KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, durum bizim tahmin ettiğimizden de mi kötü bu yollara tevessül ettiğinize göre? Zaten bunları takip ediyordunuz. Şimdi, merkezî yönetime tabi kamu kuruluşlarının 100 küsur milyarlık bir vadeli hesabı var aşağı yukarı, değil mi? Bu özel bütçeli idarelerin ne kadardır yani ne getirecek buradan, ne kadarlık bir fayda sağlamayı umuyorsunuz? Nedir bu sıkıntı bu kadar? Yani ne yararı olacak, bunu bir anlayabilsek ona göre mali olarak...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, söz vereceğim. Arkadaşların söz taleplerini bir karşılayalım, ondan sonra.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, söz verebilirseniz Sayın Bakanımıza, açıklamalarına göre biz de -konu önemli çünkü- değerlendiririz.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maliye olarak ne getirecek? Bir de özel bütçeli hesaplarda ne var yani oradan gelebilecek olan nedir? Açıklamalar, faizlerin bu şekilde baskı altına alınacağı falan, hiç anlamak mümkün değil. Nasıl bu faizler baskı altına alınacak, onları falan hiç anlayamadık. Onun için siz bir açıklama yapabilirseniz memnun oluruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, değerli arkadaşlar, herhangi bir sıkıntı veya sorun olduğu için getirilen bir düzenleme değil. Aslında nakit yönetiminde yapısal bir değişikliğe gidiliyor, nakit yönetiminin kapsamı genişletiliyor ki bugün mevzuatımıza göre kamu kaynaklarının yönetiminde Hazine Müsteşarlığı nakit ve borç yönetiminden sorumlu kuruluş. Dolayısıyla burada genel bütçeli idareler yanında, genel devlet tanımına dâhil veya kamu kesimi tanımına dâhil kurumların da nakitlerinin tek bir havuzda kullanılması suretiyle toplam kamunun nakit ihtiyacının karşılıklı dengelenmesi, karşılanması şeklinde bir sistem değişikliği. Burada kapsama dâhil olacak idarelerin mevcut kaynaklarına bir ihtiyaç olduğundan değil, bu kaynaklar esasen, mesela özel bütçeli idareler için söylemek gerekirse merkezi yönetim bütçesinde zaten yönetiliyor ama Hazine Müsteşarlığı burada bir taraftan kurumların nakit talebini karşılarken aynı anda kendi ihtiyaç fazlası, nakit fazlası olan kamu kurumlarının nakitlerini de bu şekilde karşılamak istiyor. Buna baktığınız zaman, aslında nakit yönetimi mantığı içerisinde doğru bir düzenleme, belki de gecikmiş bir düzenleme bile diyebiliriz. Yani bir özel bütçeli idare "Ben ihtiyaç fazlası kaynağımı veya belli bir süre ihtiyacım olmayan kaynağı bir bankada değerlendirip faiz geliri elde edeyim." derken Hazine o anda bir başka kamu idaresinin nakit talebini karşılamak üzere belki de borçlanıyor. O açıdan, aslında son derece rasyonel, nakit yönetiminde bütüncül bir çerçeveyi getiren bir düzenleme, herhangi bir acil durum veya bugüne, bu konjonktüre dair bir sıkıntıyı çözme amacını da taşımıyor. Hepimiz aslında bunu yıllardır konuşuruz, bunun doğru olduğunu bence hepimiz de söyleriz. Burada Hazine Müsteşarlığı yapmış olduğu çalışmayla böyle bir öneri getirdi. Burada, tabii, kritik olan, bu kapsama girecek olan idarelerin kim tarafından belirleneceği konusu. Bakanlar Kuruluna bu yetkiyi almak suretiyle de burada yapılacak nakit yönetimiyle ilgili değerlendirmenin Hükûmet içinde bir bütünlük dâhilinde değerlendirilmesinin önü açılıyor. Bunu bu şekilde görmek lazım, başka bir maksadı söz konusu olamaz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne kadar bir rakam Sayın Bakanım?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlarımız bir versinler, şimdi ben rakam söylerim ama vâkıf değilim tam.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Bizim tahminimize göre, yaptığımız araştırmalar çerçevesinde yaklaşık 40 milyarlık bir kaynak. Hani, kapsama alınması öngörülen kurumlar açısından söylüyorum, alınabilecek kurumlar açısından söylüyorum.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Peki, öngördüğünüz kurumlar hangisi?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Bu bahsettiğim (1), (2), (3) sayılı cetvellerde yer alan kurumlar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Zaten 80 küsur milyar dolar hepsinin bütçesi. 40 milyarlık kaynak olur mu?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Yani bu mevduat hesapları, bütçeden ayrı bir konu bu. Sonuçta şunu düşünmek gerekiyor...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçeden ayrı değil bence, bütçeye bağlı bir konu onların nakitleri.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Şöyle, merkezî yönetim bütçesi yapıyoruz malum, her yıl. Sonuçta kurumların bütçelerinden daha fazla bir rakam harcama potansiyelleri yok. Ama bazı kurumların banka hesaplarında ciddi kaynakları olabiliyor. Mesela yaklaşık 100 milyonluk bir bütçesi olan kurumun banka hesabında 1 milyara yakın bir kaynağı olabiliyor. Şimdi, o kaynak orada atıl durabiliyor, örnek olarak veriyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Benim bildiğim, Türk Akreditasyon Kurumunun 150 milyon lira bir nakit fazlası var. Yani, şimdi, orada bütçesinin gelir-gider hesapları dışında yıllar itibarıyla birikmiş ihtiyaç fazlası bir kaynak var. Hatırlatalım, bundan önceki yıllarda zaman zaman Komisyonumuza geçici madde düzenlemeleri getirdik.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Düzenleyici kurumlardan aldınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu ihtiyaç fazlası olan işte ÖSYM'den aldık, bazı üniversitelerden aldık, Patent Enstitüsünden aldık. Aslında zaman içerisinde biriken bu kaynakların... Yani, bu sistemle artık böyle bir sorun da kalmıyor. O açıdan, böyle bir düzenleme gerçekten ihtiyaç fazlası kurumlar bakımından böyle bir imkânı da üretmiş oluyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Atatürk Araştırma Kurumu vesaire, onların epey bir parası var, nakdi var, onları alacağız o zaman.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumlarından da alacaksınız değil mi?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Türk Dil Kurumunun, Tarih Kurumunun, onların öyle fazla paraları var, onlar alınacak.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Yani, burada kapsamı belirleyecek olan Bakanlar Kurulu olduğu için hani o kapsam ilgili kurumlarla istişare içerisinde yapılacak.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - 40 milyarı bize getirdiğinize göre tasarlanmış, isimlendirilmiş bir şey var demek ki. Yani, bunların içinde hangileri için...

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Bir de Sayın Müsteşarımız hatırlattı, çok önemli bir husus. Kurumların mali kaynakları kendilerinin mali kaynağı olmaya devam edecek, biz sadece bunun ne şekilde yönetileceğini, hâlihazırda...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, onların bir nema kaybı olacak mı?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Nema, Hazine Müsteşarlığı, daha doğrusu genel bütçeye gelir olarak kaydedilecek ama nakit talepleri Hazine Müsteşarlığı tarafından bütçeleri kapsamında karşılanacak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama bir nema kaybı olacak o zaman.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Peki, KİT'in performansını nasıl ölçecek?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - KİT zaten kapsamda değil, yerel idareler kapsamında değil yani onları kapsama almıyoruz çünkü KİT'ler ve malum, hani şirket statüsündeki yapılar, onların kendi içlerinde nakit yönetimleri var zaten.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Nakit ihtiyacı olduğunda siz mi borçlanacaksınız onlar için?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Kendi kaynakları olduğu için Sayın Vekilim...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Kaynağını size vermiş, nakit ihtiyacında kullanılma söz konusu oldu, dengeyi sağlarken eğer karşılamıyorsa siz mi borçlanacaksınız?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Sistem şöyle işleyecek: Yani, bir X kurumunu varsayalım, onun kaynağını Hazine Müsteşarlığı tek hazine kurumlar hesabına aktardığı vakit, kurum hazineden alacak kaydedecek muhasebe sistemi içerisinde, Hazine Müsteşarlığı da aynı tutarı kuruma borç kaydedecek ve burada bir nakit hareketi olduğu zaman, entegre bir muhasebe sistemi sayesinde bu alacak ve borç ilişkisi takip edilecek. Kurum kendi kaynağını bankadan istemek yerine Hazine Müsteşarlığından isteyecek sadece, farklılık bu, başka bir farklılık yok.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tamam, ben de şunu söylüyorum: Hazine, o anda pozisyon açısından eğer o gün kurumun ihtiyacını karşılayamayacak ve hesap dengesindeyse borçlanarak mı...

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Ama biz kaynağa dokunmuyoruz, kaynak kurumun kaynağı olmaya devam ediyor, biz sadece onun yönetimine talip oluyoruz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yönetimde demiyorum...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, şunu anlatman lazım: Normalde, Hazine Müsteşarlığı, kurumların nakit taleplerini ikincil düzenlemelerle belirli zaman ve belirli usullerle yönetiyor. Özel bütçeli herhangi bir idare günlük veya haftalık bir nakit ihtiyacı olduğunda, Hazine Müsteşarlığına bunu kendi elektronik sistemi üzerinden ilettiği zaman Hazine Müsteşarlığı onu belirlenmiş kurallar çerçevesinde aktarmak zorunda zaten.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu uygulamada da onu soruyoruz zaten.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii, tabii. Mesela, bizim genel bütçeli idareler için açıklasınlar. Genel bütçeli idarelerde ne yapıyorsunuz?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Genel bütçeli bir idare nakit talebini bize ilettiği vakit, biz nakit talebinin zorunlu veya zorunlu olmamasına göre ertesi gün o nakit talebini karşılıyoruz ve bizim zaten borçlanma limitimiz var kanunda tanımlanmış, zaten o borçlanma limitinin çerçevesinde hani bir borçlanma imkânımız var.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ama burada zorunlu-zorunlu değil diye değil. Siz özel bütçeli bir kuruluşun zaten var olan -atıyorum- 100 birimlik parasını o hesaba dâhil ediyorsunuz, o onun hakkı. Sizin bir daha onu hak ediyor-hak etmiyor diye bir süzgeçten geçirme hakkınız yok. Yapacağı işe göre... Benim 100'üm ortak hesapta varsa "50'sini istiyorum." dediği zaman vermek zorundasınız. Ben de -vermek zorunda olduğunuz böyle bir yükümlülüğü zaten test edemezsiniz, öyle bir gözden geçirmeniz söz konusu değil- o günkü sizin nakit dengenizde problem söz konusuysa bunun için borçlanacak mısınız, onu soruyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, ona ben cevap vereyim.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Kısa vadeli avans yine olacak mı? Biz, Merkez Bankası kısa vadeli avanslarından önemli problemler yaşamış bir ülkeyiz. Bunları karşı olmak için değil Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değil, değil, ben anlatacağım, anladım sorunuzu.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ben, yapılan işlerle karşımıza çıkabilecek riskleri öngörerek yasama faaliyetini gerçekleştirelim diyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, biliyorsunuz bütçe, bir taraf itibarıyla bir harcama yetkisi, ödenektir, bir taraftan tahakkuk yoluyla harcama üzerinden bir borçlanma yükümlülüğü altına girmektir, nakit de bu yükümlülüğün karşılanmasıdır; bir harcama döngüsü var. Bir özel bütçeli idare iki tür kaynaktan gelir elde eder: Bir tanesi öz gelirleri; kanunlarla tanımlanmış doğrudan doğruya kendi elde ettiği gelirlerdir bunlar. Bir de hazine yardımı dediğimiz, gene Maliye Bakanlığı üzerinden veya ilgili kamu idaresinden özel bütçeli idareye aktarılan gelirdir, bunlar nakit olarak işler. Şimdi, burada, yeni sistemde özel bütçeli idareleri buraya dâhil ettiğimizde şöyle olacak sistem: İstediği kadar bugün özel bütçeli idarelerin nakdi ayrı olsun, biz Maliye Bakanlığı olarak bütün kamu idareleri için ayrıntılı bir harcama programı çıkarıyoruz. Ayrıntılı harcama programı ne demek? Özel bütçeli bir kamu idaresi bütçeyle verilen ödeneği yılın başında aldıktan sonra istediği zaman o harcamayı yapamaz, istediği zaman o taahhüde girişemez. Yani, burada bütçe harcamalarının yıl içerisinde dengeli bir şekilde sürdürülmesi ve bütçe dengesinin doğru bir şekilde yönetilmesi için biz onlara verilen ödeneklerde kullanım oranları belirleriz. Deriz ki mesela: "İlk üç ayda mal, hizmet ödeneklerinin sadece yüzde 25'ini harcayabilirsiniz, ikinci üç ayda şu kadarını." Şimdi, burada harcama yönetimi ile nakit yönetimi birbirini bütünler. Dolayısıyla, sizin söylediğiniz gibi, bir kamu idaresi "Ben, canım istedi, ilk çeyrekte bütün elimdeki nakdi kullanarak harcama yapacağım." demek istese bile diyemeyecek yani diyemiyor, bugün de diyemiyor. Tek farklılık, şu anda Ziraat Bankasında banka hesabında duran paranın hazineyle yer değiştirmesi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama özel bütçeli idarenin nema kaybı olacak.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ha, o, tabii, orada muhakkak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O zaman Haluk Bey'in sorduğu soru da... Tamam, KİT değil bunlar, performansları ölçülmüyor ama özel bütçeli idareler, özel bütçeden amaçla bunların merkezî idarenin dışında ayrı bir, farklı bir anlayışla yönetim göstermesi, faaliyet göstermesi, üniversiteler gibi...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu yönde yani bu merkezî bütçe ile özel bütçe ve KİT'leri vesaire, düzenleyici, denetleyici kurumları falan, hepsini hamur edip aynı şeye getirmiş oluyorsunuz, mantık içerisine.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama şöyle: Yani, bir taraftan...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, bu ayrıma gerek kalmıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, şöyle: Bir taraftan faiz gelirini gelir yazan özel bütçe var ki bu merkezî yönetim bütçesinin bir geliridir ama aynı zamanda da nakdin bu şekilde tek bir havuzda toplanmaması nedeniyle Hazine Müsteşarlığının yaptığı faiz gideri vardır.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tamam, bu ne kadar? Sayın Bakan, buradan ne gelecek diye hesaplıyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, bir söyleyeyim de... Ya, tek bacaklı değil, iki bacaklı; faiz geliri, faiz gideri var. Burada yapılmak istenen şey...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu özel bütçeli idareler kaybedecek bu faiz gelirini.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, şöyle: Bakın, bir özel bütçeli idare kendisine Meclisin verdiği harcama yetkisi içinde gerekli olan ödeneği alır. Diyelim ki, varsayalım ki burada faiz geliri azaldı, o zaman hazine yardımı artacak çünkü bu defa ne olacak? Diyelim ki biz Karayolları Genel Müdürlüğüne 100 lira bir ödenek verdik, bunun 80 lirası hazine yardımı, 20 lirası öz geliri. 20 liranın 5 lirasının faiz geliri olduğunu varsayalım -başta gelir cetveli oluştururken böyle bir varsayım vardı- o 5 lirayı oradan kaybettiyse bu sefer hazine yardımı 85 liraya çıkacak. Dolayısıyla, bu düzenleme oldu diye bir özel bütçeli idarenin gelir-gider dengesinde herhangi bir şekilde bir bozulma olmayacak, birbirini dengeleyecek zaten. Bu sefer ne olacak?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, orada nema kaybı olacak, o kesin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, öyle değil ama. Bakın, bir özel bütçeli idare için gelir kaynakları çeşitli.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama fazla olduğu için zaten bunu yapıyorsunuz, "Fazla para olduğu için yapıyoruz." diyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, şöyle: Eğer 5018 sayılı Kanun'un getirdiği reform mantığıyla bakacak olursanız meseleye, aslında bütün bunların hepsi merkezî yönetim bütçesine dâhil idareler. Önemli olan merkezî yönetim bütçesinin genel dengesi yani tek tek kurumların gelir-gider dengesinin bir önemi yok ki. Günün sonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin merkezî yönetim bütçesinin dengesi ne olacak? Bu projenin beklenen çıktısı şu: Bunun Türkiye Cumhuriyeti merkezî yönetim bütçesinin genel dengesine net etkisi pozitif olacak, değil mi, esas amaç bu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet ama kurumların, KİT de olmasalar tek tek bir performansları var kendilerine göre.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, söylüyorum ama bakın.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, tutup da başarılı olup... Bir üniversite başarılı oldu, nakit yönetimini iyi yapıyor, ondan da nema elde ediyor, böyle bir durum söz konusu olmayacak. O zaman bütün kamu kuruluşlarını aynı potada eritiyoruz, aralarında bir farklılık kalmıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bugün üniversitelerin toplam gelirlerinin yüzde 95'i hazine yardımı. Yani şimdi ben ödeneği tahakkuka bağlıyorum, Hazine Müsteşarlığı onu hazine yardımı olarak nakdine aktarıyor, sonra gidiyor Ziraat Bankasında mevduat yapıyor. Şimdi, doğru mu bu? Yeni sistemde şöyle olacak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır, kendisine göre eğer gerçekten doğru bir nakit yönetimi yapıyorsa bir üniversite, başarılıysa doğru.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, hayır, hayır, şunu anlamaya çalışıyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Zaten onun için bu ayrım yapılıyor biliyorsunuz kamu kuruluşlarındaki ayrım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şunu anlamaya çalışıyorum: Yani bunu bir şey gibi düşünün, konsolide şirket bilançosu gibi düşünün veya bir holding yapılanması gibi düşünün. Burada özel bütçeli idarenin o nema kaybı mı daha önemli yoksa konsolidede nakidin daha iyi kullanımı mı önemli?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, Sayın Bakanım, o zaman bu ayrımı yapmayalım, hepsini kamu kuruluşuna tek bir bütçe...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, şöyle. Bakın, şunu söyleyeyim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Niye ayrım yaptık şimdiye kadar? Yani 5018 mantığıyla bunları ayırdık, yapmayalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, Hazine Müsteşarlığı şunu yapıyor: Her idarenin kendisine çektiği paralarına tek tek izafi olarak faiz hesaplayamayacağı için bunu adatlandırmanız lazım, şöyledir, böyledir. Hazine Müsteşarlığı diyor ki: "Bu durumda buradan oluşan nemayı ben gelir olarak yazayım, bunun karşılığında, Maliye bütçesinden hazine yardımı olarak onu telafi etsin."

Arkadaşlar, denklik bozulmayacak. Özel bütçeli idarelerin bütçesi eşittir hazine yardımı, artı, öz gelirdir. Öz gelir tarafında eğer azalmışsa ben Maliye Bakanlığı olarak o kurumun bütçesini dengelemek zorundayım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Fazla verenler hazine yardımı almaz ki, fazla veriyor zaten, o nemadan kaybediyor.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Fazla veriyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kim fazla veriyor?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Fazla veren bir özel bütçeli kuruluşun hazine yardımı alması söz konusu değil.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kim fazla veriyor? Hayır, hayır, şöyle...

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - "Ödenek" diyor değil mi, yanlış anlamıyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben size diyorum ki: Özel bütçeli idarelerin yüzde 80'i ödeneklerinin, gelirlerinin yüzde 80'i veya 90'ı mertebesinde zaten hazine yardımıyla şey yapıyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama biz nakdi olan kurumlardan bahsediyoruz.

Şimdi, Sayın Genel Müdür dedi ki: "Bazı kurumlar var, özel bütçeli kurumlar..."

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O hazine yardımı almayacak, doğru.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "...bunların bütçesi örneğin 100 milyon lira ama 1 milyar nakdi var, böyle kurumlar var. Biz öyle kurumlara her sene bütçe veriyoruz, para aktarıyoruz ama nakitleri var, biz o parayı, o nakdi değerlendirmek istiyoruz."

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Biz de diyoruz ki: 5018 mantığı içerisinde böyle ayrım var merkezî yönetim bütçesi, özel bütçeli idare, düzenleyici, denetleyici kuruluşlar, vesaire, o ayrım filan ortadan kalkmış oluyor, bir.

İkincisi, ne kadardır sizin burada beklediğiniz kazanç, onu soruyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Onu söyleyelim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Üç, bazı kurumlar var, Dil Tarih Kurumu gibi, buna İş Bankasından verilen kâr payı var, tabii ki orada bir şey var, onların milyarlık bütçeleri var, bütçe sırasında görüyoruz. Atatürk Araştırma Kurumu, vesaire, onların bütçelerinin kat kat üzerinde nakitleri var. Bunlar alınacak o tarafa, bunlar sizden para istemeyecek ki artık ilave olarak, zaten istemeyecekler. Çünkü kendi paralarını siz alıyorsunuz, nemadan olacaklar, onların elde edeceği faiz gelirinden olacak.

Peki, o zaman bu ayrımın, bütçedeki 5018'e göre yaptığımız bu ayrımın ne anlamı kaldı? Bu kurumların tasarrufta bulunmasının, bu nakit yönetiminin ya da üniversitelerin bazılarının iyi nakit yönetimi yapmalarının ne anlamı kaldı? Şey tamamen ortadan kalkıyor o zaman, bu 5018 mantığı tümüyle ortadan kalkmış oldu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam da, Sayın Kuşoğlu, şunu tartışıyoruz: Kurumların tek tek yarar-zarar hesabını mı yapalım yoksa sistemin toplam yarar-zarar hesabını mı yapalım?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tamam, ne kadardır diyorum, onu soruyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, verecektir onu, yok, yok, söyleyecekler.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne kadardır yararı, zararı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama bakın, "merkezî yönetim bütçesi" diyoruz. Genel bütçeli, özel bütçeli tüm idarelerin bütçesini topluyoruz, buraya getiriyoruz, bütçeyi de hep merkezî yönetim bütçesi dengesi üzerinden kuruyoruz.

Şimdi, kalkıp biz burada tek tek kurumların gelir-gider performansı üzerinden bir hesap yapacak olursak... Peki, ben de şöyle sorayım soruyu:

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayıştay da öyle yapıyor. Tek tek bütçelerini, mali tablolarını istiyoruz, onlara bakıyoruz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben de şöyle sorayım. Ben de soruyorum şimdi bir soru.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tek tek mali tablolarını istiyoruz, performanslarını görelim istiyoruz, performans raporu yazılıyor bunlara, biliyorsunuz. Bütün bu mantığı değiştiriyoruz, basit bir şey yapmıyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben de şunu sorayım: Yani bugün bu sistemi uygulamadığımız için merkezî yönetim bütçesinin toplamında ne kadar bir kaybımız var? Kaynak kullanımındaki bu eksik sistem yüzünden kaybettiğimiz -ne diyelim ona- fırsat maliyeti ne bu işin?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Alternatif maliyet.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Alternatif maliyet.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Açıklama yapabilir miyim?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii, tabii, yapın.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Öncelikle, bu uluslararası en iyi uygulamalar çerçevesinde birçok Avrupa ülkesinde de kapsam olarak zaten hani merkezî yönetim esas. Yani merkezî yönetim kapsamı zaten minimum olması gereken, biz burada sadece genel bütçedeyiz, kesinlikle uluslararası en iyi uygulamalarıda ileri gitmemiz gereken bir alan var burada.

Onun haricinde, dediğim gibi, kurumların nakdi, kendi nakitleri olmaya, mali varlıkları kendi mali varlıkları olmaya devam ediyor. Kurumlar gelir elde ettikçe bu mali varlıklar artmaya devam edecek.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Emre Bey, hazinenin buradan ne kadar kazancı olacak rakam olarak?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Buradan elde edilecek fayda açısından söylersek şöyle bir fayda bekliyoruz biz: Açıkçası, hazine, malum hani temel ilke olarak paranın, yer ve zaman itibarıyla, kamu harcamalarının yer ve zaman itibarıyla bu kamu gelirleriyle harcamalarının denkleştirmesini yapan bir kurum. Sonuçta bizim bazı dönemlerde ciddi bir harcama yapmamız gerekiyor ama kamu gelirleri aynı zamana denk gelmeyebiliyor. Bu planı yaparken biz bu zamansal farklılıktan kaynaklı olarak borçlanabiliyoruz Hazine Müsteşarlığı olarak. Mesela bu sisteme geçtiğimiz vakit bu tarz nakit hareketlerini çok daha efektif bir şekilde yönetebileceğiz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne kadar bir gelir bekliyorsunuz?

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Bu nakdin nema geliri ve bu tarz hazinenin daha düşük bir kasa tutmasıyla sağlanacak gelir açısından yıllık yaklaşık 3-4 milyarlık bir gelir tahminimiz var açıkçası, hani ilave sisteme katkı anlamında. Bu da tabii ki hani kurumların bu tarz nakit taleplerini çok daha efektif bir şekilde karşılamamızı sağlayacak bizim. Yani faydanın daha genele yayılmasını sağlayacak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "3-4 milyar" dediniz.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, sorularınızın hepsini tamamlarsanız. Çünkü başka arkadaşlarımızın da beklediği sorular var ve cevapları ondan sonra alayım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "3-4 milyar" diyorsunuz, onun matrahına gidersek 40-50 milyar yapıyor ve tümüyle bir yıl boyunca vadeli hesapta tutulursa ancak o nemayı verebilir, çok büyük bir paradan bahsediyorsunuz. Siz hesap yapmamışsınız, bunun hesabını yapmamışsınız.

BAŞKAN - Nemadan bahsetmiyorlar herhâlde.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tasarruftan bahsediyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunun hesabını yapmak lazım şimdi Sayın Başkanım.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI KAMU FİNANSMANI GENEL MÜDÜR VEKİLİ MEHMET EMRE ELMADAĞ - Varsayımsal bir kavram...

BAŞKAN - Cevap vermeyin şimdi, kayda geçmiyor, diğer arkadaşların da sorularını alacağım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; şunu konuşuyoruz: Bakın, her sene bütçe yapıyoruz, bütçe önümüze geliyor. Biliyorsunuz, genel bütçeli idareler ayrı, özel bütçeli idareler ayrı, düzenleyici, denetleyici kuruluşlar ayrı olarak geliyor. Hepsinin de Sayıştay tarafından denetimi yapılıyor. Performans raporları geliyor tek tek, bütçeleri geliyor, mali tabloları geliyor, bunları görüyoruz, performanslarını görüyoruz.

Şimdi, bu yöntemle bu 5018'in mantığı yok oluyor. Ayrı ayrı bütçeleri ele almaknın, bu bütçeleri, mali tablolarının çıkarılması, performanslarının ölçülmesinin bir anlamı kalmıyor bundan sonra, bu önemli bir değişiklik çünkü.

Şunu anlıyorum: Tek bir havuzda bunun toplanması tamam, genel bütçeye dâhil idarelerin tamam, kendi başına bunu yapalım. Ama şimdi özel bütçeli idareleri de buna kattık mı 5018 mantığını yok ediyoruz o zaman, çok önemli bir düzenleme yapıyoruz, değişiklik yapıyoruz. Tümüyle şeyden çıkarıyoruz, farklı bir mantaliteye geçmiş oluyoruz burada. Bunu yapmamız doğru mudur? Yani buna en fazla Sayın Bakanım sizin sahip çıkmanız lazım, değerlendirmeniz lazım diye düşünüyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bülent Bey...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, söz vereceğim size, şimdi değil.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani biz muhalefet olarak çok önemseyebiliriz belki bunu ama devlet prensipleri açısından, devlet yönetimi açısından çok önemli bir konu, bunu yok ediyoruz.

Belki oradan, Sayın Genel Müdürün dediği gibi, 3-4 milyar değil ama birkaç yüz milyon liralık fark, geliri olacaktır, muhakkak olacaktır. Ama bu taraftan da bir devlet prensibini, devlet çarkının işleyişini yok ediyoruz. Şimdiye kadar kurduğumuz bu 5018 mantığını, mantalitesini yok ediyoruz.

Sayın Başkanım, Sayın Maliye Bakanından sonra da sizin sahiplenmeniz lazım bu konuyu.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Çünkü bizim kurduğumuz sistemi, sizin kurduğunuz sistemi olduğu gibi değiştiriyor bu iş.