Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 23 .11.2017 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak adalet sistemiyle ilgili görüşlerimizi arkadaşlarımız ifade ettiler, ben biraz çalışanlarla ilgili bazı konuları gündeme getirmek istiyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuzda Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu verilerine göre ülkemizin Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke arasında hâkim ve savcıların eğitimine en fazla bütçe ayıran 4'üncü ülke olduğunu söylüyorsunuz, doğru. Orada şunlar da var, siz de biliyorsunuz, iş yükü en çok olan hâkimler arasında yer alıyor Türkiye, aynı zamanda da maaşı en düşük olan hâkimler arasında yer alıyor, bunu da görmek lazım. Ki önümde rakamlar var, işte, "En yüksek 168 bin avro İskoçya" demiş, "Türkiye 21 bin avro", "Moldova 6 bin avro" Avrupa ortalamasının hemen hemen yarısının altındayız gördüğüm kadarıyla.
Tabii, hâkim ve savcılarımız mutlaka daha fazla maaş almayı hak ediyorlar. Esas, adalet sisteminde çalışan, sayıları 60 bini bulan "adalet çalışanları" diye andığımız arkadaşlarımız var, onlarda çok büyük mağduriyet var Sayın Bakanım. Bunların mutlaka gözetilmesi gerekir. Aksi takdirde hâkim ve savcılarımız yıpratılmakta, onlarla mukayese yapılıp onlar yıpratılmakta, buna meydan vermememiz gerekmektedir.
Memur maaşları en düşük olan ve "mesai saati" diye bir kavrama sahip olmayan adalet çalışanlarını sürekli dile getirmemize rağmen, bu arkadaşlarımızın özlük haklarında bir iyileştirme maalesef uzun yıllardır yapılmadı. Adalet hizmetlerinin yürütülmesinde önemli sorumluluk yüklenen yazı işleri müdürleri, zabıt kâtibi, mübaşir, hizmetli, şoför, emanet memurları, veznedar, icra müdürleri ve memurları, bilgi işlem memurları ve teknik personel âdeta yok sayılıyor.
60 bini aşkın adalet çalışanı adalet hizmetinin yerine getirilmesine büyük katkısı olan gizli kahramanlardır. Gerektiğinde mesai mefhumu gözetmeden fedakârca görev yapan adliye çalışanları kendilerini üvey evlat olarak görmektedir. Adalet hizmeti sunanlar arasında farklı bir uygulama adalet hizmetlerinin verimini düşürdüğü gibi çalışma barışına da zarar verir.
Adalet Bakanlığı çalışanlarının son günlerde maalesef intihar vakalarıyla gündeme gelmesi de üzücü. Bir haftada 2'si zabıt kâtibi, 1'isi de mübaşir olmak üzere intihar vakaları var. Mutlaka bunun araştırılması gerekiyor. Ama şu bir geçeklik, iş yükünün ağır olması, personel sayısının azlığıyla ekonomik ve sosyal haklarının yetersiz olması çalışanların psikolojisini bozmuştur. Adalet sarayı diye çok güzel binalar yaptık ama bu adalet çalışanlarını da görmemiz lazım Sayın Bakanım, bu arkadaşlarımızın sorunlarını da giderecek düzenlemeleri yapmamız gerekiyor. Sayısız dava dosyası arasında ekmeğini kazanmaya çalışan adliye çalışanlarının yaptıkları işle bu işe karşılık aldıkları ücret kesinlikle tatmin edici olmaktan çok uzaktır. Adalet çalışanlarına görevde yükselme imkânı verilmesi, ücret adaletsizliğinin giderilmesi, çalışma ortamı ve koşullarının iyileştirilmesi, can güvenliğinin sağlanması gibi birçok sorunu çözüm bekliyor. Adalet çalışanlarının ellerinden alınan havuz paraları, keşif paralarıyla nöbet ücretleri, fazla mesai ücretleri tekrar geri uygulamaya konulmalı, geri verilmeli. İş yükünü azaltmak için personel eksikliği giderilmeli. Mübaşirler genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeli. Sunumunuzda infaz koruma memurlarının bu yıpranma payıyla ilgili düzenlemenin yapıldığını ifade ettiniz. "Uzun yıllardır alamadıkları..." dediniz Sayın Bakanım ama ben bir tespiti de söylemek zorundayım, bu, 2008 yılında, yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde bu hakları ellerinden alınmıştı Sosyal Güvenlik Yasası'yla, 5510 sayılı Yasa'yla. Verilmesi, tabii, bir hakkın teslimi oldu. Bu Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de vaatlerimiz arasında yer alıyor idi.
Tamamına yakını yüksekokul mezunu olan mübaşirler yardımcı hizmetler sınıfında yer almaları nedeniyle üst derece, kademe ve görevlere yükselememekte, ek gösterge alamamakta. Mübaşirler adli hizmetlerin yürütülmesinde zorunlu ve asli görevleri ifa ediyorlar. Kendileriyle benzer işleri gören diğer memurlar gibi genel idare hizmetleri sınıfında çalışmak istiyorlar. Adliye teşkilatlarının iş yoğunluğu ve yaptıkları hizmetler göz önüne alınarak mübaşirlerin görev tanımlarının yeniden yapılması ve genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleri gerekmektedir. Adalet Bakanlığımız da mübaşirlerin genel idare hizmetleri sınıfına alınmasını öteden beri istemektedir ki bu 4688 sayılı Yasa gereği sendika temsilcileriyle yapılan toplantılarda zabıtlara alınan bir konu, Adalet Bakanlığı da bunu destekliyor. Dolayısıyla, bu düzenlemenin bir an önce yapılıp bu arkadaşlarımızın bu mağduriyetinin de giderilmesi gerekiyor.
Çalışanlarla ilgili, bir de sözleşmeli arkadaşlarımız var Sayın Bakanım, kadrolularla mukayese ettiğimiz zaman onlar da hakikaten birçok haktan yoksun durumdalar. Bu, izin olsun, ücret olsun, farklı uygulama, aynı görevi yapıyorlar, aynı işi yapıyorlar; kadrolu ile sözleşmeli arasında bir farklı uygulama var, onu da gidermek lazım, sözleşmelerinin aynı kadrolu çalışanlar gibi gerekli haklara kavuşturulması gerekmekte diyorum ve Bakanlık bütçenizin hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum, sizlere de başarılar diliyorum.