| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Mülteci Hakları Alt Komisyonunun hazırladığı Göç ve Uyum Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .03.2018 |
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Mersin) - Sorunun mağdurlarını kurtarmak son derece erdemli bir olay ama insanca yaşam standardına uygun bir koşul ortaya koyamazsanız yapmak istediklerinizi yapamazsınız ve dolayısıyla yeni sorunlar ortaya çıkarırsınız. Dolayısıyla bu hizmetlerin verilmediği, eksik olduğu Sayın Başkana öncelikle nezaket çerçevesi içerisinde teşekkür etmiştik, Sayın Metiner "Siyaset yapılıyor." diye sözler söylemişti ama siyasetin tam bir bürokrat anlayışı içerisinde yapıldığını gördük ve söylediklerinin büyük bir çoğunluğunun da doğru olmadığını da açıkça söylemek isterim. Hiçbir genel başkan kışkırtan nefret dili kullanmıyor, eğer bizim genel başkanımızı kastediyorsanız böyle bir şey söylemiyor; aksine, söylenenler hep sizden kaynaklanan sözlerdir; bunun bir kere altını çizmek isterim. Söylenenlerin çok anlaşılmadığı da belli. Çünkü olan yeni hastalıkların... Siz söylüyorsunuz "Ne olduklarını bilmediğimiz insanlar geliyorlar, bunlarla ilgili yeterli bilgiyi alamıyoruz, yeni yeni hastalıkların ortaya çıktığı..." Tabipler Birliği kararıyla ortaya çıkarılıyor, bunlar uyarılıyor ülkemizde olan insanların da sağlığını korumak adına. Siz bunları nefret diline çevirirseniz ve asıl Sayın Miroğlu'nun söylediğini unutursanız bugün başka şeyler biz çok konuşamayız. Ne diyor Miroğlu? "Uyum." diyor. Hepimizin yapması gereken, bu uyum nasıl sağlanacak, onu anlatmamız lazım.
O nedenle şunu söylemek isterim: Biz mağduriyetlerinden dolayı kabul ettiğimiz ve insan haklarını korumaya çalıştığımız kişilerin, kim olursa olsun, insan haklarının yok edilmemesi doğrultusundaki yaptığımız her hareketin onlar için bir hak olduğu ve dolayısıyla bulundukları ülkenin yasalarına, örf, âdetlerine, geleneklerine karşı çıkma hakkı olarak tanınmaması gerektiğinin de altını çizmek istiyoruz. Bunun ayrımına iyi varmak lazım. Yani o insanın insan haklarına sahip çıkacağız, mağdurdur, sahip çıkacağız ama bu ülkenin de kendi koşullarının, yasalarının, örflerinin, âdetlerinin olduğunu da o mağduriyetinden dolayı bir farklı hakka sahip olmadığını da anlatacağız. Bunu yapacak olan da yöneticiler, bunu yapacak olan da insanlar. Onlar bilmezler bu ülkede nasıl bir uyum içerisine girilmesi gerektiğini, bunu anlatmamız gerekiyor.
Bakın, ben başımdan geçen bir olayı anlatmak isterim. Hamburg Eyalet Başbakanı Olaf Scholz'la bir konuşmamda "Hangi otobüse bineceklerine, nasıl bir evde yaşayacaklarına varıncaya kadar hepsini planladık ve insanca yaşam koşullarını onlara sunduk." dedi. Hatta gençlerin kafede birbirlerinden farklı olmadan, Alman ile göçmenin aynı içkileri içebileceklerinin düşünüldüğünü ve buna göre de bir ekonomik kaynak ayrıldığını söyledi.
SAİD YÜCE (Isparta) - Kaç kişi?
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Mersin) - Toplam 16 bin göçmen vardı. Söylediği bu. Ben de dedim ki: Bizim Mersin'de de 300 bin göçmen var. "Siz ne yapıyorsunuz?" dedi, yerinen fırladı adam. Biz ne yapıyoruz? Ortaya bıraktık hepsini. Şimdi, anlattıklarınızın hepsi yapılması gerekenler ama beş yıl geçmiş ve diyorsunuz ki: "Avrupa'daki hesaplara göre bizim 200 milyar euro harcamış olmamız gerekiyor." 30 milyar dolar harcadık diyoruz; demek ki onların hizmetleri ile bizim vereceğimiz hizmetler ya da onların düşündükleri ile bizim gösterdiklerimiz arasında fark var. Bu nedenle şunda anlaşmalıyız: Biz muhalefet-iktidar meselesinde değiliz; bu, bir insanlık meselesi. Buradaki bu Komisyon da insan haklarını koruyan komisyon. 4,5 milyon insanın hakkını 80 milyon insanın hakkı gibi korumak zorundayız. Siyaset yapmaya başlarsak koruyamayız Sayın Başkan. Yani Metiner, Şenal Hanım'ın söylediklerine "Siyaset." dedi. Yani öyle meydanı boş bıraktık ki dış politikadan iç politikaya, iç politikadan muhalefete siz her şeyi söylediniz. O zaman, karşılıklı birbirimizi inandırmamız ve birbirimize olan güvenimiz, aynı konuda çözüm yollarında yapacağımız çalışmalar, kucaklaşma mümkün olmaz.
En son söylemek istediğim bir şey var. Şenal Hanım'la ilgili basında geçtiğimiz dönemde, geçtiğimiz haftalarda yoğun çarpıtıcı sözler çıktı. Bunlarla ilgili İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna biz CHP'liler olarak bir başvuruda bulunduk Sayın Başkanım. Acaba bu başvuruyla ilgili bir gelişme oldu mu, onu da öğrenmek isterim.
Teşekkür ederim yine emekleri geçenlere, önemli bir çalışma. Bundan sonraki çalışmalarda inşallah siyaseti bir kenara bırakarak, sizlerin de söylediğiniz gibi, insan odaklı, insana saygı odaklı çalışmalarımızı sürdürürüz.