| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Yurt Dışında Yaşayan Türk Vatandaşı Olan ve Vatandaşlıktan İzinle Çıkmış Kadınların ve Ailelerin Sorunları ve Çözüm Önerileri Konulu Alt Komisyon Raporu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .03.2018 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben hepinizin Regaip Kandili'nizi kutluyorum, ülkemize barış, huzur ve adalet getirmesini diliyorum.
Sizlerden özür diliyorum, doğrusu ben raporu ancak burada alabildim, benim tembelliğime veya takip edemeyişime bağışlayın. Buradaki emeği geçen...
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Vekilim, üyemiz olmayan ama raporu talep edenler oldu, onlara da ulaştırıldı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşte farkına varmadığım için ancak alabildim, özür diliyorum ben.
Burada emeği geçen tüm arkadaşlara ben teşekkür ediyorum. İyi niyetle, sağduyuyla hazırlanmış bir rapor ancak bazı şeyleri söylersem siyasi amaçla değil tamamen objektif olmaya özen göstereceğim. Burada, yanılmıyorsam, Değerli Alt Komisyon Başkanımızla birlikte herhâlde Danimarka'daki bir aile ziyaretine gitmiştik 24'üncü Dönemde.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Boşanma Komisyonu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Boşanma değildi daha doğrusu, çocuk korumayla ilgiliydi. Çocuk aileden alınmıştı. Yargıtaydan bir yargıç vardı, hukukçu olarak ben vardım, hatırladığım kadarıyla, siz vardınız, o dönem komisyon başkanımız vardı. Türk basınında epey yer aldı. Orada şu yapıldı: İşte "Orada dinî nedenlerden dolayı Türk çocukları ailelerden alınıyor." gerekçesiyle biz apar topar gitmiştik. Öncelikle oradaki konsolosluğumuzla, elçiliğimizle irtibata girdik. Aile ortamını inceleyelim dedik, karı kocayı bir görelim, bu çocuğun annesi babası ne durumdadır dedik. Yanılmıyorsam o komisyonun içindeydiniz Değerli Başkanım, öyle hatırlıyorum ama.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Danimarka'daki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet.
Aileyi biz gördüğümüzde Türk hukukuna göre, Türkiye'de normal koşullarda medeni hukuk hükümlerine göre evlenmesi yasak olan, evlenme akdinin yapılmaması gereken 2 kişi evlendirilmiş. Akli denge anlamında annenin böyle göz teması yok, o hamilelik sürecinden itibaren doktorlar hep izlemiş. "Bu, çocukla göz temasını kuramayacağı için çocuğa annelik yapamaz." o gerekçeden dolayı, bizim işte raporunuzda belirtildiği üzere, Türkiye'deki Çocuk Esirgeme Kurumunun muadili olan... Çocuğu oradan alıyorlar ancak bizimkiler bunun tam tersine... Aslında çocuğun üstün yararı, kamu yararı adına alınmış durumda, dinî gerekçelerle vesaireyle hiç alakası, ilgisi yoktu. Ve orada o dönemdeki arkadaşlarımızla hakikaten sağduyulu olarak biz bu raporu sunduk çünkü orada Yargıtay üyesi arkadaşımız vardı, yine komisyon başkanımız hukukçu arkadaşımızdı, AK PARTİ'den arkadaşımızdı yani çok rasyonel ve doğru bir karar. Yani buradaki çocukların alıkonulması inanın dinî gerekçelerle vesaireyle değil...
BAŞKAN - Bir örnek mi incelediniz Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, biz o örnek için gitmiştik özellikle yani özellikle o örnek için gittik. Oradaki sıkıntımız bizim şu: Bizim Türk vatandaşımız orada koruyucu aile bilgisine fazla sahip değil ve almıyorlar, almaktan da imtina ediyorlar, imtina ettikleri için yabancılar bunu alıyorlar. Burada mümkün olduğu kadar bizim Türk vatandaşlarımıza koruyucu aile fikrini, düşüncesini yaygınlaştırmamız lazım, en büyük eksikliğimiz bu. Ben bir çobanın oğluyum mesela, Türkiye'deki bu yatılı bölgeler olmamış olsaydı benim okuma imkânım mümkün değildi. O açıdan yani oradaki çocuğun üstün menfaatini biz düşündüğümüz zaman, arkadaş, bu çocuk nerede daha iyi yetişebilecekse orada yetişmeli. Doğru, kültüründen de uzak olmamalı, koparılmamalı ama almıyorsan sen ne yapacağız Sayın Başkanım, başka çare kalmıyor.
İkinci bir konu, yurt dışından evet, burada ben eğer aileler eksik yazılmışsa, göze çarpmadıysa özür diliyorum. Yaz tatillerine gelen giden ailelerimiz var, Türk vatandaşlarımız. Uçak biletleri hakikaten bir yıkım çünkü ülkeyle bağlarını vatandaş devam ettirmek istiyor ve uçak biletleri çok yüksek olduğu için aileler sık sık gelip gidemiyor. Bu anlamda 4 kişilik aileyi hesap edin, işte 3 çocuk, anne veya karı koca, yıkım oluyor. Yani burada biz manevi anlamdaki kültürel bağlarının sıklığını istiyorsak bu uçak biletlerinin gerçekten daha ekonomik olması lazım, çok yüksek.
Üç: Aynı zamanda bu pasaportların yenilenmesinden tutun da yurt dışı giriş çıkış harçlarına kadar... 4 kişilik aileyi hesap edin ya, 30 euro bildiğim kadarıyla... Oradaki insanlarımızın hakikaten gelirleri pek fazla değil yani o anlamda sıkıntılar yaşıyoruz.
Gelelim eğitime. Danimarka ve İsviçre'de yaşadık bunu. Şimdi, bizim oradaki vatandaşlarımız diyor ki: "Efendim, biz şikâyetçiyiz." Niye şikâyetçiyiz? "Efendim, bizim erkeklerimiz burada evlenemiyor." Niye evlenemiyor arkadaş, sebep ne? "Efendim, bizim kızlarımız okuyor, erkeklerimiz işte liseyi bitirdikten sonra hemen iş yeri açıyorlar, kızlarımız da üniversiteyi bitirince o, eğitim anlamında ondan geride kalıyor, o onunla evlenmiyor." Ya arkadaş, o zaman erkekleri de okutun dedik. Şimdi, burada, işte okullarda ayrımcılık vesaire deniliyor, liseden sonra üniversiteye gitmek zor deniliyor. Doğru, zor.
Benim oğlum Alman lisesinde okuyor. Arkadaş, adamlarda bir disiplin var yani siz milletvekili çocuğu değil, Başbakanın da çocuğu olsanız, Cumhurbaşkanının da çocuğu olsanız notunuza bir gıdım ilave vermiyorlar arkadaş.
BAŞKAN - Türkiye'de de verilmiyor Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok, yok... Vallahi... Arkadaşlar...
BAŞKAN - Yapmayın yani Sayın Tanal.
Tamam, konumuza dönelim lütfen, öyle bir şey yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Konumuzla ilgili, eğitime geliyorum ben, siz devreye girdiğiniz için konumuzun dışına çıkıyoruz biz.
HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar) - Bir öğretmen olarak itiraz ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dinleyeceğim ben sizi, özür dilerim.
BAŞKAN - Bu kadar ses çıktığına göre Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bu anlamda üniversitelere girme açısından, üniversite açısından hakikaten not baremleri çok zor, çalışmak lazım, çalışmadığınızda gelemiyorsunuz bir yere; işin doğrusu bu.
Gelelim bu yurt dışındaki ataşeler konusuna. Din ataşesi, eğitim ataşesi, bunlar eksik. Eksik olduğu gibi onların yerlerine o alanda uzman olmayan arkadaşlarımız gönderiliyor, gönderilenler de yabancı dil bilmiyor. Bu sorunlarımız var. Yani liyakat esaslarına göre mümkün olduğu kadar bunların gönderilmesinde yarar var.
Çifte vatandaşlıkla ilgili en büyük sorun şu: Değerli Başkanım yani değerli 2 başkanım, Üst Kurul Başkanım, Alt Kurul Başkanım; Alt Kurul Başkanımla tabii, biz geçmişte de bunları sık sık yaşadık. Şimdi Üst Kurul Başkanımız kusura bakmasın yani niye ayrımcılık yapıyorsun... Ayrımcılığa karşıyım kökten. Bunu siyasi anlamda algılamayın ne olur, yurt dışında vatandaşlarımızın temel sorunlarından bu çifte vatandaşlıktaki vatandaşlıktan çıkma sorunu şu: Bizim konumumuzda bulunan İtalya, bizim konumumuzda bulunan Yunanistan ve diğer ülkelerin vatandaşları çifte vatandaşlığa müracaat ettiği zaman -Alman Hükûmeti bazında ben bunu konuşuyorum- "Kardeşim, bu bana müracaat ediyor, ben vatandaşlığa alacağım. Ben çifte vatandaşlığı kabul etmiyorum, sen vatandaşlıktan çıkarırsan ben alacağım." diyor. 18 yaşını dolduranlar için hani dolduktan sonra müracaat edince oluyor ya. Yunanistan, İtalya, Bulgaristan, Avrupa ülkelerinin hepsi vatandaşına diyor ki: Sana müracaat etmişse ben vatandaşlıktan çıkarmam." Türkiye vatandaşlıktan çıkarıyor. Size yalvarıyorum, vatandaşımızı vatandaşlıktan çıkarmazsanız diğer ülkelerinkini nasıl kabul ediyorsa Almanya bizim vatandaşımızınkini de çifte vatandaş olarak kabul etmek zorunda kalıyor. Bununla ilgili epey araştırmam oldu, epey de yardımcı da olduk. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bu konuda bir dava da taşındı Almanya'da, o dava hâlen derdest.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ayrımcılık yapıyorlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet, bu dava da hâlen derdest.
Şu anda yani iktidarda siz olduğunuz için şurada artık eleştireceğim, buraya kadar yapmam, sizden rica ediyorum Sayın Başkanım, vatandaşlarımızı vatandaşlıktan atmayın. Yunanistan nasıl atmıyorsa, İtalyan nasıl atmıyorsa bu başvuruları biz atıyoruz arkadaşlar, biz de atmayalım.
Gelelim, bir başka sorunumuz şu: Bu çalışmayla alakalı olarak şimdi, biz Türkiye'de çalışan yani emekliye ayrılmış olan vatandaşımız orada çalışmaya başlayınca ihbar ediyoruz. İhbar edilince o vatandaşlarımız orada mağdur. Diğer ülkeler mağdur etmiyor, biz niye vatandaşımızı ihbar ediyoruz ya, biz niye muhbirlik yapıyoruz? Bununla ilgili mesela kanun teklifi verdik. Belki diyebilirsiniz "Ya, bunu Mahmut Tanal vermiş, bu muhalefettendir." Hocam, ben geri çekeyim sen ver, aynı kanun teklifi senin imzanla olsun, ben kendiminkini geri çekeyim bari hiç olmazsa yani bunu bence yapın, hayırlı bir iş olur. Yani biz niye vatandaşımızı ihbar ediyoruz ya? Yazık günah değil mi?
BAŞKAN - Vardır bir hikmeti Sayın Tanal.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Başkanım, Genel Kurulda oylamalar oluyor, önerge oylamaları var Genel Kurulda, mesaj da çektiler bize. Bence biraz şey yapalım da.
BAŞKAN - Tamam.
Sayın Tanal, biraz daha toparlarsak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben bizim başkanımızı arayım, oylamadan vazgeçsinler. Bu daha önemli, 4,5-5 milyon insan orada yaşıyor ya. Bilmem, karar sizin yani fazla uzattıysam, rahatsızlık duyduysanız ben hemen keserim.
BAŞKAN - Sayın Tanal, biraz daha toparlarsak lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben kestim, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
BAŞKAN - Bitti mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitmedi, böyle deyince artık bu lafın üstüne konuşulmaz değil mi Hocam?