KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok değerli misafirlerimiz, çok değerli üyelerimiz; aslında her şey o kadar güzel söylendi ki özetlendi ki böyle cümleler çok derli toplu, efendim, çalışmalar hakikaten yaraya merhem olacak tarzda. Ben de belki birkaç cümleyle buna katkıda bulunmak isterim affınıza sığınarak, Başkanımın da uyarısını dikkate alarak.

Aslında Rabb'imiz, Kur'an-ı Kerim'de çok güzel tarif ediyor insanı yani eşrefimahlukat ve esfelisafilin; kötülüğün en dibinde -hani efendim şu anda çocuk istismarını konuştuğumuz için bunu söyleyebiliriz- ve insan güzel ahlaklı ve kul olarak hakikaten yaşamda iyi insan olduğu zaman da eşrefimahlukat olarak tanımlanıyor. Yani, dileriz ki bütün bu konuştuklarımız esfelisafilinden insanı eşrefimahlukata yükseltir.

Burada hepimiz aynı fikirdeyiz, tekrar tekrar söylemeye gerek yok, çocuklar bizim en değerli varlıklarımız. Bir işi konuşurken, bir işi yaparken, kanun düzenlerken -şu anda kanun düzenleyici, kanun yapıcı konumundayız- tabii ki en fazla acıyı yaşayanların yerine kendimizi koyarak belki bunları düzenlemek gerekir çünkü insan haklarına tabii ki saygılıyız, anlaşmalarımız var, attığımız imzalar var ülkeler olarak ama insan haklarına saygılı olurken acıyı yaşayanların da yaralarına merhem olacak şekilde, onların da "Ya, oh, bu yapılan şey bizim yaramıza da merhem oldu." diyecek şekilde yapmamızda fayda olduğunu telakki ediyorum.

İstatistiklerden konuşuldu. Tabii ki biz bu KEFEK vesilesiyle diğer araştırma yapmak için farklı ülkelere de gidiyoruz. Oradaki istatistiklerin veya Avrupa'daki rakamların gerçekleri yansıtmadığını her vesileyle görüyoruz. Ben geçen toplantıda da mesela, İspanya'daki kadınlara şiddetin asayiş sorunu olarak istatistiklendiği ve bunun kadına şiddet olarak istatistiklenmediği, dolayısıyla rakamların çok düşük olduğunu söylemiştim. Yine, aynı şekilde, bazı bilgileri biz karşı taraftan istediğimizde bunlar bize doğru olarak verilmiyor ama biz her şeyi o kadar güzel sergiliyoruz ki, bütün ülkeler istatistikleri o kadar güzel alıyorlar ki "Sizin ülkenizde şu var, bu var." deniyor. Belki bu rakamların çok yüksek olup olmaması noktasında da kendimizi bir sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum.

Tabii, ben bir tıp hekimiyim, arkadaşlar da kendilerini tanıtırken söze öyle başladılar. Biz tıpta şunu önceleriz yani koruyucu ve önleyici olarak hastalıkların oluşmadan önce tedbirlerin alınması gerekir. Bizim belki bu noktada -tabii, cezaları konuşacağız ama- sivri sineklerden öldürmekten çok, bataklığı kurutmak yönündeki çabalarımız, gayretlerimiz olması gerektiğini bütün konuşmacıların bu meyandaki şeylerine katılarak ifade etmek istiyorum.

Çalışmaların tek taraflı yapıldığıyla ilgili vekillerimizden eleştiriler geldi ama tabii ki yapılan çalışmalar bir baz oluşturulduktan sonra muhalefetle paylaşılır. Dün de bunun yapıldığına şahit olduk. Bu noktada bunun çok da eleştirilecek bir mevzu olmadığı kanaatindeyim.

"Karşımızdakini ele geçirme" olarak söylediğinize katılmıyorum. Bir konuşmacımız, bu fiilî yaparken karşıdakini ele geçirme şuuruyla veya bilinciyle hareket eder... Ben bunun öyle olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa sadece vücudun herhangi bir yerine de dokunabilir ama ısrarla bakıyorsunuz yani kendini tatmin edecek noktalara odaklanıyor failler. Ben onun çok da öyle olduğunu düşünmüyorum çünkü konuştuğumuz mevzu da yine cinsel istismar olduğuna göre, bu da onun en açık delili.

Yine, cezalarla ilgili Nursel vekilimizin söylediklerine aynen katılıyorum ve tabii, şöyle derleyip toparlamak istiyorum ama atladığım varsa da bir sonraki gündemde inşallah dile getiririz.

Ben ayrıca, son olarak da bir sonraki maddemizde ama tekrar söz almamak adına söylüyorum: 9 kişiyle imza verilirken burada 3 arkadaşımızla temsil edilmesi... Hayır, 9 kişiyle -yani diğer muhalefetten MHP'li arkadaşlar imza atmamışlar- imza verilirken burada 3 kişiyle temsil edilmenin hakkaniyetle ve insan haklarıyla... Özellikle "insan hakkı" deniyorsa benim vaktimden de çalınıyor şu anda yani bunun öyle olmadığını söylemek istiyorum. Eğer imza atan arkadaşlarımız varsa o imzanın arkasında durarak burada olmalarını isterdim. Hani, şehit ailelerine gitmek, tamam, çok güzel, biz de gidiyoruz, belki biz de şu anda şehit ailelerinin yanında olacaktık, onlarla birlikte sorunlarını konuşup paylaşacaktık, sevgilerini veya acılarını paylaşacaktık ama o, mazeret değil çünkü kırk sekiz saat önceden...

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Hep savunma, hep savunma, hep savunma!

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - ...kırk sekiz saat önceden bu toplantı bildirildi, herkes programını ona göre yapardı.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar.