KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Az müsaade eder misiniz. Sayın Başkanım, Yaşar Bey, siz de gitmeden bir şey söyleyeyim de ondan sonra söz hakkı vereceğim. Metin Bey, Dursun Bey, ondan sonra Adnan Bey'e söz hakkı vereceğim, siz de sözünüzü tamamlayacaksınız. Ama Yaşar Bey de gitmeden bir açıklık getirmek istiyorum. Çünkü Komisyon üzerinde bazı değerlendirmeler yapıldığı için arz etmek istiyorum.

Hüsnü Bey, öncelikle, tabii, sizin konuşmanız genele dönük -daha güzel olsun işler diye- bir konuşmadır, en azından ben onu öyle algılıyorum, öyle anlıyorum. Ama bir açıklama yapma açısından söylüyorum, bir cevap bulması açısından söylemiyorum. Bizim Komisyonumuz toplandıktan sonra toplantı yapılmamıştır değil, toplantı yapılmıştır Komisyonumuzda. Özellikle bu KHK'lar, 669 ve 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler, bu 15 Temmuzdan sonra bunlar gelmiştir, bunlar da askerlerle ilgilidir. Komisyonumuz esas Komisyon olarak burada görev yapmıştır ve Cumhuriyet Halk Partisinin değerli üyeleri de... Siz o zaman o Komisyon toplantılarına katılmamıştınız, Dursun Bey o zaman katılmıştı. Dolayısıyla bu Komisyon şeylerinde de bu görüşler konuşuldu, değerlendirmeler yapıldı; bir, onun altını çizmek istiyorum.

İkincisi: Komisyonumuza -demin de benim çok kısaca arz ettiğim şekilde, bahsettiğim şekilde- değişik ülkelerden 9 yabancı heyet gelmiştir ve bu yabancı heyetlerin her gelişinde de resmî olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ Gruplarına Komisyon toplantısı davetleri yapılmıştır ve bu toplantılara arkadaşlarımız da -sağ olsunlar- gelmişlerdir, katılmışlardır, bazı arkadaşlarımız mazeretleri dolayısıyla katılamamışlardır ve orada ben, özellikle -kendisi burada değil- Birol Bey'e, Dursun Bey'e teşekkür ediyorum. Çünkü hakikaten, "Bu, devletimize, milletimize yapılmış bir darbedir." diye, özellikle, Almanya'nın İncirlik'e giden heyetine çok açık bir şekilde, milletvekili arkadaşlarımız da destek vererek Komisyonumuzla birlikte bu görüşmeleri, bu değerlendirmeleri yapmışlardır. Tabii, burası Millî Savunma Komisyonu, Darbe Komisyonu değil; darbeyle ilgili olarak Genel Kurulda, biliyorsunuz, bütün partilerin vermiş olduğu ortak bir öneriyle 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimini, galiba 20 Temmuz 2016 tarihinde kurulan bir komisyonla araştırmışlardır ve bütün milletvekilleri orada görüşlerini söylemişlerdir, değerlendirmişlerdir, Komisyon üç ay çalışmıştır, Komisyon da raporunu tamamlamıştır. Yani darbeyle ilgili süreç ayrı bir komisyonun görevi içerisinde değerlendirilmiştir.

Şimdi, OHAL'le ilgili konuya gelince... Biliyorsunuz, OHAL'ler anayasal sistemler içerisinde, anayasa hukuku -ben de bir hukukçuyum- içerisinde olan bir sistemdir. Dolayısıyla, sizin de söylediğiniz gibi, bu kadar ağır bir darbe teşebbüsü karşısında kalan bir ülkenin OHAL ilan etmesinden daha normal, daha makul bir şey olamaz. OHAL ilan edilmiş ve OHAL'in vermiş olduğu yetkilerle de KHK'lar, yine, kanunlara ve Anayasa'ya mündemiç bunlar görüşülmüş, değerlendirilmiş, o dediğiniz düzenlemeler de OHAL yasal olarak oralardan geçmiştir. Komisyonumuza gelmeyen konuların Komisyonumuzda görüşülmesi, anayasal olarak gerekli olmayan konuların toplantı yapılarak görüşülmesi de, siz de takdir edersiniz ki bunlar uygun değildir. Ama genel ilkeler noktasında söylediklerinize tamamen katılıyorum, ben de bir milletvekili olarak söylüyorum ki bu darbe, çok büyük bir darbe olayıdır. "Bu askerî bir darbedir." gibi bir şey dillendirilmedi, değerlendirilmedi ancak şu söylendi: "Askerî üniforma giymiş bir kısım teröristler tarafından yapılmış bir darbe teşebbüsüdür." denildi ve bu darbenin arkasında kimlerin olduğu, nelerin olduğu, nasıl olduğu da siz, gerçekten, gelmiş olsaydınız o yabancı heyetlerle ilgili görüşmelere, burada bunlar açık bir şekilde söylendi ve oradaki vekillerin hiçbiri de, gelen heyetlerin hiçbiri de bu konuları yalanlayamadılar. Amerika'dan da heyet geldi, İngiltere'den de heyet geldi, Almanya'dan da heyet geldi, İspanya'dan da heyet geldi ve bunlar sadece bizim yanımızda olmak açısından değil, bir anlamda, bu Komisyonla ilgili değerlendirmeler yapmak üzere de geldi.

Şimdi, bunu değerlendirirken şunun altını çizmek açısından bunu söyledim: Hakikaten burada, bu coğrafyada bir değişiklik yapılmak istendiği... Ben aynı zamanda İran Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanıyım, önceki hafta İran'daydım; Suriye'de neler oluyor, Irak'ta neler oluyor, Türkiye'de neler yapılmak isteniyor, bütün bunlar malumun ilamı, bunların hepsi artık biliniyor, görülüyor, değerlendiriliyor. NATO'nun yapmak istediği bazı hareketler, bazı icraatlar, bunlar biliniyor. Yani şunu kabul etmemiz mümkün değil: Dediğim gibi, sizinle beraber, sizin katıldığınız toplantıdan sonra Komisyonumuz defaatle toplanmıştır ama darbeyle ilgili bir konuyu gündemine almamıştır, alması da düşünülemez. KHK'larla ilgili konuyu, esas komisyon olarak Komisyonumuza gelmeyen bir konuyu bizim burada görüşmemiz veya değerlendirmemiz -siz de takdir edersiniz ki- hem Anayasa gereği hem de İç Tüzük gereği mümkün olmamıştır. Bugünkü yaptığımız görüşmede de... Ama şuna kesinlikle katılıyorum: Belki daha değişik platformlarda bunların değerlendirilmesi lazım, milletvekillerinin bu konulardaki fikirlerini çok daha, resmî olarak da bu tür şeylerde değerlendirmesi lazım. Onun için, ben Yaşar Bey'in kalmasını arzuladım, orada da o şeyi hatırlattı; doğrudur, hakikaten oy birliğine yakın bir şekilde bir Komisyon Başkanlığı seçimi oldu, Komisyonumuzdaki o talepler değerlendirildi. Millî Savunma Komisyonu da milletimizin bölünmez bütünlüğü, devletimizin varlığı, birliği, vatanımızın parçalanmaması noktasında gerçekten önemli bir komisyon. Bu konuda da her zaman birlikte hareket etmiştir. Yine bu birlikteliği muhafaza edelim, kendi uhdemiz dışındaki olaylar noktasında değerlendirme yaparken biraz daha makul olma noktasında hareket edelim diyorum.

Ben çok teşekkür ediyorum.