KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, tabii, ben Sayın Bakanımız Temizel'in çok detaylı açıklamasından sonra geneli üzerindeki değerlendirmeyi sadece sorularla kısıtlanacak bir bakış açısıyla paylaşmak istiyorum ve bu grubun, Komisyonun bir üyesi olarak, Meclisin bir üyesi olarak hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir şekilde şiddetin hâkim olacağı bir yaklaşımın bu çatıya yakışmadığını tekrar söyleyerek sözüme başlamak istiyorum.

Şimdi, Sayın Bakan, söylendiği gibi... Tabii, öncelikle teşekkür ederim. Vergi harcamaları raporuyla ilgili iki dönemdir sürekli belki üstüne gidiyorum ama burada, tabii, yapılan vergi harcamalarıyla beraber bu harcamaların yapıldığı kalemlerde ve sektörlerde veya alanlarda yapılan ve tanınan istisnaların geri dönüş açısından ekonomimize hangi katkıyı sağladığını görmek bakımından da bir incelemenin, bir değerlendirmenin var olması gerektiğine inandığımı da belirtmek isterim. Bu yönde bir çalışma yapacağınızı ve bu konuda özellikle sektör ve şirket bazında incelemelerin söz konusu olacağını ve anlık olacağını konuşmanızda dile getirdiniz. Geriye dönükten tabii ki ders almak şart ama -günlük ve önümüzdeki stratejik- en azından harcama ve gelir açısından dengeyi yakalamak da çok önemli.

Aslında, bakarsanız, biz "vergi mükellefi" diyoruz Türkiye'de. Bu nedir? Vergi yükümlüsü, değil mi? Ama yükümlü değil aslına bakarsanız. Bu yükümlüler katkı sağlayan, ekonomiyi, harcamayı ve ülkenin temel yatırımını ve gerekli kaynağını sağlayan kesim. O yüzden ben bu "yükümlü" kavramına bakarken de "mükellef" kavramına bakarken de yükümlü değil, katkı sağlayan ve bu katkı sağlayanlar arasında da katkının derecesi ve katkının kullanıcısı arasında da önemli bir adaletin ve hakkaniyetin uygulanması gerektiğini, açıkçası, bekliyorum. Çünkü bugün baktığınızda, gelir vergisi kalemi açısından bile değerlendirdiğinizde çalışan nüfusun gelir vergisindeki en önemli kaynak olduğu ülkemizde "Harcamalar ve o sağlayacağı toplumsal vatandaşlık hakları noktasında hangi derecededir, nelerle karşı karşıyadır?" dediğinizde bence reformist yapılacak çalışmaların en başında gelenlerden biri de bu ülkede vergi adaletinin "mükellef" dediğimiz vatandaşların, aslında katkı sağlayan vatandaşların arasında gerçekten adil bir şekilde paylaşılması, adaletin kurgulanması ve ülkesine, bütçesine katkı sağlayan kişilerin de hem hesap sorma haklarının varlığının korunması hem de yapılan kaynak kullanımlarından sonra geri dönüşten payını yeterince almasıdır. Bu yönüyle bir hassasiyet içinde bakılmasının da çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu KDV'yle ilgili olarak baktığımızda da bir çalışma yapılmış. Hani, seneleri biraz önce konuştuk, paylaştık ama şimdi bir gerçek var ki herhâlde 7-8 defa mali af oluştu geçtiğimiz yıllar içerisinde. Bunun içerisinde yeniden yapılandırmalar oldu. Bu yapılandırmalardan tahsil edilebilenler, edilemeyenler oldu. Bu yapılandırmaların bir istatistikini yaptınız mı Sayın Bakanım? Yani neden tahsil edilemedi? Tahsil edilemeyişinin sebepleri neler? "Biz bu düzenlemeleri yaparsak bundan sonra tahakkuk, tahsilat olaylarımız veya gerçekleşmelerimiz ne derece etkilenecek? Sapmalar veya gerçekleşmeler ne derece değişecek?" diye muhtemelen böyle bir değerlendirme içinde de oldunuz.

Bunun ötesinde, tabii, bir de şu var: Şimdi biz KDV'yle ilgili baktığımızda, dayanağa veya gerekçeye baktığımızda üretici ve ihracatçı olan firmalara katkı sağlanması amacıyla gerekçelendirilmiş bir teklif olduğu ortaya kondu.

Geçtiğimiz dönemde bir Kredi Garanti Fonu'yla işletme sermayelerinin güçlendirilmesi için tedbirler alındı. Vergiyle ilgili yapılacak olan düzenlemeyle yine üretici ve ihracatçı açısından katkı sağlayacak düzenlemeler yapılıyor da acaba firmaların içinde bulunduğu -vergisel yükümlülük başlığında da bakalım- sıkıntının tek sebebi, üretememek ve arz edememek mi yoksa talep yetersizliği veya talebin eksikliğini ortaya çıkaran sorunlar mı? O zaman bu yönüyle de bakan bir düzenleme anlayışı olacak mıdır genel ekonomik değerlendirme açısından?

Şimdi bu KDV'yle ilgili iade noktasında merak ettiğim bir şey var: Bu iade işlemi tam olarak nasıl yapılacak? Bunun tam bir açıklık olarak ortaya konduğunun, dinlediğim kadarıyla, bilgisini alamadım. Burada iadeyi hak eden firmalarla ilgili olarak "iyi mükellef" gibi bir tanım var, aslında yükümlüğünü yerine getiren. Şimdi, diyelim ki zamanında yapılandırmaya girmiş, taksitlerini tamamlayamamış, daha süresi devam eden ama bu sürenin içinde yer almış firmalar bu iadeden yararlanacak mı, yararlanmayacak mı? Çünkü "yükümlülüğünü yerine getiren mükellef" gibi bir tanımlama veya bir yaklaşım var. Burada kafamda oluşan bir soruyu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Diğer taraftan, acaba tahakkuk-tahsilat dengesizliğinde ortaya çıkanların tek sebebi bu tür uygulama değişiklikleri mi yoksa bizim KDV oranlarımızda mı bir problem var? Şimdi yıllardır -çocuk maması, birçok çocuk kıyafeti ve uygulamalarda- pek çok başlıkta KDV oranlarıyla ilgili şikâyet vardır. Şimdi "KDV'yle ilgili bir reform yapıyoruz." derken oransal olarak ortaya çıkmış sorunlarla ilgili nasıl bir reform yapıyoruz veyahut verginin vergisi alınan KDV, ÖTV bileşkesinde ortaya çıkan sorunları nasıl çözecek olan bir düzenleme yapıyoruz?

Şimdi, bütün bu başlıklara baktığımız zaman da karşımıza çıkan birçok soru işaretinin hâlâ devam ettiğini açıkçası görüyoruz. Tabii, baktığınızda burada bir diğer konu da, şimdi acaba bir reform yaparken sadece bir başlıktan hareket etmeli miyiz yoksa birçok vergiyle ilgili -yine söylüyorum- adaleti sağlayacak farklı başlıkların bir reforma taşıyacak değerlendirmesini beraberce ortaya koymalı mıyız?

Yine bir soru sormak istiyorum: Şimdi, mükellefiyetle ilgili olarak, bazı esnaf ve serbest meslek erbabıyla ilgili KDV'yle ilgili düzenlemeden beyana bağlı bir düzenlemeye geçiyor. Yanlış mıyım? Şimdi, böyle bir beyana bağlı düzenleme olduğu takdirde bu -çünkü KDV'nin Sayın Bakanımızın da söylediği gibi bir de kayıtlı ekonomi açısından ortaya koyduğu bir işlevi var- böyle bir işlevi gerçekleştirme açısından bir probleme neden olacak mıdır? Çünkü bu tür fatura, kayıt, belge gibi alma zorunluluğu veya isteme zorunluluğu da ortadan kalkacağı için yani hasılat üzerinden vergilendirmeye geçiş olduğu zaman burada kayıtlı ekonomi açısından veya belge toplama açısından ortaya çıkacak olan bir risk olabileceğini görüyor musunuz? Bununla ilgili yapmayı düşündüğünüz nedir diye açıkçası onu sormak istiyorum ve aslına bakarsanız, tabii, dediğim gibi, baştan bu kadar uzattım, daha tekliflerim de düşüncelerim de var ama vergi ve bu konuyla ilgili maddelerde bunu paylaşırız.

Çok teşekkür ediyorum.

İyi çalışmalar.