KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli hazırun; ben de artık gece yarısına yaklaşırken hem mükerrer paylaşımlardan uzak durarak hem de bir İstanbullu olarak İstanbul'un hassasiyetlerini de paylaşarak bazı konuların altını çizmek isterim.

Sayın Bakanım, özellikle sizin Bakanlığınızla beraber hazırlanmış olan bu şehircilik şûrası ve onunla ilgili yapılan komite toplantılarını ve sonuç bildirgelerini takip ettim. Onlarla ilgili olarak alınan hem raporları hem de görüşmeler sırasında ortaya konulan tespitleri de açıkçası çok önemsedim. Ancak tabii, şehircilik şûrasında şehrin her yönüyle, kimliğinden aldığı göçe ve şehir açısından, şehircilik açısından hassas olan başlıklara kadar pek çok konunun paylaşıldığını da, farklı farklı bakış açılarıyla ortaya konulduğunu da açıklamış oldukları raporlarından takip ettim. Tabii, bunlar çok ideal başlıklar ve bu ideal başlıkların da önemli olanı uygulama aşamasında karşılığını bulması ve uygulamada kendini göstermesi.

Ben de aslında bu Sayıştay raporlarında dikkatimi çeken bir iki başlığı sizinle paylaşmak istiyorum ve bu başlıklar açısından da baktığımızda önemli tespitlerin olduğunu ve şerh düşülmüş bir raporla karşı karşıya olduğumuzu Sayın Kuşoğlu da paylaşmıştı. Burada hem tapu kadastro açısından hem de baktığımız zaman Bakanlık açısından önemli tespitler var Sayın Bakanım. Bu geçtiğimiz yılda da aynı şekilde önemli tespitler vardı ancak o 2015'i içeriyordu, 2016 için de aynı hassasiyette değerlendirmeler var.

Şimdi burada dikkatimi çeken "Hane halkına borç olarak verilen, kendi evini yapana yardım projesinde kredilerin takibinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle ortaya çıkan muhasebe kayıtları..." Şimdi, tabii, bu önemli. Burada genel olarak baktığımda, kayıt açısından, özellikle muhasebe kayıtları veyahut burada ilgili varlıklar kalemine dâhil edilme açısından daha önce Sayıştayın uyarılarının olmasına rağmen tekrarlanmış bazı tercihlerin olduğunu görür hâldeyim. Kimisine hâlâ "2017'de çözülecek." denmekle beraber, umut ediyorum, buradaki uyarılar, bir hukuki temelde ortaya konulan uyarılar dikkate alınarak uygulama aşamasında karşımıza çıkacaktır.

Yine, Çevre Kanunu gereğince belediyelerden tahsis edilmesi gereken çevre katkı yapı gelirlerinin eksik tahsil edilmesi veya bütçe gelirleri içerisinde yer almamasına dair bir tespit var. Burada da takip ve kontrol işlemlerinin yönetmelikle yerine getirildiği ama belediyelerle ilgili olarak birtakım savunmaların ortaya çıktığı dile gelmiş. Ama burada da sanırım işleyecek olan yönetmeliğe uygun uygulamanın gerçekleşmesi gerekiyor.

Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün yetki ve sorumluluğundaki alanlara ait kira ve ecrimisil gelirlerinde de yine gelir kaydıyla ilgili problemlerin tespiti söz konusu olmuş. Bu da açıkçası, baktığımızda, ecrimisil ki burada pek çok seferinde düzenlemeler yaptığımız ve düzenlemeler açısından da problemleri çözmek üzere kanuni altyapısını oluşturduğumuz konulardı.

Şimdi, yine bakıyorum ve görüyorum, muhasebe kayıtlarıyla ilgili, banka hesapları, işte alacakların kaydedilmesi konularında -sanırım- bir muhasebe sistemi problemi mi var yoksa muhasebeyle ilgili, Maliye Bakanlığıyla ilgili ve kendi içinizde bir ayrışma mı var? Buradaki bu ayrışmayı veyahut denetimle ilgili baktığımızdaki sonucu düzenleyecek olan çalışmalar yeterince yerine getirildi mi?

Bir de bu, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığıyla imzalanmış gayrimenkul satış vaadiyle ilgili, bizim İstanbul Başakşehir'deki Kayabaşı, Bahçekent projelerinin de içinde olduğu, bir de Kocaeli İzmit Körfez ilçesindeki projelerin satış ve muhasebeleştirilmesi konusunda tabi olunan, satışı gerçekleştirecek ihale prosedüründe eksiklikler veya farklı tercihlerin olduğu dile getiriliyor. Yani kimi zaman, bitmiş olan projeleri Bakanlığın kendi üzerine almayarak, direkt üçüncü kişilere satarak sanki uyulması gereken resmî bir prosedürden imtina eden bir tercih içinde olduğunu gösteren tespitler var. Bunlar önemli tespitler.

Tabii, bunun yanında Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü açısından da ortaya konmuş olan tespitler var. Bu konuda da en son verilen raporda bir çekincenin ortaya konarak raporun hazırlanmasına yine dikkatinizi çekmek isterim.

Şimdi, bu tabii çok önemli bence; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş olan taşınmazların kurumun mali tablolarında görülmemesi. Bu çok önemli bir tespit ki bu tespitin sonunda kamu idaresinin cevapları var ve bunun ötesinde de verilmiş sonuç görüşleri var. Sonuç görüşlerinde de bu gereken işlemlerin tamamlanma süresi 31/12/2016'ya kadardı ama bu süre uzatıldı, o yüzden uzatıldığı için de görülmüyor. Bu bahane değil. Yani neden tamamlanamıyor ve neden bu süre uzatılarak devam ediyor diye sorgulamak gerekiyor diye düşünüyorum.

Yine, tabii harç gelirleriyle ilgili tespitler var. Birkaç şey daha söyleyeceğim, zaman yetmeyecek ama burada önemli tespitler var Sayın Bakanım ve bu tespitlerle ilgili olarak sanırım bünyenizdeki değerli bürokrat arkadaşlarımız ve sizler gerekli hassasiyeti göstererek burada ortaya konmuş olan başlıklardaki düzeltmeleri gerçekleştireceksiniz diye düşünüyorum.

Şimdi tabii, gerek tapu diyoruz gerek şehircilik açısından bakıyoruz, bir şûra toplanmış, buradaki ana başlıklar açısından söylüyoruz ama Türkiye'de şu an baktığımızda "kentsel dönüşüm" üzerinden kendini isimlendiren bir şehircilikle karşı karşıyayız ve bu "kentsel dönüşüm" olarak kendini isimlendiren şehircilik açısından baktığımız zaman da karşımıza çıkan tablolarda, başta İstanbullu olarak benim şehrim açısından baktığınızda bir deprem şehri olmasının getirmiş olduğu hassasiyetlerde kentsel dönüşüm projelerinin ortaya çıkışı var. Ancak burada bakıyorsunuz, bir riskli alan ve rezerv alan -yani sadece kentsel dönüşüm değil- tespitiyle ilgili olarak karşımıza çıkan bir süreç var ve işin enteresanı, riskli alan ilan edilen alanların çoğu, potansiyel, mevcutta genelde rantın çok yoğun şekilde kendini hissettirdiği veyahut oradaki oluşan yapıyla rantın büyüyerek devam ettiği bölgeler ve bu halk yani İstanbullu bu tanımlarla yeni yeni tanıştı ama kentsel dönüşümle şöyle tanıştı: Neticede evler eski, depremi yaşamış; "E ben evimi değiştireyim, işte evin içindeki yaşamsal standartlarım daha yükselsin, onun için bu anlaşmalar dahilinde yenilenen evin içerisinde yaşayım." tercihiyle gelen bir süreç. Ancak şimdi bakıyorsunuz, Sayın Bakanım, İstanbul'da da bu kentsel dönüşümle ilgili birtakım anlaşmalar yapılıyor ama bir yerde bir müteahhitle yık-yap ve sat şeklinde anlaşılmış ki daha çok tercih edildi baştan yani insanlar direkt olarak müteahhitlerle karşı karşıya kaldı ama Türkiye'nin ekonomik şartları ortada. Türkiye'nin, baktığımız zaman, almış olduğu yabancı kaynak finansmanının da özellikle inşaat sektörüne, 50 küsur bağlantılı sektöre de katkı sağlıyor diye yönlendirildiği bir ortamda, şimdi dünyada değişen ve ülke içinde değişen maliyet ve kazanç, tasarrufları değerlendirme alanları değişince, gayrimenkulle ilgili bir problem çıktığında büyük bir yapı stoku, satılamamış binalar ve işini devam ettiremeyen müteahhit, elindeki öz varlığında nakdi kalmamış, bina stokuyla kalmış müteahhitler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - E, şimdi ev kiralarını ödeyemedikleri kişilerle karşı karşıya. Bu alınan evler... Genelde işte emeklidir, başka geliri yoktur, kira desteği alıyordur ama süreyi tamamlamayınca önemli mağduriyet içinde yaşayan aileler var. Diğer taraftan da baktığımızda, bir kentsel dönüşümün, çevre, hava kirliliğinden tutun kazalara kadar o hafriyat ortamının ortaya çıkardığı sorunlarla karşı karşıyayız.

Ben tabii, şehircilik ve ona bağlı olarak belli başlıkları dile getirdikten sonra kısaca çevreyle ilgili ana başlıkları da paylaşmak istiyorum. Çünkü burada atık yönetimi var. Atık yönetimi çok önemli. Sıvı ve katı atık yönetimi ve sıvı, katık atık yönetimiyle ilgili olarak ortaya konulan yönetmelikler ve oradaki uzman çalışan... Bunun yanında da baktığınızda, katı atık tesisinin olup işte Çevre ve Şehircilik Bakanlığından onaylanmamış bazı yerel yönetimlere kadar giden yapıyla karşı karşıya olduğumuz ortada. Diğer taraftan, işte "termik santraller" diyoruz. "Millî olarak, kömürümüzle fosil yakıtlara karşı alternatif oluşturalım, kömüre geçelim." dedik ama kömürle beraber geçen sene, özellikle o Keşan, Balıkesir ve çevre açısından baktığınızda kritik oranları aşan çevre kirlilikleriyle dönem dönem karşılaştığımız ortada. Kentsel dönüşümün bile yıkım sırasında oluşturduğu zararlı atıklarla yaratmış olduğu çevre kirliliği ortada. Tabii ki yapılacak olan, baktığımızda ülkenin ekonomisi de gelişecek, sanayisi de gelişecek ama sanayici uyması gereken hatta aldığı teşviklerde çevreye olan hassasiyetini daha da fazla ortaya koyan tercihleriyle beraber çıkmalı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hemen bir iki cümleyle bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - ...yerel yöneticiler aynı şekilde. Yani atık suyundan içme suyuna kadar uygulamalarda, iklim değişikliğinin ortaya koyduğu şartlarda, ona uygun olarak ortaya çıkacak tercihlerle, çok önemlidir... Biraz önce Sayın Beyribey'i dinledim, mesela biz depremi konuşuyoruz ama seller de Türkiye'nin bir gerçeği ve biz artık üstteki suyun toprağa girişinin engelleyecek ya da Karadeniz'de olduğu gibi denize gidişini engelleyecek bir yapıyla karşı karşıyayız ve bunu da planlı bir şekilde... Afeti sadece deprem görmemek lazım.

Sayın Bakanım, bir de önlemleri alırken yapı denetimini, yer denetimini, bina denetimini bir entegre yapı olarak yani zemin etüdünden başlatarak görmek lazım ve kamu binaları ile TOKİ binalarını da bunun dışında görmeyerek tercihleri ve takibi oluşturmak lazım.

En son söylemek istediğim de şu: Siz bir yerel yöneticisiniz. Yerel yönetim açısından baktığınızda siz geniş bir kitlenin oylarıyla seçildiniz ve o iradeyi temsil ederek de görevinizi yapıp şu anda da bir Bakan olarak hizmet ediyorsunuz. Ben yerel yönetimlere çok önem veririm. Bugün birtakım kararlar yaşanıyor peş peşe istifalar noktasına gelen, sizin beraber yerel yöneticilik yaptığınız arkadaşlarınız da herhâlde. Başarılarının faturasını, siyaset değil, başarısız veya başarılı olmanın değerlendirmesini millî irade ve halk yapmalıdır diyorum.

Çok teşekkür ediyorum bana gösterdiğiniz anlayıştan dolayı.

Başarılar diliyorum. Bütçenizin de hayırlı olmasını diliyorum.