BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım; siz de çok iyi biliyorsunuz, biz merkezî yönetim bütçesini üçe ayırıyoruz: Genel bütçeye dâhil idareler, özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumların bütçeleri. Bunun bir mantığı var, genel bütçeye dâhil idarelerin ayrı olmasının, özel bütçeli idarelerin ayrı olmasının bir mantığı var. Özellikle özel bütçeli idareler kendi bütçelerini, kendi gelirlerini yapabilecekler, harcamalarını yapabilecekler, bir gelir-gider, bir mali tablo çıkarabilecekler, çıkarmaları gerekir mantığıyla bu ayrımı yapmışız biz, bütçelerini ayırmışız.

Şimdi, burada biz zaten genel bütçeye dâhil... Ki 765 milyarlık bütçenin tümü genel bütçeye dâhil, 88'i hatırladığım kadarıyla özel bütçeli, 10 milyarlık bir bölüm de düzenleyici ve denetleyici kurumlara, hatta daha da küçük. Biz zaten genel bütçeli idarelerden bu nemayı alıyoruz ama bunu yaparak bu sistemi bozuyoruz, bu ayrımı bozuyoruz, bu mantığı yok ediyoruz. Sayıştay denetiminin de bir mantığı kalmıyor, bu bütçelerin ayrılmasının da bir mantığı kalmıyor. O zaman Maliyenin getirdiği mantaliteyi, mantığı bozmuş oluyoruz. Niçin bunu yapıyoruz? Yani buradan da çok fazla bir gelir elde edilmesini beklemiyorum ben.

Sosyal Güvenlik Kurumu, prim tahsilatı yapan ve o prim tahsilatını emekli ödemeleri yapmadan önce ya da sağlık ödemeleri yapmadan önce değerlendirmesi gereken bir kurum. Kendi kanununda da var, bu yönüyle de kendi gelirlerini değerlendirmesi gerekiyor. Onu da istismar ediyoruz. Yani birçok yönden yanlış bir iş yapmış oluyoruz ve bütün bunlardan sonra önemli bir gelir de elde edemeyeceğiz. Zaten gelirin önemli bölümü genel bütçeye dâhil idarelerden elde edilmiş vaziyette.

Teşekkür ederim.