KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, benim için de çok değerli bir gezi oldu. En önemli katkısı bana, aslında Parlamento içerisinde farklı grup sıralarında oturup hep karşı taraf diye gördüğümüz milletvekillerimizin ne kadar değerli olduğunu, aslında aynı yöne baktığımızı, aynı değerleri taşıdığımızın farkına varmak anlamında çok benim için önemli bir açılım oldu. Yani, her parlamenterimizin ne kadar değerli olduğunu, ne kadar büyük niteliklerle bu Parlamento sıralarına geldiklerini anlamış oldum, bir ders niteliğindeydi.

BAŞKAN - Bizim için de aynı şey.

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Sayın Başkanım, öncelikle, Başkanlığınızda, bizim için orada kavrayıcı, sahiplenici ve engin bilgi ve birikiminizle yönlendirici tutumunuz bizim için de çok eğitici oldu, bunu söylemekten tabii büyük onur da duyuyorum, çok teşekkür ederim.

BAŞKAN - Estağfurullah.

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - İkincisi, açıkçası Türkiye'nin kültür varlıkları açısından ne kadar zengin olduğunun bir kez daha somut olarak farkına vardık. Bu, özellikle Almanya'daki müzenin -ilk defa gördüm ama- ne kadar önemli, ne kadar büyük bir müze olduğu her zaman, her yerde ifade edilirdi ama bana soracak olursanız İstanbul Arkeoloji Müzesinin yanında -belki abartıyorum ama- bir seksiyon olabilecek nitelikte bir müzedir. Yani, Türkiye'den kaçırılan, özellikle yasa dışı yollarla gitmiş eserler mutlaka hukuk süreci içinde geri gelecektir ama yani bu Komisyonun en önemli özelliği de Türkiye'deki, aslında kendi içimizde bu kültür varlıklarına sahip çıkmamız için neler yapmamız gerektiği -hani, onlar gelir gelmez, hukuk içerisinde gelmesi gerekenler mutlaka gelecektir- bunların gitmemesi adına, bu kültür varlıklarının, höyüklerin, ören yerlerinin, işte, arkeolojik alanların heba edilmemesi konusunda neler yapılması gerektiği konusunda bu bilincimizi de artıracağını düşünüyorum. Bu anlamda çok önemli.

Üçüncüsü, Danimarka'da gördüğümüz şey aslında, baştan beri, tabii söylediğimiz, hiçbir arkeolojik eser olmadan, sadece etnografik eserlerin de ne kadar değerli, ne kadar özel, ne kadar insana heyecan verici olduğunu ve bunların da koleksiyonerliğinin yapılmasının yani toprak altındaki arkeolojik eserlere dokunmadan da bu işlerin yapılabileceğini de bana gösterdi açıkçası. Yani, bunun için "İlla arkeolojik eser toplayalım" diyenleri de herhâlde Danimarka'daki o David Müzesine götürüp gezdirmek gerektiğini düşünüyorum.

Daha sonra tekrar ifade ederim.

Çok teşekkür ederim tekrar.