KOMİSYON KONUŞMASI

LEZGİN BOTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri; ben de daha çok, özellikle bu öğretmen performans sistemine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sistemin kendisini aslında sübjektif bir sistem. Sistem, istismara oldukça açık, ucu açık bir sistem. Bu sistemde öğretmenlerin bu şartlar altında verimli çalışmalarını beklemek mümkün değil. Nitelikli nesiller yetiştirmek istiyorsanız öğretmenlerin niteliğini artırmanız lazım, öğretmenlerin özgürlüklerini, öğretmenlerin özgürce akademik anlamda kendilerini geliştirmelerine imkân sağlamanız lazım. Öğretmene verdiğiniz değer oranında nesillerin dönütünü alabilirsiniz. Öğretmen eğer pısırık, eğer sindirilmiş, eğer korkutulmuş, eğer korkularla, kaygılarla âdeta rehin alınmış bir duygu, bir ruh hâli içerisindeyse siz bu öğretmenlerden nitelikli nesilleri bekleyemezsiniz. Bu anlamda bu, bir denetim sisteminden, bir teftiş sisteminden çok, bir mobbing sistemini çağrıştırmaktadır ve oldukça objektiftir, istismara çok açık bir sistemdir, bu sistemin derhâl lağvedilmesi lazım ve bunun yerine daha şeffaf, daha demokratik, daha bilimsel ve daha çok itibar edilir bir sistemin ikame edilmesi lazım.

Sendikalar arasında ciddi tartışmalar var. Biliyorsunuz, çalışma barışını da oldukça zorlayan bir sistemdir. Sendika yöneticilerinin çoğunun belli bir sendikanın üyesi olduğunu düşünecek olursak bunun diğer sendika üyeleri üzerinde de nasıl tahripkâr ve nasıl oldukça yoğun bir baskıya neden olacağını varın siz düşünün. Bu anlamda bu sistemin öğretmenler açısından negatif bir tabloyu açığa çıkardığını bilmenizi isterim ve Bakanlığın bu konuda bir an önce tarafsız, objektif bir mekanizmayı esas alması gerektiğini burada ifade etmek istiyorum.

İkincisi ise TEOG sistemi getirildiğinde yine aynen bu Hükûmetin Bakanı tarafından oldukça övülmüştü, tartışılmıştı fakat maalesef yine taraflar katılmamıştı yani eğitimde söz sahibi olması gereken öğrenci, veli, halk, akademik çevreler bunun dışında kalmıştı, yine iktidar kendi içinde tartışarak getirmişti, oldukça da övgülerle getirmişti. Fakat sonuç itibarıyla pedagojiyle, eğitimle çok da alakası olmayan bir siyaset adamı bir sabah bu sistemin kaldırılması gerektiğini söylüyor ve Bakanlığın bünyesinde bulunan bütün akademik çevreleri hiçe sayarak böyle bir telkinde bulunuyor ve sistem bir gecede, bir günde çöpe gidiyor. Yerine ikame edilen sisteme bakıyoruz, bu da tartışılmadı, bizlere danışılmadı. Sayın Bakan bu konuda ne kadar bilgi sahibi bilmiyorum. Bizlerle paylaşılmadı Sayın Bakan, sizler getirmediniz, bizler konuşmadık; üniversiteler, akademisyenler, kamuoyu bunu tartışmadı, konuşmadı. Şimdiden bu sistem aslında ölü doğmuştur ve sizin sessizliğinizi neye yormamız lazım Sayın Bakan, bir yerlerden icazet mi bekliyorsunuz? Bunu çok açık ve şeffaf bir şekilde tartışmamız gerekiyordu çünkü bu 80 milyon insanı ve gelecekteki bütün nesilleri ilgilendiren bir mühim konu iken bunu sadece bir iktidar partisinin kendisinden menkul, kendi politikaları doğrultusundaki yürüttüğü çalışmayı aslında burada bir tabloyla ifade etmek istiyorum. Bakın, bu tablo aslında sistemin ne kadar başarısız olduğunu... Şimdi yarın öbür gün bu tabloya, bu başarısızlık tablosuna hangi bakanın fotoğrafı ve hangi sistemin adıyla konulacak, bunu da bizler merak ediyoruz. Bu, aslında başarısızlığın tablosudur değerli arkadaşlar. Onun için AKP'nin on beş yıllık eğitim politikasında her bakan değiştiğinde sistem değişiyor, her sistem değiştiğinde de asla, dediğim gibi, taraflarla tartışılmıyor, konuşulmuyor. Bu, sistemin adı olsa olsa yazboz sistemidir ve var olanı da daha çok bozmaktan başka işe yaramıyor. Bakın, bu sistem şimdi o kadar arızalarla dolu ki bu sistemle bizim gerçekten bilimsel sonuçlar almamız, elde etmemiz olanağı oldukça sınırlı Sayın Bakan.

Yine, bir talihsizlik mi bilmiyorum, sizin bu ifadeniz bence kamuoyu nezdinde çok ciddi bir talihsizlik, ciddi bir kuşku yaratıyor. Yani "nitelikli okul-niteliksiz okul" meselesi bir itiraf mıdır veya burada murat edilen nedir, bunu biraz daha net bir şekilde açmanızı bekliyoruz. Çünkü eğer okulların yüzde 90'ı niteliksiz ise buralara kimler gidecek veya ikamete bağlı eğer yapılacaksa bu 600 tane adı geçen okulun genelde zengin kesimlerin olduğu yerlerde olacağını düşünecek olursak varoşlarda nüfusun yüzde 70'i, 80'i kendi kaderine mi terk edilecek?

Yine, sizi tenzih ederek bir şey sormak istiyorum.