| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .03.2018 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bugün bu salonda bizlerle beraber çalışma yapan her ne kadar masada kadın milletvekilimiz olmasa da stenograflar ve basın mensupları arasındaki kadın kardeşlerimizin bu önemli gününü kutluyorum, tebrik ediyorum.
Değerli Başkanım, diğer maddelerde konuşmayacağım ama bu maddede hoş görünüze sığınarak bugün yaptığımız bir görüşmeyi ayrıntılı bir şekilde tutanağa geçirmek istiyorum.
Biz bugün seçim güvenliğine ilişkin olarak Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel başkanlığında Genel Başkan Yardımcımız Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Mehmet Bekaroğlu ve benim de katıldığım 4 kişilik bir heyet olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş'ı ve onun başkanlığındaki heyeti ziyaret ettik. Yine Komisyonumuzun Başkan Vekili Aydın Milletvekilimiz Abdurrahman Öz de bu ziyarete eşlik etti ama bir yurt dışı gezisi için burada olamadı.
Bu ziyarette ayrıntılı olarak önümüzdeki döneme ilişkin olarak, daha doğrusu 26 maddelik bu Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ittifak düzenlemesine yönelik hükümleri dışındaki seçim güvenliğiyle ilişkin hükümleriyle ilişkin olarak siyasi partilerle görüş alışverişinde bulunma konusunda Genel Başkanımızın MYK'da yaptığı değerlendirmede verilen karar doğrultusunda bir heyet karşılıklı temaslarda bulundu.
Bu temaslar sonucunda Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçimlere girme yeterliliği olduğu ilan edilen siyasi partiler ile altı aylık süresini tamamladığı takdirde seçime katılabileceği değerlendirilen en son kurulan İYİ Parti ve seçime katılma hakkının ciddi bir hukuksuzlukla gasbedildiğini iddia eden Demokratik Sol Parti heyetleriyle ayrı ayrı görüşme kararı alınmış ve heyet İYİ Parti, Büyük Birlik Partisi, Demokratik Sol Parti, Bağımsız Türkiye Partisi ve Demokrat Parti, Saadet Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Vatan Partisi ile genel merkezlerinde görüşmeler yaparak bir değerlendirmede bulunmuştur.
Büyük Birlik Partisiyle yapılan değerlendirmede, Büyük Birlik Partisi kamuoyunda "Cumhur ittifakı" olarak adlandırılan AK PARTİ-MHP ittifakı içinde yer almak istediklerini vurgulayarak, kanun teklifinin getirdiği ittifak düzenlemesini desteklediklerini ancak seçim güvenliği konusundaki hassasiyetleri anlayışla karşıladıklarını heyetimize belirtmişlerdir.
Büyük Birlik Partisi heyeti aynı zamanda seçim güvenliği konusundaki çalışmaların çok değerli çalışmalar olduğunu ancak bu çalışmalarda kamuoyunda "Cumhur ittifakı"na karşı yanlış bir algı yönetimi içerisinde olmadıklarını, buna karşı bir olumsuz tutumun sergilenmesini istemediklerine ilişkin endişelerini belirtmişler, seçim güvenliğine ilişkin yapmış olduğumuz gerekli uyarılarda ise endişelerin bir bölümü Büyük Birlik Partisi tarafından haklı görünmüş, bazı endişeler ise ülkenin içinde bulunduğu şartlar gereği zorunlu olarak değerlendirilmiştir.
Büyük Birlik Partisi heyeti güvenli seçim koşullarının sağlanması ile atılan oyların sayımı ve dökümü sırasında şüphe uyandıracak değişikliklerin yapılmaması gerektiğini ifade etmişlerdir.
Bu 8 partiyle yapılan değerlendirmeler sonucunda demokrasimizin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerimiz bazı konularda bir ortak değerlendirme ihtiyacında ortak bir noktada buluşmuşlar ve ortak yapılan değerlendirmede OHAL şartlarının devam ettiği süreçte, seçimin öncesinde, seçim gününde ve sonrasında şeffaf ve adil bir seçimden bahsedilmesinin güç olacağını, OHAL'in yarattığı pek çok adaletsizlik, haksızlık ve kısıtlamanın özgür ve güvenli seçime gölge düşüreceği konusunda kanaatlerini ifade etmişlerdir.
Genel değerlendirmeler sırasında, bu teklifte tartışılan maddelerin dışında, 9 Şubat 2017 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan KHK ile yürürlüğe giren ve propaganda eşitsizliği noktasında özel televizyonlara ilişkin YSK'nın denetimini kaldıran mevzuat değişikliğine de dikkat çekilmiş, propaganda süresi içinde ortaya çıkan kısıtlamalar ve eşitsizlikler dile getirilmiştir.
Aynı heyet 26 maddelik kanun teklifine yönelik görüşleri bir rapor hâlinde siyasi partilere sunmuş, ayrıca 20 Şubat 2017 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduğumuz Siyasi Partiler Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, Milletvekili Seçimi Kanunu'nda yapılması öngörülen değişiklikler ile Siyasi Partilerin ve Seçimlerin Finansmanı Kanunu ve Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu tekliflerini görüşme gerçekleştirdiği heyetlere sunmuştur.
"Parlamenter sistemin demokratikleştirilmesi" adını verdiğimiz ve 5 ayrı teklifle toplam 86 maddelik bir değişiklik öngören çalışmamızın içeriği hakkında siyasi partilerle gerekli değerlendirme yapılmıştır.
Görüşülen tüm siyasi partilerin ortak şikâyet ve talepleri arasında seçim barajının indirilerek, sıfırlanması ön plana çıkmıştır. Bu talebe ittifak düzenlemesinin yanında yer aldığını açıklayan Büyük Birlik Partisi de katılmış, tüm partilerin ortak taleplerinden biri de seçime girme yeterliliği olan partilerin hazine yardımı alabilmeleri, siyasi partilere belli bir standartta ödemenin ardından, alınan oy oranında partilere bu yardımın dağıtılması önerisi olmuştur. Siyasi partiler hazine yardımı alamamanın ciddi eşitsizlik ve haksızlık yarattığına dikkat çekmiştir.
Heyetimiz tarafından yapılan görüşmelerde teklifte seçim güvenliğini içeren sorun alanları aşağıda sıralanacak beş başlık hâlinde irdelenmiş ve bu başlıklara konu maddelerle ilgili tüm siyasi partilerden görüş ve eleştirileri alınmıştır.
Bu beş başlığı Sayın Başkan sizinle, değerli milletvekillerimiz, Komisyon üyelerimizle paylaşmak istiyorum.
1) Mülki idare amirlerinin yetkilerini genişleten ve uygulamaya dair belirsizlik yaratan düzenlemeler,
2) Oy verme günü öncesinde oy pusulalarına müdahaleyi mümkün kılan düzenlemeler,
3) Oy verme işlemindeki yapılan hatalar ve kötüye kullanımları yasaya uygun hâle getiren düzenlemeler,
4) Sandık kurulu ve sandık alanına ilişkin düzenlemeler,
5) Yurttaşların özgür iradeleriyle oy vermesini etkileyecek nitelikte düzenlemelerdir.
Talep edilen değişiklikler ise yukarıda görüşülen ve belirtilen ve aşağıda da Komisyonun takdirlerine sunacağımız ortak talepleri sıralanan siyasi partiler, seçime girme yeterliliği olan ya da girmesi muhtemel siyasi partilerdir. Yapılacak olan seçim mevzuatındaki değişiklikler kendilerini doğrudan ilgilendirmektedir.
Ayrıca adil bir seçim için hazine yardımı ve baraj uygulaması başta olmak üzere çok sayıda görüş ifade edilmiştir. Tüm bunlar için temel bir talep olarak, bugün yapmış olduğumuz görüşmenin gerekirse pazartesi gününe ertelenmesi bu 8 partinin Komisyona çağrılarak ortak taleplerinin ne olduğu konusunda Komisyona gerekirse bilgi vermeleri ve diğer siyasi partilerin de görüşleri alınarak ortak bir uzlaşma noktasında bir şansın yakalanmasına ilişkin talepti. Bunu Sayın Elitaş'a yapmış olduğumuz görüşmede ilettik. Kendisi bugün bu Komisyonun ertelenmesinin mümkün olmadığını ama ilettiğimiz taleplerin ilgili Uzlaşma Komisyonu tarafından değerlendirileceğini, inceleneceğini bize ifade etti ve basına da biraz önce yaptığımız ortak basın toplantısında açıkladı. Öncelikle 7 maddelik ortak talepler ve diğer mevzuata ilişkin oluşturulan şartları Komisyon üyeleriyle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle teklifin hane bütünlüğünü bozmayacak şekilde aynı binada oturan seçmenlerin aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı sandık bölgelerinde oy kullanabilmelerini öngören 1'inci maddesi teklif metninden çıkarılmalıdır. Bu düzenleme, seçim günü ulaşımda yaratabileceği sorunların dışında, askıya çıkarılan seçmen listelerinin kontrolünü zorlaştıracak, sahte seçmen yazımı, hayatını kaybeden seçmenlerin yerine oy kullandırma gibi mevcut düzenlemede seçmenlerin otokontrolüyle giderilebilecek bazı usulsüzlüklerin tespit edilmesini de zorlaştıracaktır. Yine, düzenlemenin seçim çalışmalarını sandık bazlı örgütlenme modeliyle gerçekleştiren siyasi partilerin seçim çalışmalarını da anlamsız kılma işlevine neden olacağı değerlendirilmektedir.
2'nci madde olarak, teklifin 2'nci maddesiyle vali veya il seçim kurulu başkanının talebi doğrultusunda sandıkların taşınmasına olanak tanıyan 298 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasına eklenen (16) numaralı bent, madde metninden çıkarılmalıdır. Düzenleme, mezra gibi köy altı yerleşimler ve köylerde bulunan sandıkların taşınması ihtimali nedeniyle mesafe ve ulaşım zorluğu çıkaracağından seçmenlerin oy kullanma eğilimini olumsuz yönde etkileyebilecektir. Sandıkların taşınmasına olanak tanıyan bu düzenleme, seçmen iradesinin baskı altına alınması sonucunu da doğurabilecektir. Ayrıca, sandıkların taşınmasına ilişkin talebin iktidar partisinin güdümünde olan mülki idare amirleri yerine yargıçlar tarafından -iletilerek- değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Görüşme yaptığımız bazı siyasi partiler, bu düzenlemeye Hükûmetin bazı sandık çevrelerinde egemenliği devrettiği anlamına gelmesi yönünden de maddeye muhalefet etmektedir.
Yine teklifin 2'nci maddesiyle yatağa bağımlı hasta ve engellilere getirilen seyyar sandık uygulamasını getiren 298 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasına eklenen (17) numaralı bent, seyyar sandık listelerinin nasıl oluşacağı, seçim günü seyyar sandıklarda güvenliğin nasıl sağlanacağına ilişkin soru işaretlerini kendinde barındırmaktadır. Bu çerçevede tüm yurttaşların oy vermesine olanak sağlayabileceği için olumlu olarak değerlendirilebilecek bu bent, engellilerin ve yatağa bağımlı hastaların oy kullanmasında yaşanan zorluklara ilişkin oluşturulan raporlar, iletilen şikâyetler ve bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarından gelecek raporlar doğrultusunda seçim güvenliğine ilişkin endişeleri bertaraf edecek biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Yine teklifin 3'üncü ve 4'üncü maddelerindeki sandık kurulu başkanı ve üyeliklerinin belirlenmesi noktasında siyasi partilerin müdahil olabildiği mevcut düzenlemeyi kaldırarak siyasi iktidarın ağırlığını artıracak bir şekilde kamu görevlileri arasından seçim yapılmasını getirmektedir. Bu durum, seçimlerin asli unsuru olan siyasi partilerin denetim mekanizmalarını azaltacağından düzenlemenin eski hâline döndürülmesi uygun olacaktır.
Yine teklifin 5'inci maddesiyle birlikte yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde oy pusulalarının aynı zarfa konulması hükmünün getirilmesi kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmamakta ve kuvvetler ayrılığı ilkesine açık bir aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca, bu uygulamayla geçersiz sayılacak zarfların hem Cumhurbaşkanlığı hem parlamento seçimlerinde seçmen tarafından kullanılan oyun geçersiz sayılması sonucuna neden olacaktır. Bu nedenle 16 Nisanla alakalı tartışılan bir tablonun milletvekilli ile Cumhurbaşkanın aynı zarf içerisine girmesi erkler arası ilişki açısından sakıncalı görülmektedir.
Yine, 6'ncı maddede getirilen oy pusulaları ve zarflarının filigranlı kâğıt kullanılarak hazırlanması olumlu bir düzenleme olmakla birlikte, teklifin sonraki maddelerinde sandık kurulu mührünün yerine bir güvence olarak getirileceği anlaşılmaktadır. Filigranlı pusula ve zarf, sandık kurulu mührüyle birlikte uygulanırsa seçim güvenliği açısından tatmin edici bir düzenleme olacaktır.
7'nci maddede getirilen "sandık çevresi" tanımlaması, propaganda yasağı ve kolluk kuvvetinin görev ve yetki alanı bakımından muğlaklık içermekte, mevcut düzenlemede yer alan metrik belirlemeler yasak sınırlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Teklifte "benzeri yerler" gibi ifadeler bulunması, düzenlemenin muğlaklığını gözler önüne sermektedir. Bu düzenlemeyle sandığın fiilî durumlara açık hâle getirilebileceği, iktidar dışındaki siyasi partilerin denetiminden kaçırılabileceği endişelerini paylaşmaktayız.
Yine, 8'inci madde de mevcut düzenlemede sandık kurulu başkanı ve üyelerine tanınan kolluk çağırma yetkisi, tüm seçmenlere tanınan bir yetki olarak genişletilmekte, maddeye yerleştirilen "ihbar" ifadesi bu düzenlemenin farklı amaçlarla suistimal edebilmesinin önünü açmaktadır. Getirilen madde, seçmenin yapacağı haklı itirazların dahi "ihbar" sopası gösterilerek engellenme riskini taşımakla beraber, seçmeni, müşahidi ve gözlemcileri itiraz etme noktasında otokontrol uygulamasına itebilecektir. Ayrıca, düzenleme silah gölgesinde seçim yapılması riskini taşımakta, bu durumda seçmenin oy kullanmasını baskılayabilecek ve seçimlere katılma oranını ciddi bir biçimde düşürebilecektir. Özellikle, iktidar partisinin düşük oy çıkardığı sandık çevreleri, köy, belde ve ilçelerde sandık çevresinin ve oy kullanma yerlerinin kolluk güçleri tarafından baskı altına alınabileceği, polis ve jandarma gözetiminde bir seçimle karşı karşıya kalınabileceği tehlikesine dikkat çekilmektedir.
Yine 9'uncu maddede sandık mührü bulunmayan zarfların, 11'inci maddesi ise sandık mührü bulunmayan pusulaların geçerli sayılabilmesini düzenlemektedir. Bu hüküm, 16 Nisan gayrimeşru referandumunda YSK tarafından kanunsuz bir karar alındığının itirafı olması açısından önemli olmakla beraber, sandık mührünün teminatının ortadan kaldırılması bakımından kabul edilemez. Sandık mührü, pusula ve zarfların o sandığa ait olduğunu gösteren işaret olması açısından önemli bir güvence getirmekte ve pusula ve zarfların başka sandık alanlarından getirilmesi riskini bertaraf etmektedir. Düzenleme, sandık kurulu üyeleri ve başkanını ihmale teşvik edici bir yapıdadır. Sandık kurulu mührü basma gibi basit bir işlevin ihmal sonucu unutulmuş olması, hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, daha iyi bir kontrol yöntemi henüz bulunamadığından sandık kurulu mührünün zorunluluğu uygulamasına devam edilmesinde hem hukuki yarar hem de kamu yararı bulunmaktadır.
Teklifin 13'üncü maddesinde ittifak yapan partilerden herhangi birine verilmeyen ancak ittifaka verilen ve "ortak oy" olarak tanımlanan oyların ittifakı destekleyen partiler arasında orantısal olarak dağılımını öngörse de seçmen tercihine dair bilinmeyen veriler üzerinden yapılan hesaplamaların, seçim sonuçlarının kesinliğine ve seçmen iradesinin netliğine, kesinliğine gölge düşürebileceği açıktır. Seçmenin oyunun, ittifak içinde oy vermek istemediği partiye yazılabileceği sonucunu da doğurabilecektir. Bu nedenle ittifak yapan partilerin Macaristan örneğinde olduğu gibi, kendi logolarıyla ancak tek liste olarak seçime gidebilmeleri ya da ittifak yapan partilerden herhangi birine basılmayan mührün geçerli sayılmaması biçiminde uygulama düzenlenmeli, "ortak oy" kavramı kaldırılmalıdır. Bu çerçevede ittifak sütunu içerisinde siyasal tercihini açıkça ifade edecek biçimde bir partiye basılmayan mührün geçersiz sayılması uygulaması getirilmelidir.
Teklifin ittifaka ilişkin düzenlemelerini içeren maddeleri arasında oy pusulasında ittifak yapan partilere avantaj sağlamasının yanı sıra, ittifak yapan partilerin yüzde 10'Iuk ülke barajı sorununu, diğer siyasi partilere avantaj sağlayacak biçimde çözmesi de eşitlik ilkesine açık bir aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca, tek liste hâlinde seçimlere katılmayan ittifak partilerinin milletvekili hesaplamalarının ittifakın toplam oyu üzerinden yapılması hakkaniyet ölçülerine uygun olmamakta, milletvekili hesaplamalarının siyasi parti listeleri bazında değerIendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede mevcut düzenlemeyle bir seçim çevresinde B ittifakının aldığı oyun C partisinden yüksek olması durumunda milletvekili B ittifakına gidecek ancak ittifak içi dağılımda milletvekilliğini C partisinden daha düşük oy alan D partisi alabilecektir. Bu durum seçmen iradesinin Parlamentoya yansıması, temsilde adaletin gerçekleşmemesi açısından önemli bir tespit ve etki olarak değerlendirilmelidir.
Mevzuata ilişkin diğer değişiklikleri paylaşarak sözlerimi bitiriyorum.
Kanun teklif metnine ilişkin bu görüşlerin dışında, şeffaf, güvenilir ve adil seçimler yapılması ve seçmen iradesinin Parlamentoya yansıması için şu önerilerde bulunuyoruz:
1) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz günü ilan edilen ve on dokuz buçuk aydır aralıksız süren OHAL rejimine vakit kaybetmeksizin son verilmeli, Türkiye yeniden olağan hâle geçmelidir.
2) Yüzde 10'luk ülke barajı tamamen kaldırılmalı, seçmen iradesinin Parlamentoya tam yansıması sağlanmalıdır.
3) Başta barolar olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının gözlemci statüsüyle seçim günü sandıklarda ve oy kullanma alanlarında çalışabilmesi olanaklı kılınmalıdır.
4) 16 Nisan gayrimeşru referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin YSK kararı da göz önüne alınarak YSK kararlarının yargı incelemesine derhâl açılması sağlanmalıdır.
5) Kanun teklifinde yatağa bağımlı engelliler için getirilen düzenlemeye paralel olarak görme engelli yurttaşlar için Braille alfabesiyle basılmış pusula sağlanması başta olmak üzere, engelli bireylerin iradelerini özgürce yansıtabilecekleri önlemler alınmalı ve mevzuat değişikliği yapılmalıdır.
6) 9 Şubat 2017 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan KHK'yle yürürlüğe giren ve propaganda eşitsizliği noktasında özel televizyonlara ilişkin YSK'nin denetimini kaldıran mevzuat değişikliği derhâl geri çekilmeli. Son olarak da partilerin hazine yardımı alabilmelerine ilişkin hüküm gözden geçirilerek, seçimlerde en az yüzde 1 oy alan siyasi partilerin hazineden yardım alabilmeleri mümkün kılınmalıdır diyor, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.