KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Akbaşoğlu şey söyledi, ona bir yanıt anlamında tutanağa geçsin diye... Sayın Akbaşoğlu'nun deminki değerlendirmelerine katılmıyorum. Önceki maddeyle alakalı olarak demiş olduğu şey şöyle...Buradaki gerekçeden, önceki maddedeki gerekçeden ben şöyle anlıyorum: Orada tek tek oyların sayımıyla alakalı bir sehven atlama değil de komple, sanki kurul sabah geldiği zaman oyları hiç saymamış gibi bir gerçeği anladım ben gerekçeden yani sayıyorken orada "İşe, bir tanesini atladım." filan diye değil, ben öyle anladım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - O da ihtimal, o da ihtimal. O da doğru, hepsi var yani.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - O da ihtimal, o da ihtimal ama yani kanun koyucuyu o benim dediğim o subjektif kanun koyucu sizin tarafı değil de bu tarafı düşünmüş gibi geldi. Yani komple, bir tane, iki tane değil de... Mesela o sandıkta kaç?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Orada dikkat ederseniz sayı ve adet yok yani hepsi içine giriyor.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Tabii, dediğiniz tamam. Ben tutanağa geçmesi anlamında diye dedim. İşte, örneğin 300 tane oy mu kullanılıyor? Sanki kurul bütün bu uyarılara rağmen, kamu görevlisini sandık başkanı etmemizdeki hassasiyete rağmen, 3'üncü maddedeki bu ünlü kişilerle alakalı hassasiyeti ortadan kaldırıyorken "Kamu görevlisinin sandık başkanı olması en azından bu tip acemilikleri önler." şeklindeki gerekçeye rağmen 9 ve 11'le çelişiyor. Sizin bir şeyinize katılıyorum, şöyle: Niye? 9 ve 11 moda terimiyle birbirleriyle iltisaklı yani bir anlamda illiyet bağı var. Yani o anlamdaki o tespitinize katılıyorum.

Diğer türlü, Yüksek Seçim Kuruluyla alakalı da bir şeyi zapta geçelim. Buradaki tablo şu, demin değerli hocam çok güzel söyledi: Kanunla düzenlenen bir konuda Yüksek Seçim Kurulu kendini kanun yerine koyarak düzenleme yaptı. Bizden kimse Yüksek Seçim Kuruluyla alakalı bundan sonra güven beklemesin. Saygı ayrı bir olaydır, Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli bir kurumu, o ayrı bir olay ama bizim güvenle alakalı problemimiz var. Yüksek Seçim Kurulundan kim var arkadaşlar, bilmiyorum burada. Bunu Sayın Başkanla da paylaşın. Bizim güvenle alakalı sorunumuz var. Bizler inşaat mühendisi değiliz -onları küçümsemiyorum yani sakın ola yanlış anlamasınlar- mimar da değiliz, bizler hukukçuyuz. Bize şunu öğrettiler: Bize yasal düzenleme varken idarenin yetki gasbı veya bir yargı organının yetki gasbı yaparak kanunun önüne geçmesiyle alakalı bir yetki gasbını bize hukukçu olan kimse bize anlatamaz. O gün bunu Yüksek Seçim Kurulunun değerli Başkanı ve üyeleri yaptılar. Kimse bu konuda bize ders vermesin YSK'yla alakalı. Şimdi, nedir? Biz buna ilişkin çekincelerimizi söyledik, Sayın Cumhurbaşkanı da haklı olarak dedi ki: "Atı alan Üsküdar'ı geçti." Tamam, olabilir, bir siyasi değerlendirmedir, onu ayrı bir kenara koyuyorum ama hepimizin güvendiği Yüksek Seçim Kuruluyla alakalı bir düzenlemede bir problem var burada. Şimdi, 2002'den seçim güvenliğiyle alakalı bu olayda aradan geçmiş on altı yıl. 2002'de iktidar olmuş Adalet ve Kalkınma partisi, on altı yıl sonra aklına gelmiş seçim güvenliğiyle alakalı düzenleme yapmak, on altı sene sonra. Şimdi, bu nedir? Bunun bir tek açıklaması var arkadaşlar. Bu nedir? Siyasal münavebe yani siyasal iktidarın el değiştirmesini önlemek. Buradaki düzenlemelerin ne olduğunun farkındayız, biz bunları görüyoruz, altında yatan fikrin, planın ne olduğunun da farkındayız. Kimse çocuk değil, hepimiz burada milletvekilleriyiz.

Sayın Başkan, burada değerlendirme yapıyorken biz de biliyoruz, sayısal çoğunluk olarak MHP ve AK PARTİ'nin bunu buradan geçireceğinin farkındayız biz de ama biz bunları yarın bir gün, ileride tarih bizi değerlendirecektir, bu tutanakları bir gün birileri okuyacaktır. Sayın Parsak'ın güzel bir değerlendirmesi var. Bu konuda bizim bugün ne yaptığımızın önemi yok Sayın Parsak. 2019'da kantarın topuzu ortaya çıkacak. Hani oylar belli olacak ya, en azından, işte adaylarla alakalı -her ne kadar ittifakın oyları bir havuza gitse de- en azından adaylarla alakalı bir ayrım yapılacak ya, o zaman sizinle tekrar konuşmak istiyorum. İnşallah o günler gelir, sizinle tekrar konuşuruz. Kimin haklı olduğunu hep beraber göreceğiz. Tabii, ben de o konuda size katılıyorum. Şunu demek önemli değil: "Efendim, biz barajı geçeriz, biz barajı geçeceğiz." Hepimiz için geçerli, sizler için değil sadece. Geçip geçemeyeceğimizi hep beraber göreceğiz, onu yaşayarak göreceğiz. Ben de bugün hamaset yaparak "Vay efendim, siz barajı geçemiyorsunuz." veya işte "Şunlar barajı geçiyor." diye bu hamaseti yapmanın anlamı yok. Kantarın topuzunu milletin iradesiyle, milletin oyuyla ortaya koyacağız ama burada bir sıkıntı var.

Şimdi, bakın, arkadaşlar en başından beri burada somut örnekler veriyorlar. Örneğin, biz 1999 seçimlerinde baraj altında kaldık. Şimdi 9,95'le, 9,96'yla ittifak yapmadan bir parti olabilir. Ha, ittifaka karşı değiliz, ben en başta da söyledim, Türkiye'nin gerçeklerinin farkındayız ama bu şekildeki bir ittifakla alakalı sıkıntılar var burada. Bakın, oy pusulalarında mühürsüz oylara kadar bir sıkıntı var burada. Şimdi, dediniz ki -ona da katılıyorum- "Hiçbir ülkeninki birbirine benzemiyor." Benim seçim bölgem açısından, Cengiz Aydoğdu burada mı, Sayın Valim, onun güzel bir lafı var: "Türkiye'de bütün kentler birbirine benzer, Artvin sadece kendine benzer." diye. Bu yasa da sadece kendine benzeyen yasa, hiçbir yasaya benzemiyor yani. Bu yasa hiçbir yasaya benzemeyen, nevi şahsına münhasır, sui generis bir yasa. O yüzden de biz burada bazı kaygılar olduğunu ileri sürüyoruz. Yani yüzde 0,01 alan bir siyasal partinin temsilcisi bu yasayla Parlamentoya girecek, yüzde 9,95... Olabilir mi? Türkiye'nin gerçekleri, olur eğer şey yapmayacaksa. Bu nedir? Bütün partileri ittifak yapmaya zorlayan bir düzenleme. Şimdi, ne olacağını, neler öngörüleceğini, aklınızdan geçenin ne olduğunu, hangisinin sizin için bal kaymak olacağını biliyorum yani en azından benim açımdan. Onu hep beraber göreceğiz, bakalım o formül olacak mı, olmayacak mı. Yani o nedenle biz bu maddedeki -sözümü fazla uzatmayayım, Başkanın da şeyini yaparak- 12'nci maddedeki muhalefet şerhlerimizi diğer bütün teklifin üstündeki ileri sürdüğümüz yazılı beyanlar doğrultusunda ve muhalefet şerhimizdeki maddenin çıkartılmasına ilişkin gerekçelerimiz doğrultusunda tekrarlıyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, iki cümle katkı sağlamak istiyorum izin verirseniz.

BAŞKAN - Yani hep iki cümle, iki cümle, iki cümle gidiyor.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Parsak, ben size sataşmadım.