| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları...
BAŞKAN - Arkadaşlar, buraya gelir misiniz? Çalışamıyoruz, arkadaşlar göremiyor, konuşanı göremiyor, böyle gelin, herkes...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kalmak isteyen arkadaşlar tabii ki kalabilirler.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi bir dakika...
Sayın Başkan, böyle bir şey var mı? Ben burada konuşuyorum ve siz orada, o sırada "Çık." diyorsunuz.
BAŞKAN - Çık demiyorum, lütfen dedim yani göremiyoruz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani bu şu ana kadar şey oldu da şu andan itibaren mi böyle oldu? Benim konuşmamda mı şey yaptınız, böyle bir şey var mı?
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Biz de Sayın Bilgiç'i göremiyorduk, o zaman niye çıkartmadınız?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, bu yönetimle siz bu bütçeyi bitiremezsiniz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Söyleyeceklerimi dinleyecek arkadaşlar, lütfen...
BAŞKAN - Arkadaşlar, size kim dedi çıkın diye? Arkadaşlar, burada kimse kimseye çıkın falan demedi.
Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bakın...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Biz de Bilgiç'i göremedik.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamam, devam ediyor, arkadaşlar görevlerini yapıyorlar.
Sayın Başkan, devam ediyor arkadaşlar...
BAŞKAN - Ama devam ediyor da kimse göremiyor sizi.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Biz göremedik biraz önce.
BAŞKAN - Arkadaşlar, şöyle gelin.
MUSA ÇAM (İzmir) - Görmek önemli değil Başkan, hissetmek önemli.
BAŞKAN - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, değerli arkadaşlar, gene bu usul tartışmalarıyla başladık ama bunlar, bu tartışmalar yeni değil bir ilerleme olmadığı için, bunları çözemediğimiz için her zaman tekrar tekrar gündeme geliyor bu konular, o açıdan bunu çözmeye yönelik olarak Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bir inisiyatif geliştirelim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, bu da mı usul tartışması?
BAŞKAN - Evet, usulün usulü.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bakın, bütçe görüşmelerimizin isteyen görsel basın mensupları tarafından izlenebilmesi imkânını sağlayalım, bunu eğer burada çözersek, bu kararı alırsak ondan sonra bir problem olmaz. Çünkü bakın, öbür bütçelerde de, kamu kurum bütçelerinde de göreceğiz. İlgili bakan konuşurken, sunuşunu yaparken basın mensupları burada ama bitikten sonra, tartışmalar olduğunda onlar gidiyor. Yani bütçe önemli bir konu değil mi? Bütün ülkeyi ilgilendiriyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkanım, basın mensuplarının özgür iradesine ket mi vuracaksınız? İsterlerse kalabilirler.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bilgiç, sözümü lütfen kesmeyin, ben sizin sözünüzü kesmedim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yüzünüzü göremiyorum ki o yüzden sıkıntı orada.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Görsen de görmesen de lütfen sözümü kesmeyin, ondan sonra varsa söyleyeceğin söylersin.
BAŞKAN - Biz duyuyoruz sizi.
Buyurun Sayın Türeli.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bunu yapalım. Bütçe görüşmeleri önemli. Bakın, bütçe demek, şu demek: Kamu, belli birtakım kaynaklara, kişilerin kaynaklarına vergileme yoluyla el koyar ondan sonra onları yeniden dağıtır, belli harcama önceliklere, belli kesimlere. Bu açıdan baktığınız zaman bu ülkede yaşayan 77 milyonu ilgilendiren bir şeydir bütçe. Bunların izlenmesine ihtiyaç var. Yazılı basın mensupları burada, onlar sonuçta notlarını alıyorlar ama görsel basın mensupları da bunu izleyebilmeli.
Bakın, gelişmiş ülkelerde, Batı ülkelerinde bırakın ulusal parlamento düzeylerinde yerel ölçeklerde bile, belediye meclislerinin bile açık olduğu sürece, çalıştığı sürece bütün çalışmaları televizyondan naklen yayınlanır ve isteyen insanlar giderler, onları izlerler ve sorunlarının nasıl ele alınacağı hakkında bilgi sahibi olurlar. Katılımcı demokrasi derken biz bunu kastediyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Demokrasi sadece temsilî olarak... Temsilî demokrasiyle elbette belli zamanlarda seçimlere gidiyorsunuz, sizi temsil edecek insanları Parlamentoya gönderiyorsunuz, onlar da orada temsil ediyor ama katılım mekanizmalarına ihtiyaç var. İnsanların, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, siyasal karar alma süreçlerine katılabilmeleri, bilgilenmeleri, onların düşüncelerinin kavranmasına ihtiyaç var. Biz, demokrasiyi genişletelim derken bunu kastediyoruz. İleri demokrasi, sizin söylediğiniz ileri demokrasi gibi değil; totaliterleşen bir demokrasiyi değil, daha demokratik bir öz kazanan, şekil açısından olduğu kadar öz ve içerik açısından da zenginleşen bir demokrasiyi kastediyoruz, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi. O açıdan da bu önemlidir, bu kararı birlikte alabiliriz, bunu alalım ve basın mensupları bundan sonra da... Zaten hepsinin öyle bir zorunluluğu yok, bizim de arkadaşlarımıza illa izleyin deme gibi bir konumumuz yok ama isteyen arkadaşlarımız bunu izleyebilsinler.
Diğer taraftan, Ermenek'teki maden kazası gerçekten hepimizi çok üzdü. Yani bir de biliyorsunuz, Soma kazası üzerine bir torba kanun geldi ve bütün bu yaz döneminde de torba kanun görüşmeleri vardı, neredeyse doksan gün, yüz güne ulaştı. Yani Plan ve Bütçe Komisyonuna gelişi, alt komisyon, ondan sonra onun üst komisyona çıkışı ve ondan sonra da biliyorsunuz birkaç aşamada Genel Kurul oldu, tartışıldı. Orada hep şunu söyledik: İş güvenliği ve denetimi hususunda yeni getirilmiş hiçbir norm, kural yok dedik bu torba kanunda. En büyük sıkıntılardan birisi de odur. Yani elbette yasalarda eksikler varsa o yasaları düzelteceğiz ama denetim, iş güvenliği ve iş denetimi konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Türkiye Avrupa'nın en çok iş kazası alan...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hem inşaat hem maden işleriyle ilgili yasalar Meclisin gündeminde şu an.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar, bakın, sayın bakan da, ilgili bakan da çıktı ne dedi? "Denetimle ilgili problemler var." diyor. O zaman biz burada yasa koyucu olarak ne yapabiliriz, onu da konuşma ihtiyacımız vardı. Bunları defalarca ifade ettik, dedik ki: Bu denetim, elbette yasalar var ama yetersiz. Eğer insanlar denetlemiyorlarsa ve ciddi anlamda bir yaptırımla karşılaşmıyorlarsa aynı uygulamaya devam ederler. Yani sonuçta baktığınız zaman her iş sahibi iş güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünde hissetmez kendisini. "Ben nasıl en çok kâr ederim?" diye baktığı zaman otomatikman bunlardan ciddi taviz verilir. Türkiye'nin durumu da tam da budur. Arka arkaya bu kadar kazanın olması, maden kazaları, diğer alanlar, inşaatlar, tersaneler tesadüf değil. Yani Türkiye âdeta ucuz emek cennetine dönüşmüş. Sendikasız, güvencesiz bir çalışma hayatı var, böyle bir şey yok. Türkiye'nin derhâl bütün çalışma alanındaki mevzuatının ve bütün ona ilişkin olarak onun denetlenmesinin ve uygulanmasının Uluslararası Çalışma Örgütü standartlarına uydurulmasına ihtiyaç var diyorum.
Sayıştay raporları konusu da... Sizle de daha önce konuştuk, biliyorsunuz bu kadar çok rapor var, şimdi bir kere şunu söyleyelim: Bu raporların bir kısmı gene geçen seneki gibi geldi. Yani "Gerekli mali tablolar alınamadığı için denetim yapılamadı." diye. Bu açıdan, burada...
Yalnız Sayın Bakan, buradasınız, siz sunuşunuzun 56'ncı sayfasında değindiniz. Sanıyorum ortak bir komite kuruldu Sayıştay ile Maliye Bakanlığı arasında ve bir sonuca ulaştığınızı söylediniz, değil mi? Bundan sonra olmayacağını söylediniz. Yani ondan sonra bütün standartta nasıl olduysa mali raporların hepsini tek tek... Çünkü biz burada kamu kurum bütçelerini bütçe bazında görüşüyoruz, toplu olarak, konsolide edilmiş olarak görüşmüyoruz ki. E, aynı şekilde onların uygulama sonuçlarını, ki kesin hesap budur, onları da o şekilde görüşme ihtiyacı var.
Onun dışında, tabii, gelenlerin bir kısmında da biraz önce arkadaş, Sayın Günal da bahsetti, bu Rapor Değerlendirme Kurulu... Bunlar tabii, Sayıştayın kendi içinde o denetimin belli aşamaları, belli mekanizmaları var ama oralara da çoğu zaman baktığınız zaman kuşa çevrilmiş olarak dönüyor âdeta. Biz Sayıştayımızın daha çok itibar kazanmasını isteriz. Bu ülkenin kurumlarını hiçbir şekilde yıpratma gibi bir şeyin içinde olmayız ama o kurumun da gerekli görevlerini, yasalarla kendisine tanımlanmış görevlerini yapma ihtiyacı var. Kurumlara ancak bu şekilde itibar kazandırabiliriz. burada Sayıştay temsilcileri var, size de soracaklar ama... Başkan Yardımcımız da burada. Şimdi, tabii, Rapor Değerlendirme Kurulunun önüne geldiği zaman daha geniş bir rapor var, çoğunlukla o özetleniyor, bazen özetleniyor bazen özetlenmiyor. Bizim o daha geniş raporları alma şansımız yok mu? Onların da bir biçimde, isteyen milletvekillerinin incelemesine sunulması ihtiyacı var. Bu açıdan, Rapor Değerlendirme Kuruluna sunulmuş, Kuruldan çıkmış hâliyle değil önceki hâliyle bu raporları görmek istiyoruz.
BAŞKAN - Taslak raporları.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Evet, taslak raporları görmek istiyoruz.
Gene konuşmuştuk, kesin hesap kanunu. Şimdi, aslında işimiz kolay değil. Bir taraftan 2015 yılı bütçesini görüşüyoruz, bir taraftan da 2013 yılı bütçesinin uygulama sonuçlarını, kesin hesabını görüşüyoruz. Böyle bir zaman içinde, görüyorsunuz, yarından itibaren -bütün arkadaşlarımız da biliyor burada, milletvekili arkadaşlarımız da, basın mensubu arkadaşlarımızda- ikisini birlikte görüşmek kolay değil. O yüzden, biliyorsunuz, aslında bunu konuşmuştuk.
BAŞKAN - Alt komisyon...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama dedik ki bir komisyon kuralım. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim görüşümüz -daha önce de söyledik- kesin hesap komisyonunun kurulmasıdır. Yani Plan ve Bütçe Komisyonu bütçeyle ilgilenmeli. Bütçe sonuçlarını, iki yıl öncesinin bütçesinin sonuçlarını uygulayacak -içinde plan bütçe de olabilir, karma da olabilir gerekirse, onun formülü bulunur- bir kesin hesap komisyonu kurulması. Ama kurulmuyorsa da en azından şu anda sorunu çözmek için bir alt komisyon kuralım dedik ama kurulmadı Sayın Başkan. Kurulmuş olsaydı bugün, oradan belli raporlar çıkmış olurdu.
BAŞKAN - Görüşmelere başlarken ben gerekçelerini sizinle paylaştım, biliyorsunuz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Söylediniz ama orada konuşurken şöyle bir şey söyledim ben, dedim ki...
BAŞKAN - İmkânı olmadı.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika... Sayın Başkan, siz de onun üzerine buradaki uzman arkadaşları görevlendirdiniz ve dediniz ki: "Sayıştay raporlarıyla ilgili olarak özet hazırlayın." Ama şu ana kadar gene bize gelmiş bir şey yok.
BAŞKAN - Dağıtıyoruz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar, ne zaman dağıtıyorsunuz? Yani "Dağıtıyoruz." değil. Yani burada belli bir çalışma zamanı var bizlerin de. Yani biz burada başladık, gece kaça kadar sürecek? Yarın geleceğiz onda, akşam bitene kadar, her gün, her gün. Yani bunların önceden... Bir alt komisyonu kurmamamız yanlış oldu.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Çalışmak için buradayız Sayın Türeli.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ne alakası var Allah aşkına ya! Sulandırmayın lütfen!
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Çalışalım da... Sayın Bilgiç laf etmeyi seviyor. Arada tatil oldu, görmediğimiz zamanlar oldu, belki değişmiştir dedim ama Sayın Bilgiç değişmemiş, aynen gene eski üslupla devam ediyor, o yüzden... Yani bu konuda değişmenizi arzu ederiz.
Özet olarak söylediğimde, bu Sayıştay raporları konusunda ne yapacaksak hemen birlikte oturalım, ciddi biçimde... Bunlar da bize dağıtılsın. Biraz önce de söyledim, Sayıştaydan da taleplerimiz var. Biraz önce Sayın Kuşoğlu arkadaşımın da dediği gibi yani temsil düzeyinin yasaya uygun bir biçimde sağlanmasına ihtiyaç var, o açıdan da sıkıntılar gözüküyor. Bunların hepsini çözelim ki çok daha sağlıklı biçimde konuşalım. Ondan sonra da içeriğe geçelim ve bütçenin geneli üzerinde konuşmalara başlayalım diyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.