bu Özelleştirme İdaresinden kurtulup eğer özelleştirecekseniz de ilgili kurum TKİ maden sahasının özelleştirilmesini bırakın, TKİ özelleştirsin.
BAŞKAN - Düşman kim? Vatan haini mi Sayın Sayın Akar?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Vallahi öyle ya. "Vatan haini." demiyorum, "Düşman." diyorum. Hakikaten ya, yedi yıldır buradayım, bu Özelleştirme İdaresini geçemedik biz. Hiçbir işe de çözüm üretmiyor.
BAŞKAN - Devletin kurumları devlete düşman olmaz. Eleştirebilirsiniz ama "Düşman." ağır kaçtı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kişisel olarak söylemiyorum. Peki, ağır kaçtı diyelim.
BAŞKAN - Acımasız diyelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Acımasız... Acımasız... Acımasız... Öyle diyelim, peki.
Buna bir çözüm bulmak lazım arkadaşlar. Burada KİT'lerin hâlini görüyoruz, özellikle Özelleştirmeye de verilen KİT'lerin hâlini görüyoruz. Bunun siyasi ayağı sizlersiniz. İktidar partisisiniz, bu konuda zorlayacaksınız. Ya çıkarsınlar elden bu kurumları bir an evvel haraç mezat satmamak için ya da ne yapmak lazım? Bir an evvel çözüm bulmak lazım.
İkincisi: Bir soru sorayım da eğer cevap verebilirseniz verin, vermezseniz de daha sonra yazılı verirsiniz. Şu ana kadar Sümer Holdinge kaç marka değeri olan işletme veya kaç marka devredildi? Örneğin, Hereke halısı gibi kaç marka devredildi? Devredildiğindeki marka değeri neydi, şu andaki marka değeri nedir? Hepsini soruyorum, kaç tane var? Size devredildiğinde marka değeri neydi, şimdi nerede? Göreceksiniz ki marka değerleri bitirilmiş. Onun için bir an evvel bu işi çözmemiz lazım. Verin yetkiyi kuruma, madem devrediyorsunuz yapsın bütün işini. Eğer işi doğru yapmıyorsa soralım hesabını değil mi? Bir usulsüzlük varsa, yanlışlık varsa, devleti zarara uğratma varsa hesabını soralım. Yahu, genel müdür arsayı kiraya verecek veya ihale açacak, Özelleştirme İdaresine sor; satacak, Özelleştirme İdaresine sor; sattı, onay alacak. Niye onaylıyorsun? Eğer usulsüzlük varsa onu denetle, yıl sonunda denetle, Sayıştay denetimini yapıyor zaten orada. Onun için, bir an evvel bu işin çözülmesi lazım.