| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .03.2018 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
20'nci maddede sizin de belirttiğiniz üzere, getirilen düzenlemeyle alakalı olarak ittifak yapan siyasi partilerin aldıkları geçerli oyların toplamının yüzde 10'u geçmesi hâlinde bu siyasi partilerin her birinin barajı geçeceği hükme bağlanmaktadır, öyle bir hüküm getiriliyor. Aslında, bize göre bu yasayla alakalı, getirilen en temel kırılma noktalarından biri de bu 20'nci madde.
Şimdi, burada, birkaç pratik örnek vermek istiyorum. Daha önce de bunu birçok kere ifade ettik, seçim kanunlarında yüzde 10'luk baraj uygulaması 12 Eylül 1980'den kalan darbe yasalarından biri. Bunu, en baştan beri biz, Cumhuriyet Halk Partisi Halk Partisi olarak hem programımızda hem vaatlerimizde, demokrasi paketlerinde bu yüzde 10'luk barajın kaldırılmasıyla alakalı taleplerimizi iletiyoruz ve bunun çok partili siyasal yaşam önündeki en büyük engellerden biri olduğunu öngörüyoruz.
Şimdi, burada yapılan düzenlemeyle şöyle bir talep ortaya konuluyor: Yüzde 10'la alakalı bu baraj düzenlemesi, gördüğümüz kadarıyla iktidar partisinin bir anlamda lehine uygulama olduğu için "Bunu biz yapmadık, bunu Kenan Evren yaptı" diyorlar ve Kenan Evren'e atıyorlar topu. Şimdi, 2002 seçimlerinde bu baraj uygulamasından dolayı biliyorsunuz iki partili bir Meclis yapısı oluştu ve Parlamentoda yüzde 45'le alakalı bir oyun -yani temsilde adalet diyoruz ya, bu temsilde adalet gerçekleşmedi- Parlamentoda temsili sağlanmadı, yüzde 45 boş. Şimdi, bunda şöyle yapılıyor: Israrla belirttiğimiz "Yüzde 10 barajını aşağı çekelim, ya sıfırlayalım ya makul bir düzeye, çok düşük bir seviyeye çekelim." ama bu kabul görmüyor ve bu kanuna -bu kelime ağır olmasın- karşı hile yöntemiyle yani arkadan dolanılarak kanun aşılmaya çalışılıyor. Neden? Bakın, şöyle pratik bir örneği var, birkaç pratik örnek vereceğim: Şimdi, burada, hep ısrarla söylüyoruz, yüzde 10. Örneğin, 53 milyon seçmen var, 50 milyonu geçerli olsa, 5 milyonla yüzde 10 barajını geçen bir parti 4 milyon 950 bin oy alsa barajı geçemiyor bu düzenlemeye göre, eğer tek başına seçime girerse. Burada -ittifak yapan partilerden, şu anda ittifakla ortaya çıkan, düşük, az oy alan bir partinin, 2015 milletvekilliği genel seçimlerinde yüzde 0,54 oy almış- şimdi, aynı seçimlerde yüzde 10'un altında, kıl payı, örneğin 4 milyon 950 bin oy alan bir parti bu düzenlemeye göre barajı geçemiyor tek başına girdiği için, "Niye ittifak yapmadın?" diye cezalandırılıyor ama yüzde 0,54 -partinin adını vermek istemiyorum, siz anlıyorsunuz- oy alan partinin bu düzenlemeye göre -bu siyasi partilerin her birinin- barajı geçeceği öngörülüyor, oylar havuza gidiyor ve bu şekilde öngörülüyor.
Bakın, 1999 seçimleri... 1999 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 8 oy aldı, aldığı oy da 2 milyon 716 bin 96; barajı geçemedi, baraj altında kaldı. 2002 milletvekili seçimlerinde Doğru Yol Partisi 3 milyon 4 bin 949 oy alıyor, yüzde 9 oy alıyor Doğru Yol Partisi. Milliyetçi Hareket Partisi 2 milyon 629 bin 868 oy alıyor, yüzde 8 oy alıyor; bu da barajı geçemiyor. Bir de tabii, o tarihte, bugün siyasal hayatta olmayan Genç Parti 2 milyon 284 bin 644 oy alıyor, yüzde 7. Yüzde 9, yüzde 8, yüzde 7 yani toplam yüzde 24 -başkalarının şey yapmıyorum- oy alan bu partiler yüzde 10'un altında kaldıkları için, ittifak yasası da o tarihte olmadığı için Parlamento aritmetiğinin dışında kalıyorlar. Daha ilginç bir örnek vereyim: O tarihte, 2002'de Cumhuriyet Halk Partisi 6 milyon 114 bin 883 oy alıyor, yüzde 19'la, yanılmıyorsam Parlamentoda 178 milletvekili çıkarıyor ama aynı oya yakın yani 6 milyon 114 bin 883 oya yakın, neredeyse 5 milyon 800 bin eden Doğru Yol ile MHP'nin oyları, 5 milyon 800 bine yakın oy bir anlamda çöpe gidiyor. Şimdi, biz bu düzenlemeyle... Çarpıcı örnekler olması açısından rakamları tek tek çıkardım, "Hangi tarihte ne oy almışlar?" diye şeyden girdim. Şimdi, biz öyle bir düzenleme yapıyoruz ki, diyorsunuz ki: "Barajla alakalı düzenleme sadece bize yarasın. Öyle bir düzenleme yapalım ki sadece bize yarasın, onun dışındakilere yaramasın çünkü eğer yüzde 10'u kaldırırsak başka partilere yarayabilir." Bundan bir kaygı duyarak ne yazık ki bununla alakalı bir düzenlemeden yararlanmıyoruz ve gidiyoruz, daha farklı bir iş yaparak 20'nci maddede bütün oyları bir çuvala dolduruyoruz ve mevcut partiye yazıyoruz. Bu, her şeyden önce Anayasa'nın 67'nci maddesinde belirtilen seçimde adaletle ilgili genel ilkelere, temel ilkelere açık aykırılık teşkil etmektedir; bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bir de yine -biraz önce söz istemedim- tutanağa geçmesi açısından, Sayın Parsak -burada değil herhâlde- konuşmasında özellikle oy iptallerine yönelik olarak yerel seçimlerdeki sayı fazlalığını gösterdi; doğru olabilir, ona bir itirazımız yok ama buradaki problem, buradaki soru işareti yerel seçimlerde belediye meclisi, muhtarlıklar, belediye başkanlıklarında kullanılan oylarla alakalı problem değil; buradaki kanun koyucunun amacı başka, burada kanun koyucunun amacı milletvekili seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak arka bir plan, başka bir düşünce. Sayın Akbaşoğlu -o da ayrıldılar- biraz önce sözlerinde "Biz milletimizin temyiz kabiliyetine güveniyoruz, temyiz kabiliyetini haizdir." anlamında sözler söyledi; şüphesiz, biz de farklı düşünmüyoruz, o konuda farklı herhangi bir düşüncemiz söz konusu olamaz ama burada, bu şekilde bir yönlendirmeye de gerek yoktur. Neden gerek yoktur? Çünkü böyle bir yönlendirme, bir anlamda, aynı sandığın içerisinde oy kullanıldığı anda bir yönlendirme oluyor. Bizim en baştan beri ısrarla söylediğimiz şuydu: Yasama organı ile yürütme organının seçimini aynı sandıkta, aynı zarfın içerisine atamazsınız. Burada teknik bir ayrılık var. Bu, demokrasiyle yönetilen başka hangi ülkede var? Buna ilişkin, buna bir örnek gösterin, bu konuda Hükûmet sözcüleri bizi aydınlatsınlar, şu ülke de bu şekilde oy kullanılıyor, Batı ülkesinde, bir Avrupa ülkesinde bu şekilde bir oylama var mı yok mu diye, bunu bilmek isteriz.
Sonuç olarak, sözlerimi fazla uzatmayayım. Burada özellikle yüzde 10'la alakalı düzenleme, Öncelikle, halk iradesinin Meclise yansıması anlamında büyük bir eksiklik şu andaki mevcut sistem. Bu sistemle alakalı rahatsızlıkları bütün siyasi partilerin temsilcileri dile getirmelerine rağmen ne yazık ki herhangi bir adım atılmadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. O nedenle, bunun Avrupa'da ve dünyada örneği yok. İttifaka ilişkin düzenlemelerde görüldüğü kadarıyla, sizler tarafından verilen örneklerde de örneklerin bir tarafına bakılıyor ama yüzde 10 barajıyla alakalı Batı ülkelerinde böyle bir barajın olduğuna ilişkin herhangi bir somut gerçek de yok ama demokrasinin olmadığı, demokrasinin bir araç, sandığın bir araç olarak görüldüğü ülkelerle alakalı şeyi bu sözüme dâhil etmiyorum.
Burada sonuç olarak şunu söylüyorum: Yüzde 1 oy almış, yüzde yarım oy almış veya daha az almış bir parti ittifak yaptığı için barajı geçiyor, yüzde 9 oy almış bir parti ittifak yapmadığı için, yüzde 10 barajının altında kaldığı için barajı geçemiyor ve Parlamentonun dışında kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yüzde 9 almış bir parti yüzde 10'luk barajı geçemediği için baraj altında kalıyor ve temsilde adalet sağlanmıyor. Dolayısıyla ittifakın tek başına barajı geçmeye yeterlilik sağlaması aslında antidemokratik yaklaşımın ta kendisidir. Meclisi yani yasamayı da yürütmenin emrine veren, yürütmenin istediği gibi şekillenmesine izin veren subjektif bir uygulamadır. O nedenle, gerek alt komisyonda gerek burada ileri sürmüş olduğumuz görüşler çerçevesinde bu hususun, itirazlarımızın göz önüne alınmasını talep ediyoruz. Özellikle alt komisyonla alakalı, Sayın Parsak'ın söylemiş olduğu, sınırsız görüşmeler olduğu -biraz sonra Fatma Hanım herhâlde buna değinir, orada bir önergeyle alakalı yanlış bilgi verdiler- sınırsız görüşüldüğü, her türlü şeyin ayrıntılı tartışıldığı ama benim bildiğim, alt komisyon toplanmadan evvel de belli bir süresi var. "Komisyon toplanmadan, yarın saat bire kadar muhalefet şerhine vereceksiniz..." Bu, trenin acil yetişmesi lazım anlamında, alt komisyonun iradesini yansıtacak bir özgür ortam olmadığını da zapta geçmesi açısından ifade ediyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz için bütün kurul üyelerine teşekkür ediyorum.