KOMİSYON KONUŞMASI

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Ben de çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, yanlış bir dil kullandığımızı düşünüyorum, Sayın Kılıç'ın özellikle. Burada bizim amacımız kimseyi ötekileştirmek değil, tabii ki her ülke, her halk kendi nezdinde en kıymetlidir, en değerlidir. Benim için de tabii ki Türkiye Cumhuriyeti çok kıymetli, halkımız çok kıymetli ama bu demek değil ki bunu yaparken bir başka ülkeyi, milleti, "Batı" diyerek bütün musibetlerin başı olarak gösterelim; bunu doğru bulmuyorum. Eğitim gereklidir. Doğru bulmuyorum. Hani, bu yüzden, biraz daha dikkatli olmalıyız çünkü Parlamentodayız, dilimize çok dikkat etmek zorundayız; bunların hepsi tutanaklara geçiyor ve gerçekten, hani, belki amacımız o değil ama amacın ötesine geçip bu şekliyle bize dönebiliyor. Bu anlamda, daha dikkatli bir dil kullanmamızın tekrar altını çizmek istiyorum.

İkinci olarak, çocuk cinsel istismarı akşamdan sabaha çıkmış bir şey değil. Yani bunun şimdi, kanayan bir yaraya dönüşmesi bu yaranın yeni olduğunu da göstermiyor; eskiden beri olan, belki şu an daha görünür olan, iletişimle daha açığa çıkan bir durum. Bunu böyle değerlendiriyoruz ve iktidarın bu konudaki, şu anki, en azından Bakanlığın gerçekleştirdiği çalışmaları çok olumlu ve toplum tarafından da desteklenmesi gereken bir adım olarak görüyoruz ama eleştiri kısmı ve öneri kısmı... Bunu bir suçlama, bir şey, hayır, burada biz ceza vermiyoruz; biz burada öneri veriyoruz, katkı sunmak istiyoruz. Yani amacımız burada bağcıyı dövmek değil, bağcıya bir şeyler söylemek ve iktidar olarak şu an Komisyonda da çoğunluğu elde eden grup olarak tabii ki bunu size söyleyeceğiz. Bir de burada bunu birbirimize söylemeyeceğiz de ne yapacağız? Bunu bizler daha önce de dile getirdik, sıkıntılar oluyor, iletişimde problemlerimiz oluyor. Bu, bizden kaynaklı olabilir, sizden kaynaklı olabilir ama burada Başkan sizsiniz ve bunu yapacak, bu iletişimi sağlayacak, bu farkındalığı artıracak, gelmiyorsa belki onu toplantılara çekecek, katılımını artıracak sizsiniz. Görevimiz bu değil mi, amacımız bu değil mi? Amacımız daha çok birlikte olmak, daha çok birbirimizle paylaşmak, fikirlerimizi daha çok çatıştırmak, doğruyu, ortak aklı çıkarmak; amacımız bu zaten ama bundan önce de -bunları yüz yüze de konuştuk, belki böyle bir toplantı aracılığıyla değil ama- geç toplantı bildirimleri, bizim katkımızın, önerilerimizin sorulmaması, içerik anlamında söylüyorum, gerek Komisyon çalışmalarımızda gerekse gittiğimiz bölgelerdeki, illerdeki çalışmalarda... Bu anlamda tabii ki biz farklı görüşlerin, farklı düşüncelerin de olmasını istiyoruz, biz de yansıtmak istiyoruz o etkinliğe, o zaman daha sahipleniyoruz, o zaman daha çok katkı veriyoruz ama bugüne kadarki yaşadıklarımızda, hep sonradan dâhil olunup ve hiçbir katkı sunamadan organizasyonların içinde olduk. Bu da koparıyor yani üyeleri koparıyor çünkü bir katkı sunamıyorsunuz. Yani olaya bu şekliyle yaklaşmak, bizim amacımız burada sanki bir suçlama, bir eleştirme; hayır, değil ya yani burada amaç, gerçekten şu konuşmayı, şu iletişimi daha çok artırmak. Tabii ki farklı düşüncelerimiz olacak, tabii ki farklı bakış açılarımız olacak ama bu demek değil ki KEFEK gibi... Gerçekten çok önemsiyorum, iyi ki kurulmuş, 2009'da hepimizin katkısıyla kuruldu bu Komisyon ama o günden bugüne hepimizin ortak olduğu bir şey var. Ne diyoruz? Yasama üzerine düşeni yapıyor ama yürütme uygulamada sıkıntı yaşıyor, demiyor muyuz? Ya, uygulama konusunda sıkıntımız yok mu bizim? Bakın, KEFEK kuruldu, sekiz yılı aşkın bir süredir var, çok güzel çalışmalar da yaptı ama işleyişine bakıldığında yasama işlevini yapamıyor. Hâlâ esas kanun görüşmedik biz, değil mi? 7 tane... Hiç esas komisyonda görüşmedik, hep tali komisyon olarak fikir beyan ediyoruz. Ben biliyorum, sizin İnsan Hakları Eşitlik Kurumunu da -çaba gösterdiğinizi ve- çekmeye çalıştığınızı. Hani aldınız da lütfettik burada da görüştük ama orada, bizim buradan çıkan şeyin hiçbir şeyi olmadı. Raporlama yapıyoruz, ne güzel, alt komisyon raporları var, ciddi emek bunlar. Bakın çocuk cinsel istismarına yönelik tam 86 madde var, çok da güzel maddeler. Bunlar yoğun çalışma, emek.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ama konuşmanızda bunları...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Hayır, ben her zaman söylüyorum, yapmayın. Ben hep böyle konuşuyorum. Ne zaman böyle konuşmadım? Bakın, o 86 maddeyi...

BAŞKAN - Hayır, bu cümleleri kursaydınız keşke, bunları konuşmazdık Sayın Yüceer.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Her zaman kuruyorum ama fırsat vermiyorsunuz ki hemen bir savunma, hemen bir şey. Sanki böyle bir suç var ortada.

BAŞKAN - Bakın, bu cümleleri kursaydınız bunlar zaten konuşulmazdı.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Hayır, burada kimse kimseyi suçlayamaz; hepimizin niyeti aynı, hepimizin çabası aynı, zaten böyle bir şeyi asla düşünemeyiz. Tabii ki farklı bakış açılarımız var, tabii ki eleştirilerimiz olacak, önerilerimiz olacak ama zaten amacımız bu değil mi? Yoksa, biz gidelim buradan, ben kalkayım, hiçbir etkinliğe gelmemeyeyim eğer arzu edilen buysa; sıkıntı yok. Yani ben de konuşacak bir yer bulurum, mücadele edecek bir alan bulurum; bunda da bir sıkıntı yok ama bakın, son olay kadına yönelik şiddetin...

BAŞKAN - Ama bu konuşmanızla bile suçluyorsunuz, "Konuşturmuyorsunuz." demek yani.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Ben bitireyim, bitireyim. Siz konuştunuz, ben de konuşayım.

Bakın, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair bir toplantı oldu. Onu, evet, siz düzenlememiş olabilirsiniz, Komisyonumuzun dahli olmamış olabilir. Zaten Parlamento çatısı altında yapılan etkinliklerde en azından dâhilî olan komisyonlar, ilgisi olan komisyonlar çağrılır, âdet budur. Biz bundan önce, emin olun, bir sürü sivil toplum kuruluşları etkinlik düzenledi, Mor Çatısından diğerlerine kadar çocuk evlilikleriyle ilgili, hepsine gittik, hepsinden haberdar olduk. Hadi, onlarda böyle bir iletişim sıkıntısı oldu, sadece bizlere değil, tüm milletvekillerine gönderilmesi lazım, önemli bir alan, hepimizin orada olması lazım. Bir eksiklik değil mi bizim orada olmamamız? Ama siz bu konuyu eğer biliyorsanız, bir şekliyle dâhil olmuşsanız komisyonunuzu bilgilendirmeniz, bu, sizin göreviniz, sizin sorumluluğunuzda. Ha, gelen olur gelmeyen olur ama en azından, siz bunun için çaba göstermiş olursunuz. Ben burada bir art niyet aramıyorum, kötü niyet aramıyorum ama bu ilişkiyi güçlendirmemiz -artık daha çok yapmamız- lazım çünkü bir kopuş yaşıyoruz sizin de ifade ettiğiniz gibi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bunu sözlü olarak...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Bunu sözlü çok yaptık, yazılı da ne var? Bunda bir şey yok ki, bunda hiçbir sıkıntı yok.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Burada iyi niyet...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Hayır burada niye kötü niyet olsun? Burada bir amacımız var ve burada konuşuyoruz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sözlü de yapabilirdiniz uyarınızı...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sözlü çok uyardım, lütfen. Bu konunun sözlü uyarısını yaptık, çok da konuştuk. Yaşadığı sıkıntıları da biliyorum uzmanlar konusunda.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Takvime baktım, acaba bize ulaşan, size ulaşmayan bir şey var mı? Yok yani.

CANDAN YÜCEER ( Tekirdağ) - Ben bitireyim Hüsnüye Hanım, ben bitireyim.

Bu konuda, gerçekten, sıkıntılarımız olduğunu da biliyorum uzmanlar konusunda, Komisyonun oturması konusunda ama bunu, birbirimizi şey yaparak değil, önerilerini, katkılarını alarak yapmak lazım.

Bizim önerilerimiz, bu anlamda katkımız çok kıymetli. Biraz önce yine, eleştiri oldu "Katılmıyorlar." Biz tam tersine bugün yüzde 50'yle temsil ediyoruz, arkadaşlarımız Osmaniye'de, daha önceden bir programdı.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ama inanın, biz de olabilirdik.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Hayır, geç bir bildirim oldu.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Şu anda gerçekten... Aynı anda haberimiz oldu Candan Hanım.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Salı günü biz 16.30'da bilgilendirildik.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Aynen, biz de öyle.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Tamam, olabilir ama bu haftaya denk geldi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Burayı önemsiyorsa kalmalıydı yani.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Tabii ki önemsiyoruz ama orası da çok önemli. Bunlar önemli değil ama gerçekten önemli olan birbirimizle daha çok iletişime geçmek, birbirimizden katkı almak. Ben bunu önemsiyorum.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Onun için buradayız.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Bundan sonra da en azından, gerçekten en azından bu tür etkinliklerde bir iletişim ağı... Bu siz olursunuz ben olurum, bir başkası olur, hiç fark etmez ama tabii ki Başkanın sorumluluğunda, Başkanlıkta, ona düşer. Ama şunu da söylemek lazım: Burada, gönül almak, bu ağı kurmak, güçlendirmek size düşer, alınganlık değil. Bu da yanlış. Bu olayların böyle şahsileştirilmemesi lazım. Şahsımızla ilgili, birbirimizle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Herkesten o konuda Allah razı olsun, gittiğimiz her yerde hep beraberiz, paylaşımımız var, şeyimiz var. Bu konuda hiçbir sıkıntımız yok ama bunun böyle şahsileştirilmesi de doğru değil. Amacımız, burada bir eksikliği gidermek, daha çok katkı sunmak. Bunu böyle görmek ve böyle değerlendirmek lazım.

Teşekkür ederim.