KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli üyelerimiz ve tabii ki değerli misafirlerimiz, İsviçre'den Zeina Hilal Hanım ve İsveç Büyükelçiliğinden değerli misafirlerimiz; aslında, tabii, iktidar partisi olarak konuşmanın farklı bir ayrıcalığı olması gerektiğini düşünüyorum.

Yaptığımız işlerin görünür olması noktasında arkadaşlarımızın ifadelerinin tabii farklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü hakikaten 2002'den beri yapılan şeyler göz ardı edilemez. Bakın, 2002'de kadınların Parlamentodaki oranı 2,4; Parlamentodaki şu andaki oranımız 14,7. Şimdi, buraya kadar gelmişken "Kadınlar hiçbir alanda yok ya da şuralara giremedi." diyemeyiz. Tabii ki bu oranlar bizi memnun etmiyor, mutlu etmiyor ki KEFEK Komisyonunun kurulması da bunun amaçlarından biri. 2011'de kurulmuş, daha önce yapılmamış bunlar, 2011'de. 2010 Anayasası'na "Kadının pozitif ayrımcılığı vardır." diye bizim anayasamıza işlenmiş. Nereye giderseniz gidin, kadının pozitif ayrımcılığı vardır. Yaptığımız işlerin hakikaten gözle görülmesi ve bilinmesi gerekir. Eğer biz bunları bilmezsek önümüzde ufkumuzu açacak şeyleri de farklı alanlara savrularak yapmamız gerekeni değil de aslında çok da tali yollarda yürümüş oluruz, ben onu da belirtmek istiyorum.

Mesela kadınlarla ilgili şiddeti önleme merkezlerimiz var bizim, ŞÖNİM'lerimiz var. Oraya adım attığı andan itibaren 6.284 yasamızla alakalı kapsama giriyor. Kadının sadece sözlü şikâyeti yetiyor ifade olarak ki hiçbir delil istenmiyor. "Ben şiddete uğradım." dediği andan itibaren bizim kolluk kuvvetlerimiz, savcımız, mahkememiz devreye giriyor ve kadını kucaklıyor. Ne zamana kadar? Altı aya kadar. Eşinin evden uzaklaştırılması noktasına varıncaya kadar tedbirler alındığını görüyoruz. Bunlar bizim kadının şiddete karşı korunmasıyla alakalı hakikaten yaptığımız önemli değişiklikler ve umutevlerimiz var, barınmaevlerimiz var. Buraya geldikleri andan itibaren o kadınların barınma, sığınma, yeme içmelerini karşılıyoruz ve çocuklarının okullara gitme noktasına kadar her şeylerini düşünmüş oluyoruz ama eksiklerimiz var mı? Var. Güzelin sonu yok yani mükemmelin sonu yok. Vardığımız yerden sonraki bir adım daha güzele doğru. Dolayısıyla yapılan şeyler var, bunları da inkâr etmemek gerektiğini düşünüyorum ben.

Özellikle İspanya ziyaretinde bir konu benim çok dikkatimi çekmişti. Mesela orada nikâhlı olmayan kadınlara yapılan şiddet kadına şiddet olarak algılanmıyor kanunlarında, bana çok ilginç geldi ama bizim Türkiye yasalarında kadına karşı yapılan her türlü şiddet kadına şiddet kategorisinde değerlendiriliyor ve istatistiklere o şekilde giriyor. Ha, bu Türkiye açısından nasıl bir sonuç doğuruyor? "Türkiye'de kadına şiddet yüksek." Ama gidiyorsunuz, İspanya kanunlarında evli olmadığı için kadına yapılan şiddet bir asayiş konusu olarak değerlendiriliyor ve kadına şiddet olarak istatistiklere girmiyor. Dolayısıyla biz Türkiye'de şu fazla dediğimiz zaman, o zaman biz her türlü şiddeti, kadına karşı şiddeti istatistiklere yansıttığımız için dolayısıyla bizim yüzdelerimiz yüksek çıkıyor.

Efendim, tabii ki çalışma hayatındaki kadınların oranında da bir yükseklik var. Bu da istediğimiz seviyelerde mi? Değil. Yüzde 33'lerde şu andaki bizim...

BAŞKAN - Yüzde 34'ü geçti.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Yüzde 34'ü geçmiş. Akademisyen kadınlar olarak yüzde 45'in üzerindeyiz. Bu bizi tatmin ediyor mu? Değil, yüzde 50'lere varsak diyeceğiz ki hayır efendim, biz yüzde 50'leri de geçelim. O zaman da erkeklere haksızlık etmiş olur muyuz, onu da bilemiyorum tabii ki.

Tabii, kız çocuklarımızın okuma yazma oranlarının da bu kategoride değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü bizim kız çocuklarının yüzde 95'lerin üzerinde okuma ve yazma oranı, işte, ilkokul diplomasını alma oranı da bu oranlarda, bu seviyelerde; bu noktayı da tekrar söylemek istiyorum.

Tabii, bizim sahada çok da başarılı olamadığımız alanlar var ama Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ve buradaki bulunan bütün milletvekillerimiz, Hükûmetimizin ve devletimizin her türlü seviyesindeki bürokratlarımız, bu kız çocuk gelinleriyle alakalı hassasiyetimizi artık herkes biliyor. Bu noktada Kars'ta yaptığımız çalışmada Neşe Hanım ve Funda Hanım'la da görüş birliğine varmıştık, bu alanda daha çok çalışmamız lazım. Geçenlerde mesela bir olay oldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Sayın Bakanımız kadın olması vesilesiyle de hemen olaya el koydu ve onların elinden çocuk gelini aldı ve çıkardı.

Dolayısıyla yapacağımız işler var, eksiklerimizi de söylemek zorundayız çünkü daha iyiyi bulalım diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.