| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, çok kıymetli Komisyon üyelerimiz; Adalet Bakanlığı 2018 yılı bütçesinin öncelikle hayırlı olmasını diliyorum.
Tabii, sözlerime başlamadan önce, Adalet Bakanı olarak bugün ilk bütçesini gerçekleştirecek olan Sayın Bakanımıza tekrar görevinde başarılar diliyoruz. Aynı şekilde, Sayın Müsteşarımız da görevine yeni başladı, kendisine de başarılar diliyoruz. Daha önce bu görevi üstlenen değerli bakanlarımıza da yapmış olduğu hizmetlerden dolayı, müsteşarlarımıza, yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Zor bir süreçte görev aldılar ve layıkıyla yerine getirdiler. İnşallah, Sayın Bakanımız da daha yukarılara, daha büyük hizmetlere vesile olacaktır.
Değerli arkadaşlar, konuşmaların genelde özetinde "Adalet mülkün temelidir." yaklaşımıyla ortaya konulan birçok konuşma oldu. Tabii, adalet devletin temelidir. Devlet olmadan adalet olmaz, adalet olmadan da devlet olmaz; bunu hepimiz biliyoruz. Ama şunu çok kısa sürede unutuyoruz: 15 Temmuzda Türkiye'de çok büyük bir darbe girişimi oldu, daha doğrusu bir işgal girişimi oldu yani devlet ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Devletin olmadığı yerde adalet olmaz vurgusunu da bu anlamda ortaya koymak istiyorum.
Şimdi, o zamanda eğer yargı mensuplarının yani yargının içerisinde hukukun üstünlüğünden, adaletten, eşitlikten, haktan, özgürlükten, demokrasiden, millî iradeden yana duruş ortaya koyan yargıçlar, savcılar olmamış olsaydı çok daha tehlikeli bir durum ortaya çıkacaktı. Yani vatandaşlarımızda, toplumdaki o infial ortamı belki de daha farklı noktalara ulaşacaktı. Bu manada, darbenin daha başarılı olup olmayacağı bilinmeyen bir durumda gerçekten hemen savcılarımızın darbeciler hakkında soruşturma başlatması, demokrasiden, seçilmiş millî iradeden yana tavırlarını koymuş olması birçok tehlikeyi bertaraf ettiği gibi aynı zamanda da darbenin başarısız olma nedenlerinin en büyük göstergelerinden birisi olmuştur. Yani şunu ifade etmek istiyorum: Yargının bu tavrından sonra, hemen, özellikle Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun anında, birçok, FETÖ'yle iltisaklı olduğu tespit edilen, daha önceden o yapılan yüksek yargı seçimlerindeki duruşlarından dolayı çok net bir şekilde onların ortaya çıkmış olması, bunlarla ilgili anlık kararlar vermiş olması ve sonuncunda da yeniden, yargının bu gerçek işaret noktalarına, gerçek istikametine, hukukun üstünlüğünden yana istikametine kavuşacak önemli adımlar atıldı. Şimdi, böyle bir durumda tabii yargıda yeniden bir yapılanma süreci oldu. Yani bizim, şu anda, hep beraber, bir şekilde yargıdaki güven duygusunu daha yukarılara taşımak noktasında, bunu bir millî mesele olarak görüp ortak bir tavır belirlememiz gerekiyor. Burada münferit davalardan, sembolleşen yargılamalardan veya işte, kısmi, hatalı kararlardan yola çıkarak yargıyı linç etmek yargıya verilebilecek en büyük zarardır.
Şimdi, çok tecrübeli hâkimlerin bu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra birden, tabii, görevlerinden alınmasıyla beraber bir boşluk da ortaya çıkmıştır. Şimdi yeni yargıçlar, savcılar, hâkimler atandı; tabii, bunlara hiç zaman vermiyoruz, hiç mühlet tanımıyoruz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Onlar bize zaman tanımıyorlar.
SALİH CORA (Trabzon) - Birden elli yıllık hâkim gibi, savcı gibi karar vermesi bekleniyor. Buradan yola çıkarsak sonuç elde edemeyiz. Şimdi, sonuçta o atılan hâkimler, savcılar, onlar yani tarladan toplanmış adamlar değildi, yetiştirilmiş adamlardı. Yani sonuçta yetiştirildi, zeki kişilerdi ama mankurtlaşmışlardı Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ve beyinlerini tamamen başkalarının ideolojilerine, terör örgütü odaklarına teslim etmiş kişilerdi ve bunların yargıya verdiği zarar hepimizin malumudur.
Şimdi, bu yargıya, yeni yapılanmaya bizim hep beraber, ortak bir tavırla beraber, düşünceyle beraber sahip çıkmalıyız, zaman tanımalıyız ve bu süreci desteklemeliyiz. Sonuçta bu ortamı yine ortak duygularla beraber, ortak düşünceyle beraber tekrar ayağa kaldırabiliriz. Bu da, yani yok lehe bir karar olduğu zaman diyelim... En çok konuşulan konulardan birisi de CHP'li bir milletvekilimizin tutuklanması olayında ve üst mahkemenin, istinaf mahkemesinin verdiği karar yüce adalet, diğer bir mahkemenin verdiği karar siyasi karar, ideolojik karar. Bu tartışmaların, bu davaların içerisine hep siyasetçiler olarak bizler böyle her karar arkasından konuşmaya kalktığımız zaman yargıya bir alan bırakmadığımızda bu sefer yargıya en büyük zararı vermiş oluyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum." diye kim demişti?
SALİH CORA (Trabzon) - Şimdi, şöyle: Yargı bizim geçmişte en çok üzerinde durduğumuz konu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kaç tane AK PARTİ'nin üyesi atandı?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, bu saatte bir tartışma açmayalım.
SALİH CORA (Trabzon) - Yargının bir vesayet organı gibi çalışması değil, yargının, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Geçmiş daima gelecek olarak önümüze gelir.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Arkadaşlar, siz konuşurken dinledi arkadaşımız, bir dinleyin, Lütfen biraz saygı ya.
BAŞKAN - Sayın Erdinç, dinlemedi, yoktu burada.
SALİH CORA (Trabzon) - ...Anayasa Mahkemesinin görevleri içerisinde olacak. Yargısal aktivizm peşinde olursa elbette o aktivizme karşı, ideolojik yaklaşımlar içerisinde olunursa ona karşı da gerekli mecra elbette cevabını verir. Biz yargının yargısal aktivizm peşinde olmaması, ideolojik yaklaşmaması, belirli odaklara kendini teslim etmemesi noktasında mücadele ortaya koyuyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Parti üyeleri yargıya yargıç olarak atanamaz.
SALİH CORA (Trabzon) - 16 Nisan referandumu da Sayın Tanal, bu yaklaşımla, bu vizyonla ortaya konulmuş. Yargı üyelerine hâkim ve savcılık teminatı, yargıçların bağımsızlığı, bunun yanı sıra tarafsızlık ilkesini getirdik. Tarafsızlık ilkesini getirmemizin en önemli sebeplerinden birisi de iradesini terör örgütüne teslim etmiş ve bağımsız ve tarafsız olma yetkilerini yitirmiş kişiler için siyasi ve ideolojik kararlar verecek olanların önünde bir anayasal güvence ortaya koyup bu kişilerin bu düşüncelerden uzaklaşmasını sağlamaktı. Şimdi, 16 Nisan referandumuyla yapılan değişikliklerle beraber... Her mahkeme kararının üzerinde "Türk milleti adına" yazmaktadır. Dolayısıyla yargının vermiş olduğu kararların meşruiyetini, dayanağını millete taşıyabilecek bir düzenleme ortaya konuldu. Ne denildi? Özellikle HSYK seçimlerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine HSYK üyesi seçme hakkı tanındı. Bu ne demektir? Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri kimlerdir? Milletin seçtiği kişilerdir. Dolayısıyla HSYK üyeleri de milletin seçtiği, dolaylı olarak milletin seçtiği kişiler tarafından atanmış oluyor, dolayısıyla da meşruiyetini de millete dayandırmış olmaktadır. Bunun da, ilerleyen zamanlarda tabii ki yargıdaki o yapısal reformların ortaya çıkmasında önemli bir düzenleme olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu manada ben özellikle darbe sürecinde çok önemli bir duruş sergileyen, başta Adalet Bakanlığımız nezdinde HSYK Başkan ve üyelerini, daire başkanlarını, yüksek mahkeme başkan, savcı üyelerini, cumhuriyet savcılarımızı, hâkimlerimizi tebrik ediyorum. İçtikleri andın gereğini yaparak bundan milim sapmadan bir duruş ortaya koydukları için kendilerine minnettarız.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidarı döneminde her alanda olduğu gibi yargı alanında da ilklere imza attık. Çağın gereklerini ihtiyaca göre yeniden dizayn ederek adalet hizmetlerinin zamanında yerine getirilmesi sağlanmıştır. Danıştay ve Yargıtay üzerindeki iş yükü hafifletilmiştir.
Bugün Danıştay Kanunu'nun kabul edilişinin de aynı zamanda yıl dönümüdür. Bu manada, gelişen sürece uygun olarak da birçok düzenlemeler de yapılmıştır. İki dereceli yargılama sistemine geçilmiş istinaf mahkemeleriyle beraber. Bu konuda Sayın Bakanım, çok olumlu tepkiler alıyoruz. İstinaf mahkemeleri zamanla daha da ileri bir noktaya taşınacaktır, daha elverişli bir şekilde vatandaşımızın hizmetinde, milletimizin hizmetinde olacaktır; yargıya güven noktasında da önemli bir süreci yürüteceklerdir. Böylelikle hak arama yolları çoğaltılacaktır, bireylerin hukuki güvenceleri de artırılmış olacaktır. Gerektiğinde istinaf mahkemeleriyle yargılamaların tekrar yapılmasıyla beraber hatalar da en aza indirilmiş olacaktır.
AK PARTİ ihtiyaçlara en hızlı cevap veren...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet Sayın Cora, son cümlenizi alayım.
SALİH CORA (Trabzon) - Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 2017 tarihinde kabul edilmiştir ve bu şekilde kişisel veriler hukuki güvence altına alınmıştır.
Birçok yargı reformu yapıldı. Temel kanunlarda önemli düzenlemeler yapıldı. Denetimli serbestlik başarıyla yürümektedir. Özellikle denetimli serbestliğin belirli suçlar dışında koşullu salıverilmesine iki yıl kalan mahkûmların denetimli serbestlikten yararlanması, bunların tekrar topluma kazandırılması noktasında, eğer suç işlerse yeniden kapalı cezaevlerine gireceği endişesiyle beraber çok dikkatli bir şekilde sosyal hayata daha adapte olabilecekleri bir düzenleme olmuştur.
Hızlı geçmek istiyorum, süremiz dar. Arabuluculuk kurumu da tarihimize ve kültürümüze yaraşır dostane çözüm önerileriyle sorunlara cevap aramaktadır.
BAŞKAN - Sayın Cora, son cümlelerinizi alayım lütfen.
SALİH CORA (Trabzon) - Mahkemelerin üzerindeki iş yükünü önemli bir şekilde kaldırmaktadır. Bir arabulucu olarak da bu müessesenin yeni, özellikle İş Kanunu'nda yapılan önemli değişikliklerle dava şartlı olarak da getirilmesini önemli bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Arabulucu musunuz?
SALİH CORA (Trabzon) - Aynı zamanda, evet, arabulucuyuz. Sicile kayıt yaptırdı mı daire başkanımız, onu tam bilmiyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bizim de sorunlarımız var, arabulucu olur musunuz?
SALİH CORA (Trabzon) - Başkanım, son...
BAŞKAN - Başkanım, sonra ikimizin arasında ara bulmak zorunda kalacaklar Sayın Cora, toparlayın da.
SALİH CORA (Trabzon) - Son bir dakika kendi memleketimdeki sorunlardan birkaç tane bahsetmek istiyorum.
BAŞKAN - Sizin Trabzon'un sorunu bitmez ki.
SALİH CORA (Trabzon) - Çok kısa. Sayın Bakanımızı biz aynı zamanda Trabzonlu olarak da görüyoruz. Onun için, bazı hususları da belirtmek istiyorum.
Sayın Bakanım, Türkiye'de 2003 yılından beri çok önemli adalet sarayları inşa edildi, bu alanda önemli ihtiyaçlara cevap verildi. Trabzon'da da 4 yerde adliye binası çalışmaları devam etmektedir. Araklı, Of, Vakfıkebir ve Akçaabat Adliye binalarının da yatırım programına alınmasını arzu ediyoruz.
Ayrıca, Trabzon Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 17 ile hizmet vermektedir. Bu darbe girişimiyle beraber birçok ihraçlar, açığa alınmalar oldu. Personel ihtiyaçları vardır. Bu konuda da yardımınıza ihtiyacımız vardır.
Yine, Sayın Bakanım, az önce istinaf mahkemelerinden bahsettik. Trabzon da fiziki olarak, potansiyel olarak istinaf mahkemesinin kurulabileceği illerin başında yer almaktadır. Tabii, belirli bir süreçten, 15 Temmuz sürecinden dolayı bunların kurulması bir kesintiye uğradı ama bundan sonraki süreçte yapılacak planlamanızda özellikle bölge adliye mahkemesinin Trabzon'da kurulacak olması iş yükünü hafifletecektir, vatandaşın adalete erişimini sağlayacaktır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rize'ye kuruluyor, Rize'ye.
BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen toparlayalım artık.
SALİH CORA (Trabzon) - Son olarak da Sayın Bakanım, Trabzon'da aile mahkemesinde bir iş yoğunluğu vardır. Ya aile mahkemesine bir ikinci hâkim ya da ikinci aile mahkemesi kurulması noktasında gelen talepler vardır.
Sizleri Trabzon'a bekliyoruz. Beşikdüzü Ceza ve Tevkifevi tamamlanmak üzeredir. Bunu vesile kılarak Trabzon'da bir program yapmanızı arzu ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son veriyorum.
Bütçeniz hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum.
Saygılar sunuyorum.