KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım; tabii eğitim kurumlarına bir karşıtlığımız yok ama şartların, gerekçelerin de ülkemize ve milletimize uygun olması lazım.

Üniversiteler, eğitim ve bilginin en üst noktaya çıktığı ve bu bilginin halkla paylaşıldığı eğitim kurumlarıdır. Ama maalesef, Anadolu'da öyle üniversiteler kuruldu ki yani sanki bir müdür bir mühür noktasında; rekabetten biraz uzak, kalitesi belli bir düzeyde. Baktığınız zaman, dünya genelinde bizim ilk 500'e giren üniversite sayımızda büyük bir şey var, kısıtlılık var yani bir veya iki tane üniversitemiz var.

Evet, üniversitenin açılmasında, çoğalmasında mutlaka ülkemiz yararına bir fayda olduğunu zannediyorum. Ama her yere de üniversite açmanın da pek gerekli olduğuna da inanmıyorum. Anadolu'da öyle yerlerimiz, yörelerimiz var ki 5 bin nüfuslu ilçeye neredeyse bir yüksek okul açılmış, 10 bin nüfuslu yere bir yüksek okul açılmış. Hâlbuki, üniversite öğrencilerin ufkunun, sosyal kültürel yaşamının o yerle bağdaşması lazım. Ben 1969-1970'te liseyi bitirdim. Bana dediler ki: "Mutlaka büyükşehirde oku." O zaman köyde okuyordum. Dedim ki "Niye?" "Büyükşehir bir hayat mektebidir." dediler. En yakın yer Trabzon'du Giresun'a, Trabzon'a gittim, orada kayıtta yaşlı bir abimiz var "Amca, buranın en yünsek -yani yerel tabirle- bölümü neresi?" dedim. "Niye sordun?" dedi. "Kayıt yaptıracağım." dedim. Puanıma baktı, şeye baktı -genel makinaydı hiç unutmuyorum, 356 puanla alıyormuş, ben de Türkiye derecesi yapmıştım yüksek puanım vardı- "Oğlum, sen burada ne yapacaksın, buralar ufak şehirler. Git İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e, hem hayat oku hem üniversite oku." dedi. Bu hâlâ benim içimdedir, beynimdedir. Hakikaten de iyi oldu. Ben bir köy çocuğu olmama rağmen, bir memur çocuğu olmama rağmen İstanbul'un, büyükşehirlerin bana çok şey kattığına inanıyorum.

Benim daha ziyade bir serzenişim olacak size bu vakfın üniversitesinden başka. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra üniversitelerde gerçek bir FETÖ temizliği yapılmadığı noktasında bir duyumumuz var efendim. Üst düzey yönetim kadrolarına ve rektörlere dokunulmadığı, hatta bu kripto yapıların korunduğuna yönelik yaygın bir kanaat var. Zaman zaman bu yönde, hatta iktidara yakın medya organlarında dahi haber ve yorumlar çıkmaktadır. Şu anda bazı soruşturmaların sürdüğünü biliyoruz ancak neden sonuçlandırılamadıklarını da merak ediyoruz. Çünkü, bu terör örgütünün geçmişte eylem ve örgütlenme alanı olarak üniversiteleri seçtiği hepimizce malumdur. Kaygı ve kuşkularımız bu yüzden artıyor.

Aracılığınızla Sayın Bakanıma, size soruyorum efendim: Şu anda önceki ve hâlen görevdeki rektörler, üniversite yöneticileri ve eğitim görevlileriyle ilgili yürütülen adli ve idari soruşturmaların son durumları nedir, hangi aşamadadır? YÖK'ten bilgi alınıp kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapılırsa memnun oluruz diye düşünüyorum. Gerçekten, bunu üniversitelerimizin geleceği açısından da çok önemsiyorum. Benim ilimde de ufak tefek dedikodular var bu konuyla ilgili, belki kulağınıza da gelmiş olabilir.

Bir de efendim, bu üniversiteleri açarken, bazı bölümlere de pek ihtiyaç yok. İşte biraz önce sevgili hocam da söyledi, işte Türkiye'de hukuk fakültesinin, işte tıp fakültesinin sayılarında bir hayli artış var, diğer fakültelerin bazı bölümlerinde artış var. Burada meslek yüksekokulunu da gördüm Mustafa Hocam. Bu meslek yüksekokulları artık yavaş yavaş bir kapanma noktasına doğru geliyor çünkü biri şeyi yok, geleceği yok, istikbal vadetmiyor ama çok da sayı oluyor. Şimdi bizim Anadolu'da üniversiteyi bitiren, hangisi olursa olsun, eskiden, bizim zamanımızda ortaokulu da bitiren bir öğrencinin annesi babası hemen kaymakam, vali olacak zannediyordu, şimdi de bir üniversiteyi bitiren bir öğrencinin annesi babası eğer köylüyse, bizimkiler gibi okuması yazması yoksa hangi üniversiteyi bitirirse bitirsin benim oğlum ya hâkim olacak ya bakan olacak ya kaymakam olacak diye beklenti içinde. Hâlbuki yok böyle bir şey. Üniversite açarken biraz kalite ve kantiteyi tutturabilirsek daha yararlı, daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun efendim, yine söz alırız.