| Komisyon Adı | : | (10 / 937, 938, 939, 940, 941, 942, 943, 944, 945, 946, 947) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .11.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, bugünkü sunumu ve 4 Haziran tarihinden bu yana Komisyonumuzun yaptığı çalışmaları ve kendimizin de milletvekili olarak yaptığımız diğer başka çalışmaları yıllardan bu yana birlikte değerlendirdiğimizde çok ciddi bir yönetim zaafı da ortaya çıkıyor.
Şimdi, 28 Ekimde, Sayın Başkan, Ermenek'teki kazayı ilk duyduğumda Manisa'da bir köyde, kahvede bir ziyaretteydim. Tesadüfen, sessiz olmasına rağmen "Eyvah, yine bir maden kazası!" dedim. Açtık, Ermenek'te. Gayriihtiyari, hâlbuki Ermenek benim bildiğim bir yer değil yani hangi firma olduğunu da bilmem zaten mümkün değil fakat "Ya, bu Uyar Madencilik olmasın gene?" dedim, bak yani Allah söyletti denir ya değerli arkadaşlar.
Şimdi, biraz evvel sunumunu yapan İş Güvenliği Şube Müdürü Kurtarma Ekip Şefi Faik Bey konuşmasında güzel bir şey söyledi, "Kazadan sonra siyasi irade oradaydı." dedi, Ermenek kazası için yani tüm siyasi irade oradaydı dedi. Şimdi, İş Teftiş Kurulu Başkanlığının teftişlerine bakıyoruz, denetimin fonksiyon hâline gelmesinde, etkili olmasında siyasi iradeyi göremiyoruz. Siyasi irade kazadan önce yok, maden ihaleleri yapılırken kime ne verileceğinde siyasi irade var, kazadan sonra siyasi irade var, siyasi irade derken aynı zamanda tabii idari iradeyi de kastederek söylüyorum.
Şimdi, bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum: 2 Aralık 2012 tarihinde bu Uyar Madenciliğin faaliyetleriyle, çalışmalarıyla ortaya çıkardığı mağduriyetlerle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bir yazılı soru önergesi verdim. Soru önergemiz biraz ayrıntılıydı. Tam on buçuk ay sonra, Ermenek kazasından on üç gün evvel, 15 Ekim 2014'te yani soru önergemizden tam on buçuk ay sonra bir cevap geldi. Ben tabii Çalışma Bakanlığına, bu cevabı hazırlayanlara da, Sayın Bakana da teşekkür ediyorum. Bugüne kadar görmediğimiz şekilde, tam 6 sayfa, teferruatlı, bazı ufak tefek noksanlıkları da olsa ayrıntılı bir cevap vermiş. Ben bunu kısaca özetlemek istiyorum.
Manisa'da yine bu Uyar Madencilik ve yan birtakım aynı kişilere, aynı aileye ait çeşitli şirketler var. İşte Şahin Madencilik, Karaelmas Pazarlama, Sancak, Uyar vesaire gibi firmalar. Sadece Darkale maden ocağında 2009 ile 2013 yılları arasında, toplam beş yıllık süre içerisinde tam 1.120 defa iş kazası yaşanıyor ve 6 işçi de hayatını kaybediyor ama bunlar faaliyetlerini yürütmeye devam ediyorlar. 2012 yılında 804 işçinin ikişer aylık maaşlarını vermiyorlar, tazminatlarını ödemiyorlar. Ondan sonra, bazı ufak rakamları da, 5 bin lira, 10 bin lira, 20 bin lira gibi idari para cezalarının da birçoğunu da ödememişler. Toplam bana bildirilen borçları da 118 milyon liradan fazla, bunların çoğu da ödenmemiş, takip sonuçsuz kalmış. Ayrıca şimdi, hatırlarsınız, Ermenek kazasında Sayın Cumhurbaşkanı acılı ailelerle konuşurken demişti ki: "Ya, bir şikâyet mektubu yazsaydınız keşke bana." Şimdi, tabii, devlet şikâyet mektuplarıyla yönetilmez. Vatandaş, 121 işçi bu Uyar Madencilikle ilgili, ödenmeyen ücretleri, kıdem ihbar tazminatları, uygulanan mobbingler, yıllık izinlerle ilgili şikâyette bulunuyor; ondan sonra, ayrıca Çalışma Bakanlığına 124 adet şikâyet dilekçesi veriyor yani vatandaş mektubu devletine yazmış, ayrıca Başbakana, Cumhurbaşkanına mektup yazmasına gerek yok çünkü devlet kurumlarıyla ve kurallarıyla yönetilir, bir ülkenin en belirgin özelliği budur. Şimdi, "Şirket müfettişleri gerekli evrakları vermediği için denetim yapılamamıştır." cevabı var. Bu rakamlar, bu ifadelerin tamamı Bakanlığın resmî ifadeleri. Paraları tahsil edememiş. Vatandaşa, işçiye mahkeme yolunu gösteriyor idare, "Git mahkemeden ara." Ya, mahkeme işçinin lehine sonuçlansa da netice alınamıyor. Peki, bunun sorumlusu kim? Bu kadar yanlış faaliyetlere, ne bileyim, gerek çalışma şartlarına uymazken bu kadar pervasızlığı, bu kadar cesareti nasıl alabiliyor? Niye bu kadar başıboş bir şekilde icrai faaliyet yürütüyor? Niye bunların ruhsatları elinden alınmıyor, çalışma faaliyetleri men edilemiyor? Ha, demek ki burada ciddi bir zafiyet söz konusu ve korundukları kanaati artık gittikçe hepimizde de yerleşti.
Şimdi, biraz evvel de ifade edildi, bu Ermenek'te de yine kendine tahsis edilen alanlardan taşma söz konusu. Bu Uyar Madenciliğin 106 bin ton da haksız yere malzeme aldığı yani çalındığı ifade edilmiş, alan dışına da çıkılmış. Bir pervasızlık var.
Yine, Çalışma Bakanı Sayın Çelik defaatle feryat ediyor, bu feryadı duymak lazım. Elbette Hükûmetin bir sorumlu Bakanı olarak onun da sorumlulukları var ama bir feryat var. Aslında bir mektup yazıyor bence Faruk Çelik, yine tekrarlamış, diyor ki: "Kâr ve rant hırsından yüreklerimizi çekmeliyiz." Kâr ve rant hırsına işte bu madenleri bu şekilde çalışmaya yol veren sadece kaza olduktan sonra hemen pürtelaş maden ocağının başına giden siyasi irade tamamen sorumludur, bunu da kimse göz ardı edemez çünkü ihalelerin nasıl yapılacağını, madenlerin nasıl çalışacağını belirleyen irade siyasi iradedir. Şundan oldu, bundan oldu, o teknik yani biz sebep sonucu karıştırmayalım, sonucu sanki sebep gibi görmeye de gayret etmeyelim.
Bu sunumların doğrusu bende uyandırdığı düşünceler bunlar. Maden işletmelerinde bu kadar pervasızca faaliyet gösterememeleri gerekir. Nitekim, Ermenek'teki bu facianın yaşandığı maden ocağını işleten de... Manisa'da, Soma'da pek çok işçinin ölümünün olduğu, yüzlerce işçinin yaralandığı, yine belki binden fazla işçinin hakkının hukukunun çiğnendiği, çalındığı bir maden işletme faaliyet var, bunun üzerinde dikkatle durmak gerekir diyorum.
Şimdilik söyleyeceklerim bunlar Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.