ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Teşekkür ederim.

Ben altı yıla yakın süre Adalet Bakanlığında da çalıştım. Bakanlık ve cezaevi yönetiminin bu konuda ne kadar hassas olduğunu bilen birisiyim. Hatta bu tür tartışmalar çıktığında biz o zaman Avrupa Konseyine üye ülkelerin uygulamalarının hepsini çıkarmıştık. Eminim arkadaşlarda vardır. Burada problem diye, sorun diye ortaya konulan uygulamaların tümü, büyük kısmı Avrupa Konseyi ülkelerinde var olan uygulamalar yani dünya genelindeki ortak uygulamalar. Arama biçimleri, giriş çıkış, bunlar keyfî olarak hiçbir ülkenin kendisi için ortaya çıkardığı uygulamalar değil, bunu bir kere tespit etmek lazım. Burada esas olan, keyfî uygulamalara izin verilmemesi.

Keyfî uygulamaların ben yaygın olduğu kanaatinde değilim, varsa bunun üzerine gidilir. Önemli olan, o keyfî uygulamaların dile getirilmesi, somut biçimde dile getirilmesi. Sonuçta cezaevleri yönetiminden sorumlu olan insanların büyük kısmı hâkim veya savcı yani hukuk bilgisi olan, sizin kadar, buradaki arkadaşlar kadar hukukla ilişkileri olan ve hukuka saygılı olan kişiler. Biz eğer konuları somut bir şekilde paylaşırsak bunların çözümünü sağlamış oluruz ama genelleştirmeler üzerinden gidersek tam tersi, bu tür ihlallerin üzerine şal örtmüş oluruz. Yani buna dikkat etmek lazım diye düşünüyorum.

Yani hayatının bir dönemini cezaevinde geçirmiş birisi olarak da söylüyorum bunu. Daha küçük yaşta girmiş, birçok şeyi yaşamış birisi olarak söylüyorum. Genelleştirmeler her zaman için bizi yanlış yere götürür. Somut olarak sorunlar varsa onları dile getirmekte fayda var. Onların üzerine de gidilir. Bu konuda raporlara baktım, Sibel Hanım'ın şerhine de baktım, raporları da okudum.

Özet olarak söyleyeceğim bundan ibaret. Yani genelleştirme yaparsak çözümsüzlüğü dayatırız ama somut olayları gündeme getirirsek somut olaylar üzerinden de bunların çözümüne katkı sağlamış oluruz.

Teşekkür ediyorum.