KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÖREN (Manisa) - Soma'da Eynez'den çıktıktan sonra dediniz ki basın mensuplarına: "Olayın nasıl olduğunu aşağı yukarı yüzde 95 kafamızda şekillendirdik." Hangi sayfada? Ne yaptınız? Yani, biz olayı nasıl yüzde 95 şekillendirdik, hangi sayfaya yazdık? Bu sayfanın sonuç bölümü nerede? Yani, bu kadar 100, 200, 500 sayfalık her raporu bu konuda hâkimiyeti olan insanların, yetenekli kişilerin derlenmiş, düzenlenmiş şekilde 4 sayfada özetlenmesi gerekirdi. Hiç kimse bunu okumaz. Biz okuruz, biz okuyacağız, mecburuz biz ona. Ama, 4 sayfalık, 5 sayfalık, 10 sayfalık özeti nerede? Neyi kafanızda yüzde 95 şekillendirdiniz? Bu olayı çözdüğünüzü söylediniz. Ban hâlâ daha ne olduğunu bilmiyorum. Açıklar iseniz eğer açıkladığınızı da ortak görüş olarak "Evet, böyle oldu, tabii ya bak, işte Komisyon da bitirdi bu işi." deyip buraya dercedebiliriz. Bunu bir açıklarsanız memnun olurum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Buna katılıyorum ben de.

BAŞKAN - O zaman şöyle yapalım, Hocam da kısmen Soma'daki sunumunda bahsetti orada. Tabii, burada iki tane şeye cevap arıyorduk biz: Bunlardan biri, bu basınçlı duman nereden geldi; iki, yangın nasıl çıktı? Fakat, oraya gittikten sonra şunu gördük biz. Tavanda aşağı yukarı... Sizler de oradaydınız...

HASAN ÖREN (Manisa) - Oradan aldığımız taşlar elimizde. Yani, Hocamın tespitleri var öncesi ve sonrası diye, hatırlıyor musunuz?

BAŞKAN - Şimdi, Hasan Ağabey, yer yer 4 metre, 5 metreye kadar derinlik; 8, 9 metre, en büyüğünü onu gördük. Daha sonra 2 metrelik, 3 metrelik bir derinlik, geniş bir şey, orada büyük bir darbeyle onların kırılıp aşağı düştüğünü gördük. Bilmiyorum, belki sizin gözünüzden kaçmış olabilir ama Hocamla benim gözümden kaçmayan bir şey vardı, o düşüp kırılan kesimler parçalanıp aşağı düşen kesimlerdi. Biz "kaya saplaması" deriz madencilikte veya kaya mekaniğinde, o gevşek zeminleri üstteki sağlam kayaya çivilerler. O sağlam kaya sanki beton dökülmüş gibi çatlaksız duruyordu. Yangından sonra tamamen isle kaplanmıştı, bizim videolarda var o. Mehmet Bey'in videoyu açabilme imkânı varsa oradan da görülebilir.

Şimdi, bu bize üçüncü bir şekilde, bizim kafamızdaki basınçlı bir şeyin niye çıktığı sorusuna cevap verdi bana göre. Hocamla da o bölümü de açalım. Ama, sizin dediğiniz gibi, orayı çok netleştir...

HASAN ÖREN (Manisa) - Ama, 2 tane göçük vardı orada. Birinde şu kanıya varmıştık konuştuğumuzda: Eğer, bu bandın üzerine bu daha önceden düşmüş olsaydı bu göçükte is olması gerekliydi. Eğer, banttan sonra düştüyse is olmaması her ikisini de teyit edilebilen iki tane boşluk vardı. Hatta, Bahtiyar Hoca birine baktıktan sonra daha tehlikeli alana geçtik, daha tehlikeli alanda gördük, bir parçayı da aldık, o parçayı da ben sizlere getireceğim, unuttum getirmeyi. Yani, sonuçta ne oldu burada? Yani, "Biz buradaki olayı yüzde 95 tespit ettik, kafamızda artık şekillendi." deniyor ise bu yüzde 95'ten yüzde 5'i yok bunun içinde. Nedir şimdi, söyleyin bize de biz de onun üzerinde...

BAŞKAN - Şimdi, Hasan Ağabey, sıkıntımız şu: Biz yeteri kadar bunu görselleştiremedik, arkadaşlarımız çiziyorlar. Bu -nasıl söyleyeyim- herkese çok farklı bir alan. Biz konumuzda, raporumuzda açıklarken orada kullanacağımız 2 tane görsel koyduk ama onlar asla öyle değil. Hocamın da tespiti doğrultusunda görselleri çizecek uzman bir arkadaşımızı bulduk, o çiziyor. Şimdi, bir resmi ortaya koyabilirsek anlatabiliriz.

Ben şöyle söyleyeyim size: Şurayı bir ayak gibi düşünün, ayağın yerden yüksekliği 25 metre kalınlığında bir kömür. Ayağın genişliği 110 metre, boyu 200 metre. Aşağı yukarı 550 bin metreküplük bir alanı yerin 250 metre altında boşaltıyoruz. Boşaltırken de tavanın göçmesini sağlıyoruz veya tavanın göçtüğünü düşünüyoruz. Muhtemelen, o biraz önce konuştuğumuz o çatlaklı kesimler ayağın arkasında göçüyor. Ama, oradaki marn -Hocam da girer birazdan- ve onun üzerindeki kireç. Marn ki 80 metrenin üzerinde bir marn var orada. 25 metre kömürün üzerinde 80 metrenin üzerinde marn dediğimiz bir taş var, bu Ermenek'tekinden çok farklı. Ermenek'te kil ve silt var orada. Burası kilsiz, çok sağlam. Dolayısıyla, marnın içerisinde ana galerileri sürmüşler, gittiğimiz, gezdiğimiz galerilerin hepsi marn içerisindeydi.

Şimdi, onun arkasının göçtüğü farz ediliyor. Bir hışırtı var ama hiçbir zaman biri girip de burası göçtü mü diye göremiyor. Bir kamerayla göçtü mü diye ölçebilecek teknoloji ve uygulama yok dünyada. Hocam, varsa onu da bana şey yapın. Yani, dolayısıyla...

HASAN ÖREN (Manisa) - Sevgili Başkanım, şunu anlatmaya çalışıyorum, diyorum ki: Bize yardımcı olmanız için 5 sayfalık, 7 sayfalık yüzde 95'lik bölümüyle ilgili sonuç bölümünü yazar iseniz biz onun üzerinde daha kolay uzlaşırız. Bu, birbiriyle farklı biçimde hazırlanmış bir rapordur. Yani, bu raporu okuyup analiz etmek ve üzerinde tartışmak haftalarımızı alır bizim. Sonuç bölümünde öyle bir şey koyalım ki yüzde 70'inde birleşelim, yüzde 30'unda farklılıklarımızı ortaya koyalım. 200, 500, 600, sayfalık rapor üzerinde bitiremeyiz bu tartışmayı. Bakın, hepimiz alacağız. Ben buraya yazmışım 5 sayfa. Bu 5 sayfayı benim anlatabilmem için iki saat gerekli, üç saat gerekli. Yazık, zamanımıza yazık.

BAŞKAN - Hasan Ağabey, bir saniye, olayın nasıl olduğunu anlamadan...

HASAN ÖREN (Manisa) - Yaz, anlayayım.

BAŞKAN - Ben, işte, olayı anlatıyorum.

HASAN ÖREN (Manisa) - Anlatma, yaz.