KOMİSYON KONUŞMASI

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, yorulduk. Uzun bir konuşma hazırlamıştım ama çok kısa birkaç konuya değinmek istiyorum.

Malumlarınız, Türkiye deprem ülkesi, bir deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MEHMET ÖZHASEKİ (Kayseri) - Yorulmuş gibi durmuyor. Hâlâ hiç kimse yorulmuş gibi durmuyor, beşer, onar dakika daha fazladan konuşuyor.

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - İşin aslı konuşmaktan vazgeçmiştim, soru-cevap kısmında bir değerlendirme yapacaktım ama... Soru-cevap kısmına bırakmak istedim ama bizim Başkanın sağı solu belli olmaz, o yüzden şimdi söyleyeceklerimi çok kısa söylemek istiyorum.

Türkiye bir deprem ülkesi, deprem gerçeği var, aşağı yukarı ülkemizin tamamı neredeyse deprem bölgesi ve çok önemli büyükşehirlerimiz deprem riskiyle karşı karşıya; İstanbul, İzmir, ne bileyim, Hatay, Adıyaman, Malatya, buralarda deprem olacak, buna hazırlanmamız lazım. Burada, zarar azaltma, risk azaltma dediğimiz yatırımlar, faaliyetler çok büyük önem arz ediyor. Özellikle, İstanbul, İzmir'i ele alırsak Türkiye ekonomisinin büyük bir parçasını oluşturuyor. Burada olacak bir deprem Türkiye ekonomisine çok büyük bir darbe vuracak. Bunu, depremi önlememiz mümkün değil ama yapacağımız yatırımlarla, risk azaltma yatırımlarıyla, zamanında vereceğimiz paralarla onun kat kat karşılığını alacağız. Bu konuda gerçekten, Bakanlığımız büyük bir gayret, faaliyet içinde. Risk bölgeleri belirlendi, işte belediyelerle, TOKİ'yle, Bakanlıkla protokoller imzalandı, birtakım faaliyetler devam ediyor. Ama, burada, Sayın Bakanım, Türkiye fotoğrafı nedir, çok konuşulmadı bu yani değişik konulara değinildi ama yani fotoğraf nedir, bizim ne yapmamız lazım, ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapacağız, burada süreç nasıl çalışıyor, takvim nasıl çalışıyor; bunu biraz açıklamanızda fayda var diye düşünüyorum.

Bir de benden önceki konuşmacılar bu şehirde komşuluk ilişkilerine değindiler, bu konu da çok önemli. Ben, kendimden örnek vereyim: 52 daireli bir blokta oturuyorum, kendi katımda 4 daire var, bu 4 dairenin 3'ünü, işte benden hariç 3 aileyi tanıyorum ama gerisini tanımıyorum, bilmiyorum ancak asansörde selamlaşıyoruz, kim olduğunu bilmiyorum; böyle bir durum söz konusu.

Şimdi, 1995 Kobe depreminde Japonlar bunu yaşamışlar. Büyükşehirde, Kobe merkezde büyük katlı, çok katlı binalarda yaşayan insanlar komşularını tanımıyorlar. Yani, karşı binada ya da karşı dairede oturan insan ihtiyar mı, yardıma ihtiyacı var mı, özürlü mü, çocuk mu, kurtarılması gereken kimse var mı bilmiyorlar; deprem olduğunda bu arama-kurtarma faaliyetlerine hiçbir katkıları olmamış. Fakat, görmüşler ki taşrada, kırsal kesimde, köylerde yaşayan insanlar çok kısa bir sürede arama, tarama, kurtarma faaliyetlerini yapıp herkes komşusunu kurtarmış çünkü biliyor komşusunun kim olduğunu, nasıl olduğunu; herkes çok kısa bir zamanda bu yaralıları enkazlardan çıkarmış.

Şimdi, Japon Hükûmeti bunu gördüğü için çok büyük bir komşuluk programı uyguluyor, çok değişik projeleri var, komşuları bir araya getirip tanıştırma vesaire. Bakanlığa tavsiyem, Aile Bakanlığıyla birlikte büyükşehirlerimizde buna benzer programlar geliştirilmesi lazım, bunu tavsiye ediyorum.

İkincisi: Bir teşekkür ve takdirimi iletmek istiyorum. Niğde'de daha önce 46 belde vardı, kasaba, şimdi 23 kasabamız var, bu 23 kasabamızın aşağı yukarı tamamının altyapısı bitmiş durumda. Bu İLBANK sayesinde olmuş yani ben şahidim altı yıldır. Gerçekten, İLBANK'ta klasik bürokrasinin dışında projelendirme süreci, karar alma süreci çok hızlı çalışıyor. Şahsınızda, İLBANK çalışanlarına, yönetim kadrosuna, sahada çalışan arkadaşlara teşekkür ediyorum, takdirlerimi sunuyorum.

Sayın Bakanım, malumlarınız bir Akkaya Barajı sorunumuz var, sağ olun, bir araya getirdiniz ilgilileri ve bir süreç başladı ama bürokratik engelleri aştık, aştık, aştık, hâlâ ihale sürecine gelemedik. Bu konuda ilave bir destek istiyoruz.

Ben, Bakanlık bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, herkese hayırlı akşamlar diliyorum.

Saygılar sunuyorum.