| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .03.2018 |
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Başkanım, müsaadeniz olursa bir iki cümleyle bir şey söyleyeceğim. Belki Sayın Köse onlara da cevap vermek ister. Bölünme olmasın diye...
BAŞKAN - Buyurun.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Köse'ye ve Sayın Başkanım, sizlere.
Tabii, Sayın Köse'nin makaleye geçmezden önce ifade ettiği bir husus vardı, onu önemsediğim için buradan düzeltmek istiyorum. YSK karar verdiği esnada yurdun belirli bir bölümünde yapılan oylamaların sayımına geçildiğini ifade etti. Ben öyle bilmiyorum, doğrusunun da bu olduğunu düşünmüyorum çünkü YSK o kararı verdiğinde henüz yurdun tamamında oylama işlemi devam ediyordu, bunun altını çizmek istiyorum. Dolayısıyla hangi sandıklarda -"mühürsüz oy" diye ifade etmeyeceğim özellikle- sadece sandık kurulu mührünün olmadığının kaç tane oy olduğunun ve bu verilen oyların "evet" mi "hayır" mı olduğunun bilinemeyeceği bir zaman diliminde Yüksek Seçim Kurulu henüz oylama işlemi devam ederken, sayım ve döküme geçmezden önce böyle bir karar vermiştir ve bu karar da tüm siyasi partilerin Yüksek Seçim Kurulundaki temsilcilerinin de oy birliğiyle verdiği bir karardır, hiç kimsenin bir ihtirazi kaydı söz konusu değildir, bu da önemlidir. Bunun ötesinde, oy sayım ve dökümüne geçildiği esnada -seçim hukukunun temel prensiplerinden biridir- eğer bu tür bir itiraz var ise tabandan tavana doğru silsilenin devam etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla sandık başındaki siyasi parti temsilcilerinin bu yönüne ilişkin bir itirazı yoktur, sandık başında sandık kurulu başkanlığına bir itirazı yoktur, ilçe seçim kuruluna taşınmış bir itiraz yoktur, il seçim kurulu ve nihayetinde Yüksek Seçim Kuruluna taşınmış böyle bir silsile de söz konusu değildir. Biraz önce Yüksek Seçim Kurulunun gerekçesini Sayın Köse okudular. Ben de son derece düzgün ifade edilmiş ve hukuki terimlerle ifade edilmiş bir içtihat olarak görüyorum. Tamamıyla, öyle zannediyorum yani seçimin neticesine ilişkin toplumda bir infial uyandırmaya yönelik ya da elde edilemeyen bir başarının gerekçesinin temellerini oluşturmaya yönelik bir yaygara koparılmaktadır. Bunu da kabul etmemiz mümkün değildir.
Türk seçim sistemi, yürürlükte olan seçim sistemimiz, birçok Avrupa ülkesinde bile henüz bu noktaya ulaşılmamış objektiflikte bir sistemdir. Burada olmayan, biraz önce konuşup ayrılan hanımefendi bir cümle ifade ettiler -seçim sisteminin korunması aslında bizim üzerinde bulunduğumuz demokratik sistemin de korunmasıdır- şöyle: "Sandıkları kamu kurumlarına emanet ediyoruz." dedi. Türk seçim sistemi asla böyle bir seçim sistemi değildir. Kamu kurumlarımızın da tamamı saygındır. Münferit hatalar olabilir ama böyle bir şey söz konusu değildir. Bizim seçim sistemimizin temelini oluşturan ve dünya çapında demokratik noktaya getiren en önemli husus, sandıkların kamu kurumlarına teslim edilmemesidir. Bizatihi, en önemli sivil toplum örgütleri olan siyasi partilerin kendisine emanet edilmiştir sandıklar. Bu açıdan da son derece önemlidir diyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum,