KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de maddeyle alakalı bir değerlendirme yapacağım ama Sayın Başkan bir illiyet bağı kurdu "Maddeyle alakalı konuşmuyorlar." diye. Çarpıcı örnek olsun diye söyleyeyim: 24'üncü Dönemde bir milletvekili arkadaşımız iki ülke arasında milletlerarası bir anlaşmada hava konusunda... İki ülke arasında -Türkiye ile bir başka ülke, hatırlayamıyorum- bir anlaşma konusunda uluslararası bir sözleşme geldi. Bizim bir arkadaşımız çıktı, ne konuşacak diye merak ettim. "'Hava' diyorken, bizim bölgeye de havaalanı yapmadılar." diye başladı, on beş dakika bu havaalanını konuştu. Şimdi biz de burada, Sayın Başkan...

BAŞKAN - Serbest kürsü.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Serbest kürsü, illiyet bağını kuruyoruz yani. O anlamda şey yok.

BAŞKAN - Bir de "Konuşturmuyorlar." diye söylüyorsunuz, o yanlış ama.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yani mutlaka bir illiyet bağı kuruyoruz.

BAŞKAN - Maddeyle alakası olmasa da konuşuyorsunuz.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Buradaki de mutlaka...

Dün, tabii, ilginç olan şu: Anayasa Komisyonunda, alt komisyonda arkadaşlarımız -2 arkadaşımız- ciddi anlamda eksikliklerle alakalı önerilerini ileri sürdüler ama ne yazık ki bu öneriler alt komisyonda dikkate alınmadı ve maddelere ilişkin olarak da madde metinleriyle alakalı yani temel hususlara, Anayasa'nın özellikle 67'nci maddesinde belirtilen hususlara aykırı olduğu gerekçesinden bahisle itirazlar ileri sürüldü. Yoksa burada teknik anlamda belki redaksiyonla düzeltilebilecek bazı şeyler olabilir, onları ayırıyoruz ama dün Kemalettin Bey'in yaptığı öneri... Bugün ulusal basına baktım, sanki Komisyonda ben olmasam, Anayasa Komisyonunda önemli bir değişiklik diye ulusal basına yansımış. Yani Komisyonda ben olmasam bunu çok önemli bir değişiklik zannettim. Haber içeriğine girince baktık, işte, "partiler" değil, "seçime girmeye hak kazanmış partiler" şeklindeki bir düzeltme diye ama ortalama bir vatandaş bunu okuduğu zaman ciddi anlamda bir değişiklik yapıldığını zanneder, önce onu ifade edeyim.

Şimdi, tabii, burada, dün ayrıntılarıyla konuştuk, dün akşamüzeri de bir bölümünü tekrar etmiştim ama gece on iki civarında Komisyon bittiği için birkaç şeyi burada yine zapta geçmesi açısından paylaşmak istiyorum. Burada gelen teklifle alakalı olarak özellikle 67 anlamında çekincelerimizi ortaya koymuştuk. Mühürsüz oy, diğer konular zapta geçmişti ama seçim kanunlarıyla alakalı temel argüman, siyasi partileri sandıktan uzaklaştırmak olmamalıdır. Siyasi partiler olabildiğince sandığa yakın olabilmelidir. Devlet sandıktan uzak olmalıdır yani adil bir seçim için o ortamı sağlamalıdır, kolluk, diğer hususlar konusunda herhangi bir sıkıntı olmamalıdır ama şu anda gördüğümüz kadarıyla siyasi partiler sandıktan uzaklaştırılıyor. Nasıl? İlginç bir örnek vereyim. Tabii, burada, özellikle sandık kurulu başkanlarıyla alakalı düzenlemede, kamu görevlileri, sandık kurulu başkanlarıyla alakalı olarak getirilen hüküm ve gerekçe olarak, biliyorsunuz, ünlü kişilerle alakalı söylemin, toplumda tanınan kişilerle alakalı söylemin afaki bir söylem olduğu, kamu görevlisi olan kişilerin bu hususu daha ayrıntılarıyla yerine getireceklerine ilişkin bir hüküm vardı ama göründüğü kadarıyla bu tablo özellikle mevcut sistemimizde... En son OHAL, kamuda işten çıkartmalar, tabii, terör örgütleriyle bağlantılı olanlar için demiyorum ama tabii, bu furya herkese vuruyor. Bunu Sayın Başbakan da ifadelerinde açıkça beyan ediyor, Cumhurbaşkanı da bunları söylüyor "Kurunun yanında ne yazık ki yaş da yanıyor." şeklinde. Bir tane yaş bile yansa bize göre en büyük adaletsizlik budur. Bu anlamda ciddi bir sıkıntı olduğunu biliyoruz.

Yine, özellikle Güneydoğu Bölgesi açısından -belki benim seçim bölgemde böyle bir şeyin olması çok münferit bir olaydır ama- asıl olan sandıkların yerinden kımıldamaması gerçeğidir. Mobil sandık uygulamasının istisnai bir uygulama olması gerekir ama görüldüğü kadarıyla burada mülki amirlerden başlayarak güvenlik gerekçesiyle birçok yerde buna ilişkin bir mobil sandık uygulamasının gelmesine ilişkin bir düzenleme var. Bunun uygulandığı ülkelere ilişkin tabloya baktığınız zaman, genelde seçmen sayıları 1 milyon, 2 milyon olan veya da onun aşağısında olan küçük ülkelerde bu şekildeki bir sistemin geçerli olması bir anlamda sandık güvenliği açısından sayı az olduğu için bir otokontrolü sağlayabilir ama 53 milyonun üzerinde seçmenin olduğu Türkiye'de bu mobil sandık uygulamasının ileride seçimler yapıldıktan sonra ne şekilde sonuçları olacağı, ne şekilde bir tartışmaya yol açabileceği bugünden bir soru işaretini getirebilecektir. Buna ilişkin düzenlemeler 16 Nisandan önce 16 Nisan gündeminde Yüksek Seçim Kurulunun gündemine geldi ama Yüksek Seçim Kurulu bu taleplere, siyasi partilerden gelen bu taleplere itirazları -hangi parti olursa olsun- bu konuda sorunu olan itirazları reddetti. Bunun bir zapta geçmesi açısından bir kere daha söylemek istiyorum. Ancak, burada yetki mülki amirlere veriliyor, valilere veriliyor. Valilerden YSK'nın önüne gelen taleplerin kabul edileceği görülüyor.

Tabii, siyasi hayatımıza yeni bir terminoloji girdi. Önceden devlet memurları vardı, şimdi "parti memurları" diye bir kavramla da karşılaştık ne yazık ki, böyle bir tablo da var. O nedenle sandık taşımayla alakalı tedbirler çok çok haklı bir güvenlik nedeniyle bir gerekçe olabilir, çok muhik bir neden olabilir, haklı bir neden olabilir, onu anlayabiliriz ama sandığı taşıdığınız zaman oy verecek seçmeni nasıl taşıyacaksınız? Bunu taşımadığınız zaman da seçmenin seçme hakkının ihlal edilmesiyle alakalı bir gerçekle de karşı karşıya kalabiliriz. Bunlar da olduğu zaman, yarın öbür gün, en baştan beri ortaya koyduğumuz bu sandık güvenliğiyle alakalı, Anayasa'nın 67'nci maddesinde belirtilen genel oyla alakalı, açık tasnifle alakalı, gizli oyla alakalı bütün kuralların, özellikle eşitlikle alakalı kuralların ihlal edildiğine ilişkin hususlar ortaya konabilir. Bu konuda alt komisyonda muhalefet şerhimizde belki spesifik olarak 19'uncu maddeye yönelik olarak özel bir şey yazmamıştık ama bunları da Komisyon üyelerimizin takdirlerine sunuyorum. Bu muhalefet şerhlerinin de değerlendirilmesini, itirazlarımızın bu şekilde kabulünü saygıyla diliyorum.

Teşekkür ediyorum.