| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Kültür ve Turizm Bakanlığı c) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .11.2017 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Mersin'in Tarsus ilçesinde esrarengiz bir kazı yapıldı. Bu kazıyı, sizin de malumunuz, uzun bir süre takip ettim. Yaklaşık bir yıl süreyle bu kazı alanı uzun namlulu silahlar taşıyan özel harekât ekipleri tarafından korundu ve ben dâhil olmak üzere hiç kimse bu kazı alanına yaklaştırılmadı. "Buranın izni var mı?" diye sorduğumda, Mersin Müze Müdürü "Evet, izni var, Kültür Bakanlığı kurtarma kazısı olarak bize izin verdi." dedi. "Peki, ne arıyorsunuz?" dedim, "Bilmiyorum." dedi. "Ne buldunuz?" dedim, "Bir şey bulamadık." dedi. "Nasıl yani?" dedim, "Kurtarma kazısı yapıyorlar ama Ankara'dan geldiler, onlar yapıyorlar." dedi. Peki. Kaymakamı aradım, aynı cevap. Valiyi aradım, aynı cevap. Dönemin Kültür Bakanını aradım "Ya, öyle mi, öyle bir kazı mı var? Bir bakayım, döneyim size." dedi, gidiş o gidiş, Allah selamet versin.
Şimdi, bir ziyaretimde baktılar ki ısrarcıyım ben, bir adam geldi dedi ki: "Ben, bu kazının sorumlusuyum." Konuşmalarımızdan Millî İstihbarat Teşkilatından olduğunu anlamamak imkânsız, çok kolay anlaşılabilirdi. Uzunca anlattı ve "Bu kazı bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından takip ediliyor ve Tayyip Bey on gün içinde açıklama yapacak." dedi ve bana "Sayın Milletvekilim, bu millî bir meseledir, uluslararası bir meseledir. Sizden istirham ediyoruz, bu konuyu çok fazla basınla paylaşmayın, bir on gün bekleyin." dedi. Ben de "Peki, hayhay, madem millî bir mesele, uluslararası bir şey, bekleyelim." Bekledik, on ay geçtiği hâlde hiçbir açıklama yapılmadı. Sonra üstüne üstüne gidince tabii çok rahatsız oldular ve orada yaptığım araştırmalarda bu işin ucunun Vatikan'a dayanabileceğini, orada St. Paul'ün taşıdığı İncil'in aranmakta olduğunu, hatta bundan yıllar önce Vatikan'ın böyle bir talebi olduğunu, resmî olarak buna izin verilmediğini öğrendim. Uluslararası bir kriz olmasın diye de çok dillendirmedim ama baktım ki benim Hükûmetimden bir ses seda yok. Bunu dillendirince kıyamet koptu ve alelacele o kazı alanı kapatıldı esrarengiz bir şekilde.
Sayın Bakanım, Allah aşkına, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içerisinde bir kazı neden gizli yapılır? Eğer oradan bir şey çıkacaksa... Örneğin Roma İmparatoru Dakyanus'un hazinesi de orada olabilir. İki olasılık: Bir, Dakyanus hazinesi; iki, St. Paul'ün İncil'i. Diğer bütün rivayetler akla uygun değil. Bunlar eğer aranıyorsa bunu gururla aramamız gerekmez mi? Bulduklarımızı gururla sergilememiz gerekmez mi? Neden biz bu kazıyı on ay gizli yaptık? O kazı alanında bir tane arkeolog yok, bir tane bilim adamı yok, sadece o mülkün sahipleri orada bulunuyorlar ve bir şey çıkar da payımıza ne düşer diye bekliyorlar. Yani benim Hükûmetim hazine arar konuma getirildi Sayın Bakan ve bütün dünya bunu konuştu. Vatikan bile basın açıklaması yaptı, beni aradılar, "Bizim burayla bir ilgimiz yok." dediler ama Hükûmetten bugüne kadar bir tek ses soluk çıkmadı. Bu, bize yakışmadı. Oradan ne götürüldüğü, ne çıktığı hiç kimse tarafından bilinmiyor ve devleti yöneten Hükûmet çok ciddi zan altında kaldı. Yani biz sizi demokratik yollarla bir dakika içinde düşürmeyi çok arzu ederiz. Keşke yarın seçim olsa sizi oradan hemen indiriversek demokratik olarak ama sonuçta siz bizi yönetiyorsunuz, milletin rızasıyla ve oyuyla geldiniz. Devletimizi orada bu duruma sokmaya hakkınız yok Sayın Bakan. O koltukta oturduğunuz sürece o koltuğun hakkını vereceksiniz, milletten gizli bir iş yapmayacaksınız diye ben bilirim, böyle de olması gerektiğine inanırım. Umarım, oradan neler bulunduğunu net bir şekilde söylersiniz. Çok bastırdık, dediler ki: "İki tane kiremit çıktı." Bu Bilgi Edinme Yasası'na dayanarak istedim, "İki kiremit, iki tane de kulp çıktı." dediler.
MUSA ÇAM (İzmir) - Çömlek yok mu?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Biraz daha bastırınca "Ya, bir de sikke bulmuşuz orada." dediler. Biraz daha bastırsak bakayım ne çıkacak bilmiyorum. Bu, gerçekten bizi çok üzdü, bütün dünyada başımızı öne eğdi. Umarım buna bir açıklama getirirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Atıcı, toparlar mısınız.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - İkinci konu turizm. Mersin bir turizm cennetidir fakat burada turizmi engellemek için yani Allah ne verdiyse yapıyorsunuz. Ne mi yapıyorsunuz? Bir: Nükleer santral kuruyorsunuz dünyanın en güzel, cennet koylarından birisine. İki: Termik santraller kuruyorsunuz, çimento fabrikasını besleyecek termik santraller kuruyorsunuz. Havaalanı yılan hikâyesine döndü. Havaalanına kaç kere temel attınız törenlerle, hâlâ ihalesi bile yapılamadı. Tarsus Kazanlı Turizm Projesi'ni bir türlü hayata geçiremediniz, bir türlü olmadı. Neler yaptıysak onu başaramadınız. Mersin-Antalya yolunu yapamadınız. Taş ocaklarıyla ilgili bütün doğayı katlettiniz ama orada turizme bir canlılık getirmek hiçbir zaman düşünülmedi tarafınızdan.
Sizden ricam, Allah rızası için Mersin'den elinizi çekin, başka bir şey istemiyoruz. Biz kendi başımıza turizmi canlandırırız orada. Yeter ki bunları yapmayın, biz sizden başka bir şey istemiyoruz. Biz Mersin halkı el ele veririz, turizmimizi canlandırırız.
Teşekkür ediyorum.