KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın, özellikle de -kadın özelinde başlamıştık biz doğal olarak- kadınlarımızın sorunlarıyla ilgili komisyonun 26'ncı Dönem birinci evresinde -Sayın Başkanın da söylediği gibi- görev aldım. Ancak, bu dönemde bu Komisyonda görev yapamıyorum ama usulen, çalışmayı tamamladığınız için ben de görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan da siz de konu başlıklarınızı söylediniz. Çalışmamızı yaparken genel olarak karşımıza çıkan temel sorun alanları, özellikle eğitim konusu oldu. Vatandaşlarımızın yaşamış olduğu bölgelerde gerek ailelerin kültürel, sosyolojik, toplumsal yapıları ve ekonomik durumları nedeniyle gerekse yaşamış oldukları göçmen ağırlıklı ailelerin yaşadığı çevrede, özellikle çocuklarının eğitimi konusundaki dezavantajlı ve öğretmen kalite ve niteliği açısından da düşük seviyeli okullarla karşı karşıya kalmaları ve bu sorunun bir kısır döngü içerisinde olması bu noktada bizim en çok karşılaştığımız sorun alanıydı.

Dil problemi önemli bir problem, özellikle yeni nesil açısından. Geçmiş nesillerin hâlâ dil sorununu aşamamış olmaması, yeni nesillerde bu dil sorunu çok yok, onlarda ise geriye dönük olarak Türkçe eğitimi noktasında eksiklikler var, bunu bize dile getirdiler; siz de bu konuyu belirttiniz. Özellikle Türkçe eğitimi konusunda bazı, Hollanda gibi... Sanıyorum bizim yapmış olduğumuz çalışmada, Hollanda'da Türkçe eğitiminin kısıtlanması noktasında sorunlar olduğunu belirtmişlerdi. Almanya'da normal eğitim sistemi içerisinde Türkçe derslerini alabiliyorlar ama orada da bazı sorunları var; işte, Türkçe derslerinin okul bittikten iki üç saat sonraya konulması, bizim vatandaşlarımızın tekrar çocuklarını okula götürüp getirmeleri noktasında sorun olduğunu...

Tanıma tenfiz konusu; evet, bu, boşanma davalarıyla ilgili çok önemli bir sorundu, bunu çok gündeme getirdiler, davaların sürüncemede kalması. Ama geçen hafta bizim alt komisyonumuzun kendi içinde yapmış olduğumuz toplantısında da ben dile getirdim, şimdi, Sayın Bakan, biz bu Komisyonu kurarken amacımız, yurt dışında yaşayan vatandaşların sorunlarıydı. Sizin Bakanlığınıza bağlı kurumlardan da önemli bilgiler aldık, değerli uzman arkadaşlarımız da bize bilgiler verdiler, hatta alan çalışmamızda bize eşlik ettiler. Bizim amacımız burada sorunları tespit edip, belirleyip, kapsamlı bir rapor hazırlayıp size ya da ilgili bakanlıklara sunmaktı ama burada bir KHK'yle bu konuda... Ki KHK'lerin ve OHAL'in sebebini hepimiz biliyoruz burada, neden bu süreçteyiz ve neden bu KHK'lere ihtiyacımız var. Ama bu konuyla ilgili bir KHK çıkarıldı, KHK'lerin birine böyle bir madde eklendi -tanıma, tenfiz, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın- ve burada bizim yapmış olduğumuz çalışmayı da bir nevi önemsizleştirdi. Biz isterdik ki biz bunu raporumuza yansıtalım, Hükûmete sunalım ve bu konuda da bizim Komisyonumuz bir yasa çıkarsın ve bu bizim başarımız olsun ve biz bunu oradaki vatandaşlarımıza "İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi sizin sorunlarınızla ilgilendi ve sizinle ilgili bir yasa çıkardık biz." gibi... Yani Meclisin itibarı açısından ve biz milletvekillerimizin... Biz siyasetüstü çalıştık bu Komisyonda çünkü oradaki vatandaşlarımız hepimiz için, siyasetüstü bir yaklaşım. Bu eleştirimi siz Hükûmeti temsil ettiğiniz için size de tekrar belirtmek istiyorum. Yani Meclisin itibarını artıran, bizim değerli -ki çok emek verdik- çalışmalarımızın itibarını artıran, oradaki vatandaşlarımız açısından da "Parlamentomuz bizim sorunlarımızla ilgileniyor." açısından bu eleştirimi tekrar sunmak istiyorum. Kısmen çözüldü. Eğer aileler anlaşmışsa bir sorun yok ama anlaşmamışlarsa yine tenfiz ve tanıma davaları devam edecek.

Dil konusunda çok yol katetmemiz gerekiyor. Biz dil sorununu hâlâ ülkemizde bile çözemedik. Dil eğitimi noktasında gerçekten daha somut ve daha stratejik çözümler üretmeliyiz ve oradaki vatandaşlarımızın da taleplerinin siz de çözüleceğini söylediniz ama somut bir şeyler yapmak gerekiyor orada, ne yapılacaksa buna önem vermeliyiz.

STK'ler konusu, yine, Sayın Bakan, çok önemli bir sorun. Orada, gerçekten, vatandaşlarımız sorunları noktasında STK'lerle baş başa kalmak durumundalar ve bunlar çok dağınık yapıdalar ver birçoğu, işte, cemaat yapılanmaları, dinî vakıflar var, orada karşımıza çıktı çok farklı inançlarda. Bunlar dağınık bir yapı içerisinde ve gerçekten vatandaşlarımıza bazen kiminin psikolojik destek verdiğini gördük. Bunlar gerçekten alanları olmayan konularda yanlış bilgilendirmeler yapacak uzmanlarla karşı karşıya kalıyor. Burada siz de ifade ettiniz, uzman eksikliği var...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Doğru.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - ...bu konuda acil çözümler üretilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımız orada cemaatlerin... İşte, cami derneklerinde çok karşılaştık, orada da dile getirmiştik, gerçekten ehil kişiler mi o eğitim verenler, psikolojik ya da dinî noktada yardımcı olabilecek kişiler mi? Bunların, belki bizim konsolosluklarımızın, büyükelçiliklerimizin bünyesinde daha uzman kadrolarla çözüme ulaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Bir diğer konu, vatandaşlarımızın konsolosluklarda iletişimi çok zayıf yani ne tür hakları olduklarını bilmiyorlar, gerek hukuksal anlamda gerekse diğer sorunlarını kime iletecekler?

Bunun başarılı bir örneğini biz Düsseldorf'ta gördük, bir ataşelik açılmış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının orada başarılı çalışmalar yaptığını gördük ve örnek model olacağını düşündük. Oradaki ataşemiz de Sayın Raci Bey'di sanırım, gerçekten başarılı çalışmalarını bize sunumla anlattı. Yani vatandaşlarımızla bire bir olarak iletişime geçip, gerçekten hiçbir suistimale izin vermeden teknik, doğru bilgileri somut, objektif şekilde aktarıyordu kendilerine. Bu tür sorunlar önemli.

Velayetle ilgili, çocukların, gençlerin ailelerinden kopması noktasında burada da ortak bir sorun var. Kültürel yapısı açısından çocuklar orada psikolojik sorunlar yaşıyor, bunların düzenlenmesi gerekiyor.

Yaşlı bakım hizmetlerini de dile getirdiniz ama en çok eğitim, dil sorunu, aile birleşimleri konusundaki dil sorununun aşılması gerekiyor. Bunu dile getirdiniz.

Siz sunumunuzda değindiğiniz için değineceğim. Aktif dış politikamızın oradaki vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırdığını söylediniz. Bizim Almanya'daki bir alan çalışmamızda -sanırım biz gittiğimizde referandum süreci sonrasıydı- vatandaşlarımızdan, özellikle buradaki Avrupa ülkeleriyle ilgili seçim meydanlarındaki, mitinglerdeki bazı söylemlerin -tabii, bunlar dönemsel söylemler- gerçekten onların komşuluk ilişkilerini dahi bozabildiğine, bu konuda biraz daha dil ve söyleme dikkat edilmesi gerektiği konusunda bir eleştiri de gelmişti bize, ben de bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bizim iç politikada kullanacağımız dil kendi içimizde politik bazı kazanımlar sağlayabilir ancak Avrupa ülkeleriyle ilgili söylemimize biraz daha dikkat etmemiz gerektiğini söylüyorum. Siz aktif dış politikanın faydasını söylediğiniz için buna değindim.

Bunun dışında, ırkçılık, İslamofobi... Biz bunu hep söylüyoruz, dünyanın neresinde olursa olsun ırkçılığa ve İslamofobiye ya da diğer bütün dinlerle ilgili gerçekten o söylemlere hepimiz karşıyız, kabul etmiyoruz, karşısındayız. Sadece "neredeyse her hafta" dediniz, bu gerçekten ciddi bir şey. Bununla ilgili bir veri var mı yani her hafta böyle bir ırkçı muameleyle karşılaşma...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Maalesef.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet, çünkü bu bayağı ciddi bir veri.

Denklik sorunu var, sadece buna değinilmedi. Diploma denklikleri, bu da karşımıza çıkmış. Gençlerin özellikle buradaki üniversitelerdeki diplomalarının tanınması noktasında biraz daha hızlı, daha kolaylaştırıcı adımlar atılması gerekiyor. Siz de ifade ettiniz, oradaki gençlerimizin eğitimi sıkıntılı, göçmenler arasında eğitim seviyeleri en düşük olan gruptayız. O nedenle, belki eğitimlerini teşvik etme noktasında denklik konusunda kolaylaştırıcı adımlar atarsak onları daha motive edebilir, oradaki diplomalarını alır çünkü zorlukla karşılaştıkları zaman vazgeçiyorlar orada üniversiteye gitmekten. Bu denklik konusunda büyükelçilikler, konsolosluklar, biraz da hani... Çünkü bunu bilmiyorlar gerçekten bilgi eksikliği var; bunu aşıcı bilgilendirici uygulamalar yapılmalı ama bunu, lütfen, konsolosluk ve büyükelçiliklerimizdeki eğitim ataşelikleri yapmalı yani dernekler, vakıflar, STK'ler, dinî cemaat gruplarına bırakmayalım oradaki vatandaşlarımızı. Biz devletimizin ilgili makamları eşliğinde olmasını istiyoruz. Bu gerçekten önemli bir çalışmaydı, ben de bu çalışmaya olabildiğince katkı sunmaya çalıştım.

Burada, son olarak, şunu belki söyleyebilirim: Şimdi sizin Komisyonumuza bir sunum yapması, evet, önemli, değerli bilgiler verdiniz ama şöyle sanırım, biz Komisyon raporumuzu hazırlayıp size rapor sonucundaki tespitleri ileteceğiz...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Doğru.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - ...siz de Hükûmet olarak, bu noktada, tabii ki adımlar atılması konusunda bir çaba sarf edeceksiniz ama Komisyon Başkanının söylediği gibi sizin bu sunumunuzun da rapora dercedilmesi, eklenmesi uygun mu? Bence, bu biraz sıkıntılı olabilir. Biz size bilgi sunacağız...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sibel Hanım, araya girmek zorundayım, kusura bakmayın.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Lütfen, buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Şöyle: Ben her başlığın altında buna mukabil ne yapıldığını da anlattım.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yani yapılanların da Komisyon raporunda bilinmesi, en azından...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bu uygun mu? Sizin kurumlarınız zaten bize bilgi verdiler ve onlar Komisyonumuzun raporunda yer alıyor. Şimdi "Hükûmet de bunları yapıyor ya da yapacak." diye değil de biz size sunacağız, daha sonrasında siz Hükûmet olarak adımlar atacaksınız.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Anladım, siz zaten gene sunacaksınız, o ayrı bir şey ancak biz de bu anlamda yapılanları da söyleyelim dedik, bunda ne var ki?

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hayır, çok teşekkür ederiz, gayet ayrıntılı bilgiler verdiniz. Özellikle istatistikler konusunda teşekkür ediyoruz, istatistiklere ulaşamadık biz Komisyon çalışmasında. Gerçekten yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili istatistikler sıkıntılı; kurumlarda eski veriler vardı, yeni, güncel veriler yoktu, sizin bugün verdiğiniz verileri not ettik, belki bunlar kullanılabilir. Bu noktada sadece sormak istediğim için. Yani sizin sunumunuz değerli, önemli, zaten kurumlarınız rapora çok büyük katkı sundular, gerek raporlar verdiler gerekse sunum yaptı arkadaşlar; sadece Hükûmetin de tekrar, en son sunum yapıp rapora eklenmesini dile getirmek istedim.

Teşekkür ediyorum. Umarım vatandaşlarımızın sorunlarını çözecek bir rapor ortaya çıkar, adımlar atılır. KHK'lerle değil de yasama, komisyonlar, bizler, burada vekiller çalışarak, görüş alışverişi yaparak, önergelerle destekleyerek, hep birlikte tartışarak çözüm üretmemizin daha faydalı olacağını düşünerek teşekkür ediyorum.