| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Parlamentolararası Birlik ve İsveç Kalkınma Ajansıyla birlikte yürüttüğü Türkiye'de Siyasi Liderlikte ve Siyasi Katılımda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi'ne ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .02.2018 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Ben de öncelikle İsveç Hükûmetine tabii ki bu finansmanı için, Birleşmiş Milletlere bu kadar ülkemiz için hayati önemi olan bir konuda böyle bir proje yürüttükleri için yürekten teşekkür ediyorum.
Tabii, bir projenin başarıya ulaşabilmesi için tüm bileşenlerinin çok güçlü bir şekilde ve eksiksiz bir şekilde o sürecin içine dâhil olabilmesi gerekir. Başarı böyle maalesef ortaya çıkabiliyor. Bu süreçte de KEFEK'in Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentosunda kurulmuş olması, var olması, kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesinde gerçekten çaba göstermesi buradaki tüm Komisyon arkadaşlarımız ve bizler için çok kıymetli.
Tabii, bütün Komisyon üyesi arkadaşlarımın ben iyi niyetini, niyetini sorgulamayacağım, eminim ki hepimizin niyeti bu konuda aynı. Türkiye'de var olan... Aslında bugüne kadar ziyaret ettiğimiz yerlerde de bir kez daha gördük ki dünyada tam olarak kadın-erkek eşitliğini sağlamış bir ülke yok. Ha bazı ülkeler daha fazla yol katetmiş, bazıları daha geride kalmış ancak tam anlamıyla bu eşitliğe ulaşmış... Yani her gittiğimiz ülkede bizim için örnek almamız gereken yerlerde bile, onların bile "İşte, hedefimiz şu, buna ulaşmaya çalışıyoruz." dediklerine şahit olduk. Dolayısıyla Türkiye'de bazı konularda ilerlemeler oldu 80'lerden sonra gerek devlet eliyle gerek gönüllülük esasıyla ancak tam anlamıyla bir ilerleme, bir eşitlik sağlanamadı. Bu anlamda Komisyonumuz gerçekten çok kıymetli çalışmalar yaptı, biraz önce de konuştuk. Bundan önceki komisyonumuzda toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme alt komisyonu kuruldu, çok güzel bir rapor hazırlandı. Bir diğeri yine, biraz önce Şenal Hanım'ın da ifade ettiği gibi, gene Birleşmiş Milletler projesinde, eğitim, istihdam, kadın, aile, çocuk, sağlık, birçok alanda, siyasette var olması, siyasi partiler kanunları, tüzükleri üzerine otuz bir yasa tasarısı incelendi, tarandı toplumsal cinsiyet eşitliği açısından. Şimdi, bunlar çok güzel şeyler, yapılan olumlu şeyler. Onun ötesinde, alt komisyonlarımız çalıştı, raporlamalar yaptı erken evlilikler konusunda olsun, kadına yönelik şiddet konusunda olsun.
Yalnız, burada eleştirilerimiz, öz eleştirilerimiz -ki bunda da hemfikiriz- uygulama konusunda sıkıntılarımızın olması. Otuz bir yasa tasarısının, yasanın taranmasına rağmen uygulamada maalesef olumlu bir şey yapamadık. Yani yasaları taradık, ayıkladık, büyük bir emek gerçekten ama bunları hayata geçirme konusunda maalesef aynı hızı, beceriyi gösteremedik. Bizde -şu anda da bir sürü komisyonda görüşmeler devam ediyor- torba yasa diye bir şey var aslında. Torba yasa şöyle: Farklı kanun maddeleri aynı tasarı altında görüşülüyor. Bu aslında her şeyde kullanılan bir yöntem ama mesela otuz bir yasayı biz taramışız -ciddi bir emek, emeği geçen herkesten Allah razı olsun- e bunu da bir torba yasa şeklinde aslında getirebiliriz diye düşünüyorum. Yani burada niyet çok kıymetli ve çok önemli.
Gene diğer alanlarda da toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme konusunda da maalesef Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesine baktığımızda, onun altında olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bütçesine baktığımızda bütçenin çoğunluğunun sosyal yardımlara, personel giderlerine ayrıldığını görüyoruz ve maalesef çok düşük oranlarda genel bütçeye bakıldığında. Yani bu hepimizin ifadesi, bunların artması gerektiğini hep konuşuyoruz, hep ifade ediyoruz ama maalesef tam anlamıyla bu konuda da başarıya ulaşabilmiş değiliz.
Dolayısıyla şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu projeler çok kıymetli projeler. Biz önerilerimizi aslında hem Neşe Hanım'a hem KEFEK komisyonumuza vermiştik, yazılı olarak da ifade ettik. Özellikle yerel yönetimler konusundaki ifadelerimiz var. Sivil toplum kuruluşlarının daha aktif olarak bu sürecin içine dâhil edilmesi var. İşte, üniversitelerde kadın sorunlarını araştırma merkezlerinden bilim adamlarının, akademisyenlerin bu sürecin içine çağırılması var. Sürdürülebilir kalkınmadan bahsettik, belirli önemli günlerde farkındalığı artıralım istiyoruz çünkü KEFEK hâlâ görünür ve bilinir değil. Hatta biraz önce konuşuyorum, bizim Parlamentoda bile bilinir değil, hani bırakın kamuoyunda bunu anlatmayı, bizim kendi arkadaşlarımız bile "KEFEK ne?" diyorlar söylediğimizde. Demek ki bu anlamda da...
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Öğrendiler öğrendiler, biliniyor artık.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Öğrenemeyen arkadaşlarımız var, hani bunu daha görünür ve bilinir yapmak zorundayız. Bu tek taraflı yapabileceğimiz bir şey değil, medya çok önemli bu konuda, kamu spotları gerçekten çok kıymetli. Yapılan belli özel günlerde, 5 Aralık bizim için seçme ve seçilme hakkının verildiği günler, 10 Aralık İnsan Hakları Günü'nde kadın hakları günü ilan edilir çünkü kadın hakları insan hakkı aynı zamanda, onun olduğu yerde insan hakkı da olur. KEFEK'in katılımcıları... Aslında bunları tek tek şimdi söylemeyeceğim ama bunları sizlere yazılı olarak verdim, elinizde var diye düşünüyorum.
Burada şunu söylemek lazım: Uygulamaya geçmeyen, geçirilmeyen her şey bir fayda göstermiyor, göz boyamanın da ötesine geçmiyor. Burada bütüncül bir rol üstlenmek zorundayız. Burada da ana görev Hükûmetimizde, devletimizde. Yasama olarak bizler gerçekten katkı sunmaya çalışıyoruz, çok şeyler de yapıyoruz ama bunlar Hükûmet eliyle uygulamaya geçmeyince sadece raflarda yerini alıyor ve sonuç alamıyoruz, dönüp dolaşıp "Ne yaptık, ne yapamadık?"ı konuşuyoruz. Bu anlamda bu projeleri çok kıymetli buluyorum. Diğer önerilerimizi şimdi tek tek söylemeyeceğim, bayağı bir madde sunduk aslında, sizlere de ulaştı herhâlde Başkanım. Yani bu göz önünde bulundurulursa bundan sonraki çalışmalar için, en azından bu projenin daha başarılı, istediğimiz sonuca, hedefe ulaşması konusunda çok kıymetli olacağını düşünüyorum. Ki siyasal liderlik ve siyasal katılım iki taraflı bir bileşen yani ekonomi, istihdam, kadının var olması siyasette kadını ve gücünü belirleyebildiği gibi siyasetteki kadın da bu saydığım diğer alanları belirliyor; bütüncül yaklaşmak zorundayız. Bu bir bumerang, bu bumerangı bir yerden kırmak zorundayız. Ve siyasette kadının varlığının ben çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü eğer siyasette var olmazsanız karar alma süreçlerinden dışlanırsınız, siyasetin sadece pasif bir unsuru olarak kalırsınız. E, maalesef o zaman da şu anda yaşadığımız gibi bizim lehimize bir karar çıkmaz.
Bu anlamda biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu süreçten sonra da -bir yıllık bir sürecimiz var sanırım projenin bitmesine- elimizden gelen katkıyı, katılımı sağlamak isteriz ama bu anlamda da şu öz eleştiriyi yapmak zorundayım Komisyonumuza: Bizlerin görüşüne, katkısına biraz daha fazla yer verilmesi gerektiğine inanıyorum, eksik kalmamak lazım bizlerin bu bakışından çünkü burada niyetimiz ortak, mücadelemiz ortak. O yüzden de gerek sivil toplum kuruluşları olsun gerek yerel yöneticiler olsun gerek bizim verdiğimiz kanun teklifleri olsun bu konuda biraz daha hassas davranılması, daha dikkatli, daha eşitlikçi davranılması gerektiğini söylüyorum.
Son olarak da şunu söylüyorum: Birkaç kanan teklifi vermiştim ben özellikle yerel yönetimlerde eşitlik komisyonu kurulsun diye ama tabii, şimdi bakıyoruz, sığınmaevleri konusunda olsun, kreşler konusunda olsun, kanunda yazmasına rağmen yaptırımı yok, yapmıyor belediye başkanlarımız, yerel yöneticilerimiz, sığınmaevi açmıyor. Kanun yazıyor oysaki "100 binin üzerindeki nüfusa sen sığınmaevi açacaksın." diyor ama maalesef yaptırımı olmadığı için olmuyor. Gene kreş ve bakımevleri keza aynı. Yani bunlar birlikte en azından yaptırım gücüyle uygulanırsa kadınların hem karar alma sürecinde hem istihdamda hem eğitimde hem ekonomik yaşamın tam içinde, toplumsal yaşamda daha var olmasını sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
Bu arada, Selina Milletvekilimizin söylemi de projeye değil, hani bu birbiriyle alakalı, o anlamdaydı yani bunda bir art niyet, kötü niyet aramamak lazım. Tabii ki, biliyoruz ki Avrupa Birliği projeleri kendi konuları çatısı altında çalışıyor yani o ayrı bir projenin konusu olabilir belki ama bu konuda bir art niyet yok, bu kadar yüksek bir tepki göstermeye de gerek yok diye düşünüyorum.
Sevgilerimle.