KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Efendim, "Yılmam ölümden, yaradan, askerim;/ Orduma "gazi" dedi Peygamberim./ Bir dileğim var, ölürüm isterim:/ Yurduma tek düşman ayak basmasın./ Amin! desin hep birden yiğitler,/ 'Allahu ekber!' gökten şehitler./ Amin! Amin! Allahu ekber!" Akif'imizin bu muhteşem niyazıyla başlıyorum Değerli Bakanım ve şahsında bütün heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce, Mustafa Bey'e -Sayın Başbakan Yardımcım dedi ya ha bire- müdahale etmemin sebebi şuydu Sayın Bakanım: Geçtiğimiz günlerde bir "Kalaycıoğlu" diyerek "oğlu"nu ilave ettim, fena hâlde refüze etti beni, onun karşılığıydı o.

Efendim, "kahraman" sıfatına en yaraşan, hainlerin 15 Temmuzdaki darbe girişimleri karşısında erinden erbaşına, astsubayından orgeneraline kadar millî bir dirayet ve kararlılık sergileyerek ordu-millet dayanışma ve kaynaşmasının eseri olarak destansı bir duruş sergileyen ordumuzun şehit Ömer Halisdemir odağında tüm şehit ve gazilerini rahmetle anıyor, şükran hislerimi paylaşıyorum bu vesileyle. Rabb'im onlardan her daim razı olsun.

Bu yüce milletin tarihe vurduğu mührü "Ordu milletlerin en dövüşen, en sarpı." diye tarif eder Yahya Kemal. Hazreti Peygamber'e ait olduğu ifade edilen, merhum Osman Turan Hocamızın "Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi" kitabında ön sözüne kayda aldığı bir ifade var, Hazreti Peygamber'imizden nakledilen bir hadisikutsi; "Benim kuzeyde iskân ettiğim bir ordum var ki adını 'Türk' koydum." dediği rivayet olunuyor. Bunu, Nihat Sami Banarlı hoş bir şekilde tarif ediyor, izah getiriyor buna, diyor ki: "Bu hadis, Cenab-ı Hakk'ın yeryüzündeki bütün faziletlere, bütün huzur ve emniyetlere, gerçek adalete yüce milletimizi, ordumuzu sebep ve vasıta yarattığı manasınadır." Sonra da şöyle devam ediyor Sayın Bakanım, diyor ki: "Doğru ise bu; değilse bile, o, o vakit Hakk'ın kelamı değil, halkın kelamı olur, o da manayı değiştirmez, başka milletlerin yüce milletimizi hangi vazifede gördüklerini ve Türk ordusuna nasıl inanıp güvendiklerini ispat eder." Bu tespitleri bütün yüreğimle paylaşıyorum Sayın Bakanım ve onun için de burada kayda geçiriyorum.

Biz ordu milletiz. Her ferdinin vatan, bayrak, ezan, millet ve devlet mukaddesleri uğruna canını feda etmeye hazır olduğu bir millî irademiz var, şükür. Kardeşlik, birlik ve beraberliğin korunması adına nefislerini adamaya hazır milyonlarız biz. Biz buyuz. Bizim millî kimyamızı, kardeşlik hâlimizi bozmak isteyen hainler, asla ordumuzun mensubu olmayan ihanet çeteleriyle iş birliği yaparak 15 Temmuzda bir kanlı senaryoyu sahnelemek istediler. Burada iki şeytani hesap vardı. Bunlardan bir tanesi, milletimizin, millî iradenin canından aziz bildiği orduyu millet nezdinde itibarsız kılmak. Bir başkası da, millet iradesini alt edip, sözüm ona, karşı tarafa bir güç devşirmek. Bu anlamları ifade ediyordu, oyun bozuldu elhamdülillah. Millî irade şahlandı, ihanet senaryoları dumura uğradı. Bütün unsurlarıyla büyük ve asil millet, Başkomutanı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde ordusuyla mukaddesleri yolunda gönül gönüle bir sefer kıldı -"İblis" diye tarif ediyorum bu cenahı, bu güruhu- onların üzerine. Hainler ebedî zillete, millet yolunda can adayanlar ise ilelebet rahmete gark oldu. Gerçek ordumuz, bizim ordumuz, millî iradenin duasına mazhar ordumuz galip geldi, çok şükür. Bu noktada, veyl millî iradeye kefen biçenlerin üstüne olsun, veyl kahramanların ordumuzda tarif bulanlara leke sürmeye çalışanların üzerine olsun! Yine, merhum Nihat Sami Banarlı'nın "ruh ordusu" diye tarif ettiği, adlandırdığı şühedamızın, gazilerimizin ervahı daima aziz olsun, inşallah!

Bu noktada, bir vesileyle gene bir başka bütçe görüşmelerinde altını çizdik onun. 15 Temmuz gazileri ile diğer gazilerimiz arasında bir tefrik yapıldığına dair mütemadiyen bir söylem var orta yerde.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - 667 sayılı KHK.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oysa bize yansıyan da farklı resimler var Sayın Bakanım, 15 Temmuz gazilerinden serzenişlere muhatap oluyoruz ara ara biz "Bize çok fazla önem verilmiyor." gibi. Bu, bakış açısına göre değişiyor demek ki ama şunu bir daha söylüyoruz biz, her vesile söyledik, altını çizdik: Gazilerimiz bizim şeref levhalarımız, şeref varakalarımızdır, başımızın üzerinde hepsini taşırız, sadece onları değil, onların evlatlarını, onların geleceklerini. Ki ak anlayış, millî, yerli anlayış iktidar bulduktan sonra, elhamdülillah, gazilerimize, şehit ailelerimize akla, hayale gelmeyecek ölçüde taltif edici bir yaklaşım sergiledi. Yeter mi? Dahası olsun, dahası olsun, çok dahası olsun, her şey onlara feda olsun.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Farklı olmasın, eşit olsun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Elbette ki farklı da olmasın, evet.

Ak önderimizin bir kaydını, bir tarifini burada ifade edeceğim: "Ekonomiden savunma sanayisine, ticaretten diplomasiye kadar her alanda on beş yıl öncesiyle karşılaştırılamayacak bir Türkiye var. Şimdi kendi silahını yapan bir Türkiye var, kendi tankını imal eden, terörle mücadelesini kendi insansız hava araçlarıyla sürdüren bir ülke var." Bunun adı bir diriliş dönemidir. Küllenen ihtişamımız yeniden alevleniyor, ülkemiz kendini, gücünü ve azametini yeniden fark ediyor. Kendi imal ettiği savunma sanayisi araçlarıyla Türkiye Rakka'da, İdlib'de, Afrin'de. Tankından insansız hava aracına kadar her şeyi kendi eseri olan güçlü bir Türkiye, millî iradesi ve ordusuyla. İnsanlık, adalet ve şefkat adresidir bu Türkiye.

Gene Cumhurbaşkanımızın, ak önderimizin ifadesiyle: "Hamdolsun, Türkiye milletiyle, devletiyle, tarihiyle, bugünü ve geleceğiyle büyük bir ülke. Malazgirt'ten Çanakkale'ye, Kurtuluş Savaşı'na, 15 Temmuza kadar hep karşımızdakilerin cesametine değil, kendi cesaretimize ve hedeflerimize ulaşma konusundaki kararlılığımıza baktık; bugün de öyle yapıyoruz." Her alanda yeniden bir diriliş destanı yazan Türkiye, savunma sanayisi seferberliğiyle dostlarına güven, düşmanlarına korku salıyor artık. İnsansız hava aracından füzeye, tanktan topa, uçaktan uyduya, tüfekten tabancaya her şey bizden ve her şey bizim. Elbette ihanet odakları istemiyor bu süreci ama biz imanımızla haykırıyoruz ya ak liderimizin vurgusuyla: Yapacağız, isteseniz de istemeseniz de yapacağız, yaptık ve yapıyoruz. Çünkü Türkiye, liderimizin vurguladığı gibi, bağımsızlığını birilerinin ihsanına borçlu bir ülke değil. "Biz 1071'den beri vatanımız olan bu topraklarda başı dik ve özgür yaşamanın mücadelesini veriyoruz." tespiti bizim ufuk çizgimizdir, ufuk haritamızdır. Bu, 1071'den başladı, 2071'lere ve daha binlerce yıla inşallah sirayet edecek, sürecek inşallah.

Hiçbirimizin gidecek başka ülkesi, vatanı, devleti yoktur. Onun için Türkiye'ye ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız. "Bizim 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' derken düşündüğümüz, hissettiğimiz, azmettiğimiz hakikat işte budur." diyor Sayın Cumhurbaşkanımız ve yol gösteriyor yüce milletimize: "Silahımız mı yok? Yaparız. Uçağımız mı yok? Geliştiririz. Gemimiz mi yok? İnşa ederiz. Yerine konamayacak şeylerin hepsine sahip olduğumuz için, inanın bana bunların hepsi kolay. İşte on beş yılda savunma sanayimizin dışa bağımlılığını yüzde 80'den yüzde 40 seviyesine çektik. Birikimimiz arttıkça, unutmayın işimiz kolaylaşıyor, yeter ki biz birbirimize dayanalım, birbirimize inanalım ve birbirimizi Allah için sevelim." İşte mesele bu. Arkadaşlar, galiba bütün mesele de bu, yeter ki birbirimizi sevelim.

Temizel Bakanım çıktı, burada bir not düşeceğim. Özellikle Millî Savunma Üniversitesi bağlamında kaldırılan birtakım kurumlara ilişkin itirazını ifade etti Sayın Bakanımız. Tabii ki hassasiyetine çok saygı duyuyorum ama biz de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz doldu, lütfen tamamlayınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bitiyor zaten.

Bir "izi kalır", "iz yapar" diye kavram vardır, hatta bunun Nasreddin Hoca'ya tahmil edilen bir fıkrası da vardır. İz bırakmamak lazım. Bir kurum eğer amiyane ifadesiyle müptezel hâle gelmişse -ki gelmiş, FETÖ'cülerin sirayet ettiği nokta olmuş- öyleyse orada değişim, tebeddülat çok köklü olmalıdır. Şu an yapılan da budur yani o kurumları kaldırırken daha iyisini inşa etmek, ihya etmek adına yapılıyor bunlar. Keşke Sayın Bakanımız burada olsaydı...

MUSA ÇAM (İzmir) - Askerî okulları mı, Gülhaneyi mi, hastaneyi mi söylüyorsunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu astsubay okullarından filan bahsederken özellikle bir not düştü.

Ben, sözlerimi Yahya Kemal Beyatlı'nın "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi/Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi/Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/Galip et çünkü bu son ordusudur İslam'ın." duasıyla tamamlıyor, 15 Temmuzda kahraman ordumuza leke sürmeye çalışan hainleri bir kez daha lanetliyor, Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın mümtaz şahsında kahraman ordumuza şükranlarımı, yüce heyetinize de saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim.