| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Mülteci Hakları Alt Komisyonunun hazırladığı Göç ve Uyum Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .03.2018 |
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) - Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. Öncelikle bu raporun hazırlanmasında emeği geçen Atay Bey'i ve arkadaşları kutluyorum. Gerçekten çok detaylı bir çalışma yapılmış. Konunun kapsamı çok geniş, bu bağlamda yapılan bu çalışmayı başlangıç olarak düşünüyoruz, kendileri de ifade ettiler. Türkiye bu sorunla beraber yaşarken yeni çözümler üretilmesi ve bu çözümlerin de bir karşılığı olması bağlamında Komisyonun da bu çalışmaları yapması aynı zamanda bir ön açıcı olacaktır.
Sibel Hanım'ın kadınlar ve çocuklar için olan hassasiyetine, dikkat çektiği konulara bütün kalbimle aynen katılıyorum. Maalesef savaş, göç en fazla kadınları ve çocukları mağdur ediyor. "Savaşın çocukları", "savaşın kadınları", "göçün çocukları", "göçün kadınları" diye de bir terminoloji var. Burada bizim bu "dezavantajlı grup" dediğimiz daha fazla korumamız, daha fazla özen göstermemiz gereken bir grup çocuklar ve kadınlar. Bununla ilgili gerek romanlara, edebiyata gerek filmlere gerekse gerçek hayatımıza konu olmuş trajedilerin onlarcasını hepimiz biliyoruz. Bizzat kendi yaşadığımız, gördüklerimiz, şahit olduklarımız da var. Tabii ki bizim bunları insani olana çevirmemiz lazım.
Sayın Başkan bahsedecek, şu an uygulamada değişik birimlerimiz var. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, AFAD, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı içerisinde -benim de Bakanlığım döneminde- ayrı bir daire başkanlığı olarak Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü içerisinde Göç Dairesi Başkanlığı kurulmuştu. Bunu genel müdürlüğe yükseltme çalışmalarını başlatmıştık. Ümit ediyorum ki orada da genel müdürlüğe doğru bir yapılanma olacaktır.
Bir başka konuya dikkat çekmek istiyorum burada. Türkiye değişik nedenlerden dolayı göç alan ama aynı zamanda göç yolunda olan bir ülke. Yaklaşık yirmi yıldır doğudan bu Afganistan, Pakistan, İran; güneyden Orta Doğu'dan da Avrupa'ya doğru bir göç yolu üzerinde. Bununla ilgili olarak benim de seçim bölgem olan -göçmenlerin barındığı şehirler var- Denizli mesela İranlıların barındığı bir şehir, böyle lokalizasyonlar oluşturulmuş. Bunlar başka bir ülkeye göçmen olarak gitmek için Türkiye'ye geliyorlar; Amerika, Kanada veya herhangi bir Avrupa ülkesine gitmeden önce bir süre Türkiye'de yaşıyorlar. Bazen bu süre iki yıl, üç yıl olabiliyor. Bir şehirde siz üç yıl yaşadığınız zaman artık bazı etkileşimler de oluyor. Getirdikleri problemler...
BAŞKAN - Defakto mu o yerler yoksa?
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) - Evet defakto yani geçici değil yani devlet oraları koymuş. Mesela İranlılar için Denizli, birkaç bin İranlı bu şekilde iki üç yıl işlemleri tamamlanıncaya kadar yani kabul eden ülkedeki işlemleri bitinceye kadar orada yaşıyorlar. Tabii ki yine göçmenlerle ilgili sorunları da beraberinde getiriyorlar. Bunların da göz önünde bulundurulması lazım. Sanıyorum başka ülkelerden gelen... Mesela Denizli için İranlılar, başka şehirler için Afganlılar gibi lokalizasyonlar oluşturulmuş. Hem yereldeki o halk hem de o kalıcı göçmenler için karşılıklı sorunlara bakılması lazım. Türkiye'nin göç yolları bağlamında bakılmasına da bir dikkat çekmek istedim.
Teşekkür ediyorum.