| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .12.2014 |
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Nükleer enerji konusunda bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Öncelikle, NATO Parlamenter Asamblesi'nde görev yaparken "Avrupa'nın enerji güvenliği ve güney gaz koridoru" diye bir rapor hazırladım, bu raporun raportörü olarak görev yaptım. Şimdi, burada nükleer enerji bizim için şu anlamı taşıyor: Bir kere enerjinin arz güvenliğini, enerjinin güvenliğini sağlamış oluyorsunuz. Birinci adımlardan bir tanesi bu çünkü biz şu anda yüzde 98 oranında doğal gaza bağlıyız. Şu an Avrupa'da bir sorun var, Avrupa'da enerji konusunda konuşan ülkeler Rusya'nın ortaya koyduğu, Putin'in ortaya koyduğu yaklaşımla bir enerji bunalımı içerisindeler, Avrupa şu anda bir enerji bunalımına doğru yürüyor çünkü Avrupa'nın kaynaklarının yüzde 39'unu Rusya temin ediyor. Bunun sebebi de -biliyorsunuz- Ukrayna krizi, işte ardından Kırım'ı alması, bir siyasi tartışma var. Bu tartışmanın sonucu da, şu anda karşılaştığımız petrol fiyatlarının düşmesiyle Rusya'yı bir nevi terbiye etmek veya işte ekonomik olarak çökertme hedefinde.
Şimdi, tabii, nükleer enerjiye girişimiz, baktım, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun kuruluşu 1960'lı yıllar, doğru mu? Altmış yıldan bu zamana kadar birkaç defa denenmiş ama dünyanın bu zamana kadar 435 tane nükleer santral yapmış olmasına rağmen Türkiye bir türlü bir tane nükleer santral yapamamış. Bu konuda çeşitli girişimler olmuş ama hep akamete uğramış vesaire. Dolayısıyla, bu nükleer enerjide özellikle Almanya konusuna baktığımız zaman -Müsteşar Yardımcısının da ifade ettiği gibi, biz de bunu NATO'da tartışıyoruz- teknolojileri bitmiş, ekonomik ömrünü tamamlamış santrallerini kapattı Almanya, yaptığı iş bu. Şu anda inanıyorum ki "Son Ukrayna kriziyle beraber yeniden nükleer enerjiye nasıl döneriz?" tartışmasını yaşayacak bu ülke. Belki topluma verdikleri mesajlar içerisinde "Nükleer enerjileri biz kapatıyoruz." diye verdikleri mesajlar... Aynı şey Japonya için geçerli. Bakın, biz gene toplantı için Japonya'daydık. Japonya şu anda nükleer santrallerini kapatması nedeniyle yılda 330 milyar dolar enerji açığı veriyor çalıştırmadığı için ve şu anda da seçime gidiyor. Seçime gidiş sebeplerinden bir tanesi, bu enerji nedeniyle ekonomisinin yediği darbe, nükleer santrallerini çalıştırmaması nedeniyle yediği darbe. Burada hükûmetler anlaşamadı, orada koalisyon olan bir partiyle anlaşamadıkları için kapattılar ve şu anda, bedelini iki yıldır yılda 330 milyar dolar cari açık vererek, sadece enerjiden vererek... Hem santrali var, çalıştırmıyor hem de dışarıdan daha fazla enerji alıyor, anlarsınız ki daha fazla büyük bir ekonomik sorunla karşı karşıya.
Şimdi, tabii, Türkiye'nin nükleer enerjiye girmesi, bu teknolojiyi kullanması ve çeşitlendirmesi çok önemli bir olay. Tabii, yenilenebilir kaynaklara da yatırım yapacağız, kendi kaynaklarımıza da yatırım yapacağız ama bunun paralelinde de nükleer enerjiye de yatırım yapmamız bizim enerji güvenliğimiz açısından önemli. Bunun sonuçlarını ileride de hep beraber göreceğiz.
Şimdi, benim söylemek istediğim şu: Bu anlaşmayla, Japonya'yla yapılan anlaşmayla alınan teknoloji bizi... Benim önemsediğim şey şu: Bizim ülkemizde de nükleer enerji teknolojisinin gelişmesi. Bu önemli bir adım, bu adımları atmamız lazım. Bakın, 1960'lı yıllarda kurulan bir yapının bu zamana kadar buralara gelememesi bizim eksiğimiz, bu zamana kadarki yöneticilerin, siyasilerin vesairelerin eksiği. Bunu gidermemiz lazım yani bütün dünya kullanıyor. Rakamları söyleyeyim, yüzde 14, Amerika'da 100 tane santral var, Fransa kendi enerjisinin yüzde 78'ini üretiyor, biz daha bir tane yapmamışız. Dolayısıyla, buraya geçiş önemli, özellikle de bu konuda uzman olan, ileride olan ülkelerle çalışmak -Japonya gibi, Fransa gibi- önemli. İnşallah, biz bu şekilde elde edeceğimiz enerjinin bizim enerji güvenliğimizi artıracağına inanıyoruz.
Tabii, bu zamana kadar 2 tane kaza meydana gelmiş nükleerle ilgili; bir tanesi Çernobil, bir tanesi de Fukuşima. Bir tanesi deprem nedeniyle meydana gelmiş, daha doğrusu tsunaminin etkisi; dediğiniz gibi ekonomik ömrünü tamamlamış bir santral veya eski santral.
Bir tehlike daha var, ben tabii bunu gündeme getiriyordum devamlı, Metsamor. Hepiniz biliyorsunuz, Ermenistan sınırında çok büyük bir tehlike.
ÇİĞDEM MÜNEVVER ÖKTEN (Mersin) - Evet, çok büyük bir tehlike.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bununla ilgili Avrupa Birliğinde, çeşitli ortamlarda biz bunu gündeme getiriyoruz, hem Azerbaycan getiriyor hem biz getiriyoruz çünkü hakikaten 1960'larda yapılmış bir santral, ekonomik ömrünü tamamlamış, yapılan ilavelerle Ermenistan'ın enerjisini karşılıyor. Tabii, bu kadar yakınımızda olan bir tehlike, stres testinden geçti mi bilmiyorum, geçmediği konusunda bilgi aldım ben dağa yapılan stres testinin. Dolayısıyla, bu teknolojilerin mutlaka ülkemizde yürütülmesi lazım, bunun paralelinde -dediğim gibi- güneş enerjisiyle ilgili, rüzgârla ilgili yatırımlarımızı, hidrolikteki yatırımlarımızı artırmaya devam etmemiz lazım, enerji konusunda dışarıya bağımlılığımızı minimuma indirecek çalışmaları yapmamız gerekiyor. Bunun içerisinde nükleer de olacak, diğer teknolojiler olacak. Gelişen teknolojilerde, ben inanıyorum...
Sayın Toskay gündeme getirdi, toryumla ilgili çalışmalar... Bunları Amerika'ya gittiğimizde de dinledik. Bu konularda da çalışmalar olsun, sadece bu anlaşmalar çerçevesinde kalmayalım, bu toryumla ilgili teknolojileri de takip edelim, onlarla ilgili yapılan bir şey varsa o anlaşmalar da olsun yani o ülkelerle de temasa geçilsin.
Nükleer teknolojinin ülkemize getirilmesi benim görüşüm açısından önem arz ediyor. Bu noktada görüşlerimi arz ettim.
Teşekkür ederim Başkanım.