KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, Komisyonun değerli üyeleri; ben de görüşülmekte olan 73'üncü maddeyle ilgili çekincelerimi paylaşmak üzere söz aldım.

Evet, birkaç haftadır veya Parlamentoda göreve başladığımız andan itibaren Genel Kurulun bir üst katında Plan ve Bütçe Komisyonunda sürekli, birçok farklı alanda düzenlemeler içeren, "torba yasa" dediğimiz, birçok farklı alandaki kanun maddelerini içeren bir yasa görüşülüyor. Bizler de aynı zamanda aşağı katta, Genel Kurulda, işte, bugün Millî Eğitim Komisyonu tarafından getirilen önemli bir yasayı görüşüyoruz; aralarda -Komisyon üyelerimiz iletişim hâlinde- ilgi duyduğumuz kanun maddelerinde gelip Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşlerimizi sunmaya çalışıyoruz. Hâlbuki bu maddelerin ilgili komisyonlara gelip, ilgili komisyonlarda detaylıca görüşülüp... Belki şu an, birçok milletvekilinin kendi ilgi alanıyla ilgili olmasına rağmen haberi olmadan birçok kanun maddesi Plan ve Bütçe Komisyonundan hızla geçiyor. Genel Kurula geldiği andan itibaren haberimiz olacak. İşte, 73'üncü madde de bunlardan bir tanesi. Ben de buraya belki 10 defa geldim. Sayın Çam'la biz iletişim hâlindeyiz, değerli üyelerimiz de. Ne zaman gelecek bu madde? Bu kadar verimsiz ve gerçekten, biz milletvekillerinin de çalışmalarını bu kadar itibarsızlaştıran süreci eleştirerek başlamak istiyorum.

Ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda görev yapıyorum ve bu kanun maddesinin de Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda görüşülmesi gereken maddelerden biri olduğunu düşünüyorum. Burada Avrupa Birliğine uyum kriterlerimizden Fasıl 10, Başlık 10'da bilgi ve medya toplumu var. Burada gerçekten -Sayın Bekaroğlu da söyledi- muazzam bir bilgi toplumu içerisindeyiz ve Avrupa ülkelerine entegre olma sürecindeyiz bu noktada, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi. Ancak resmî aday olduğumuz Avrupa Birliği ülkeleriyle de teknik bir mevzuat uyumlaştırması yapmak zorunda iken bu ilgili madde Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda detaylı olarak görüşülmeden, hızlıca, nasıl hazırlandığı bilinmeden... Burada partili sayın üyelerimiz konuşurken bürokratlar, bakanlar bir görüşme hâlindeler yani "Nereden, nasıl oldu bu?" gibi. Bu kadar verimsiz bir çalışma olmamalı. Medya ve bilgi toplumu içerisinde internet yayıncılığı da var, onunla ilgili düzenlemeler de var; bunlar dikkate alındı mı, incelendi mi? Yarın Avrupa Birliğine uyum kriterlerinde bu başlık açıldığında bir engel teşkil etmeyecek mi bu? Baktığımız zaman, zaten içeriği gerçekten...

Ben salona girdiğim zaman Adalet ve Kalkınma Partili hatip Sayın Özkan konuşuyordu, söyledikleri gerçekten çok üzücü: "Türkiye artık egemen bir devlet gibi davranıyor." diyor. Bu gerçekten çok şaşırtıcı bir ifade. Biz kurulduğumuz andan itibaren egemen bir devlettik zaten ve hep öyle hareket ettik. Böyle bir tabirin kullanılmasına anlam veremedim.

Kısıtlamalar ve sansür konusu: Gerçekten, bu bizim özellikle belki 2007'den itibaren bütün hayatımızda istisnasız kısıtlandığımız ve... İktidar partisinin egemenlik alanında ve onların görüşü itibarıyla düzenlenen yasalarla, uygulamalarla hep karşılaştık; işte, son uygulanan 5651 sayılı Yasa. Zaten iktidar partisi konjonktürel olarak karşılaştığı sıkıntılara göre bir yasaya eklemede bulunmuş; işte 8'inci maddesi müstehcenlik, 8/(a) maddesi kişilik hakları, özel hayatın gizliliği, terör, millî güvenlik, kamu düzeninin bozulması ki burada bakanlar ve Başbakana doğrudan yetki verilmiş. Soruşturma sürecinin başlatılması veya yayının kesilmesi ve sulh ceza hâkimlerine de nasıl noter gibi... Zaten hiçbir dava süreci olmadan yasakların olduğunu görüyoruz. Şimdi, tekrar bir torba kanun içerisinde böyle bir maddenin, RTÜK tarafından yayın lisansları verilmesi maddesinin tartışılıyor olması... Zaten eskiden var olan yasalar var ve gerçekten de sorunlu olarak uygulanıyorken, amacını aşar şekilde uygulanıyorken, Anayasa'daki temel özgürlükler alanını aşar şekilde uygulanıyorken... Belki bir kişinin iki dudağı arasında yayın kapatılıyor, işte terör örgütü ya da benzeri, işte, müstehcenlik ya da farklı kamu düzeni gerekçeleriyle. Şimdi, bu yasanın bir gerekçesi yok. Özgürlükler alanını ve Anayasa'da belirlenen temel alanları kısıtlıyor. Bizim taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarda sıkıntı yaratacak. RTÜK'ün bir lisans vermesi... Neye göre verecek lisansı, koşulları ne, kriterleri nedir, kime verecek? Vermeyecekse neden vermeyecek? Verecek, alacak olanlara zaten var olan yasa uygulanmayacak mı? Var bu maddeler. Bunların sınırları, alanları belki daha netleştirilebilir.

Bu temel özgürlükler, yayın konusu ve kısıtlamalar konusu, özellikle sosyal medya, internet noktasında dünya gerçekten çok başka bir yere gidiyor. İşte, Sanayi 4.0 tartışılıyor. Artık mikroçipler, robotlar varken biz bugün Türkiye'de Plan ve Bütçe Komisyonunda "İnternetten yayını nasıl kısıtlarız, torba yasaya nasıl bir madde ekleriz?"i konuşuyoruz. Bu yapılabilir, düzenleme eksikliği olabilir ama bu, bu şekilde olmamalı diye düşünüyorum. Daha ayrıntılı düşünülüp daha hazırlıklı bir yasa teklifi... Eğer ihtiyaçsa neden ihtiyaç, gerekçesi nedir, hangi sorun alanlarını çözecek, bu noktada bir düzenleme yapılabilir diyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.