KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun saygıdeğer milletvekilleri, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Ben de benden önceki hatiplerin yaptığı gibi bugün annesi vefat eden Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzün'e annesi için Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailesine de başsağlığı dilemek istiyorum sözlerimin başında.

Şimdi, bu üzerinde müzakerelerine başladığımız (2/137) esas numaralı Kanun Teklifi temelde 3 konuya işaret etmektedir. Bunlardan bir tanesi seçim ittifakı, ikincisi seçimlerin güvenliği, üçüncüsü de 16 Nisan 2017'de milletimizin kabul ettiği Anayasa değişikliklerine ilişkin uyuma dair düzenlemelerdir. İttifakla ilgili ilk, evvela bu yönde değerlendirmelerimizi paylaşmak isterim.

Şimdi, seçim ittifakı müessesi ilk defa Türkiye'de gelen ve Türkiye'de de ilk defa değerlendirilen bir müessese değil, her şeyden önce bunu ifade etmek lazım. Zira seçim ittifakı Avrupa başta olmak üzere dünyanın da pek çok yerinde uygulanan ve buna dair anayasalarında, yasalarında konu olan bir müessese. Saymak gerekirse Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Hırvatistan, İtalya, Litvanya, İspanya, Macaristan, Polonya, Portekiz, Romanya ve Slovakya'da bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla seçim ittifakları anayasalarında da, yasalarında da buna dair değerlendirmeler var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Baraj kaç oralarda?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hepsini anlatacağım.

Hatta bir tavsiyede bulunayım, "Baraj kaç?" filan gibi sorular geleceği için birazdan bazı düzeltmeler de yapacağım için size de böyle faydalı olsun, hatta keşke Sayın Erkek burada olsaydı, akşam da zannediyorum bir televizyon programı var. Oraya giderken de düzeltmiş olsun.

BAŞKAN - Burada.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ha, buradaymış, daha da isabetli.

Biraz önce mesela kendi beyanlarını ortaya koyarken dedi ki: "Avrupa'daki ittifaklar tek liste ve mertçe." Bu gerçeği yansıtmıyor, birazdan onları ifade edeceğim ama...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Tercih var bir de. Tercih sistemi var.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Baraj meselesi, tercihler mesela, bunlara dair bizim Meclisimizin Araştırma Hizmetleri Başkanlığının çok güzel bir çalışması var 22 Aralık 2017 tarihli, isteyen herkese açık ve burada etraflıca hem buna dair değerlendirmeler, karşılaştırmalı hukuktaki durum, ülkemizin geçmişinde yer alan durum vesaire hepsi burada çok güzel anlatılmış genişletilmiş hâliyle bulmak da mümkün.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sadece barajı söyleyin.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sırası geldiğinde söyleyeceğim. Konuşmama müdahale etmeyin, akışını tamamlayayım. Oraya da mutlaka gelecek. Emin olun, söylenmiş her şeye dair mutlaka bir şey...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sinirlenmeyin. Sayın Bostancı gelemedi belki siz gelirsiniz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yo, ben hepsini ifade edeceğim, hiç merak etmeyin, hiç eksik kalmayacak, boşluk kalmayacak hepsini ifade edeceğim.

Şimdi, burada karşılaştırmalı hukukta birazdan detaylarına gireriz ama ülkemizdeki duruma baktığımızda da ittifakın yasal zeminde esasen 1950'den itibaren mevzuatımızda söz konusu olduğunu biliyoruz. 1950'de çıkmış 5545 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu'muzda bu yönde bir düzenleme var ve aynen şu hükmü ifade ediyor: "Müşterek aday listesi verilen siyasi partiler o seçim çevresinde bir parti sayılırlar, bir parti olarak kuraya girer ve üye ismi verirler." Fakat bu 1954'teki ilk uygulamasından hemen sonra yürürlükten kaldırılmış ve 1954'ten günümüze kadar yasal ittifak hiçbir zaman söz konusu olmamış. Yasal ittifak söz konusu olmamış da fiilen ittifak olmamış mı? Hayır. 1954'ten bu yana pek çok sayıda fiilî ittifak var, özellikle de 1991'den itibaren tüm siyasi partilerin üç aşağı beş yukarı fiilen ittifak yaptığını biliyoruz. Yasal ittifak ile fiilen ittifak arasında her şeyden önce bir samimiyet farkı var. Yasal ittifakta, samimi bir şekilde, ittifak yapmak isteyen tüm siyasi partiler iradelerini beyan ediyor ve milletimizi kandırmak durumunda kalmadan bunu ortaya koyabiliyorlar. Çeşitli düzenlemeler var, işte, birtakım protokoller yapılabiliyor, vesaire; dünyadaki uygulamalarında da çok çeşitleri var. Ama fiilî ittifak yapmak durumunda kaldığınız zaman, bizim ülkemizde özellikle bunun 1991'den bu yana -Sayın Kalaycı'nın da ifade ettiği gibi- 5 ayrı seçimde uygulamaları söz konusu olmuş. Partiler -2 parti, 3 parti, 5 parti, kaç sayıdaysa- bir siyasi partinin altında ittifak ederek seçimlere giriyorlar, kendi adaylarını o listenin altında gösteriyorlar ve seçimi kazandıktan sonra -eğer yüzde 10 barajını da aşabilirlerse- Meclise geldikten sonra yeniden istifa ederek kendi partilerini, hülle partisini de kullanmak suretiyle geri dönüyorlar ve milletimizi kandıran, aldatan bir dizi uygulamaya mecbur kalıyorlar.

Şimdi, bunlar değerlendirilirken biraz önce gene, ne yazık ki, işte, "kuyruk olma" gibi bir iddiada bulunuldu bir hatip tarafından. Ya, bunu asla kabul edebilmek, benimseyebilmek mümkün değil. Nitekim, 1991 seçimlerine baktığımızda, SHP'nin HEP'i Meclise taşıdığını görüyoruz; yani, şimdi, HEP orada SHP'nin kuyruğu mu oldu ya da SHP HEP'i kuyruğu mu yaptı? Hâlbuki aynı seçimde Milliyetçi Çalışma Partisi, Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi de, o çerçevede, güçlerini birleştirerek, 1980 ihtilali sonucunda yazılmış olan 1983 tarihli seçim kanununun...

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Parsak, niye yapılıyor bunlar? Yüzde 10'dan dolayı yapılıyor. İndirin yüzde 10'u, indirin.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - İşte oraya geliyorum, bir müsaade edin. Bakın, iki buçuk saattir...

MUSA ÇAM (İzmir) - Kaldıralım yüzde 10'u, kaldıralım.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ben hepsini anlatacağım, müsaade buyurun, hepsini anlatacağım. İki buçuk saattir dinliyoruz, oraya da geleceğiz mutlaka.

1980 ihtilalinden sonra, 1983'te çıkan o seçim kanunu hazırlanırken temelde dünyadaki tüm seçim sistemlerini her yönüyle inceleyip "Milliyetçi hareketi ve millî görüş çizgisini nasıl ederiz de Meclis dışında tutarız?" yaklaşımı üzerine âdeta bir matris oluşturarak tüm sistemleri inceledikten sonra, hem ülke barajlı hem bölge barajlı, türlü zorlukları içeren bir anlayışla, bir zihniyetle oluşturulmuştu. İşte, onlardan dolayı baraj da...

MUSA ÇAM (İzmir) - Kim? Onlar da geldi. ANAP gelmedi mi? ANAP gelmedi mi?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Baraj da bundan kaynaklanan bir durumdu.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ondan onlar faydalanmadı mı?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ondan sonra da, 1991'de ilk uygulaması itibarıyla bu böyle aşıldı, sonrasında da beş ayrı seçimde ittifaklar yapıldı. Söz gelimi, 2007 yılında da ittifak yapıldı; bu defa DSP mi CHP'nin kuyruğu olmuştu ya da CHP mi DSP'yi kuyruğu yapmıştı? Yani, böyle "kuyruk" metaforu üzerinden anlatırken bu işin siyaset tarihimizdeki geçmişini de bilerek ona göre değerlendirme yapmak lazım, onu ifade etmeye çalışıyorum.

Öte taraftan, gene fiilî ittifaklarla ilgili bu durumu gördüğümüzde, açıkçası hem Avrupa uygulamalarında hem de Türkiye uygulamalarında çeşitli farklı boyutlarının olduğunu görüyoruz.

Şimdi, mesela biraz önce söylediğim yerden devam etmiş olayım: Danimarka'da siyasi partiler müşterek listeyle seçime katılamamakta, seçim kanunu bunu açıkça ortaya koymakta. Norveç'te siyasi partilerin ortak listeyle seçime girmeleri, değerli milletvekilleri, Anayasa'yla yasaklanmakta; sadece yasayla değil, Anayasa'yla yasaklanmakta. Yani, buna benzer başka uygulamalar da var ama ben kaynağını ifade ettim. Çok kıymetli zamanınızı da uzun uzun almayayım, burada var.

MURAT EMİR (Ankara) - Onlarda ittifak ayrı, ayrı oylama var ama.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hangi ülkede nasıl oluyor, bunları buradan bakarak öğrenmek mümkün.

Şu baraj meselesine dair de bir şeyler buradan ifade etmiş olalım: Esasen, biz bu kanun teklifimizi verdiğimizde Adalet ve Kalkınma Partisi heyetinin Başkanı, aynı zamanda Komisyonumuzun Başkanı da bir örnek üzerinden bunları ifade etti ama diğer ülkelerde nasılmış, buna dair de bazı gerçekleri sizinle paylaşmak isterim. Mesela Çek Cumhuriyeti'nde iki partili ittifak bakımından yüzde 10, üç partili ittifak bakımından yüzde 15, dört ve daha fazla sayıda partinin ittifak etmesi hâlinde yüzde 20 gibi çok yüksek bir baraj söz konusu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ülke barajını söylüyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Evet.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ülke barajı mı?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Evet.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - O partilerin birleşmesi, vesaire baraj değil.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - İşte, okuyunca şaşırıyor insan gerçekten ama böyle.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ben ülke barajını söylüyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ülke barajını söylüyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başka parti olmayanda kaç olacak peki, o durumda?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Macaristan'da iki partili ittifak bakımından yüzde 10, üç veya daha fazla partili ittifak bakımından da yüzde 15 gibi yüksek ittifaklar söz konusu. Bizim...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Tek parti barajı ne Sayın Vekilim?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yani, şimdi, soru-cevap yöntemiyle değil de ben, bakın, akışına göre söylüyorum. Her yere de cevap olduğunu düşünüyorum, onu devam ettireceğim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yok, olmuyor işte, ben de onu söylüyorum. Tek parti giriyorsa seçimin barajı kaç?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ama, bakın, biraz önce de sayın grup başkan vekilinin...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Samimi bir şey soruyorum ya. İnsicamınızı bozmak istemiyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ya, tamam, ben de size kaynağını söyleyeyim, açın okuyun, biraz da zahmete katlanın, ona göre de oradan cevabını almış olun.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ya, ben okudum, orada yazmıyor.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yani, hülasa şunu söylemek istiyorum değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri: Baraj meselesi, ittifak meselesi Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisinin bir araya gelip icat ettiği bir mesele değil; hem dünyada çok çeşitli uygulamaları var hem de ülkemizde çok çeşitli uygulamaları var. Ama bunu siyasi olarak değerlendirdiğimizde, sadece biraz önceki yaklaşımlar itibarıyla değil, siyasi gerekçelerine de bir bakmak lazım.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Macaristan'da başkanlık sistemi var mı?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Şimdi, değerli milletvekilleri, 15 Temmuzda tarihimizin en büyük ihanetlerinden bir tanesini yaşadık hep birlikte ve bunu yaşadıktan sonra -ne alakası olduğunu da anlatacağım- siyasetimizde de toplum hayatımızda da devlet hayatımızda da çok önemli gelişmeler, çok önemli değişiklikler beraberinde geldi. Nitekim, bunun hemen ardından, 7 Ağustosta milletimiz bir Yenikapı ruhu ortaya koydu ve bu süreçte başlayan çalışmalar neticesinde -birazdan detaylarıyla anlatacağım- her ne kadar karalanmaya çalışılsa da milletimizin açık, sarih, net bir iradesiyle 16 Nisanda Anayasa değişikliği benimsendi ve böylelikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesi kabul edildi.

MUSA ÇAM (İzmir) - YSK marifetiyle, YSK marifetiyle.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yani, 15 Temmuzdan sonra 7 Ağustos Yenikapı ruhu ve 16 Nisan şuuruyla da birlikte bu günlere kadar bu meseleyi getirmiş olduk. İşte, o Anayasa değişikliyle birlikte -biraz önce bazı hatiplerin de işaret ettiği gibi her ne kadar o Anayasa değişikliği çalışmalarında, işte, bu sistem yürürlüğe girdiğinde sadece iki partinin kalacağı, diğer partilerin o iki parti tarafından yutulacağı vesaire gibi birtakım ithamlarda bulunulduysa da- bu süreçte pıtrak gibi yeni partiler ve partileşme çalışmaları da kendini göstermeye başladı ve söz konusu siyasi partilerin de küçüklü büyüklü, o referandum sürecinden itibaren yıllardır sürdürdükleri fiilî ittifaklarını da esasen farklı zeminlere taşımaya başladıklarını da gördük. Bu esnada ülkemiz gerek yurt dışında, sınırlarımızda yaşanan gelişmeler gerek içeride yaşanan gelişmeler itibarıyla bir taraftan da bir beka mücadelesi verirken, milletimizi daha korunaklı hâle getirmek, devletimizi daha istikrarlı, daha güçlü yönetilir bir hâle getirmek, yasamamızı da bu çerçevede daha dengeli bir hâle getirmek noktasında haklı olarak, isabetli olarak çeşitli arayışları da ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi diğer siyasi partileri yok eden değil, bilakis, diğer siyasi partileri de uzlaşmaya, birlikte hareket etmeye, güç birliği yapmaya, ittifak yapmaya teşvik eden bir hükûmet sistemidir. Biraz önce soru-cevap yaparak âdeta sayın grup başkan vekilini sıkıştırmaya çalışırcasına yaptığınız ithamların tersine, bu sistem siyasi partileri bir arada hareket etmeye, uzlaşmaya, oydaşmaya teşvik etmektedir. Bunun da ne şekilde olacağını zaman içinde göreceğiz.

Baraj meselesi bağlamında değerlendirdiğimizde, evet, Sayın Genel Başkanımız bu tartışmayı başlattığında, bakın "Tartışılsın." dediğinde istisnasız hemen hemen tüm siyasi partiler, çeşitli sivil toplum kuruluşları, televizyonlarda her konunun uzmanları MHP'nin baraj problemi olduğu iddiasından bahisle bu konuyu tartıştırmak bile istemediler ama aylar içerisinde bu çalışmaları yürüttük, iş bu noktaya kadar geldi ve geldiğimiz nokta itibarıyla daha birkaç gün önce Cumhuriyet Halk Partisi barajın sıfıra düşmesi yönünde teklif verdi. Benzer teklifler Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından da "demokrasi paketi" adı altında verilmişti daha önce. Pek çok tartışma vardı, pek çok mülahaza vardı ama Sayın Genel Başkanımız "Bu mesele tartışılsın." deyince Milliyetçi Hareket Partisinin baraj sorunu olduğu iddia edildi. Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi şimdiye kadar, yarım asra yaklaşan siyasi tarihî boyunca barajları yıka yıka, üzerinde oynanan hesapları boşa çıkara çıkara bugünlere geldi ve bunu buraya yazıyorum, öyle Sayın Tezcan'ın biraz önce yaptığı gibi parmağımla çizerek değil de milletimizin okuyacağı çerçevede tutanaklara geçecek şekilde yazıyorum, önümüzdeki ilk seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisinin barajları yıkmak bir tarafa, nasıl onları patlatarak, o barajların üstünden sıçrayarak milletimizin iradesiyle nerelere kadar geleceğini hep birlikte göreceğiz, çok uzak zamanlar değil bunlar, çok uzak zamanlar değil. Bunların hepsini değerlendireceğiz.

MURAT EMİR (Ankara) - Ne kadar yakın?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - En uzak hâliyle 3 Kasım 2019. Dolayısıyla bunların hepsini zaman içinde göreceğiz ve kimin doğru söylediğini, kimin iddialarının isabetli olduğunu milletimiz iradesiyle ortaya koyacak, bunu da böylelikle bilmiş olacağız.

Şimdi, bir de şunu ifade edeyim bu ittifak meselesiyle ilgili: İttifak, basitçe bir matematiksel hesap, bazı siyasi partilerin bir araya gelmek suretiyle oylarının toplanması, bunun üzerinden milletvekili sayılarının belirlenmesi ve bunların da sonrasında paylaştırılması meselesi değildir değerli milletvekilleri. İttifak, bunların hepsinden daha önce ve bunlardan çok daha önemli siyasi bir tavır meselesidir. Bakın, şimdi, uzun yıllardır seçim ittifakları fiilen var ama özellikle 25'inci Dönem, 26'ncı Dönem Parlamentosundan bu yana Parlamentodaki tavırları itibarıyla da siyasi partilerin fiilen ittifak hâlinde olduğunu görüyoruz. Bu, politikalara yansıyor; bu, verilen önergelere yansıyor; bu, tutumlara, duruşlara, söylemlere yansıyor. Biraz önce bile bir öneri gördük. Sayın Beştaş neler anlattıysa çok benzerlerini ifadeleri değiştirerek, üslubu değiştirerek Sayın Tezcan da anlattı. Birisi "kasap Ali" dediyse öbürü "Ali kasap" dedi, fark bundan ibaret. Yoksa bir tutum birlikteliğini ortaya koyarcasına bunlar ifade edildi, tutanaklarda var. Biz diyoruz ki...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Doğru tektir.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çok ayıp ediyorsun Sayın Parsak.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bu nasıl bir dildir ya.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, burası bir ihtisas komisyonu.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın milletvekilleri, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri; biz diyoruz ki biz bu ittifak meselesini fiilî ittifaklardan çıkaralım, eğer ittifak yapılacaksa bunu bir siyasi tavır olarak seçim kuruluna iradelerimizi açıkça beyan edelim, gizli kapaklı hiçbir şey olmasın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Biz daha önce küfrederek daha sonra ittifak yapmadık.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Arkasından oy pusulasında yan yana durarak milletimizin karşısına çıkalım, milletimiz tercihini ittifak yapanlardan yana mı kullanacak, yapmayanlardan yana mı?

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Siz mi karar vereceksiniz?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Eğer birden fazla ittifaklar olacaksa hangi ittifaklardan yana kullanacak, bunların hepsi görülsün. Buna bir kolaylık getiriyoruz ve en başta ifade ettiğim çerçevede, değerli milletvekilleri, bunu samimiyet ekseninde net bir şekilde ortaya koyalım, gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında yapmayalım, siyasi tavrımızı da net bir şekilde ortaya koyalım.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Siz kapalı kapılar arkasında yaptınız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Parsak, Büyük Birlik Partisini niye kabul etmediniz?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, burası ihtisas komisyonu, laf atma hakkını Genel Kurula saklayın lütfen.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Egemenliğin yegâne sahibi olan aziz Türk milleti bu yöndeki tercihini ortaya koysun, hangi partiye, hangi ittifakı, ne çerçevede, hangi nisapla benimsiyor, bunu da ortaya koymuş olsun, buna fırsat verelim diyoruz, çok da doğru bir şey yaptığımızı düşünüyoruz, bunu zaman içerisinde tarih de gösterecektir.

Gelelim şu içeriğe dair belli başlı konulara. Alt komisyon kurulduğunda maddeler hâlinde de bunları değerlendireceğiz ama burada da önemli mülahazalarda bulunulduğu için ben de ifade etmek durumunda kalıyorum. Şimdi, biz getirmiş olduğumuz 26 maddelik yasa teklifimizle her şeyden önce bu ittifakların yasak olmasına ilişkin 2820 sayılı Kanun'un 90'ıncı maddesinde yer alan "Seçimlerde başka bir partiyi destekleme kararı alamazlar." ibaresinin yürürlükten kaldırılmasını öneriyoruz, yasağı kaldırıyoruz o yönüyle. Değerli milletvekilleri, ittifakın nasıl yapılacağı 2839 sayılı Kanun'un 12'nci maddesine 12/A eklenmek suretiyle çerçeve 15'inci maddemizde düzenlenmekte. Teklif hükmümüz açık, ben kıymetli zamanınızı almamak adına bunları uzun uzun okumayacağım ama ihtiyaç duydukça da ilgili yerlere mutlaka işaret edeceğim. Siyasi partilerin kendi listesiyle seçime katılmayıp sadece bir kısım üyesinin aday olmasını istemesi hâlinde bunun 2839 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesinde ve çerçeve 16'ncı maddede bu çerçevede düzenlendiğini burada ifade etmek durumundayız. Bu da önceden beri tartışılan bir konu. Siyasi parti genel başkanlarının bile ne yazık ki o zorlanılan fiilî ittifaklardan dolayı kendi partisinden istifa edip arkasından başka bir siyasi partinin aday listesinde seçime katılıp arkasından seçilip geldikten sonra o partiden de istifa edip bir hülle partisine katılıp ardından kendi partisinin başına geçtiği ve bir kurultay sürecini de dayatan bir süreçten bunların hepsini... Milletimiz bilmiyor muydu bunların öz olarak asıl itibarıyla ne olduğunu? Bunları yasal düzenlemeye kavuşturalım, böylelikle herhangi bir sorun kalmasın istiyoruz değerli milletvekilleri. İttifak yapan siyasi partilerin seçime nasıl katılacağı ve oy pusulasının nasıl olacağı çerçeve 17'nci maddemiz dâhilinde 2839 sayılı Kanun'un 26'ncı maddesi etrafında düzenlenmekte. Biliyorsunuz bu düzenlemeyle birlikte literatürümüze, mevzuatımıza ilk defa "ittifakın ortak oyları" diye bir kavram geliyor ve bu ittifakın ortak oylarının neler olduğu 298 sayılı Kanun'un 100'üncü maddesinin 12'nci fıkrasında çerçeve 10'uncu maddemiz suretiyle getirilmekte. İttifakın bu ortak oylarının nasıl dağıtılacağı da yine 2839 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinde yapılan değişiklikle çerçeve 18'inci maddemiz etrafında düzenlenmekte. İttifak hâlinde seçim barajı 2839 sayılı Kanun'un 33'üncü maddesinde çerçeve maddemizin 20'nci maddesi suretiyle düzenlenmekte. İttifakın milletvekili sayısının nasıl hesaplanacağı ve ittifak yapan siyasi partilerin arasında nasıl paylaştırılacağı da yine 2839 sayılı Kanun'un 34'üncü maddesine yönelik olarak çerçeve 21'inci maddesinde düzenlenmekte.

İttifaka dair düzenlemeler böyle ve buna dair hükümler çok açık olduğu için, bakın, dikkat ederseniz, ilgili madde hükümlerini okuma gereği bile duymuyoruz. Çünkü eğer bu teklifimiz sadece ve sadece okumakla yetinilirse ittifakın ne olduğu, nasıl yapılacağı hangi şartlarda, hangi usulle yapılacağı, bu durumlarda barajın ne olduğu, milletvekili sayılarının nasıl hesaplanacağı vesair hepsi açıkça düzenlenmekte. Ama eski alışkanlıklar devam ediyor. Televizyonlarda çeşitli siyasi partilerin temsilcileri... Ben de günlerdir takip ediyorum, bu kanun teklifinde imzası bulunan ve bu çalışmaların yürütülmesinde partimiz tarafından görevlendirilen bir milletvekili olarak konuşulanlara bakıyorum, kanun teklifinde yazanlara bakıyorum yani gerçekten isabet oranının çok düşük olduğunu görüyoruz sayın milletvekilleri. Ben buradan tarihe hitap ediyorum, gelecek nesillere hitap ediyorum, olan ortada, teklif metninde yazılı. Dolayısıyla yine milletimizin aklını bulandırmaya çalışmanın ve dolayısıyla bizi yine şeytan taşlamaktan ibadet etmeye fırsat bulamama noktasına getirmenin bir anlamı yok. Doğrularını anlatalım, bu doğrularını ortaya koyalım, tezlerimizi de ifade edelim ama bunu yaparken gerçeklerden uzaklaşarak milletimizi aldatmanın, aklını bulandırmaya çalışmanın da hiçbir faydası olmadığını ifade etmek durumundayım.

Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında ifade etmiştim. Temelde üç alana ilişkin düzenleme var. İttifaka dair düzenlemeler böyle. İkinci başlık seçim güvenliğine ilişkin. Burada da önemli hükümler getiriliyor ama ben burada hepsini değil -çünkü alt komisyon çalışmalarında belki madde madde ifade edeceğiz- ilgili önemli maddeleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan ilki, çerçeve 2'nci maddemizle getirilen 298 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesine yönelik değişiklikle sandıkların taşınması, sandık bölgelerinin birleştirilmesi. Bakın "Seçim güvenliği açısından gerekli görülmesi durumunda, vali veya il seçim kurulu başkanının oy verme gününden en geç bir ay önce talepte bulunması halinde, o yerdeki sandıkların en yakın seçim bölgelerine taşınmasına, sandık bölgelerinin birleştirilmesine, muhtarlık seçimleri hariç olmak üzere seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen listelerinin karma şekilde düzenlenmesine ve bu hususların ilanına karar vermek." görevi ekleniyor.

Şimdi, buna dair değerlendirmeler ortaya konulurken şunlar iddia edildi: Niye taşınacak bunlar? Ülkemizin çeşitli bölgelerinde... Hatta bir hatip tarafından "Kürt illeri" gibi, bizim asla kabul edemeyeceğimiz bir ifadede de bulunulmak suretiyle "Buralara yönelik olarak yapıldı." denildi. Biz ne o ifadeyi kabul ediyoruz ne de o isnatları kabul ediyoruz. Ama ülkemizde, milletimizin iradesinin gerçek anlamda, hiçbir tehdide, hiçbir cebire yem edilmeden sandığa yansıtılması gibi devletimizin bir görevi var.

Bakın, ben de sandıklara ilişkin, seçimlere ilişkin partimiz bünyesinde çok çeşitli görevlerde bulundum. Bunları inceledim, değerlendirdim, analiz ettim. Bir sandık var, bir parti 300 oyun tamamını almış, ne geçersiz oy var ne oy kullanmaya gelmeyen var ne bir başka partiye oy var; böyle sandık olabilir mi? Yani hayatın olağan akışı diye de bir şey var. Dolayısıyla, onlara bakıldığında, bu tarz durumlar başta olmak üzere, seçmenin iradesini sakatlayabilecek mahiyetteki güvensizlik durumlarını bertaraf etmek durumundayız.

İLHAN CİHANER (İstanbul) - Tamam da öyle 300 sandık var, hepsi "evet" çıktı.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bunlara dair de bir düzenleme getirmek durumundayız. İlgili maddeye geldiğinde, yani "Bu böyle olmasın, şöyle olsun." diye öneri varsa bunu burada değerlendiririz.

İLHAN CİHANER (İstanbul) - 300 tane öyle sandık var "evet" çıkan.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ama bizim gördüğümüz kadarıyla, takip ettiğimiz kadarıyla "Bu öyle olmasın da böyle olsun." demek yerine, "Bu olmasın, istemezük, teklif metninden çıkarılsın." şeklinde bir şeyler gelecek gibi duyumlar alıyoruz ama göreceğiz çalışmalar esnasında bu nerelere gelecek.

Efendim, seyyar sandık düzenlemesi getirdik. Değerli milletvekilleri, ben 25'inci Dönemde seçildim ilk defa. Allah uzun ömürler versin, şu anda 90 yaşında olan bir babaannem var, çok yaşlı, şu anda da KOAH hastası, yatağa bağımlı. Çok yaşlı ve hasta olmasına rağmen ve bu durumu rapora bağlanmasına rağmen biz onu, böyle, âdeta kucağımızda arabaya bindirip gene kucağımızda 3 kat yukarıya çıkarıp okulda oy kullandırdık. Neden? Yani çok sevdiği torunu milletvekili adayı olmuş, seçilmesi de garanti görünüyor ama oyuyla destek vermek istiyor. Bunlara dair görüntüleri içimiz sızlayarak seçim akşamları hep beraber izliyoruz. Bu bizim bir problemimiz, çözmeyecek miyiz? Çözüyoruz işte, burada çerçeve 2'nci maddeyle, on yedinci fıkraya yönelik olan bu düzenlemeyle böylesi bir kanayan yarayı ortadan kaldırıyoruz.

Sandık kurulu başkanının belirlenmesi, çerçeve 3'üncü maddemizde. Özetle ifade etmek gerekirse, ilçedeki mülki amir tüm kamu görevlilerinin istisnasız listesini yapacak, gerekli olanın 2 katı sayısında bir kura çekilecek. Bunlar kamu görevlisi. Şimdi, bunlar şöyle ifade ediliyor değerli milletvekilleri: Siyasi partiler liste veriyor, işte, artık veremeyecek. Uygulamaları biliyoruz, yasal durum bu olmakla birlikte son iki seçime kadar böyle bir uygulama asla yoktu. Son iki seçimdir de bilen siyasi partiler bunu veriyordu ve bunlar ağırlıklı olarak dünya görüşü itibarıyla birlikte hareket ettiği sendikalardan alınan listeler itibarıyla veriliyordu. Güya kura çekiliyordu, öyle mi? Yo, kura falan da çekilmiyordu, hepimiz biliyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çekiliyordu ya, yapmayın.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bir dakika... Sayın milletvekilleri, biliyoruz, ben uygulamanın bir boyutunu... "Her durumda böyle oluyordu, her hâlükârda böyle oluyordu." demiyorum, diyorum ki: Çoğu zaman da böyle oluyordu. Yapmayın, ben de genel merkezimiz adına da il teşkilatımız adına da bu çalışmalarda çokça bulunmuş bir milletvekili olarak ifade ediyorum. Kamu görevlilerine güvenelim. Kaldı ki nasıl belirleniyor? 2 katı sayıda, bunların içerisinde her siyasi partiye oy veren kamu görevlisi var. Mâni hâli bulunanlar ayıklansın. Kimler? Yasadan kaynaklanan mâni hâller var, mesela idareciler olamıyorlar, bunları mâni hâl olarak ayırıyoruz; sağlık durumu itibarıyla sıkıntılı olanlar var, bunları ayırıyoruz; ondan sonra da kalanlar üzerinden bunu tanzim ediyoruz. Burada bize göre tartışılacak hiçbir durum söz konusu değil.

Seçim güvenliğine ilişkin olarak, son olarak benim ifade edeceğim ama en fazla da burası tartışıldığı için tırnak içinde ifade ediyorum, "mühürsüz oy" başlığı var. Bakın, ta referandumdan beri bu ifade ediliyor. Bir kere, şu durumu bir düzeltelim: Mühürsüz oy diye bir durum söz konusu değil; ilçe seçim kurulu mührü her hâlükârda var, bununla birlikte filigran da var ama kendisinin görevi olmasına rağmen sandık kurulu mühür vurmamış. Bu referandumda da ondan önceki seçimlerde de bu böyle. Ben, şimdi, seçmen olarak sandığa gittim, aldım elime, ne önüne ne arkasına bakmıyorum, bakmak zorunda da değilim, bilmek zorunda da değilim. Filigran var, ilçe seçim kurulunun da mührü var ama sabahleyin sandık kurulu o pusulayı mühürlemeyi unutmuş veya maksatlı olarak...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Neden unutmuş?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yapmış işte efendim, yapmış ya da kasten yapmış. Ne yapmışsa yapmış ama netice itibarıyla, ben oy vermişim, sandıklar açıldıktan sonra "Bunlar mühürsüz." denilmiş. Bakın, tekraren ifade ediyorum: "Mühürsüz oy" kavramı algı yönetimine yönelik koskoca bir yalandan ibarettir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nereden biliyorsun?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Çok net ifade ediyorum çünkü kanun öyle söylüyor. Filigran var, ilçe seçim...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Basılmış gelmişse...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Değiştirilmişse...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bir dakika sayın milletvekilleri...

Filigran var, ilçe seçim kurulunun da mührü var ama sandık kurulunun mührü yoksa bu geçersiz. Buna dair tartışmalar var. Bakın, uzun uzun okumayayım, bir tomar karar var burada, sizler de ulaşabilirsiniz, ben araştırdım, burada var, yeri geldiğinde uzun uzun tartışırız. Bu konuya ilişkin olarak istisnasız tüm siyasi partilerin, biraz önce anlattığım gerekçelerle, ama sandıkta, ama genelde vesaire, ayrı bir tartışma, bu oylar geçerli sayılsın diye müracaatları var ve bunlar isabetli olarak kabul edilmiş ama tartışma devam ediyor mu? Ediyor. E, bu tartışma varsa ve o tartışma çok önemli bir referandumu bile meşruiyet noktasında tartışmaya ve tartışmalı kılmaya yönelmişse artık bu sorunu ortadan kaldırmamız lazım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yeni bir sorunla mı?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hayır, yeni bir sorun yok burada.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Size göre yok yahu.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bakın sayın milletvekilleri, filigran nerede var ve ne demek, o zaman oradan başlayalım da daha iyi anlaşılsın.

Filigran parada var, "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası" yazıyor parayı ışığa tuttuğunuzda. Aynı filigran pusulada da var, "Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu" yazıyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Kaç milyon fazla pusula basılıyor?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Şimdi, ben parayı bakkala uzattığım zaman "Merkez Bankasının taşra teşkilatından bir memura aslı gibidir yaptır, ondan sonra getir." mi deniyor? Bu, bunun gibi bir şey.

MURAT EMİR (Ankara) - 25 milyon fazla filigranlı pusula basılıyor, 25 milyon.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Filigran olduktan sonra, ilçe seçim kurulunun da mührü bulunduktan sonra, sandık kurulunun "Ben buna dair mührümü vurmadım, bunu unuttum, ihmal ettim." ya da "Kasten böyle yaptım." dediği bir durumda milletin iradesinin yansımasına niye engel olalım?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Filigranlı sahte para yok mu?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Efendim, ben anlatacaklarımı anlatayım, kayıtları okuyanlar, bunları izleyenler, haberlerden bunları takip edenler de kimin yaklaşımlarının doğru olduğunu, kimin izahlarının daha isabetli olduğunu değerlendirsin, karara bağlasınlar.

Dolayısıyla, bu mühürsüz oy pusulası meselesiyle ilgili tartışma da bundan ibarettir. Tekrar ifade ediyorum: "Mühürsüz oy pusulası" diye bir şey yok.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Var.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Filigranlı, ilçe seçim kurulunun mührünü taşıyan ama sandık kurulunun mührünü ya unutarak ya kasten eksik bıraktığı oy pusulası var. Bu da milletimizin iradesinin...

İLHAN CİHANER (İstanbul) - İlçe seçim kurulu unutmuyor da sandık kurulu niye unutuyor?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ne bileyim efendim niye unutmuş, hangi maksatla yapmış. Buna dair cezai müeyyideler var vesaire ama aslolan şu: O filigran olduktan sonra, o ilçe seçim kurulunun mührü olduktan sonra sandık kurulu bunu unutmuş ya da maksatlı olarak bunu vurmamışsa milletin iradesi tecelli etsin mi etmesin mi? Biz "Etsin." diyoruz, kanun teklifimiz de böyle. Siz ne diyorsanız önergenizi getirirsiniz, onu anlatırsınız, kabul edilirse kabul edilir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İlçe seçim kurulu da unutmuşsa ne olacak?

İLHAN CİHANER (İstanbul) - Parada filigran var ama miktar yok, geçerli mi sayacağız?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibin...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İlçe seçim kurulu mührü vurmayı unuttu, ne olacak?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, gerçekten... Değerli arkadaşlar, ama bakın, bu teklifte o yok.

Sayın Parsak, lütfen toparlayın, devam edin.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, bir de bu ithamlara dair birkaç cümle etmek durumundayım. Sayın Tezcan "ittifak yoluyla çoğulculuğu yok etme projesi ve seçim güvenliğini yok etme projesi" iddiasında bulundu. Şimdi, biraz önce baraj meselesini anlatırken ifade ettik. Şu anda tek parti için baraj yüzde 10. Yüzde 10'u bulamayacağı hâlde bir araya gelerek yüzde 10'u bulabilen partiler bakımından Meclise girebilme imkânı getiriyorsak biz şimdi çoğulculuğu yok mu etmiş oluyoruz yoksa o alanı genişletmiş mi oluyoruz? Okuyanlar, dinleyenler buna karar verirler.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Barajı kaldıralım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Barajı düşürün, düşür barajı.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Baraj meselesiyle ilgili yaklaşımlarımızı ifade ettik, buna dair tartışmalarımızı da söyledik, buna dair tartışmaları da ifade ettik...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Barajı düşür.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...daha başka bir şey söylemeye gerek duymuyorum.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Çekya'da başkanlık sistemi yok.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - "Seçim güvenliğini yok etme projesidir." dedi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğru.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bilakis seçim güvenliğini daha da artırmak, tespit edebildiğimiz kadarıyla tüm güvenlik açıklarını kapatmak ve bunları çözme teklifidir bizim kanun teklifimiz.

İLHAN CİHANER (İstanbul) - Şuna bir parmak boyası da getirelim.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - "Milleti, rejimi, siyaseti kimliksizleştirme projedir." dedi. Asla kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - İttifak oyları açısından.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ne milleti, ne rejimi ne siyaseti kimliksizleştirme gibi bir amaç da bir yaklaşım da teklifimizde söz konusu değildir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Madem kimlikli, tek başına girsin.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bu tartışmalar başladığından bu yana maksatlı da olarak koalisyonla ittifak birbirine karıştırılıp "Hani koalisyonlara son verecektiniz ve yeni koalisyonlar getirmiyor musunuz?" deniliyor. Bakın, koalisyon yani terimsel olarak da öyle ama özüne dair birkaç cümle söyleyeceğim. Seçimlerden sonra seçimlerde partilerin programları, beyannameleri, politikaları birbirinden çok farklı olmasına rağmen ama menfaat yaklaşımıyla ama mecburiyetle seçimlerden sonra bir araya gelip o politikalarından, o programlarından, o beyannamelerinden belli bir nebzede de olsa veya tamamen de olsa vazgeçmek durumunda kaldığı, kurulup kurulmayacağı belli olmayan, kurulduktan sonra devam edip etmeyeceği net olmayan bir durum, uzun yıllardır var siyaset hayatımızda. İttifaksa -bakın, en temel farkı burası- seçimlerden önce, siyasi partilerin programlarıyla, beyannameleriyle, politikalarıyla durumlarını ortaya koyup bunu değerlendirip ittifak protokolüyle isterlerse milletimize biz şu şu temel konularda böyle yaklaşmak üzere şu şu siyasi partiler olarak bir arada oluyoruz dediği ve en güzel bir örneğini şu anda cumhur ittifakı üzerinden yaşadığımız, önümüzdeki süreçte de bunu her geçen gün daha fazla idrak edeceğimiz mahiyette ortaya koyduğu bir model. O yönüyle de bizim bakımımızdan son derece önemli, kıymetli ve koalisyonlarla asla karıştırılmaması gereken bir uygulama.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Partinizin bir sene öncesi söylediği bütün sözlerin 180 derece tersini söylüyorsunuz siz. Bütün geçmişte söylediklerinizin şimdi tersini söylüyorsunuz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - "Oy artırmadan milletvekili sayısını artırma projesidir." dedi. Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim seçim sistemimizde öyle gariplikler var ki son seçimde biz Halkların Demokrasi Partisinden çok daha fazla sayıda oy almamıza rağmen seçim sistemimizin garabetinden dolayı kayda değer sayıda az milletvekili çıkardık.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Onu değiştirelim, onu düzeltelim.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın milletvekili, bir müsaade edin ya. Bakın, iki buçuk saat boyunca kim ne dediyse saygıyla dinledim, hepsini tek tek not aldım, onu da izah ediyorum ama sürekli olarak böyle -demin söyledim, kayda da geçsin- Zeki Müren de bizi görecek mi mahiyetinde sorularla, yaklaşımlarla sabote etmeye çalışıyorsunuz. Yapmayın bunu, izah ediyorum işte.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çok ayıp ya.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Diyorum ki: Milliyetçi Hareket Partisinin uzun yıllardır hakkı yeniyordu, biz sadece Milliyetçi Hareket Partisi bakımından değil ittifak yapan tüm siyasi partiler bakımından bu haksızlıkları ortadan kaldıralım. Bir örneğini vereyim, İzmir Milletvekilimiz, Sayın Genel Başkan Yardımcımız Kenan Tanrıkulu Bey 265 bin oyla milletvekili seçildi. Yani şimdi bir yerde milletvekili 30 bin oyla seçilirken Milliyetçi Hareket Partisinin bir milletvekilinin bu şekilde Meclise gelmesi adil mi?

MUSA ÇAM (İzmir) - Değiştirelim.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bizim oy sayımız bir başka partiden çok daha fazla olmasına rağmen milletvekili sayımızın bunun altında olması doğru mu?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Onu düzeltelim.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bu ve bunun gibi sorunları çözmek adına bu yönde değerlendirmeleri ortaya koyuyoruz ve sorunu çözüyoruz. Bakın, bu, cumhur ittifakı yasa teklifi değildir, bu, ittifakları yasal zemine kavuşturma yasa teklifidir. İttifak yapan herkes için bu hükümler uygulanacaktır. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisine değil, fiilen ittifak yapan diğer siyasi partiler de isterlerse bir ittifak kurarlar. Adını bulamadılarsa Sayın Genel Başkanımız bugünkü grup konuşmasında çok güzel isim önerilerinde bulundu.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yakıştı mı?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yakıştı, yakıştı!

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Birini tercih ederler, onu tercih etmezlerse başka bir isim tercih ederler ya da ittifak yapmayı tercih etmezler. Ona göre seçimlere katılınır, ondan sonra da milletimiz tercih yapar. Yeniden ifade ediyorum, bu değişiklik de dâhil doğru yapmamışsınız der, ittifakı doğru bulmuyorum der, ben ittifak yapmayan bir siyasi partiye oy vereceğim, yetkiyi ona vereceğim der, biz onu o zaman değerlendiririz ama ittifaklar zaten fiilen varsa -nitekim vardır- bunu milletimizi aldatarak kandırarak değil, yasal zeminde ve milletimizin gözü önünde, pusulada da yan yana bulundurmak suretiyle yapmak önemlidir, doğrudur, isabetlidir. Bizim yaklaşımımız da işin açıkçası bundan ibarettir.

"Barajdan kaçma" projesi denildi, son olarak onu ifade edeyim; hem HDP hatibi hem CHP hatibi benzer cümlelerle bunu ifade ettiler, önümüzdeki dönemde de çok göreceğiz. Ne Adalet ve Kalkınma Partisinin ne Sayın Cumhurbaşkanının ne Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim karşımızda duran oranlar itibarıyla bunları aşamamak gibi bir kaygımız yok, ilk seçimlerde göreceğiz. Milletimizin tercihinin Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından kimden yana tecelli edeceğini...

MUSA ÇAM (İzmir) - Ham edecek misiniz AKP'yi? Size söylüyor, ham edecekler sizi.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...milletvekili seçimi bakımından, ittifaklar bakımından mı tecelli edeceği ya da ittifaklar bakımından tecelli edecekse hangi ittifaklar bakımından tecelli edeceği, yahut da ittifaklar dışı siyasi partilerden yana mı tecelli edeceği ortaya çıkacak. Ve bakın, bizim cumhur ittifakımız karalanırken ben günlerdir dikkatli bir şekilde takip ediyorum, bazı partiler bazı partilerle ittifak yapılabileceğini grup başkan vekilleri düzeyinde, parti Meclisi üyeleri düzeyinde artı televizyonlarda deklare etmeye başladılar. Kendinizi de zor durumda bırakmayın, o yönüyle önümüzdeki süreçte siyasal durumlar bu sistem teşvik de ettiği için o önemli kararları almaya zorlayacak. Yarın önünüze gelir, dolayısıyla bunu böyle yapmayın. İttifakı doğruca yapalım, yasal zeminde yapalım, hukuki olarak yapalım, milletimizi aldatmadan, kandırmadan yapalım. Hep söyledik, millî irade kimden yana nasıl tecelli ederse etsin o bizim başımızın tacıdır.

Ben bu duygu ve düşüncelerle altında da imzamızın bulunduğu yasa teklifimizin milletimize, devletimize, vatanımıza hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Hepinizi tekraren saygılarımla selamlıyorum.