KOMİSYON KONUŞMASI

Geçen hafta, biliyorsunuz, Almanya'ya ve Danimarka'ya iki ziyaret gerçekleştirdik Komisyonumuzun çalışmalarıyla alakalı olarak. Bugün bu görüşmelerin bir değerlendirilmesini, katılan arkadaşların bu konudaki intibalarını ve katılamayan, önümüzdeki hafta düzenleyeceğimiz Fransa ve İngiltere gezisine katılacak arkadaşlarımızın da bu manada informe edilmesini sağlayacak bir toplantı düzenledik. Bugün gündemimiz bu çerçevede devam edecek.

Geçen hafta önce Almanya'ya gidildi. Almanya'da Berlin'de gerçekten, şu anda görüntülerini izlemekte olduğunuz bir müzeler adası var. Bu, Almanya'nın en büyük müzesi. 1930'lu yıllarda kurulmuş, biraz Alman nasyonalizmini ete kemiğe büründürmek amacıyla gerçekleştirilmiş bir müze. İkinci Dünya Savaşı'nda yerle bir olmuş ama İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden inşa ve ihya edilmiş.

Bugün burada bizi ilgilendiren çok önemli koleksiyonlar var. Bu koleksiyonların tümünü görme imkânına sahip olamadık. Bizim açımızdan en büyük koleksiyon olan Bergama Müzesi restorasyonda, daha uzunca bir süre devam edecek bu restorasyon ama burada şark eserlerine ait bölümde yine de çok obje var, bunları görme imkânı elde ettik. Bunların en önemlilerinden bir tanesi "Milet Pazar Yeri" 19'uncu yüzyılda bugünkü Selçuk çevresinden götürülmüş bir alan, yani büyüklüğünü görüyorsunuz, ne kadar olduğunu, burayı ziyaret ettik. Ayrıca, daha küçük objeler çerçevesi için de başka salonları ziyaret ettik. Daha sonra, asıl bizi ilgilendiren Türk-İslam eserleriyle ilgili bölüme geçtik ve bu bölümde de çok sayıda obje var. Mesela orada o Beyhekim Camisinin mihrabını açabilirsen görelim. Bu koskocaman bir caminin, bugün Konya'da bulunan Beyhekim Camisinin mihrabı arkadaşlar, komple götürülmüş.

Şimdi, burada doğrusu bizim yaklaşımımız şu oldu: Tabiatıyla, bu Komisyon gidecek ve oradaki bütün eşyaları yüklenip ertesi gün Türkiye'ye gelecek değil ama baştan beri bir hususa vurgu yapıyoruz, biz hem bu konuyla ilgili yurt içine mesaj veriyoruz hem de işte bu geziler dolayısıyla yurt dışına mesaj veriyoruz. Bunlardan bir tanesi, Türkiye'de bir bilinç oluşturmak, bu eserlerin ne kadar kıymetli, değerli ve önemli olduğunu göstermek üzere bir bilinç oluşturmak. İki: Yurt dışına kaçırılan eserlerin de kabul etmek lazım ki bir kısmı orada bizim kültürümüzün bir anlamda elçiliğini yapıyor yani orada 20 tane, 30 tane halının sergilenmiş olması, bunlar eğer Türkiye'deki bir koleksiyondan götürülmemişse iadesinin talep edilmesinin çok doğru olmadığını düşünüyoruz. Ama burada gördüğünüz gibi bugün açık olan bir caminin, faal olan bir caminin mihrabının komple sökülüp götürülmüş olması doğrusu kabul edilemez bir durum. Bunu muhataplarımıza bildirdik. Üç: Bazı kitaplardan bölümler var, kitabın kendisi İstanbul'daki bizim koleksiyonumuzda ya Topkapı koleksiyonunda ya da Süleymaniye koleksiyonunda fakat içinden en güzel parçaları kesip sayfalar hâlinde götürmüşler ve bunlar sergileniyor şimdi çeşitli müzelerde. Bu gibi eserler var. Bunların orada muhafaza edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladık. Dördüncü olarak da öbür eserlerimizin yani normal, orada hadi olabilirliğini kabul edebileceğimiz parçaların karşılığı olarak da bunun kültürel manada bir değişime vesile olmasını ifade görüşlerimizi ifade ettik. Yani, bunların karşılığında da mesela Avrupa'ya yönelik birtakım eserlerin, geçici sergilerle ekstra bir ücret talep edilmeksizin veya başka bir yaklaşım sergilenmeksizin Türkiye'ye iadesinin sağlanıp sağlanamayacağı noktasında görüşmeler yaptık.

Sonra, Danimarka'ya geçildi. Danimarka'da bir özel müze fakat son derece değerli bir müze ziyaret edildi. Yani, özel müze işi müzecilik açısından tahfif etmesin, büyük bir koleksiyon, özellikle de Türk-İslam eserleri açısından son derece önemli bir koleksiyon. Ondan da şimdi arkadaşlarımız bazı görüntüler sergileyeceklerdir ve elektronik imkânları da kullanarak gerçekten bir teşhir ve tanzim faaliyetinin nasıl yapılacağının çok güzel örneklerinden bir tanesi.

Burada da ifade etmeye çalıştığım gibi, bir biçimde normal kabul edilebilecek eserler var ama çok açık illegal yollarla çıkarıldığı, bizim müzelerimizden götürüldüğü belli eserler var. Bunlarla ilgili görüşlerimizi sergiledik.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Tepkileri ne oldu Başkanım?

BAŞKAN - Yani, şöyle bir şey söyleyeyim, bir kere mahcuplar, söyleyebilecek hiçbir sözleri yok, sadece şunu söylüyorlar: Mesela, bu Beyhekim Camisini söylediğimiz zaman "Ama burada çok sayıda Konyalı var, onlar da bunu gelip izliyorlar." Ya, 5 bin Konyalı var yani öbür tarafta 2 milyon Konyalı var yani bu 2 milyon Konyalı... Üstelik, mabetlerde biliyorsunuz, zaman aşımı yok, mabetlerden kaçırılmışsa bir eser, 1970 öncesi, sonrası falan gibi bir yaklaşım söz konusu değil. Yani, açıkçası, yüzümüze bakamadan konuşuyorlar, öyle söyleyeyim, tablo böyle.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Ben Instagram'dan paylaştım.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Yahu, Beyhekim Camisi ibadette, mihrabı Berlin'de. Bu kabul edilemez.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Ama el hareketi ve boyun... Boyun eğen de oranın...

BAŞKAN - Yani en yüksek düzeydeki temsilcisi bu konuştuğumuz kişi.

Durum benim açımdan kısaca özetlemek gerekirse böyle ama ben katılan arkadaşlarımdan da istirham edeceğim yani hem Zülfikar Bey'den hem Mehmet Bey'den. Onların da doğrusu kanaatleri çok mühim bizim için.

Ben katılan arkadaşlara da buradan bir kez daha teşekkür ediyorum, gerek uzman arkadaşlarımız gerek vekil arkadaşlarımızla çok uyumlu bir faaliyet gerçekleştirdik. Oradaki büyükelçiliklerimiz iyi hazırlık yapmışlardı ama burada şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Üzülerek belirteyim ki birtakım randevular son anda iptal edildi yani görüşmekten kaçındılar, özellikle siyasi "counterpart"larımız görüşmekten kaçındılar. Mesela, İngiltere'de falan da daha makul bir görüşme yaklaşımı vardı ilk etapta, onlar da şimdi son teyitleri vermekte biraz sıkıntılı davranıyorlar. İşte, her iki tarafta da büyükelçilik görüşmelerin teyidini almaya uğraşıyor.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Sayın Başkanım, ilk kez mi böyle bir hamle oldu?

BAŞKAN - İlk kez, evet, Türkiye'nin tarihinde ilk kez. Onlar için de ilk kez çünkü oralarda biliyorsunuz, bir meseleye Parlamentonun el atması öbür kurumların el atmasından çok daha farklı algılanan bir tablo. Bu yüzden ilk kez gerçekleştirilen bir faaliyet ama ben bunun bir defayla olmayacak bir iş olduğunu biliyorum ama sürdürülmesi gereken bir iş olduğunu da görüyorum.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Ben de kayıtlara geçmesi için çok özür dileyerek...

BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun.