KOMİSYON KONUŞMASI

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli emekçiler; öncelikle, acımız büyük, yüreğimiz hâlâ Ermenek'te atıyor.

Soma'daki yaraları saramadık. Maalesef, bu Plan Bütçe Komisyonunda doksan dokuz gün torbayı görüştük fakat oradan işçi ve iş güvenliği konusunda, sağlığı ve denetimi konusunda maalesef etkili kararlar çıkaramadık.

Şimdi, bugün tekrar bütçe görüşmelerine başlıyoruz. Bütçe Komisyonu olarak, bütçedeki bütün milletvekilleri olarak bu yaşanan acılarda günahıyla, sevabıyla sorumluluğumuz olduğunu ifade ediyoruz ve öncelikle maden işçilerine karşı sorumluluğumuzu yerine getiremediğimiz için özür diliyoruz. Gerçekten, istifa erdemliliği gibi bir durum olsaydı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye siyaset tarihinde bunu hayata geçirirdi.

Kobani'deki gelişmeleri de yakından hep beraber izliyoruz ve bu gelişmelerle beraber Erbil'de Türkmencenin resmî dil olmasını da... Burada eğitimciler de var, selamlıyoruz. Şunu ifade etmek istiyorum Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Kaplan, gündem dışı söz isteseydiniz daha iyiydi. Usulle ilgili...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bitiriyorum. Bismillah dedik.

BAŞKAN - Evet.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, bu Bütçe Komisyonu diğer tüm komisyonlardan daha teknik, daha demokratik bir çalışma tarzına sahip, küçük bir Meclis mutfağı. Onun için, bu mutfağın görünürlüğü demokrasimiz açısından çok çok önemli.

Hükûmet sunuşlarını yaptı 23 Ekim 2014'te. Hükûmet yürütme olarak sunuşlarını yaptı, şimdi biz yasama, Plan Bütçe Komisyonu olarak bu konudaki görüşlerimizi sunacağız.

Basın, Hükûmet sunuşlarının tamamında vardı, üstelik canlı yayın olarak vardı. Hükûmetin, yürütmenin sanıyorum yasamadan ayrıcalığı yok, daha fazlalığı yok, güç anlamında da fazla bir gücü yok. O zaman, yasamanın da, muhalefetin de, grupların da görüşlerinin... İsteyen basın, medya izliyor...

BAŞKAN - İzliyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - ... ama görsel olarak izleme engeli konulmadan bu genel sunuşlarda tamamının izlenmesini öncelikle talep ediyoruz.

Bir şey daha Sayın Başkan: Yani, şu kameramanlara kravat takma mecburiyetini kim getiriyor, gerçekten şaşırıyoruz.

BAŞKAN - Var mı arkadaşlar öyle bir kravat zorunluluğu?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hepsine kravat takma zorunluluğu... Soruyorum, bir genç arkadaş getirdiler sorumlu diye, dediler ki o demiş, basından sorumluymuş.

Komisyonlarda burada kırmızı tişörtlü arkadaşlarımız geldi görev yaptı, öyle değil mi arkadaşlar?

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Pembeydi, kırmızı değildi, pembeydi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bilmiyorum.

Yani, şimdi, milletvekillerinin bile kravat zorunluluğu yokken basın emekçilerine bu haksızlığı yapmak doğru değil.

Buradan şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten çok önemli bir sunuş olacak. Halkların Demokratik Partisi olarak partimiz grubunun ilk sunuşunu Sayın Adil Zozani, sonra da ben ikinci bölümde yapacağım. Aykırı görüşlerimiz olacak arkadaşlar. Çok zor bir döneme, kırılgan beşlinin kriz risklerinin olduğu bir ortamda ve çok zor dönemde, bir seçim ortamında giriyoruz. Onun için eleştiriler, tartışmalar hakarete kaçmadığı sürece sert olabilir, acımasız da olabilir. İktidardaki arkadaşlarımızdan daha toleranslı olmalarını ve sağlıklı bir bütçe görüşmesi yapılmasını burada diliyorum.

Son sözüm, Sayın Başkan, şunu söyleyeceğim: Dün Cumhurbaşkanının meydanlarda partimizi hedef alan yaklaşım tarzını kınıyorum. HDP'yi günah keçisi ilan eden Cumhurbaşkanı o makama alışamadı. Başbakanlığa dönsün o zaman. Başbakansa Başbakanlık yapsın, Cumhurbaşkanıysa Cumhurbaşkanlığı yapsın. Cumhurun başı toplumda herkesi temsil eden ve görevleri belli olan... Bir siyasi parti lideri gibi gidip bir başka siyasi parti liderini hedef alıp suçlayıcı, sabahtan akşama kadar linç, tehdit, tahkir ifadeleriyle canlı yayında yapmasını kınıyorum.

Partim adına şunu söylüyorum: Eğer 6-7 Ekim olaylarının bir sorumlusu varsa o da Hükûmettir. Çıkarırsınız bütün olayların tek tek şeceresini, kim, nerede, ne yaptı; bizim verdiğimiz araştırma önergelerini de AK PARTİ kabul eder, Bingöl'de kim polisleri öldürdü, başka yerde kim öldürdü, İzmir'de kim öldürdü, Gaziantep'te, Esenler'de kim öldürdü, hangi ırkçı milisler öldürdü, hangi güvenlik kuvvetleri öldürdü, AK PARTİ'nin Kurtalan Belediye Başkanı ve korucu ailesinin öldürdüklerinden tutun da herkesin payına düşeni herkesin gözünün önünde açığa çıkarmaya varız. Buyurun çıkaralım. Bunu yapmak varken meydanlarda "Sabrımızı taşırmayın, kıyameti koparırız." demek bir Cumhurbaşkanının ne haddi ne hakkı ne konumu ne görevi ne sorumluluğudur. Bu, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Halkları birbirine kırdırtma çağrısı yapmak ihanetin en baş sorumluluğunu içerir. Böyle bir duruma düşülmemesi için...

Yarın da Cumhurbaşkanlığı Köşkü'yle ilgili Meclis görüşmeleri var, onu da tartışacağız yalnız yarından önce usul gereği bir talebim daha var. Maliye Bakanımız da burada.

Sayın Bakan, iki yıl önce sipariş edilen uçağın hangi bütçeden ödendiğinin rakamını istiyoruz, çıkışını.

BAŞKAN - Şimdi, onları zaten görüşeceğiz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hayır.

BAŞKAN - Ama usulle ilgili...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yarın görüşeceğiz, elimizde yok.

BAŞKAN - Hayır, bugün görüşeceğiz canım, geneli üzerinde görüşürüz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hayır, elimizde veri yok. Konuşacağız, doğru konuşmak istiyoruz.

BAŞKAN - Onları gönderdik.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Başbakana uçak siparişi verdiniz, Cumhurbaşkanı biniyor. Başbakana köşk dediniz, Beştepe dediğiniz davetiyenin altında, yer yaptınız, Cumhurbaşkanlığı Forsu'nu taktı. Kim kimin bütçesini kullanıyor, kim kimin uçağına biniyor, kim kimin binasında oturuyor? Bu kadar bütçeler arası geçişkenlik var mı?

Yani, elimize bir veri verin de sağlıklı bir muhalefet yapalım, yaparken yanlış yapmayalım. Hakikaten, burada tek insan rejimi yok. Anayasamız bunu, bütçe görüşmelerini yasal olarak müeyyideye bağladı, bize verileri verin.

Sayıştay raporlarıyla ilgili güvenlik, askerî harcamaların verileri yok; istiyoruz Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederiz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Silah alım satımı dâhil, gaz alımı, TOMA alımı dâhil hepsinin verilerini istiyoruz. Veri olarak önümüze gelsin, doğru dürüst bir muhalefet yapalım. Hiçbir veri elimize vermediğiniz zaman burada demokrasi işlemiyor, Parlamento çalışmıyor. Parlamentonun en büyük özelliği, en büyük hakkı bütçe hakkıdır, o da demokrasinin özüdür.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.