KOMİSYON KONUŞMASI

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli misafirler; buradaki konuşmaları da takip ettikten sonra Sayın Bakanım, herhâlde en büyük sorunun bizim kanun yapma tekniğiyle alakalı olduğunu, dolayısıyla bu kanun yapma tekniğinin de düzeltilmeden ne kadar böyle kapsamlı vesaire kanunlar gelirse gelsin doğru düzgün görüşemeyeceğimizi... Çünkü burada hakikaten -biz aile, sağlıkla ilgili komisyonuz- bizim komisyonu ilgilendirmeyen ve bütün şeyler... Ben 24'üncü Dönem milletvekiliyim. Her gelen yasa böyle geliyor, içinde başka şeyler var. Komisyonu ilgilendirmeyen birçok şeyi torbayla beraber getirip içerisine koyuyorsunuz. Dolayısıyla koyulduğu zaman bizim bilemediğimiz -araştırma yapacak zamanızın olmadığı, bize zaman verilmeyen çalışmak için- böyle konularla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla Hükûmet de bir aceleyle, konjonktüre göre, duruma göre, kişiye göre adrese teslim yasalarla geliyor buraya. Yani ne maksatla getirildiğini çoğu kez de anlayamıyoruz. Dolayısıyla, buradan sağlıklı bir şey çıkmıyor. Neden? Bakın, bu 2012 yılında "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası" diye getirildi bu yasa. "Son derece güzel, çok önemli, hiçbir şey olmayacak." dediler. Ama iki buçuk yıl geçtikten sonra, muhalefetin o zaman çok fazla çalışma yapmadan bile itiraz ettiği maddeleri burada şimdi düzelterek getirmişsiniz. Mesela, iş sağlığı güvenliği uzmanı ile iş yeri hekiminin güvencelerini o zaman muhalefet burada söylemişti. Dedi ki: "Bunlar işverene bağlı olarak çalışırlarsa, güvenceleri olmazsa burada doğru düzgün bir denetim ve şikâyetlerini yapamazlar." "Yok." dediniz. İktidar bir de getirdiğini doğru zannedip onda da dayatıyor ve diretiyor. Dolayısıyla, dinlenmeyince de o şekilde çıktı. Ben hatırlıyorum, o gün bu maddenin iş yeri hekimi ve iş sağlığı güvenliği uzmanı açısından güvenceye kavuşturulması gerektiği burada arkadaşlarımız tarafından önerildi ama kabul edilmedi. Bunda da görüyorum ki gene pek çok eksiklikle beraber... Bize daha iki üç gün önce haber verildi, çok fazla çalışma imkânımız da olmadı. Gördüğümüz kadarıyla birçok eksiklikleri içeriyor. Yani bir defa kanun denilen şey öngörülü, uzun vadeli, uzun bir çalışmanın ürünü olarak masaya getirilir, konuşulur ve karara bağlanır. Ama bizde öyle olmuyor. Nedense bu dönem -önceki dönemleri bilmiyorum- bir torba hâlinde geliyor, paldır küldür buradan, iktidar da işte o iradeye dayanarak... Arkadaşlarımız da, iktidar milletvekili arkadaşlarımız da çok fazla içeriğini vesairesini bilmiyorlar. İktidar tarafından geldi diye, Hükûmet teklifi ya da tasarısı veya teklif olarak geldi diye onaylıyorlar. Bir defa, bunu buradan öncelikle ifade etmek isterim.

Bir de bizim sorunlarımızın bir tanesi de şu: Yasayı yapıyoruz, burada çok güzel yasa diyoruz ama uygulaması, sahada uygulaması yok. Uygulaması olmayan bir yasanın hiçbir faydası olmuyor dolayısıyla. Yani Sağlık Komisyonu olarak bir defa Avrupa Birliğinde öyle bir sağlık komisyonları toplantısına katıldım. Orada bile biliyorlar. Dediler ki bize:"Siz bu yasalarınız var diyorsunuz ama uygulamıyorsunuz ki." Sahada uygulaması yok, dolayısıyla uygulaması olmayan bir yasanın ne önemi var bizim için? Sadece bir algı yönetimi olarak, insanların algısını yönetmek amacıyla, soruna çözüm bulmak amacıyla değil de insanların algısını yönetmek amacıyla çıkarılmış yasalarla karşı karşıyayız. Algı yönetimi oldu mu işimiz tamam oluyor. Yani biraz evvel söylendiği gibi eğer İş Sağılığı ve Güvenliği Yasası çıkacaksa bu madende çalışan için de, diğer madenlerde çalışan için de, herkes için olmalı. Yani işte biraz evvel dile getirildi, Soma'da 301 kişi öldü diye. Özel bir yasa çıkarıldı ama Zonguldak'ta daha önce de ölmüş 3-5 kişi, onlar o haklardan yararlanamıyorlar. Böyle adaletsizlik, böyle bir dengesizlik olamaz, onu ifade etmek istiyorum. Bunun dışında, burada bir şey daha var. Devlet özellikle bunu yapıyor, geçmişte de ben yaşadığım için burada söyleyeceğim. Şimdi, 6'ncı maddede zannediyorum, diyor ki: Ölümlü iş kazası meydana gelirse iki yıl devlet ihalelerinden istifade edemeyecek o işyeri sahibi. Şimdi, başka bir şeyden dolayı, başka bir işten dolayı başka bir yerden cezalandırılması ne şeyin hukukiliğine uygun bana göre ne de bu soruna çözüm üretir. Bir zaman ben de yanımda çalışan bir sigortalının şeyini ödememişim, atlamışız, bir de yazılar falan da gelmiş ama 300-500 lira bir şey, değeri çok fazla olmadığı için görmemişim. PTT'den telefon ediyorlar bana "Telefonunu keseceğiz." diye. Niye? "Senin sigortaya borcun var." "Ya size borcum var mı?" "Yok." Benim telefonumu niye kesiyorsunuz? Şimdi burada da böyle bir şey var. Şeyden dolayı adamın orada ihale almasını önlüyor. Yani burada şu var: Burada devletin...

BAŞKAN - Cemalettin Bey toparlıyoruz değil mi.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Şimdi, burada anlatmaya çalıştığım şey şu: Yani yasa devletin görevini yerine getirmeyeceğini, o konudaki iş sağlığı ve güvenliğini sağlamayacağını başka bir şekilde cezalandırarak üstünü örtmeye çalışıyor. Esas olan devletin görevini yapması, vazifesini yapması. Bir başka şekilde oradaki can öldükten sonra sen onu iki yıl ihaleden mahrum etsen ne olacak? Bunun bir anlamı var mı. Onun için yani bir başka şekilde cezalandırmak yerine oradaki iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak önemli, devlet bunu yapmalı, öteki şey işinden dolayı cezalandırmamalı, devlet oradaki görevini yapmalı. Onu da ifade ettikten sonra...

Bir de, yasaların hakikaten insanı öncelemesi lazım. Bu dünyada yapılan bütün hizmetler -burada daha önce de söylendi, ifade edildi- insan içindir. İçinde insan olmayan yasa da olsa, uygulama da olsa bir önemi yok. Çünkü niye konuşuyoruz burada yapılan işleri? Doğayı korumak niye istiyoruz? İnsan için istiyoruz. Başka bir şeyi niye istiyoruz? İnsan için istiyoruz. Yasalar insanı öncelemeli, insanı öne çıkarmalı. Belki para olarak verebileceğiniz asgari ücret düşük olabilir ama orada sağlığını koruyamıyorsanız, iş sağlığını, güvencesini sağlayamıyorsanız vereceğiniz paranın da bir önemi yok bana göre. Bu bakımdan öncelikle insan olmalı yasaların içerisinde, insan değerlendirilmeli, bunu da öncelikle vurgulamak isterim.

Tabii maddelerde, alt komisyonda vesairede konuşacağımız şeyler olacak ama genel sorunumuzun kanun yapma tekniği olduğunu, getirilme biçimi olduğunu, karşılıklı tartışılmadan bir dayatmayla yasaların parmak çoğunluğuyla çıkarıldığını söylüyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.

Sağ olun Sayın Başkan.