| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .02.2018 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sadece soyut olmak üzere şu değerlendirmede bulunabilirim. Bir kere yargı organlarımız kanunları yorumlarken önlerine bir mesele geldiğinde gerçekten olayın gerçek durumuna ve hakkaniyetine bakmaksızın bu tür durumlarda sürekli bir şekilde idarenin aleyhine kararlar veriliyor, bunu birçok olayda görüyoruz. Aslında kanunun mevcut metnine bakıldığında çok açık bir şekilde "kamulaştırılır" ifadesi olmakla beraber, bu belirli şartlara bağlanmış durumda. O şartlar var ise idare böyle bir yükümlülük altında. Kanaatimce burada yargı organlarının yaygın bir şekilde uygulamaları, sürekli bir şekilde kamulaştırma lehine ve idare de gerçekten bazı durumlarda, aslında kanundaki şartlar oluşmadığı durumda bir kamusal maliyetle karşı karşıya. O açıdan, idarenin bugün getirmiş olduğu öneri, aslında yargı organlarının bilfiil sahadaki duruma bakmaksızın o "kamulaştırılır" ifadesinin çok keskin bir şekilde yorumlanmasından kaynaklanıyor. Şimdi, biz burada "kamulaştırılır", "kamulaştırılabilir" demekle artık idarenin keyfî, sebepsiz bir şekilde kamulaştırma işlemini yapmayacağı anlamını da çıkaramayız. Öncelikle şu unutulmasın: Bu bir kanun, idare bunu uyguladığı zaman, sizin söylediğiniz gibi idare mesnetsiz bir şekilde veya kendince bir gerekçeyle kamulaştırmadığında bu da yargısal denetime tabi. Yani yargısal denetime kapalı bir alanda idareye keyfî bir tasarrufta bulunma yetkisi vermiyoruz. Sadece idarenin, yani bazen öyle alanlar var ki arkadaşlara soruyorum, şimdi bir mutlak koruma alanları var, değil mi, bir de ne var? Yani mutlak koruma alanları dışında kalan ikinci aşamadaki yerler var. Oralarla ilgili aslında kamulaştırma işlemi yapılabilir de yapılamaz da ama mahkeme kararları sürekli bir şekilde "kamulaştırılır" ifadesini gerekçe göstererek, sebebe bakmadan, gerekçeye bakmadan her defasında bu şekilde karar veriyorsa, idare kendince burada kamusal yüklerden kurtulmak için bir çözüm arıyor. Ama bu çözümü, idareyi keyfiliğe itecek, idare keyfî şekilde davranacak şeklinde değerlendirmek de mümkün değil, zaten dava konusu olacak, bu hâliyle de dava konusu olacak. O açıdan, bence burada, yani idarenin birçok olayda yaşadığımız sorunlar, bu gri alanlarda yargısal uygulamalardan, yargısal uygulamaların doğurduğu olağanüstü maliyetlerden kurtulma çabası olarak görüyorum ben açıkçası. Ama bu çaba keyfî olarak kullanılır mı? Yargıya açık, yargı denetimine açık. Burada şunu yapsaydı mesela, aradaki gerekçeleri kaldırsaydı yeni gelen metin, yani çevresel etkiler veya yararlanamama ilkelerini tamamen kaldırsaydı, sadece deseydi ki "İdare kamulaştırabilir." deseydi, olurdu. Ama aradaki, iki virgül arasındaki bütün gerekçeleri aynen korumuş durumda madde metni. O açıdan, mahkeme bir konu önüne geldiğinde, idare veya valilikteki komisyon "Ben bu kamulaştırmayı gerekli görmedim." dese bile, kanun metnindeki bu yararlanamama ilkesini yargı organı gözeterek yine aynı kararı verebilir. Yani onun için, Sayın Bakanım, ne mevcut madde tam meseleleri keskin bir şekilde, sarih bir şekilde çözüyor ne de yeni getirilen madde bunu çözüyor, sadece yargı organlarının bu "kamulaştırılır" ifadesini çok kesin, kati, idarenin aleyhine yorumlayan yaklaşımını bir nebze bu değişiklikle daha orta bir noktaya getirme gayreti var. Bu bir gayret, Hükûmet olarak, idare olarak uygulamaları yaparken, kanunları yazarken, sahada olaylarla karşılaşırken, gerçekten öyle noktalarla karşılaşıyorsunuz ki yasayı koyarken hiç öngörmediğiniz yorumlar yapılıyor, hiç öngörmediğiniz yorumlar. O açıdan, idarenin burada uygulamadan kaynaklanan bir sorunu çözme gayreti var. Bu çözme gayreti kanaatimce yani iyi niyetli bir gayret. Ama metinde keyfiliğe neden olan bir ifade varsa, tabii ki üzerinde konuşulabilir. Benim burada gördüğüm, "kamulaştırılır" ifadesini, "kamulaştırılabilir" ifadesini şöyle yorumlamak yanlış olur: "Bundan sonra idare hiçbir gerekçe göstermeksizin ve kanunun lafzında yer alan o ifadelere dikkat etmeksizin, bu tasarruf hakkını kullanabilir ve mahkemeye gittiğinde de mahkeme hiçbir şekilde artık idareye, kullanılabilir hakkı verilmiş, bu takdir hakkına girer, takdir hakkı konusunda idarenin yerine geçip karar verme hakkı bende yoktur." diyemez. Çünkü kanunda hâlâ gerekçeler duruyor.