| Komisyon Adı | : | (10 / 518) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Yrd. Doç. Dr. Sibel Akmehmet Şekerler'in, çölyaklı birey ve ailelerin gerçek yaşantılarını yansıtan alıntılar ve bu deneyimler üzerine yorumları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Sibel Hocam, teşekkür ediyorum. Benim üniversitemden geldiniz. Ayrıca, özellikle sizin rehberlik psikoloji bölümünüzde çok vakit geçirmiştim öğrenciyken.
Benim yaşadıklarımı yaşamışsınız. Daha önce arkadaşlara aktardım çeşitli vesilelerle, onlar biliyorlar, belki onlar için tekrar olacak ama biz de kızımla ilgili -eşim doktor olmasına rağmen, ailemizde, çevremizde bir sürü doktor olmasına rağmen- yıllarca çeşitli alerjilerle uğraştık. En son bir özel hastanede bir doktorumuzun özel itinayla bakması sayesinde şüphe kondu ve Gazi Üniversitesinde de biyopsiyle tanımızı aldık. O aşamadan itibaren, kızım yaklaşık yedi sekiz senedir -15 yaşına geldi- diyetine çok sıkı ve düzgün bir şekilde dikkat ediyor. Hocam, kızımla duygudaş olmak için iki yıl da ben beraber diyet yaptım, full. Yine tekrar olacak ama daha önce Başbakanlıkta bürokrattım, Dışişlerinde bürokrattım, milletvekili olmadan önce de milletvekili olduktan sonra da katıldığım bütün toplantılarda istisnasız -Celil Hocam da Başbakanımızın doktoruydu, sağlık ekibinin başıydı, o da şahittir- özellikle şart koştum: "Ben çölyakım, dolayısıyla, benim olduğum yerde bütün çölyaklılara bütün hassasiyetler gösterilecek." Bunu, bir duyarlılık oluşması için özellikle yaptım, bindiğim uçaklarda, gittiğim toplantılarda, uluslararası toplantılarda, yemeklerde özellikle yaptım. Yapmıyorlarsa çantamda mutlaka çölyak ekmeğimi getirdim, glütensiz ekmeğimi getirdim, göstere göstere masanın üzerinde açtım, poşetinden çıkardım. Sordular "Nedir?" diye. Bunu özellikle yaptım ki bir duyarlılığı göstermek için. Emin olun, o iki yılda benim tek başıma yaptığım bu mücadele birçok kişinin de bilinçlenmesine vesile oldu. Ta ki 15 Temmuz gecesi diyetimi bıraktım, bunu da kızımla konuşarak yaptım. Ondan sonra, yine onunla birlikteyken bu diyetime devam ediyorum. Ama gördüm ki bu iki senelik süreçte kızım çok ciddi moral buldu, o psikolojiyi birlikte yaşamaktan güç aldı, onu net hissettim. Behçet Hocamın sözüne o açıdan katılıyorum, içi karartmayalım. Yani bırakın şeker hastalarıyla kıyaslanmayı, ben normal yaşam için buğday tüketenlerden daha şanslı görüyorum çölyaklıları ve kızıma da bunu söylüyorum, sürekli bu pozitif duyguyu vermeye çalışıyorum. Bu çalışmaları okuyup takip etmeye başladıktan sonra... Sizler daha iyi bilirsiniz, 1970'lerden sonra buğdayın genetiğiyle üç defa oynandı. Ben biliyorum ki uluslararası birçok ünlü profesör, ünlü doktor, üst düzey geliri olan hastalarını çölyak diyetine geçirdi. Burada farklı yaklaşımlar var, Celil Hocanın yanında konuşmaktan edep ediyorum ama kızıma özellikle gösteriyorum: "Bak kızım, bu insanlar çölyaklı değiller, buğdayı yiyebilmelerine rağmen, bundan imtina ediyorlar. Ama onlar için geç oldu, yaşları 40 oldu, 50 oldu, 60 oldu. Çok şükür ki, biz Allah'a inanıyoruz, Rabbimizin verdiği belki bize imtihan gibi görülen bir şey bu ama aslında bir nimet. Belki o buğdaya yıllarca maruz kalan insanlarda ileriki yaşlarda çok ciddi sorunlar görülecek ama siz çölyaklılar bundan imtina ettiğiniz için bu size ileride nimet olarak dönecek. Bunu, belki cep telefonu kullanmayan, kullanamayan dağdaki bir çobanın yıllar sonra belki bir beyin kanserine yakalanma riski gibi düşünebiliriz." Ben, sürekli kızıma bu şekilde pozitif yaklaşımda bulunuyorum ve bunun faydasını da görüyorum.
Genel tarama konusuna yüzde yüz katılıyorum Hocam. Sizden önce yaptığımız toplantılarda çok tartıştık. Ben, genel taramaya mutlaka girmesi taraftarıyım ve bunun için ısrarcıyım, rapora girmesinde de Başkanımıza ve diğer üyelerimize de gerekli baskıyı hep birlikte yapacağız. Sağlık Bakanlığımızla, Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla çalışıp bunu kesinlikle genel taramaya sokmamız lazım. "194 bin çölyaklı çocuk, henüz tanı almamış durumda." diyorsunuz. Bunlar hepimizin çocukları. Hepsinin bu tanıyı almamasında, o hastalığı çekmesinde hepimizin vebali var, sorumluluğu var. Dolayısıyla, devlet olarak masrafı neyse, gereği neyse yapıp bizim, bu çocuklarımızı yeni tanıları konup... Çünkü bu istatistiksel veri, mutlaka var bu toplumda. "Boğaziçi'nde yaptık, 2 kişi çıktı." diyorsunuz ama 150 kişi var orada.
YRD. DOÇ. DR. SİBEL AKMEHMET ŞEKERLER - Evet.
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Yıllar geçti, o çocuklar şimdi 18-20 yaşında. Bizim bunu 1 yaşında, 2 yaşında, neyse, altı aylıkken yakalamamız lazım. Onu da tartıştık Hocam, onu da programa gireceğiz. Onu da söyleyeyim size.
Kantinlere mutlaka konulması için, Başkanımız talimat verdi, rapora giriyor Hocam, onun da müjdesini verelim.
YRD. DOÇ. DR. SİBEL AKMEHMET ŞEKERLER - Tarama bence...
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - İlaçlar için, İlaç Eczacılık Kurumuna da herhâlde Başkanımız... Komisyonumuz raporuna girecek. İlaçlar için de şirketlere mecburiyet getirilmesi yönünde kararımız olursa...
BAŞKAN - Zaten haftaya önerilerinizi alacağım rapor için eksiklikler neyse, onu resmî olarak sizden alacağız, sonra haftaya toplanacağız, kendi Komisyon üyelerimiz arasında. 19 Aralıkta raporumuz bitmiş şekliyle ve muhalefet şerhi olmadan böyle bir raporun çıkması için çaba harcayacağız. Çünkü bu Komisyon dört partinin önerisiyle kuruldu, dört parti de şerh koymadan, ne arzu ediyorsa, eksik neyse onu raporu koyarak ortadan kaldırmak istiyoruz ama herkese tarama testi olayı çok kolay değil, bilimsel olarak da değil. Ben doktor olarak da söylüyorum. O açıdan, o konuda nasıl bir yol buluruz, nasıl bir şey yaparız, yapmak lazım.
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Daha önce tartışmıştık Sayın Başkanım. İlgili bakanlıklar otursunlar bize bir çözüm üretsinler.
BAŞKAN - Şey yapılabilir ama o konuda yine akademik kişilerin görüşlerinin ön plana çıkması gerekiyor diye düşünüyorum.
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Son bir sözüm var hazır Hocam da buradayken.
Bir psikolojik destek merkezi, bir danışma hattı, ailelerin belki telefonla ulaşabilecekleri, sorabilecekleri...
BAŞKAN - Çok rahat kurulabilir, o olur. Bakanlık tarafından rahat yapılabilir.
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.