| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı c) Türk Standartları Enstitüsü ç) Türk Patent ve Marka Kurumu d) Türk Patent Enstitüsü e) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu f) Türkiye Bilimler Akademisi g) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ğ) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2017 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve katılımcılar; Selin Böke Hoca'mızın devamı niteliğinde olacak.
Baktığımız zaman, Bakanın sunuşunda, tespitlerinde, hedeflerde bilimsel anlamda gerçekten çok önemli çalışmalar var. Üniversitelerimiz var, işte, hocamın söylediği gibi son yıllarda sayısının muazzam derecede arttığı, 55'i faal olmak üzere 69 teknoloji merkezimiz var. Sizin de sunumunuzda ayrıntılı bir şekilde teknoloji, tasarım merkezleri, teknoloji vadisi, 700'e yakın AR-GE merkezimiz, hibeler, vergi muafiyetleri var ama rekabetçi bir bilgi ekonomisi yaratma noktasında ve bilginin teknolojiye dönüşmesi dolayısıyla da katma değeri yüksek ürün üretme noktasında yeterli miyiz? Hayır. Çok geri seviyedeyiz hâlâ. Ülkemiz bilim ve teknolojide... İşte, Sanayi 4.0'ın neresinde olduğumuz yine Komisyon üyelerimizin tespitleriyle ortaya çıktı. Bugünkü durumda gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğumuz, üretime, özellikle de imalata ve sanayiye dayalı bir büyüme yapısına sahip olmadığımız konusunda hepimiz sanırım hemfikiriz. Yaşanan işsizlik ve istihdamın kaynağının neresi olduğu çok açık, verilerle ortada.
Hepimizin bildiği üzere, patent ve faydalı modele dayalı, yüksek katma değerli üretim desenine, güçlü markalara ulaşmanın yolu elbette yaratıcı sınıflar, sorgulayıcı bilimsel bir eğitim modeliyle olacaktır. Yaratıcı sınıflar ise -hepimiz de bu konuda mutabıkız- özgürlükler iklimi... Burası çok önemli, özgürlüklerin kısıtlandığı baskıcı ülkeleri ilk terk eden bildiğiniz üzere bilim insanları ve yaratıcı sınıflar oluyor. Dolayısıyla biz burada ne kadar teknolojiden, patentten, markalaşmadan, Sanayi 4.0'dan bahsetsek de eğer ülkemizde özgürlükler iklimi yoksa hukukun üstünlüğü de yok, yenilik, üretim ve kalkınma da doğal olarak olmayacaktır. Ülkemizin geldiği durumda fakirlik, yoksulluk ve refah kaybı yaşamak durumundayız ve bu, son yaşadığımız süreç de tam da bunu gösteriyor. Bir, maalesef, kurumsal anlamda bir vasatlaşma yaşıyoruz. Hukuk devleti ve güçler ayrılığı ilkesinde de geldiğimiz nokta ve güvensizlik ortamı da yine, aşikâr.
İnovasyon Endeksi'nden bahsedildi. Uluslararası kurumların gerçekten önemli tespitleri var Sayın Bakan. Burada geriye doğru bir gidişimiz var. Yine, bunun yanında, sosyal ortamda söylediğimiz baskı ve kısıtlama ortamı gerçekten sanayileşmenin motoru olan üniversiteler ve bilim insanlarına da sirayet etmiş durumda. Yasakların olduğu bir iklimde gerçekten yaratıcı beyinler gelişmeyecek. Bilim, teknoloji ve dolayısıyla sanayinin gelişmesi noktasında şüphelerimiz var.
Eğitim modeli... Siz sunuşunuzda özellikle belirtiyoruz, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağına vurgu yapıyorsunuz. Bu noktada, ben sizin komisyon çalışmalarınıza katılmıştım, üretim reformu paketi, üniversitelerdeki kalite kurulları, organize sanayi bölgelerinde nitelikli meslek okullarının açılması ama geldiğimiz noktada, eğitim sistemimiz bilimsellikten uzaklaşıyor ve şu anki sistemde çökmüş bir durumdadır. Bu noktada, sizin bu belirttiğiniz hedefleri nasıl gerçekleştireceğiz? Kalkınma, eğitim, ekonomi ve bilimsel üretim, bilgi üretimi, teknolojik gelişim bir bütündür ve bütüncül politikalarla ancak gerçekleşebilir. Burada üç ayak yokken sizin buradaki hedefleriniz, çabalarınız nasıl gerçekleşecek, merak ediyorum açıkçası.
Bir de KOBİ'leri desteklerinizle ilgili bir geri bildirim alıyor musunuz? Yapılan destekler ne anlamda etkinleşiyor? Sayıştay denetim raporunda ben bazı tespitlere ulaştım, maalesef AR-GE desteklerinin etkileri hibe veren kurumlar tarafından raporlanmamış, destek programları arası bütçe dağılımı yapılırken bilimsel yöntemler kullanılmamış. Sanayiye verilen AR-GE desteklerinin dağılımı iyi planlanarak daha çok katma değer oluşturulması sağlanmalıdır bu noktada. Bizim hedeflediğimiz büyümeye ulaşabilmek için destek programlarının analiz edilmesi ve buna göre bütçenin planlanması gerekiyor. Bunun dışında, patent sayıları söylendi. Bir de çerçeve programları var biliyorsunuz bu Avrupa Birliğinin. Çok önemli kaynak ayrılıyor, işte bizim ile TÜBİTAK'ın ortaklığında projeler destekleniyor. Burada, baktığımız zaman, son çerçeve programında 80 milyon euro bir kaynak var ve neredeyse yarısı "Toplumsal Sorunlara Çözümler" başlığına veriliyor ve bunlar çok önemli gerçekten. TÜBİTAK'ın hangi projelere destek verdiğini ben sıralamak istemiyorum burada. Burada, gerçekten, iklim değişikliği, güvenli ulaşım, işte bizim vatandaşın hayatını kolaylaştıracak ve fayda sağlayacak...